Thread by @karagullecioglu

Bu bir Aydınlık eleştirisi. Kelimenin en kötü anlamıyla bir eleştiri: zira ancak dost bildiklerinizi eleştirirsiniz, oysa düşmanınızı mahkûm etmeniz gerekir. Bu yazı, Aydınlık'ı "eleştirerek", birçok yerde açıkça da söylediği gibi, onu sola yerleştiriyor.
teorivepolitika.net/index.php/comp…

Bu, kabul edilemez.

Şu doğru elbette: Aydınlık, solun pek çok, hatta düşman kardeşlerinin yaptıklarını mantıki sonuçlarına vardırmıştır.

Ama bunu söylediğinizde hiçbir şey söylemiş olmazsınız.

“Son kertede” doğru olan bir şeyi sona daha çok varken doğru ilan ettiğinizde, apaçık yanlıştır. Şucular, bucular “son kertede” karşı devrimci olabilirler; ama son kerteye daha çok var, bu yüzden bugün dostlarınız arasında olmalıdırlar.

Ve dahası, bugün dostunuzlarsa, yarın da dostunuz kalma ihtimalleri vardır.

Aydınlık, kendi teorik anlayışında "son kertede" olması gerekeni en başta ilan eder. Demek ki bunun metodolojik olarak da solla ilişkisi yoktur; zira mantıki sonuçları ifrada vardırmak solculuk değildir.

Öyleyse bu tür boş, geyik muhabbeti cinsinden teorik mülahazalarda bulunmaktansa şunu sormak gerek:

Aydınlık ne zamandan beri ve neden karşı-devrimci?

70’den bu yana hemen hiç değişmeden gelen Aydınlık liderliği, eğer öncesinde değilse 1972-74 arasında cezaevlerinde MİT ile temas kurmuş ve ajan provokatörlük faaliyetine girişmiş; …

… en azından 1975’den itibaren solu bölme girişimlerine başlamış; en azından 1976’dan itibaren “Milli Mutabakat Hükümeti” çağrısılarıyla sola karşı burjuvazinin uzlaşmaya dayanan ortak hükümetini kurma siyasetini seslendirmiş; ...

… en azından 1978’den itibaren “sahte sol” başlıklarıyla ihbarcı-provokatörlüğe girişmiş; en azından 1980’den itibaren faşist diktatörlüğün hapishanelerinde MİT ilişkilerine dayanarak rüştünü ispatlamış; …

... en azından 1986’dan itibaren bu karşı devrimci burjuva şovenisti çizgiyi Kürt milliyetçileriyle dengelemeye çalışmış ve solun önemli bir kısmını, Kürt milliyetçilerinin dahiyane “öngörüleri" sayesinde aldatmayı başarmış; …

... en azından 1996’dan itibaren söylemleri itibariyle de solun tamamen dışına çıkmış ve bütünüyle devlet fetişizmine yönelmiş; en azından 2000’lerden itibaren devletin tek ideal biçimi olarak faşist terörist diktatörlüğü öngörmüş ve bunun kurulması için canla başla didinmiş; ...

... keza “kızıl elma koalisyonu” adıyla faşist terör şebekeleriyle (MHP vb.) muhkem dostluk ve ittifaklar kurmayı başarmış; en azından 2004’ten itibaren OYAK generalleriyle ilişki kurmayı başarmıştır.

Aydınlık karşı devrimcidir, çünkü Aydınlık’tır, bu onun tabiatı gereğidir.

"Aydınlık neden karşı devrimci?" sorusu, "MHP neden faşist?" sorusu kadar anlamsız ve boştur.

Demek ki Aydınlık’ın karşı-devrimciliği, ne Şefik Hüsnü’den, ne maoculuktan, ne kemalizmden mülhemdir. Oralarda kılıf aramanın, teorik bahaneler bulmaya çalışmanın anlamı yok.

Bu üç akım kendi başlarına karşı devrimci değillerdi. Aydınlık karşı devrimciliğinin izini oralarda sürüp solun çeşitli kesimlerinin bu üç akımla ilişkilerini onların potansiyel Aydınlıkçı oluşuna delil yahut en hafif deyimiyle Aydınlık’ı yaratan iklime sebep saymak art niyettir.

Bu yazı, sadece bu yanıyla değil, ileri sürdüğü kimi argümanlarla da düpedüz saçmalıktır. Örneğin şu sözlerle başlayan paragrafa bakınız: “Aydınlık, her mücadele döneminde, Türkiye solunda bir eğilimin başlatıcısı … olmuştur.”

Arkasından şunlar sıralanıyor: maoculuğu Türkiye’ye “Aydınlık sokmuştur”, “Kürt ulusal hareketinin batıda nefes borusu yaratmasında” Aydınlık “tayin edici” olmuştur; “laiklik yelkeninin rüzgarını önemli ölçüde Aydınlık şişirmiştir”, …

... “Körfez Krizinde anti-emperyalist tutumun öne çıkmasında Aydınlık etkili olmuştur”. Bunların hepsi yanlıştır. Maoculuğu Aydınlık sokmamıştır; “Türkiye’ye renkli televizyonu ben getirdim,” diye Almancının boş böbürlenmesinden bir farkı yoktur bunun.

"Kürt ulusal hareketinin batıda nefes borusu yaratmasında" Aydınlık etkili olmamıştır; bu makalenin yazarı, muhtemelen, 80'lerin ve 90'ların Türkiye'sinden bihaber olduğu için uyduruyor bunu; bu dönemde Aydınlık değildir güçlü olan, radikal soldur hâlâ.

Ve Aydınlık sadece, sola nüfuz edebilmek için kullanmıştır Kürt milliyetçiliğini; tıpkı Kürt milliyetçiliğinin de Aydınlık'ı aynı amaçla kullandığı gibi.

Laiklik yelkeninin rüzgârını Aydınlık şişirmemiştir; belirsiz, şekilsiz, ama etkili, aşağılanan bir kemalizm vardır bu memlekette, o rüzgâr bu kemalizmin rüzgârıdır; Aydınlık bir kez daha, o rüzgârı kendi arkasına almaya çalışmıştır.

Körfez krizinde anti-emperyalist tutumun öne çıkmasında Aydınlık'ın zerre kadar etkisi olmamıştır. Neyin etkisi olmuştur peki? En önemlisi şu: anti-emperyalizm, Türkiye solunun omurgasını teşkil eder; bu tutum, solun eseridir.

Aydınlık’ın çıkardığı, tirajları 20 binin üzerine çıkmayan dergilerin değil. İkincisi ve daha önemlisi de şu… Ama ben söylemeyeyim bunu; iyisi mi, 2000’de ABD Hava Kuvvetlerinden Yüzbaşı M.J. Kenville’in California’da Donanma Yüksek Okuluna verdiği doktora tezini hatırlatayım.

Tezin adı şu: "Devrimci Sol: A Study of Turkey's Revolutionary Left and Its Impact on United States Interests, 1968-1999".

Yani, saçmalamanın anlamı yok, Aydınlık'a olmadık donlar biçmenin de anlamı yok.

Kimi yerleri epeyce önemli bu makalenin; detaylı ve kapsamlı. Ancak perspektif doğru olmazsa, söylediğiniz şeylerin siyasi etkisi ya silinir, ya da siz bilinçli olarak çarpıtmak istiyorsunuzdur bu siyasi etkiyi ve o yüzden çarpık bir perspektifle yazıyorsunuzdur.

Yazıyı @erknoncn ‘ın tweetiyle fark ettiğimi ve okuduğumu da ekleyeyim.

@erknoncn @threadreaderapp unroll