Prof.Dr.Haydar Kazgan (İ.T.Ü)
19. asrın son çeyreğine geldiğimizde Osmanlı İmp. büyük kentleri, başta İstanbul, İzmir, Selanik, Trabzon, Şam ve Halep olmak üzere başlıca Avrupa kentleri seviyesinde bir yaşam biçimine sahne oluyorlardı. Genellikle kozmopolit+
Bilindiği gibi, Osmanlı azınlıkları 1850’lere gelindiğinde kendi içlerinde bir hiyerarşi içinde idiler.
O kadar ki, 1856 da yayımlanan ve hukukî açıdan bütün azınlıklan bir sayan ve Türk İslamlarla hukuk açısından eşitlik tanıyan yeni hukuk düzeni +++
Rum Başpiskoposu, doğru sadrazam Mustafa Reşit Paşaya giderek “Paşam siz yaptınız, biz
vatandaş olarak ikinci sırada idik, bizi tuttunuz Ermeniler ile Yahudilerle bir yaptınız” demekten kendini alıkoyamamıştır.
Diğer taraftan, azınlıklar ellerine geçirdikleri İktisadî ve ticarî olanakları yabancılara kaptırmak tehlikesi ile karşı karşıya kalmışlardır.
“Osmanlı” başlığını taşıyan banka ve ticaret kuruluşlarını yaymaya başlamışlardır. +
Constantonople, La Turquie, Phare du Bosphore, Osmanlı, Le Moniteur Ottoman vs. gibi Fransızca olarak yayımlanan gazeteler her şeyden önce Osmanlı Devletinin birer sadık yayın organı olduklarını ve ++
Hatta, aralarındaki çatışmalann hemen tümünün bu tutumlarında
birbirlerine olan üstünlüğü kabul ettirmek hedefine bağlı kaldığı görülmeye başlanmıştır.
Gerçekte, ++
fakat “Osmanlılığa” kayan bir sentez hareketinin daha ağır bastığını görmekteyiz.
Düyun-ı Umumiye İdaresi kurulduktan sonra daha da belirli olmaya başlamıştır.
O kadar ki 1882 yılının sonuna doğru, ileride göreceğimiz gibi, Düyun-ı Umumiye İdaresine bağlı olarak Tütün Reji Şirketi’nin kuruluşu bahis konusu olduğu zaman, ++
Bu arada aslında hissedarlarının ve yüksek kademede yöneticilerinin yine hemen tümü yabancı
olan Osmanlı Bankasının bile, Düyun-ı Umumiye’ye karşı hükümeti ve Galata Bankerlerini
tutmaya++
Gerçekten, Osmanlı Bankası’nın İstanbul’da ikamet eden
yöneticileri bu kente gelip yerleştikten kısa bir müddet sonra Galata Bankerleri ile ailevi ve iş
ilişkileri içini girmekte idiler. Bu sebeple, bir taraftan da hükümet erkânı ile olan samimi ++
Osmanlı Bankası’nın özellikle hükümet ile olan ilişkileri statüsündeki tahditlere ve kayıtlara
rağmen bankerlerin gelenek haline getirdikleri ilişkilerden farklı olamamıştır. Ayrıca +++
Neydi bu Galata’nın Osmanlılığı?
3. Fransız Cumhuriyetinin de,
Alsas Loren dolayısıyla benimsediği bir milliyetçilik anlayışı ile ne ilgisi vardı?
Frankofil Galata ve Pera Beyleri’nin Fransa’dan ithal ettikleri her şeyden biri mi idi?
Zira Galata Beyleri ve diğer azınlık
tüccar ve işadamları hakkında o devirde de hükümet ve İslam halkı arasında yaygın olan kanaat,
onlann bu Osmanlılığı ile hiç bağdaşmıyordu.
sonra, Türkiye’de, özellikle bankacılık ve ticaret kesiminde kaydedilen gelişmeler ve oluşan
politika ve tutumlan ele alacak olursak, ++
Onlar Osmanlı olabilmek için “oyunun kaidelerinden” “katı kişisel menfaatlerden” zaman zaman nasıl sapmak zorunda kaldıklarını bugün içinde yaşadığımız olaylara bakarak
daha iyi değerlendirebiliriz sanıyorum...
Bazılarına göre bunun sebebi Osmanlı toplumu içindeki iş bölümünün durağanlığını muhafaza etmesidir. Bazılanna göre ise asıl sebep, azınlıkların birçok meslekte olduğu gibi bankacılığı ele geçirdikleri, aile ve yakın çevreleri
dışında kimseyi+
Ama ortada bir de gerçek vardı: Diplomalı Türk gençleri işe başlarken bir “masa bir makam” istiyorlardı. Oysa ne Kristaki ne de Zarifi işe masada değil, elinde süpürge ile dükkânın önünü süpürmeyle işe başlamışlardı.
Zengin bankerler bile çocuklarını okullarını bitirdikten sonra patronun oğlu olarak masa başına geçirmiyorlardı.
Bunun için çalışılmakta, Avrupalılar'la onlara aracı olmak isteyenlere hürmet ve itibar göstermekten başka siyasî, hukukî ve İktisadî imtiyazlar verilmekte idi.
çeşitli Fermanı Hümayun’larda Türkiye’yi Avrupa’ya benzetecek en esaslı ve gerekli vasıtanın ‘banka ve yol’dan ibaret bulunduğu resmi bir
lisanla itiraf ve ilan edilmekte, muhiti mâliyeye doğru yükseklerden
propaganda yapılmakta idi.
Birçok banka tesisin temel taşları bu zamanda atıldı. Devlet bankamız
bu zaman vücut buldu; yahut mevcut bankalardan biri yükseltilerek devlet bankası haline getirildi ve sonra hususi banka teşebbüsleri meydana çıktı. ” ++
Türk kitlesi, umumiyetle bu yeni değişikliklere şüpheli gözlerle bakmakta ve değişikliklerden bir şey anlamadığını göstermekte idi.
sınıf içindeki efradı umumiyetle Müslüman ve Türk olmamak şartı ile vücut buldu. Yeni bankerler sınıfı Avrupalı Levanten Rum, Yahudi Ermeniydi.
bankacılığın ehemmiyetin pek açık bir ifade ile ilan ettiği halde, bu sınıfta ortaya çıkan bizden
kimse yoktu. Hükümet de mesleğin Türkler arasında revaç bulmasını temin edecek tedbirler düşünmüyordu.
yine iyi idi...
Belki burada maksadı herhalde
bankerlerin hırsı muhtekiranesine hücum idi. Nitekim bunlardan Türkiye’nin inkişafı için
medet beklemek saflık idi.++
böğrüne zamanın padişahının ve bütün ekabiri milletin rica ve arzuları ile tayin ve kuvvetli bir
sınıf teşkil etmeye başlayan bankerlere hücum eder ve onlardan memleketin geleceği için
muhakkak ki korkardı.+
ve hatta bazı aydın kişilerin kendi hata ve tutumlarının sebep olduğu kötü sonuçlara bahane bulmak çaresizliğinin bir sonucudur.
1854 yılından itibaren, zaman zaman gerek hükümet adamları ve gerek basın tarafından
dış alternatif öne sürülerek âdeta tehdit edilmişlerdir.
“Siz vermezseniz dışanda daha iyi
şartlarda bize para verecekler var”+
zorlamıştır.
Bazı iddialar Galata Bankerlerinin Avrupa finans kapitaline davetiye çıkardığı şeklinde de ortaya çıkmıştır. +
Şöyle ki, bankerlerin aracılığı sayesinde Osmanlı Hükümeti ve tüccarlar, aynı finans kapitalinden kredi talep eden diğer bazı memleketlere nazaran daha iyi şartlarda kredi sağlamak olanağı ++
Galata Bankerlerinin Rum, Musevi ve Ermeni azınlığından olmasının Türk-İslâm insanının bankacılık ve benzer işlerden uzak tutulmasının bir sebebi olduğu fikrine gelince, bu
konuda da ihtiyatlı olmak gerekir. Gerçekte++
Türk-İslâm gençlerini ancak istikbal vaat etmeyen işlerde kullandıkları iddiası, daima genellemeye tabi tutulmuştur. +
şeklindeki iddiaları genelleştirmek doğru değildir. +
müsaade edilmiş ve yanına iki polis verilerek her gün yemeğe çıkması sağlanmıştır. Polislerle
gide gele ahbaplık kuran Riza Tevfik, birgün bunlardan birine nasıl polis olduğunu sorar. +
Rum yağ tüccannın yanına girmiştir. Rum tüccar çocuğu olmadığı için onunla bir baba-oğul ilişkisi içini girmiş, okuma-yazma, hesap ve piyasa ahvalini öğretmek için yoğun çaba göstermiştir.+
Ben, diyor Riza Tevfik lokantada karnımı doyururken, onlar kapıda o güzelim yemek kokularını koklaya koklaya nöbet tutuyorlardı.+
doğru sayılamaz.
Osmanlı İmparatorluğu’nda ticaret mektepleri ve yüksek ticaret okulu açıldıktan sonra da bu okulları bitiren azınlıklar, babalarının işlerine dönerken, Türk-İslâm çocukları+
Yabancı bankalar Türkiye’de şube açmak için müracaat ettiklerinde Türk-İslâm memur alma zorunluluğu konmuş, fakat uygulamada akde riayet etmeyen onlar değil bizler olmuşuzdur. +
Türk-İslâm memurlan, hâkim olan yargı değerleri ve sosyal baskıya dayanamayarak kısa bir müddet çalıştıktan sonra devlet memuriyetine geçmişlerdir. +
etmişlerdir.
politika değil bir zorunluluk olmuştur. Zira bu bankaların sahipleri ile hükümet ricali arasında
Osmanlı âdetlerine uygun bir ahbaplık ve samimiyet mevcut idi ve buna dayanarak +
Ama bir banka hiçbir zaman bir vekil veya vükelanın çocuğu ve akrabası için cazip bir çalışma yeri kabul edilmiyordu. Toplumdaki bu yargının kaynağı ne idi? +
Ama aşağılanan bu işler aşağılayanları daha da aşağıya itmiyor muydu? Oğlunu bu bankalardan birine memur yapmayı kendisine yediremeyen bir nazır
bakıyordunuz aynı oğlunu evlendirmek için aynı bankanın sahiplerinden bir miktar borç ++
Bu sebeple Galata Bankerleri
hakkında olumlu ve olumsuz yargıları ortaya çıkarmanın yanında olayları bu açıdan da değerlendirerek bu yargılara ters düşenleri özellikle belirtmeyi amaç edineceğiz... (DEVAM EDECEK)
Kitabı bölüm bölüm paylaşarak o döneme ve dönemin iktisat tarihine de ışık tutma zamanıdır diye düşünüyorum.
Sonuçta bu faaliyet de Galata Bankerleri aracılığıyla yürütülmek durumunda kalınmıştır. Sorun dikkatle incelendiğinde, sadece finansman sorunu ya da yaratıcı fikirler üretmek sorunu olmadığı +
Ortada finansal anlamda fizibilitesi olan bir yatırım projesi bulunmasına, üstelik projenin finansmanı da temin edilmiş olmasına rağmen girişimci, yönetici, işletmeci anlayışa, kısmen de olsa sahip kadrolar bulunmamaktadır.+
tercih etmektedir. Bir başka örnek te ‘Rusumu Sitte’ uygulamasıdır.+
Devleti, borçlarına karşılık olarak Galata Bankerleri tarafından oluşturulan bir sendikaya, altı önemli gelirinin tahsilatını bırakmıştır. +
borçlara karşılık olan tahvillerin değerlenmesine yol açarak batılı diğer alacaklıların da dikkatini çekmiştir. Böylece benzer bir idarenin kendileri tarafından
kurulmasını ve Osmanlı Devleti’nin sağlayacağı imtiyazları üstlenmesine yönelik olarak ++
Esasen ‘Rusumu Sitte yönetimi,’
bir başka gerçeği de ortaya koymuştur. İyi idare edilmek kaydıyla Osmanlı Devleti’nin
geliri inanılmayacak şekilde artabilmektedir. +
fonksiyonu veya devlet yönetimi, ekonominin ve hazinenin yönetimini ihmalden öte tümüyle göz ardı ederek en büyük hatalardan birini geçekleştirmiştir.
yetiştiricisi ve ipek üreticilerinin eskiye göre durumlarından memnun hale gelmeleri yönetim etkinliğinin öneminin vurgulamaktadır.
edilmiş olmasından kaynaklanan devasa borçları anlayabilmek mümkün olmaktadır. +
Adapazarı’nda tarlada çürüyen ürünlerin İstanbul’a, orta Avrupa’dan ithal edilmek zorunda kalınmasına kadar çok sayıda örnek ile finansal piyasaların, araçların, işlemlerin kısaca finansal altyapının önemini gösterir.
titiz ve sabır dolu çalışması ile çok başarılı kaynağın, okunmayı ve kütüphanelerde bulundurmayı hak eden bu çalışmadan aktarım devam edecektir.