1.Hepimiz aynı soruya yanıt arıyoruz: Erdoğan neden böyle yapıyor? Ben de uzun zamandır bu sorunun yanıtını merak etmekteydim ve siyasetteki son 16 yılı da göz önüne alarak bir yakın arkadaşımla (@EmrzcnNozcan) birlikte istişare edip “doğru yanıt bulduk sanırım” diyorum. 
2.Erdoğan yaklaşmakta olan ekonomik krizin farkında ve bunun kendisine sandıkta şok etkisi yapabileceğini biliyor. Tedavi amaçlı sürekli önerilen Babacan-Şimşek zihniyetini çözüm değil, kötü gidişatın asli sebebi olarak görüyor.
3.2 kez üstteki isimlerce zorla ikna edildiği TCMB ani faiz artışlarının ve BDDK makro ihtiyati önlemlerinin ekonomiyi bu hale getirdiğini düşünüyor. Yapılan bu faiz artışlarını ve alınan önlemleri hıyanet olarak görüyor ve “oldu bittiye getirilerek, kandırıldım” diyor.
4.Bu nedenle bu ikiliyi suçluyor ve onları sürekli öven, yaşam biçimi olarak uyuşamadığı, Batı yanlısı İstanbul sermayesine karşı gittikçe bileniyor. Tercihini Anadolu sermayesinden yana koyuyor ve çareyi her koşulda düşük faiz/ bol kredi vererek ekonomiyi yüzdürmekte görüyor.
5.2002-07 arasında yaşanan ekonomik ilerlemeyi kendi başarısı olarak görüyor ve bu nedenle görüşünde oldukça keskin. Londra’ya gidip küresel yatırımcılara “faiz sebep, enflasyon neticedir” uçuk teorisini geçmişteki sözde başarısına bağlı olarak aşırı güvenle anlatıyor.
6.Tüm bu nedenlerden ötürü zayıf karnı olarak gördüğü ekonomiye kendisine asla hıyanet etmeyeceğini düşündüğü, muhtemel varisi Albayrak’ı atıyor. Erdoğan, Albayrak’ın bilgi ve tecrübesine inandığını belirten sözlerinde oldukça samimi, bir şekilde ikna olmuş.
7.Ekonominin 1. yöneticisinin de kendisi olduğunu söylüyor ve Albayrak’ı kendisiyle küresel yatırımcılar, yurt içi bankalar, İstanbul sermayesi ve ekonomi bürokrasisi arasındaki iletişimden sorumlu kişi olarak atıyor.
8.Diğer taraftan yalnızca bu tip politikalara mesafeli olan solcu ekonomistleri değil; uzunca yıllar politikalarını uyguladığı liberal ekonomistleri de kabul etmiyor; herkesi düşman ve hain olarak görüyor. Küresel yatırımcıların satışını operasyon olarak değerlendiriyor.
9.Uluslararası yatırımların risk-getiri analizi ile yapıldığını göz ardı edip 2002-13 arasındaki para akışının yavaşlamasını dış politikaya bağlıyor. Yiğit Bulut gibi isimler de Erdoğan’ı Babacan-Şimşek ikilisine karşı sürekli kışkırtıyor, geçmişin politikalarını kötülüyor.
10.Erdoğan, ABD’nin kendisine operasyon yaptığından emin. Meydanlarda dile getirdiği meydan okumayı hamasetle ve yalnızca seçim kaygısıyla yapmıyor. Ancak mevcut durumda tüm suçu ABD’ye atıp Amerikan düşmanlığı yapmanın sandıkta artı etkisi olacağının da farkında.
11.Pragmatizm gereği Merkel ve May’den karşılıklı çıkar ile yardım isteyebiliyor. Uçak düşürme olayından sonra kendisini terörizmi desteklemekle suçlayan Putin’le iş birliğinden çekinmiyor. Çin’den gelecek birkaç milyar dolarlık krediyi keyifle kabul ediyor.
12.Özetle Erdoğan her şeyin farkında, söylediklerinde oldukça samimi ve en doğrusunu yaptığını düşünüyor. Bu şekilde ekonomiyi toparlayıp yerel seçimleri asgari kayıpla atlatıp belki de birkaç yıl içinde görevini Albayrak’a devretmenin hayallerini kuruyor.
13.Elbette iktisadi gerçekler Erdoğan’ın bu akıl tutulmasının sonuçlarının acı olacağını gösteriyor. Ancak her şeye rağmen 24 Haziran’da bir şekilde mührü verdiğimiz ve sonrasında meşruiyetini kabul ettiğimiz için bizlerin bu acı sonu maalesef yaşayarak görmemiz gerekiyor.
