My Authors
Read all threads
Yeni silsile (#FLOOD): Okyanusları geçen iletişim kabloları jeopolitik güç dengelerini değiştiriyor. Direnen eskiler ve yeni yollar açan yenilerin mücadele ettiği bu meydanda hedef sadece ekonomik değil. Kabloların güzergâhları, kavşakları ve “limanları” millî güvenlik meselesi.
2017’de Microsoft ve FaceBook, Virginia’yı Bilbao’ya bağlayan bir optik kablo döşedi. 6600 km uzunluğundaki kablonun kapasitesi 160 TB/sn. Yani bugünkü internet trafiğinin %60’ını karşılık geliyor. Dünyadaki 500’e yakın sualtı kablosunun en güçlüsü.
İnsanlar sualtına güçlü iletişim ağları kurmak için interneti beklemediler elbette. Meselâ 1851’de Londra ve Paris borsalarını birleştiren ilk telgraf kablosu Manş denizine döşendi.
Uzak ülkelerde, uzak şehirlerde gerçekleşen hisse senedi ve hammadde ticaretinin bilgi yoluyla birleşmesi dünyayı dönüştürdü. Sermayenin daha hızlı birikmesi, finansal kurumların gücünü arttırırken krallıkları ve ulus-devletleri zayıflattı. derindusunce.org/2017/06/01/dik…
Mola... iftardan sonra devam...
Atlantik okyanusunu aşan ilk telgraf kablosu 1858’de döşendi. ABD – Avrupa haberleşme süresi 10 günden birkaç dakikaya inmişti. Gemiyle taşınan mektupların yerini telgraf mesajları alacaktı.
10 yıl sonra, 1858’de Londra Bombay’a bağlandı. Bunları basit teknik projeler gibi görmeyin. Hindistan bir anda Londra’ya kablosuz İngiliz şehirlerinden daha yakın oldu. Askerî, siyasî ve ekonomik neticelerini hayal etmeye çalışın.
İzokronik bir Avrasya haritası. Mesafeler km ve saat/gün olarak gösteriliyor. Açık renkli yerlerden büyük şehirlere ulaşmak birkaç saat. Mavi çizgiler deniz ticareti. Fiziken İstanbul’a eşit mesafedeki Mısır veya Irak’ın bazı noktaları, zaman bakımından Londra ve Paris’ten uzak.
Jeopolitik mekân ve jeo-ekonomik imkân: Luttwak derindusunce.org/2017/05/21/jeo…
Bu izokronik haritalar teknoloji ve ticaret yolları sayesinde şehirlerin birbirine nasıl yaklaştığını gösteriyor. Sırasıyla 1881, 1906 ve 2009 yılında çizilmişler. Londra merkez rolünü Atlantik’e kaptırıyor. En kısa mesafe 10 günden 5 güne ve nihayet 1-2 saate inmiş!
Gelin bir de internet kullanım yoğunluğunu gösteren bir harita ekleyelim. Bu elbette zengin ülkelerle örtüşen bir harita. Bilgisel yakınlık mı daha önemli yoksa fizikî yakınlık mı? Sorun kendinize...
Jeopolitiğe Giriş / Philippe Moreau Defarges (2) derindusunce.org/2016/10/12/jeo…
Birinci dünya savaşından 14 yıl önce, 1900’de okyanus zeminine döşenmiş telgraf kablolarının uzunluğu 200.000 km! Askerî ve ticarî emirlerin Atlantik okyanusunu geçmesi dakikalar sürerken Akdeniz’in Afrika’nın ve Orta Asya’nın birçok bölgesini aşması hâlâ günler sürüyor.
1902’de Pasifik okyanusu da Atlantik gibi. Çin, Avustralya, Yeni Zelanda, ABD yakınlaşıyor.
1956’da ilk telefon kablosu, 1988’de ilk fiber optik hat döşendi. İnsan saçı kadar ince olan bu optik “kablolar”, etraflarındaki koruyucu plastik/silikon örgüler sebebiyle bir hortum kalınlığında…
Manş denizi gibi kısa mesafeleri birleştiren hatlar 30-40 olabilirken Pasifik okyanusunu aşan kablolar onbinlerce km olabilir.
Stratejik önemine kıyasla küresel kablo piyasasının iş hacmi oldukça küçük: Yılda birkaç milyar $. Kim kontrol ediyor pazarı? Fransız ALCATEL, Amerikan TE Subcom ve Japon NEC.
Tabi “uydu varken neden hâlâ kablolarla uğraşıyoruz?” gibi bir soru aklınıza gelebilir. İnternetteki verilerin %99’u kablolardan geçiyor. Neden? Kablo kapasitesi çok yüksek; saniyede birkaç DVD (5 GB) gönderdiğinizi düşünün. Uydu sinyalleri ise bunun 1/1000’ini taşıyabiliyor.
Tabi teknik verileri yorumlamak, günlük hayattaki karşılığını görmek kolay olmayabilir. Saniyede 64 terabit taşıyan son kuşak optik hatlardan bahsedildiğinde Japonya’yı göz önüne getirin. 120 milyon Japon aynı anda telefon görüşmesi yapsa bu hattın sadece %8’ini kullanmış olur.
Hatların yoğunlaştığı, adına “hub” denen kavşak noktalar tıpkı boğaz ve kanallar gibi stratejik öneme haiz. İstihbarat toplamak, bir ülkenin/şirketin iletişimini kesmek, darbe yapmak, finansal hareketleri gözlemek… Hong Kong hariç(?) hepsi Atlantik çetesinin elinde.
Uydu ile bu kontrolü by-pass etmek zor. Zira kapasite azlığının yani sıra kötü hava şartları ve mesafelerin uzaklığı da uydu haberleşmesi için sıkıntı arz ediyor.
Diğer yandan yüksek kalitedeki filmlerin evden ve cepten tüketilmesi, video konferansların yaygınlaşması, sosyal medya gibi etkilerle veri açlığımız büyüyerek artıyor. 1992’de günde 100 GB olan veri tüketimi 2002’de saniyede 100 GB oldu. 2016’da ise saniyede 27.000 GB!
Kablo döşeyenler Amerikalı olsun ya da olmasın, 13 DNS sunucudan 10’u ve ABD’de. ICAN da Los Angeles’ta. Ya içerik? Google, Apple, Amazon, FaceBook, Microsoft da California’da. Bütün dünyadan istihbarat toplayan NSA’ya göre internetteki verilerin %80’i ABD’den geçiyor.
Bütün bu firmaların ve altyapının ABD kontrolünde olması, ABD adalet bakanlığına muazzam bir güç veriyor zira suç işlendiği şüphesiyle istedikleri ülkeyi ve şirketi baskı altına alabiliyorlar. Meselâ?
Meselâ Endonezya’ya Türk malı makine satan bir iş adamı GMAIL kullandığı için ABD tarafından rüşvetle suçlanabilir; hakkında tutuklama kararı çıkartılabilir. ABD’nin bazı firmaları bu yolla hisselerini düşürdükleri firmaları ucuza ele geçiriyor.
ABD’nin küresel iletişimi takip ve kontrol projeleri yeni değil. Soğuk savaşta FIVE EYES (Beş Göz) teşkilatı kuruldu. Beş ülkenin istihbarat örgütlerini birleştiren bu yapının özel hayatlarımız için ne büyük bir tehlike arz ettiğini Edward Snowden ihbar etmişti. Sonu iyi bitmedi.
İslâm ülkelerinin istihbarat bilgilerinin çalındığı kavşak noktası Fransa’nın Marsilya şehridir.
Amerikan güdümlü casusluk çetesi FIVE EYES, terörle savaş bahanesiyle 200 iletişim hattını sıkı takibe aldı. Brezilya buna kızarak İspanya’ya kendi hattını çekti: Bütçe 200 milyon $.
Rusya ise ABD’nin ve FIVE EYES eşkıyasının tacizinden korunmak için Finlandiya, Gürcistan ve Japonya üzerinden kendi kablolarıyla dünyaya bağlanıyor.
Çin ne yapıyor peki? Türkiye’nin de dâhil olduğu Sea-Me-We (Deniz, Ben, Biz) projesini tahakkuk ettirdi. Devlet kontrolündeki firmaların liderliğinde yüksek kapasiteli bir veri yolu. (Myanmar, Cibuti ve Pakistan'a dikkat)
Fakat kanaatimizce ABD’yi ve Avrupa’yı en çok rahatsız eden hamle Afrika’nın Huawei tarafından donatılması ve bu ağın Brezilya üzerinden Güney Amerika’ya bağlanması oldu. Zira NSA, CIA gibi terörist örgütlerin dinlemekte zorluk çekeceği veri ağları bunlar…
Geçen sene Huawei tarafından Sidney – Solomon Adaları arasına çekilecek olan optik hattın Avustralya hükümetince reddedilmesi ilginçtir. Zira gerekçe olarak “ulusal egemenliğin zedelenmesi” öne sürüldü. Yani bu kablolar boru değil!
Brüksel nezdindeki lobi faaliyetlerinde Google, Microsoft ve FaceBook’un enerji, biokimya ve finans devlerini geride bırakması da dikkat çekici. GAFAM bilgi karteli, kendi sualtı kablolarını döşemeye başladı. Meselâ Google…
Yeni sualtı kablo projelerinde GAFAM nerede?
Vesselâm :)
Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh.

Enjoying this thread?

Keep Current with Derin Düşünce .Org

Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

Twitter may remove this content at anytime, convert it as a PDF, save and print for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video

1) Follow Thread Reader App on Twitter so you can easily mention us!

2) Go to a Twitter thread (series of Tweets by the same owner) and mention us with a keyword "unroll" @threadreaderapp unroll

You can practice here first or read more on our help page!

Follow Us on Twitter!

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3.00/month or $30.00/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!