Hindistan'ın başkenti Delhi'de 3 neslin birlikte yaşadığı burari ailesinin yaşadıkları da bölge halkının ve aile yakınlarının kederi ve en büyük pişmanlıkları, keşke olanların farkında olsak ve bu iyi aileye destek olabilseydik diyorlardı.
Dışarıdan bakıldığında çok mutlu ve birbirine bağlı olarak görünen bu ailenin yaşadıkları bizlere Türkiye şubesi olan Palu Ailesinin yaşadıklarını hatırlatıyor. Bugünse Burari ailesinden kalanlar sadece kötü anılar ve kimsenin gitmek istemediği,
lanetli olduğuna inanılan harabe bir ev. 1 Temmuz 2018 tahinîde intihar ihbarı alan Delhi polis ekipleri Burari ailesinin evine girdiklerinde, tüm aile bireylerinin öldüğünü gördü ailenin on üyesi tavana asılmış en yaşı üyesi ise yerde boğulmuş olarak uzanıyordu.
Tüm aile üyelerinin elleri, gözleri ve ayakları bağılıydı ve Hindistan polisi yerde uzanmış olan cesedin bir kadına ait olduğunu söyledi.
Bu kadın ailenin en yaşlı üyesiydi, tavana asılan on kişinin gözlerinin ve ellerinin arkadan bağlı olduğunu belirten polisler vakanın intihar olabileceğini ancak cinayet olasılığının da araştırıldığı söylenmişti. Durum polisler açısından içinden çıkılamayacak kadar zordu.
Olay yerine ulaşan polisler daha önceden böyle bir suç mahallinin, hiçbir kimse tarafından görülmüş olabileceğini düşünmediklerini ve tüm aile üyelerinin tavana asılı olarak, bir ağaçtan yere doğru sarkan sarmaşıklar gibi göründüklerini rapor etmişti.
Polisler 11 kişinin bu şekilde öldürülmesi için en az iki kişinin koordineli bir şekilde teker teker cinayetlerin işlemesi gerektiğini düşünmüş ancak olay yerinde hiçbir zor kullanım ibaresinin olmaması polisleri olayın intihar olabileceğini düşünemeye itmişti.
Yaklaşık 20 yıl boyunca burari'nin iki katlı müstakil bir evde yaşıyorlardı. Bir bakkal dükkanı ve kontrplak işletmesi işletiyordu. Aile üyeleri ise. Bhavnesh'in abisi ise olaydan 3 yıl önce evi terk etmiş ve tüm bu yaşanan katliamdan kurtulabilmişti.
Olay yerinin ilk fotoğrafları kan dondurucuydu aile bireyleri koridor tavanlarında bir havalandırma boşluğunda asılı halde bulundu, hepsi birbirine yakındı.
Yüzleri nerdeyse tamamen sarılıydı kulakları pamuklarla tıkalı, ağızları bantlı ve elleri arkadan bağlıydı muhtemelen on aile üyesi tarafından paylaşılan 5 tabure vardı. Yüzleri tek kişilik çarşaftan kesilmiş kumaş parçasıyla örtülmüştü.
Polis her ne kadar ölüm koşullarının gizli nedenlerden dolayı toplu intiharı işaret ettiğini inansa da halkı tepkisi nedeniyle olayı cinayet vakası olarak kaydetmişti. Polis ayrıca o kültürün geleneklerine göre kendilerine rehber olan bir sayı, cinayet olasılığını araştırmıştır.
11 sayısının gizeminden tutunda ailenin evlerindeki bazı odaların havalandırılması için evin inşası sırasında inşa edilen 11 adet borunun ölüm şeklini ve cinayetlerin yerini gösterdiği düşüncesine kadar hatta cinayetleri olağan üstü varlıkların
etkisine giren ailenin kendi kendine yaptığını düşünenler bile vardı. Ancak tüm bunlar yaşanan trajedinin gerçek sebebi değildi. Polis evde hepsi 11 yıl boyunca saklanan 11 günlük buldu,
güvenlik güçlerinin ellerin ve bacakların nasıl bağlanacağını gösteren el yazısı notları buldu, ve bu notlar 10 kişinin cesedinin bulunma şekline benziyor ve tüm belgeleri inceleyeceğiz açıklamasından sonra halkın olayı ilgisi daha da arttı.
Günlüklerde verilen talimatlarda aile üyelerinin yüzlerinin nasıl kapatacağı, ağızlarının nasıl bantlanacağı, kulaklarındaki pamuk toplarının nasıl olması gerektiği yazıyordu. Tüm bunlar cesetlerin nasıl bulunduğu ile birebir örtüşüyordu. Akıllardaki soru işareti azalıyordu.
Günlükte ayrıca herkes kendi elini bağlayacak ve kirya yani ritüel tamamlandığında lal(r)it ve herkes birbirine yardım edecek ve ellerini çözecek deniyordu. Bu notlarda ailenin ölmeyi beklemediği anlaşılıyor, ancak ritüelin sonunda tüm aile üyeleri ölmüştü.
Günlükler güvenlik güçleri tarafından incelendikçe olayın baş sorumlusunun lalit olduğu anlaşılıyordu. 2000' li yılların başında motosiklet kazası geçirmiş ve başından yaralanmıştı, yaşadığı kaza sonrasında lalit sürekli uyumuş ve eskisi gibi neşeli bir adam olamamıştı.
Bu travma sonrasında zaten ekonomik sıkıntılar yaşayan Burari ailesi daha iyi bir yaşam için, Delhi'ye taşınmıştır. Lalitin işlettiği Kontrplak işletmesinde parasal sebeplerden ötürü yanında çalışanlarla tartışmış ve çalışanları tarafından öldüresiye dövüldükten
sonra kendisi içerdeyken işletmesi ateşe verilmiştir. Lalit son anda işletmeden çıkmış ancak ailesinin tabiriyle çok fazla karbonmonoksit solduğundan bir daha konuşamamıştır. Aile'nin büyük babası o dönemde her gün, lalitin konuşması için ritüeller yaparak,
tüm aile üyelerinin er aldığı ayinler organize etmiş ve bir gün oğullunun yeniden konuşacağına tüm benliğiyle inanmıştır. Bir dua ayini sırasında tüm aile bireyleri yüksek sesle dua ederken hiç konuşmayan lalitte duaya katılmış ve
tüm aile sanki bir mucizeye tanık oluyormuş gibi sessizce laliti dinlemiş. Yaşananlar Lalit ve bir gün onun mutlaka konuşacağına inanan babasının mucizesi olmuş. Ailesi bu yaşanan olaya kutsallık affetmişlerdir.
Ancak bilimsel olarak bir kişinin fazla gaz solması hiçbir şekilde ses tellerini etkilemez ve konuşma yetisinin kaybetmesine neden olmaz. 2006 yılında ailenin büyükbabası doğal sebeplerle öldükten sonra, lalitin psikolojisi bozuldu.
Günün birinde ölmüş babasının sesini taklit ederek aile bireyleriyle babası gibi konuşmaya başladı aile bireylerine babasının ruhuna girdiğini aile için en iyisinin onun talimatlarına harfiyen uymak olduğunu söyledi.
Bu olaydan sonra lalitin tavsiyelerine uyan aile yaşamların iyiye gittiğine şahit oluyordu. Yıllar geçtikçe lalitin aileye olan baskısı daha da arttı. Tüm talimatlar günlüklere yazılıyor ve gelecek için saklanıyordu. Aile refaha kavuşmuş her şey yolunda gitmeye başladı.
Güvenlik kamerası görüntüleri incelediğinde ailenin en küçük bireyinin, olayda kullanılan sandalyeleri ve ipleri satın aldıkları güvenlik kameralarından tespit edilmişti. Lalitin hastalıklı zihninde yazdırdığı günlüklerdeki son ritüelde yapılacaklar açıkla belirtiyordu.
Tüm aile bireyleri birbirlerinin ellerini arkadan bağlayacak ve gözlerini sımsıkı kapatacak ve ağızları bantladıktan sonra kendilerini aynı bir sarmaşık gibi havalandırmada asacaktı,
ritüel 5 ile 10 dakika arasında sürecek, ritüel bittiğinde buradaki bardaktaki siyaha dönecek ve ailenin büyük babası, Lalit aracılığıyla tüm aileye yardım etmek için orda olacaktı ve herkes birbirinin ellerini, ayaklarını çözecekti.
Günlükteki son ritüelde toplu int*hardan kesinlikle söz edilmiyordu. Tüm aile bireyleri buna, psikolojik çöküntü içerisindeki
lalitte dahil olmak üzere ritüelden sonra yaşamlarına devam edeceklerini düşünüyorlardı. Ancak öyle olmadı. Ritüel öncesinden aile bireyleri ritüelden bahsetmiş olsaydı hepsi kurtulacak mutlu hayatlarına devam edecekti.
netflix'te, Watch House of Secrets: The Burari Deaths dizisi vardır.
kaynak: Ayhan YILMAZ
Hintçe ve videolardan çeviriler yaptığımızdan dolayı karmaşıklık olabilir.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Sırrıyla Şaşırtan, Son Yılların En Ürkütücü ve En Gizemli Olaylarından Biri: Bélmez'in Yüzleri
Her şey tam 49 yıl önce başlıyor.
İspanya'nın Andaluzya eyaletinin Bélmez de la Moraleda adındaki, 2000 kişinin oturduğu küçük bir kasabasında, sonraki yıllar gündemi oldukça meşgul edecek olaylar yaşanmaya başlayacaktır 1971 yılında.
Maria ve Juan çifti, bir akşam mutfaklarının beton zemininde aniden beliren bir lekeyle karşılaşırlar.
100'den fazla kadını acımasızca öld*ren: Ted Bundy
24 Kasım 1946 yılında doğan Theodore Robert Bundy, ABD’nin çeşitli yerlerinde kadınları öldürmüş, bazılarına öldürmeden önce tecavüz de etmiştir.
Yakalandıktan sonra verdiği ifadede 1974 - 1978 yılları arasında 36 kadını öldürdüğünü itiraf etse polis ve FBI, Bundy’nin 30’dan çok daha fazla, 100’e yakın cinayet işlediğini söylemiştir.
Yüzlerce Kişinin Dans Ederek Hayatını Yitirdiği İnsanlık Tarihine Geçen En Gizemli Toplu Ölüm Vakalarından Biri: Dans Salgını
1518 Strazburg'u oldukça sakin ve olaysız bir kent olarak biliniyordu.
Her şeyin olağan seyrinde ilerlediği bir gün, Frau Troffea adıyla bilinen bir kadın sokak ortasında ahenkle dans etmeye başladı. Dans ede ede Strazburg sokaklarında gezmeye devam etmesi üzerine, ailesi dahil birçok kişi onu durdurmaya çalıştı.
24 YIL KIZINI BİR BODRUMDA HAPSETTİ - YÜZYILIN CANAVARI: JOSEF FRITZL
Tarihin gördüğü en hastalıklı ruhlardan biriyle karşınızdayız bugün: Josef Fritzl. Josef Fritzl, Avusturyalı olan ve öz kızını alıkoymaktan, hatta ona tecavüz etmekten hüküm giyen bir adam.
Asıl olaya girmeden önce, kendisinin hayatını küçük bir özet geçelim: Fritzl, 1935 yılında Amstetten'da doğmuş. 21 yaşında bir evlilik yapmış ve 7 çocuk sahibi olmuş.
Akil Almaz Olaylar Zincirinin Bas Kahramanlari Palu Ailesi!
Palu ailesi, Harun - Havva çifti ve onlarin 5 çocugu olan; Fatih, Isa, Emine, Meryem ve Ayse Melek'ten olusuyor. Aslinda gayet sıradan olan bu ailenin düzeni Emine ile evlenen Tuncer Ustael'in aileye girisiyle bozuluyor. Damat Tuncer kendisini aileye "Cinci Hoca" olarak tanıtıyor
Ve onlardan kendisine inanmalarını istiyor. Sözde "Cinci Hoca" kendisine inanmayanlari cezalandirmaya karar veriyor.
Avustralya'nın bugüne kadar karşılatığı en büyük gizemlerden birisi Somerton Adamı. 1948'de Somerton sahiline vuran, kimliği hiçbir şekilde tespit edilemeyen ve cebinden Ömer Hayyam'ın Ruabiyat kitabından gizemli bir parça çıkan Tamam Shud vakası
Tamam Shud olarak adlandırılan bu esrarengiz olay sadece Avustralya’da değil, tüm dünyada ses getiriyor. Adamın kim olduğu, nereden ve neden Avustralya’ya geldiği çözülemiyor,