Profile picture
M. Murat Kubilay @mmkubilay
, 38 tweets, 7 min read Read on Twitter
1.Dolar 4 TL’ye dokundu ve gündem yeniden yıllardan beri süregelen kriz beklentisi oldu. Bu bilgiselde şu sorulara yanıt arayacağız: Şu an bir krizin içerisinde miyiz? Kötü gidişata rağmen nasıl krize girmedik? Kriz neden kaçınılmaz? Nasıl bir kriz olacak? Ne yapmalı?
2.Günlük sohbetlerimizde sorulan “Esnaf siftah yapamıyor, bu kriz değil mi?” sorusunu yanıtlayalım. Bilimsel olarak ekonomide küçülme olmadan kriz var demek doğru olmuyor; dolayısıyla ortada henüz bir kriz yok.
3.Diğer taraftan son GSYH güncellemeleri ile eşyanın tabiatına uymayacak sonuçların ortaya çıkması (Türkiye meğerse bilinenin aksine tasarruf fazlasına sahip bir ülkeymiş!!!) hükumetin makroekonomik verilerle oynamaya başladığını göstermekte.
4.Oynamanın ölçüsünü bilemeyiz ancak şunu biliyoruz ki verilere tam olarak güvenmesek de “bakkala, kasaba sordum; taksici ve berberle konuştum, durum çok fena” edebiyatıyla kriz tanısı koymak doğru değil.
5.2011 Ağustos itibarıyla ekonomide yumuşak iniş başlamıştı; yurtdışı piyasalar sarsıldıkça bu iniş türbulansa dönüştü; ancak henüz krize dönüşmedi. Bu yaşadığımız günlere kriz diyenlere benim cevabım: “Eğer bu krizse, en kötü günümüz böyle olsun!”.
6.Nasıl olur da krizde değiliz? Ekonomik büyüme, tanımı itibarıyla ülke ekonomisindeki çıktı değişimidir. Ekonominin de en temel girdilerden biri kredilerdir. Bu görsel 2004 sonrası son 13 yıldaki toplam kredi miktarındaki değişimi gösteriyor.
7.Rakamlarda herhangi bir hata olmadığını vurgulamalıyım; toplam banka kredileri 13 yılda yaklaşık 21 katına fırlamış. Üstelik enflasyon etkisinden arındırdığımızda bile bu artış hala aşırı yüksek; 7,4 kat.
8.Dolayısıyla ister vatandaş ister KOBİ isterse holding olsun hiç fark etmez; Türkiye ekonomisinin tüm aktörleri krediler sayesinde ayakta. Peki sırf kredi vermekle krizden kurtulabiliyorsak, neden bunu her daim yapmıyoruz?
9.Çünkü yapay kredi enjeksiyonları eroin kullanımına benzer. Piyasa hızlıca bağımlı hale gelir ve sürekli daha fazlasını ister. Geleceğe ilişkin güven kaybı varsa; krediler yatırıma değil, kısa vadeli borçları kapatmak için kullanılır; sonunda birçok kredi batar.
10.Özetle eroin tadındaki kredinin verdiği rahatlama hissi kısa sürelidir ve nihai ölümü daha uzun ve acılı hale getirir. Peki sürekli artan dozda eroin alınmasına rağmen nasıl hayatta kalabiliyoruz?
11.İkinci bir küresel krizin sorumluluğunu almak istemeyen başta Batı olmak üzere birçok ülkedeki siyasetçi ve ekonomi yöneticisi benzer uygulamalara başvuruyor. Bu nedenle küresel para bolluğunun tüm zamanların açık ara en yüksek olduğu dönemi yaşıyoruz.
12.Nasıl olur da sıkıntılar içerisindeki Türkiye’ye yurtdışından yatırım yapılır? Böyle dönemlerde ülkeler sıcak parayı çekemeseler bile; sıcak para kâr amacıyla zorla giriş yapar. Bu nedenle Türkiye kötü yönetilse de küresel piyasalarda risk iştahı yüksekse kriz gerçekleşmez.
13.Elbette bunun tersinin de geçerli olduğunu ve Türkiye gibi dışa açıklığı çok yüksek düzeyde olan bir ekonomide; iyi yönetilsek bile küresel risk iştahı düştüğünde krizin kaçınılmaz olduğunu söylemek gerek.
14.Mayıs 2013 ile Ocak 2017 arasında risk iştahındaki kısılma ekonominin sallantıya düşmesine neden olmuştu. Ancak 2017 son 10 yıldaki küresel ekonomilerin en güçlü olduğu dönem oldu. Bunun sonucu yabancı yatırımcılar Türkiye’ye yeniden para akıtmaya başladılar.
15.Burada önemli olan cari açığın finansmanı olan sıcak para akışını temsil eden sarı çubukların yönü ve miktarı. Dışarı kaçan sıcak para önce azalmış, 2016 Haziran ayı itibarıyla da geri dönmeye başlamış; üstelik 2018 Ocak ayında miktarı zirveye çıkmış.
16.Özetle piyasaya kredi pompalaması yolu ile ekonomi ayakta tutuluyor. Küresel ekonomilerdeki yakın dönemdeki olumlu seyir ve sonucundaki risk iştahının getirdiği sıcak para da aşırı doz kredi sonucu çökmemizi engelliyor.
17.Peki kriz neden kaçınılmaz? Tipik bir ekonomik krize neden olabilecek başlıca olağan şüpheliler: devletin borçlarını ödeyememesi, bankacılık sisteminin çökmesi, varlık fiyatlarındaki balonun patlaması ve ödemeler dengesi finansmanının sağlanamaması.
18.Kamu maliyesi ve bankacılık sistemi mevcut durumla neticesinde kriz yaratabilecek durumda değiller; diğer taraftan gayrimenkul/ inşaat sektörü ve özellikle dış açık büyük risk içermekte.
19.Bu görselde konut fiyat endeksini gösteriliyor. Son 5 yılda konut fiyatları %77 artış göstermiş. Bu sektörde fiyatlar doğası itibarıyla ani çöküş yerine kademeli bir şekilde düşüyor. 2013 sonrasındaki süreçte konut fiyatları dolar cinsi ortalama %17 değer kaybetmiş.
20.Bu sarı alarmın çoktan yandığına işaret etmekte. Enflasyon etkisinden arındırıldığında artışın yalnızca %16 olduğunu ve son 16 aylık dönemde reel olarak konut fiyatlarının %4 düştüğünü söyleyebiliriz. Dolayısıyla sarı alarm artık turuncuya dönüşmüş durumda.
21.Önümüzdeki süreçte TL cinsi fiyatlarda doğrudan düşüşün gözlemlenmesiyle kırmızı alarma geçilmesi ve devamında bir çöküşün yaşanması karamsar bir tahmin değil.
22.Bununla birlikte gayrimenkul fiyatlarındaki olası düşüşü bir kriz nedeni görmekten öte ortaya çıkmış bir krizde tutuşturucu etki yapacağını belirtmeliyim. Önceki yıl verdiğimiz “orta” notu “geçer” seviyesine indirmenin şimdilik makul olacağı kanısındayım.
23.Peki olası bir kriz nereden çıkacak? Bu görsel hane halkı, kamu ve finans sektörü hariç özel sektörün; yani reel sektörün dış borç yapısını göstermekte. Özel sektör, yabancı para cinsi borca adeta batmış durumda (213 milyar dolar).
24.213 milyar dolar firmaların elindeki döviz varlıkları çıkardıktan sonra geriye kalan net borç ve üstüne bu yıl da 50 milyar dolar civarında cari açık veriyoruz. Merkez Bankası net rezervlerinin ise yalnızca 34 milyar dolar olduğunu belirtelim.
25.Dolayısıyla özel sektörün dış borçluluğu ile bombanın patlamaya hazır hale geldiğini ve küresel risk iştahının 2018 yılı içerisinde azalmasıyla birlikte pimin çekileceğini iddia etmek yanlış olmaz. 2019’da ekonomik aktivitenin yavaşlayacağı görüşümüzü ortaya koyuyoruz.
26.Israrla “Hiç mi kurtuluş yolu yok?” derseniz; 1994’te İstanbul’daki su sorununu çözen “Yağmur Duası” misali “Dolar Duası” edip ve bekleyelim diyebilirim. İşte durumumuz maalesef bu derece trajikomik.
27.Nasıl bir kriz? Birçoğumuzun hafızasında 2008-09 krizi var ve haliyle beklentiler hızlı bir çöküş ve sonrasında hızlı bir düzelme şeklinde oluşmakta. Fakat yavaş yavaş içine girdiğimiz kriz kesinlikle bu şekilde olmayacak.
28.Tatsız gidişat artacak ve zaman içerisinde krizle tamamen karşı karşıya kaldığımızı fark edeceğiz. 1994-2001 arasında kısmı olarak gerçekleşen ekonomik buhran misali; kurbağanın tencerede ağır ağır kaynatıldığı ve son ana kadar hiç tepki vermediği bir süreç bizi bekliyor.
29.Şu ana kadar etkisini uzayan mesai saatleri, enflasyonun altında verilen maaş zamları ve iş güvenliğinden verilen tavizler şeklinde gösteren durum genç işsizliğe dönüşecek; İspanya (%46) ve Yunanistan (%60) örneklerindeki gibi sürdürülemez noktalara erişecek.
30.16 Nisan referandumunda dahi hakkını koruyamayan vatandaşın kaybedecek fazla bir şeyi kalmadığında ve köşeye sıkıştırıldığını fark ettiğinde siyasi hayatımızda uzun yıllardır görülmemiş sokak protestolarının 2020’li yıllarda başlaması gayet olası.
31.2018-19 seçim dönemi sonrası uzun bir dönem seçim olmaması, sosyal medyadaki baskının arttırılması ve OHAL’in çok muhtemel devam ettirilmesi neticesinde sokak harici tepki gösterilebilecek bir mecra kalmamış olacak.
32.Bu bilgiseli bu satırlara kadar okuyan birçok ki için bu derece karamsar tablo şaşırtıcı gelebilir; ancak mevcut ekonomik kötü gidişatın dönemsel değil yapısal olduğunu ve hatta neo-liberal ekonomik sistemin Batı da dahi çökme riski yaşadığını hatırlatmalıyım.
33.Ne Yapmalı? Ücret miktarı yerine iş garantisine odaklanmak, zorunlu olmayan tüketimi kesip tasarrufa yönelmek ve mevcut tasarrufları krizden ters yönde olumlu şekilde etkilenecek finansal enstrümanlara yatırmak yerinde bir davranış olur.
34.Bununla birlikte dışarıda kusursuz bir fırtına varken bireysel yöntemlerle kendimizi tamamen korumayı başarmak çok zor. Bu nedenle bu krizden asgari biçimde zarar görmek için yapılması gereken dayanışmanın sağlanması.
35.Krizin buhrana dönüşmesi sürecinde ummadığınız birçok şirketin battığına tanıklık edeceğiz; diğer taraftan bu şirketlerin sahibi olan patronların çoktan kendi paralarını yurt dışına kaçırdıklarını faturanın devlete ve sıradan vatandaşa kaldığının farkına varacağız.
36.Bu nedenle tıpkı 2000-01 krizindeki gibi batık kredi, ödenmeyen vergiler ve tazminatsız işten çıkarmaların bedelini ödemek istemiyorsak; şimdiden örgütlenmek ve muhataplara doğru soruları sormamız gerek.
Missing some Tweet in this thread?
You can try to force a refresh.

Like this thread? Get email updates or save it to PDF!

Subscribe to M. Murat Kubilay
Profile picture

Get real-time email alerts when new unrolls are available from this author!

This content may be removed anytime!

Twitter may remove this content at anytime, convert it as a PDF, save and print for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video

1) Follow Thread Reader App on Twitter so you can easily mention us!

2) Go to a Twitter thread (series of Tweets by the same owner) and mention us with a keyword "unroll" @threadreaderapp unroll

You can practice here first or read more on our help page!

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just three indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member and get exclusive features!

Premium member ($3.00/month or $30.00/year)

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!