Ali Koç, gerçekten tamamen kendi yarattığı ve çok büyüyen bir belayla başbaşa kalmış durumda.
Çünkü kısaca-ve üstelik kendi sesinden- anlatmak istiyorum.
Çünkü büyük haksızlık yapıyor ve bu noktaya kendi getirdiği sorunu başkalarının üzerine yıkmak istiyor.
Dinleyelim.
Doğrusu Ali Koç’un çok büyük bir borcun altına girdiğini biliyoruz.
Ama bunu kendi istedi.
Gücüne, ailesinin varlığına ve sanıyorum kendi zekasına çok güvendi.
Para da koydu, evet. Ama kulüpler parayla değil sportif başarıyla para kazanıyor. Sürekli para koyamazsın..
Nitekim tıkandı.
Yukarıdan gelen talimatla Bankalar Birliği devreye girdi.
Ama tüm kulüplerin borçlarını yeniden yapılandırmak için ön şart koydu: yeni talimat, harcama limiti...
Kurallar getirdi. Her kulüp için EŞİT kurallar..
Diğer kulüpleri de Fenerbahçe’nin sorununa ortak etmeyi başaramadı.
Aşağıda da dinleyeceğiniz gibi, Ali Koç “kendisine özel” bir çözüm istedi....
Çünkü kendi algısına göre Fenerbahçe çok öze=, çok ayrıcal kl8 bir kulüp..
Ayrıcalık istemeyi o kadar doğal söylüyor ki, inanılmaz...
Peki ne istiyor?
Aşağıda dinleyeceksiniz...
Sanırım Bankalar Birliği yetkilileri de bu “isteklerini” duyunca kendilerini zor tutup “tabi ya” demişlerdir (ama mutabıkız diye anlamış)...
Konuşmasında yine diğer kulüpleri de ortak etme çabası gözden kaçmıyor bu arada...
Bu görüşmeler Ekim ayında yapılıyor.
Madem, BB’nin sana verdiği yetmeyecekmiş.
O zaman neden Yönetim Kurulu Başkanı olduğunu aşağıda söylediğin bankadan tamamlayıcı krediyi almadın?
Bugünkü konuşmasından anladığımız kadarıyla yumurta kapıya gelince, ayrıcalık verilmeyince alalacele kendi bankasından kredi alıp “bunu sayın” diye TFF’ye göndermiş.
Ama iş işten geçmiş, harcama limitleri açıklanmış. Anlaşılan, TFF “3 aydır söylüyoruz, niye yapmadın?” demiş.
Burada neden suçlama yarışına girdi?
Galatasaray, Trabzonspor, TFF, Bankacılar, Siyasiler... Herkese girdi...
Taraftarının duygularına oynadı filan...
Oysa, sorumlunun esas kim olduğunu kendisi çok iyi biliyor:
3 Temmuz’da da böyleydi. Yaptıklarını unutturup olayı kumpasa bağladılar. Üstelik kendi üyeleriydi o savcılar filan...
Şimdi yeni “kumpas” peşindeler. İsmen söylemese de Trabzonspor’un hamileri hedefte bu sefer.
El insaf; daha yeni Kenan Evren Lisesi’ni hediye ettiler yahu.
Galatasaray’a yüklenmesi ise doğrusu çaresizce ve içler acısıydı.
Ben tarihten gelen iktidara kolayca eklemlenebilme özelliklerini bildiğim için, buradan da bir şekilde kurtaracaklarını sanıyorum ama işte...
Kendi düştü, ağlıyor ne yazık ki...
Para cezasına çevirirler 😀
Cidden, siyasetin, kendi takımım da dahil, futbolun bu kadar içine girmesi hiç iyi birşey değil.
Futbol kulüpleri, iktidarların yarıştığı ve ciddi para döktükleri alanlar haline geldi...
Ve bu ne yazık ki artık sahada oynanan futbola da yansımaya başladı...
Neyse, elimizde olanla yetineceğiz ve sezonun ikinci yarısında umutla Galatasaray’dan bu mucizeyi daha yaratmasını bekleyeceğiz....
İyi akşamlar...