101. Ama ondan önce, “Londra Britanik Masası Senaryosu”nda fark etmişti, Kraliçe’nin gözünde, ne anlama geldiğini: O bir Neo Napolyon’du! Zaten, o toplantıdan beri de “Dünyanın Yeni ve Galip Napolyon”u olmaya can atan bir Macron var Paris Tahtında.
102. Hatırlayın lütfen, Londra Masasının resmini: Kadrajın ortasında bizim Boris Johnson vardı ve kendini, “Britanik Dünyasının Merkezi” yapmış, gururla duruyordu. Tabii ki Kraliçe’yi temsilen… Onun sol yanında Erdoğan, sağ yanında Macron dikilmişti.
103. Erdoğan'ın solunda, Merkel ve onun da solunda; galiba Kara Kıtayı temsil eden, Cezayir Cumhurbaşkanı duruyordu, yanlış hatırlamıyorsak. Şövalye Macron’un sağında kimler mi vardı? Valla unutmuş durumdayız. Ama dişe dokunur birileri yoktu galiba, aklımızda yer etmediğine göre.
104. Peki, soralım:“Londra Resmi”ne göre; Erdoğan başkanlığında kurulması tasarlanan Batı Kampının, ikinci gücü olarak, Merkel'in Almanyasını dengeleyecek bir oyuncunun;Makron’un yanında, ikinci adam olarak yer tutması için kim düşünülmüştü? İşte; o ikinci adam, Rusyalı Putin’di.
105. Fakat Kraliçe, hesabı yanlış yapıp Putin'i Masaya çağırmamıştı… Lakin toplantıda, kendisine verilen rolü, Putin’e tebliğ işi Almanya'ya bırakılmıştı.
106. Böylece dünyada kurulacak Yeni Soğuk Savaş'ın “Birinci Blok”unun başına, Erdoğan Türkiye'si konmak ve ona yardımcı olarak, Almanya tasarlanmıştı; “İkinci Blok”un kümebeyi Paris, yardımcısı Moskova yani Fransa'nın vurucu gücü, Rusya olacaktı. Ama olamadı.
107. Zira Merkel, Rusya'yı iknada zorlandı.

Londara’dan kısa bir süre sonra; Almanya’da toplanan Birinci Berlin Masasında, resim değişecekti. Bu sefer; Merkel’in sağ ve soluna konan Kümebeyleri Fransa ve ABD Binyılcılarını temsilen BM/Birleşmiş Milletlerdi.
108. Paris'in ikinci adamı Ankara; ABD Kadoşlarının ikinci adamı Moskovalıydı. Ve Rusya’nın “Binyılcılaşma”sına karar verilmiş gibiydi. Putin; “Berlin Dünyası”nda, “Sızıntı Amerika”nın vekili yani görünen yüzü olacaktı.
109. Peki, Rus Sarışını, bu vekaleti kabul etti mi dersiniz? Etti ama ilk defa, Viyana’dan icazet alarak sağladı bunu kanaatimizce.
110. Londra Masasının hemen arkasından; Merkel ve Viyana’dan sonra Berlin’i ziyaret eden Putin'in, gizli bir anlaşma ile tasarladıkları bir “Germo-SlavPlan”ı şekillemişti o arada; “Dünya Avrasya”sı Emperyali diyelim buna. Bu kapsamda, ilk iş bir Berlin Masasıydı.
111. Libya Konferansı adını vererek Erdoğan'ı da kandırmaya çalıştıkları, 1.Berlin Masası kurulduğunda; Masanın öncelikli amacı Kraliçe’yi, Dünya Siyasetinin dışına atmaktı. Yani hedeflenen, Windsorsuz bir Dünyaydı ve vassal bir Türkiye...
112. Doğal olarak; Erdoğan, bu resimden hiç hoşlanmadı ve o öfkeyle Masayı yıktı, geçti. Çünkü Türkiye Macron’un sağ kolu olarak; Amerikan Binyılcılarıyla savaşmaya ayarlı “Tetikçi Koçbaşı” şeklinde tasarlanmıştı. İşte, ondan beri, Macron, Erdoğan'dan, hiç haz etmiyor ya zaten.
113. Bu yüzden; kafalardaki resim, bir hafta sonra “2.Berlin Güvenlik Masası”nda görücüye çıktı. Bu sefer; Merkel'in etrafında; Macron ve Putin'in başkanlığında kurulacak iki dünya blokunu işaret ediliyordu.
114. Gerek Londra ve gerekse Berlin Masalarının, her ikisinin resminde de “İki Soğuk Kutub”dan, ikincilerinin kümebeyi olma şerefi, kendisine tevdi edilen Fransa ve Macron; bu görevi, o kadar içselleştirmişti ki ..............
115. o tarihten beri hep, dünyanın başına oynayan bir Şövalye Macron var ekranlarda. Ve ondan beri, Fransızlar; gerek Londra Masasında; gerek Almanların Berlin Masalarında, kendilerine verilen “Dünyanın İki Bloku”ndan birinin lideri olma görevini, o kadar benimsemiş durumda ki…
116. Ne yapıp edip kendi blokunu kurmak için yapmadığını bırakmıyor. Hatta zaman zaman Londra ve Berlin’le muhalif duruma dahi düşecek ve çatışacak kadar… Zira Mösyö Macron’da “Neo-Napolyon”luk, tam bir saplantı ve tutku haline almış durumda.
117. İlla Kutup/Blok Liderliği de liderliği! Yukarıda sözünü ettik; bu saplantının, Doğu Akdenizden sonraki en son hamlesi; Karabağ’dan önce, Korsika Zirvesinde denedi. Zirvede kürsüye Latin-Fransız dünyasını kurmak düşüncesiyle ortaya çıktı Macron.
118. Lakin bu öneri; Malta tarafından, anlamsız kılındı. Bu arada; Macron’un, Merkel'le arasının da hiç iyi olmadığını söyleyelim. Bununla birlikte; Galler Masasıyla Galyalı Keltler üzerinden bir ilişkisinin hala var olduğunun altını da çizmiş olalım geçmeden.
***
119. Efendim; konu, oldukça uzadı. O halde; şimdi, biraz daha yakına gelelim: Ve bakalım, 2020 Ağustos’un sonu ve Eylül Ayı içerisinde, Dünya Siyasi muhtevasında neler yaşandı, neler oldu? İlk önce, şu malumatı kayda geçelim:
120. Dünyanın, bundan sonraki döneminin, Proto Stratejik olgusu yaşandı Lübnan'da. Beyrut Limanı Patlamasından söz ediyoruz.
121. Onun kapsayıcılığı içerisinde olmasa da Türkiye, Libya' da; senaryo haricinde hamleler yaparak, ülkenin geleceğinde, “Trablusgarp Milli Mutabakatı”nın yerini, neredeyse garantiledi. Bunun üzerine; Türk Ordusu'nun önünde, bir cephe daha açılması icabetti.
122. Türkleri, Akdeniz'den ve “Derin Senaryo”nun izlediği yoldan uzaklaştırmak için. “Yeni Cephe” çok uzaklardaydı: Kafkasya'da.
123. Bu nedenle Ermeniler; “1. Tovuz Saldırısı”nı yaparak başlatmışlardı, o cephenin açılışını birkaç ay önce. Bu durumdan; Türkiye gibi Rusya'da, hiç hoşlanmadı tabii ki. Diyelim…
124. Ve burada, bir parantez açalım, Kuzey Komşumuz Rusya için... Konuşmanın/yazmanın başında, “Devletlerin Katastrof Senaryo ve Planlarında; Türkiye, sorun teşkil etti!” demiştik ya...
125. Bunun gibi Rusya'nın da tek kalemlik bir sorunu mevcuttu, “Emperyallerin Planları” ile çatışan bir Rus Sorunu. O da “Sıcak Deniz”e inmenin Deli Petro ukdesi! Sıcak Deniz'lerin birincisi, Akdeniz’di tabii ki.
126. Geçen, 20. Yüzyılda; Moskova'nın Sıcak Deniz ihtiyacını karşılamak için Moskova’ya, bir üs tahsis edilmişti; ABD Binyılcılarının müsadesiyle... Suriye'nin Tartus limanındaki Rus Deniz Üssünden söz ediyoruz.
127. Şayet, bu arada Rusya, denk dursaydı; 21. Yüzyılda da aynı limandaki sahipliğini koruyacaktı. Aslında, denk durmayan ve Rusları, Suriye'ye davet edenler de “Dünyanın İki Patronu” olmuştu...
128. Binyıl-Yüzyıl Savaşı'nda; Ortadoğu'da anlaşamayan, savaşın iki tarafı, bir büyük güce daha ihtiyaç duymaktaydılar, Kataliör olarak. Bu güç ise ancak Rusya olabilirdi. İşte, bu iki düşünceyi; Rus Aklı adına Lider Putin, doğru okudu denilebilir.
129. Ve bu okumaya, üçüncü bir düşünceyi daha ekledi: İran’ı! Böylece Rus Sarışını; İran aracılığıyla Esed rejimini etkiledi ve kendini, Suriye'ye davet ettirdi. Bu nedenle Moskova'nın kapsama alanı, genişledi. Yani genişlettiler, Tartus’la sınırlı Sıcak Deniz mıntıkasını.
130. Kimler mi genişletti?
Yüzycılar ve Binyılcılar, ayrı ayrı, “Rus Desteği”nin kendilerine geleceğini zannederek yaptılar bu kıyağı Moskova’ya. İran'da aynı kanıda olmalıydı ki o da Putin'i, Esed Rejiminin, Arkaik patronu haline getirdi.
131. Ya da Rus Sarışını, “Mavi Boncuk” dağıtarak herkesi kandırmış da olabilir. Ya Türkiye’yi? “Yorum yok!” deyip parantezi kapatalım.
132. Fakat kısa bir ekleme için yukarıya dönelim. Ve şu kaynağı yapalım buraya:Alayı vala ile karşılanan Putin ve Rusya; gelişiyle Suriye'yi hareketlendirdi. Bununla kalmadı… Libya'ya sızdırdığı paralı Wagner askerleri bağlamında, Rus yığınağını artırarak parantezini genleştirdi
133. Yani Ruslar; Türkiye'nin ardından çağrıldıkları, Kuzey Cepheye gitmediler. Ama Güney Cephenin kapsamını artırdı/abarttılar diyelim. Fakat Türkiye, var sayın ki Baycan’ı, “Milli Savunma Bakanlığı”na bağlayarak geri döndü Akdeniz’e… Tabii ki "Ağırlıkları"nı orada bırakarak...
134. İşte; bunun üzerine, kendince oyun kuran Paris Aklı “Peki, öyle mi!” diye kızdı. Ve Yunanistan'ın önce ayranlığını ardından ateşini daha da yükseltip sorunu; Doğu Akdeniz'den, Ege'ye doğru genişleterek, Ankara’nın ayağını çelecekti.
135. İşte, bu hamle; Türkiye'ye bir fırsat verdi, zannedilenin aksi istikamette bir hamle. Şöyle ki… Ankara; “Kuzey Cephesini tutturamadılar!” deyip oradan çekilmedi ama fırsatı değerlendirdi.
136. Ve dendiği gibi Azerbaycan’ı bağrına basarak, Süleyman Soylu'nun deyimiyle sustu, konuşmadı. Ve de çok ciddi bir iş yaptı Kafkasya’da. Baycan Cephesini donattı silahıyla askeriyle ve “Gönüllü Delu Savaşçıları” ile.
137. Bunun için iki ay önceki “Türk-Baycanlı Askeri Tatbikatı” örtü oldu. Tatbikat için Nahcivan’a giden silah ve askeri unsurlar, orada kaldı; geri dönmedi. "Ağırlık" dedik ya yukarıda...
138. Esasında; silahtan da önce, Azerbaycan'ın eksiği neydi biliyor musunuz? “Milli İdeal” ve “Savaşçı Ruh” kaybolmuştu kardaşlarımızda! Fazla olan ise ölçüsüz bir “Korku” haliydi. Malum; fakir, Baycan'dan da okunmakta/dinlenmekteyiz!
139. Bu nedenle kardaşlarımızın gönlü kırılmasın diye, korka korka kurduk son cümleyi. Ama dost acı söyler ya! Maalesef, söylemek zorundayız biz de Baycan'ın hali pür melalini. Kısaca, “Deli Ruh” yoktu orada.
140. Ee, onlar da haklı tabii; Tarih içinde, Perslilerin tahakkümü, Parsileşmiş Türkmenlerin Devletleri, Rusların tokatları, Komünistlerin topukları… derken, Ruh muh kalmamıştı ne yazık ki! Sadece, Baycan da değil; tüm Orta Asya'da dahil buna!
141. Onun için Kazakistan'dan şikayetleniyor ya yukarıdaki mesajında, Sevgili Fatih. Karabağ'ın işgali ve bir sorun olarak, otuz yıldır kronikleşmesinin nedeni de bu aslında! Şükür! Türkiye; yıllardan beri orada, bir “Oğuzlu Baycan Ruhu ve Bilinci” inşa edegeliyordu.
142. Bunda ne kadar başarılı olduğunu izliyoruz son bir haftadır ekranlarda. Bundan gayrı, Baycanlılar da “Kızılelmacı Hanif Türkmenler” olarak tescillendi nihayet. Hayırlara vesile ve darısı, tüm Ruhsuz Bozkırlıların ve Müslüman Dünyanın başına...
143. Diyelim ve kaldığımız yere geri dönelim. Bu aralığa; şu cümleyi de ekleyelim: Fransa; Putin'in, Suriye'ye inmesiyle birlikte, bu kez de Rusya'ya kaptırmıştı egemenlik hakkını ve geçersiz olmuştu eski mandasında; saygınlığı sıfırdı.
144. Tabii, bir kez daha kahroldu Mösyö! Ama ilerleyen zamanda Rus Kartını, kendi lehine döndürecekti.
145. Aklına; Londra Yuvarlak Masasında, kendisinin sağına vurucu güç/koçbaşı/muhafız olarak atanan ancak Frankfurtçuların Berlin Masasıyla geçersiz kılınmak istenen ama Galler Masası atağıyla yeniden başa dönen ve önem arz eden Londra Resmine döndü.
146. Bu bağlamda; Macron, geçen ay Putin’le bir görüşme yaptı. O görüşmeye kadar Libya’da, Paralı Wagnerlerle kıyıdan kıyıdan ülkede görülmeye başlayan Rusya; bir anda, kendi kimliği ile ortaya çıktı, yukarıda söylendiği gibi.
Ve sayınki Darbeci Hafter’e el koydu.
147. Birkaç gün evvel; Fransız gazeteleri tarafından Deşifre edilen, Macron-Putin Mutabakatının gereği olarak Rus eli, serbest kaldı Libya’da, anlaşılacağı üzere.
148. Bir bakıma; Türkiye'yi, Mutabakatçıların davet ettiği gibi Rusya'yı da Fransızların aracılığıyla Hafter’in kendisi çağırmıştı. İşte; böylece Rusya'nın; Sıcak Denizlere bir kıdımcık yani Tartus mesabesindeki inmişliği, artık tüm Akdeniz'i zorlamakta.
149. Moskova'nın, “Büyük Devletlerin Senaryorsu”nda yer almayan bu iştahı ve ulaştığı nokta, gayrı çığırından çıkmış durumda. Gelinen an itibariyle “Ayı” her yuvaya sokmaya çalışmakta koca poposunu.
150. Yani Batılılar açısından tarifi durum şu: “Türk Delular”ından sonra bir de Rus Zırdelileri var artık sahnede. Batılı kulağı kesikler açısından; Senaryo dışında gelişen gerçek sorun bu artık.
151. Bu iki sorunun ilk Delisini, Kafkasya'ya çeken akıl; geçen ay ikincide Deliyi de Belarus’a çekti. Türkiye'nin, Baycan’daki Ruh İnşasında kat ettiği yolla Kuzey Cephesinde Türkleri oyalama nasıl izale olduysa...
152. Putin de Belarus Cephesini, kendi lehine çevirmeyi başardı; sadece Bir Milyar Dolarla satın aldığı, Minsk Başkanı Lukaşenko’yu Moskova'ya bağlayarak sağladı bu kazanımı. Şimdilerde, Beyaz Rusya’yı yekpare bir Rus Askeri üssüne çevirmekte...
***
153. Beri yanda; yüreğini, ala yılan sarmış olan Yunanistan'ın, “Türkiye Korkusu” nedeniyle -tıpkı İran'ın, Obamagillere yaptığı gibi- direkten dönen Savaş; başka bir plan için Fransa'yı, Korsika zirvesine götürmüştü.
154. Lakin geçen ay; Türkiye, Malta atağıyla İtalya ve Latin Dünyasını, İstanbul'a bağlamayı başarmıştı. Bu atak ve işbirliği; Fransız Tapınakçılarının ölümü, anlamına gelmekteydi.
155. Şövalye Macron ölümünden önce; Fransa liderliğinde bir “Yeni Kutsal Roma-Fransız Emperyali” önerdi zirvede. Ama Malta ve İtalya tarafından, bu istek reddedildi dedik ya... Bunun üstüne üstlük; İtalya, Malta Aklı aracılığıyla “D.Akdeniz Hidrokarbon İttifakı”nı bozmuş da oldu.
156. Hızlı bir hamleyle onun yerine, yeni bir “Gaz Konsorsiyumu” kurdu. Ama ne kurma! İçinde, Paris ve Atina'nın olmadığı bir D.Akdeniz... Ama Katar ve Ürdün’ün olduğu... Ve Kıbrıs Rus Kesimi de Yunanistan'dan koparılmış olmaktaydı bu atraksiyonla.
157. D.Akdeniz Gaz Konsorsiyumunda yer alan İsrail de başka başka bağlantılarından ayrıştırılıyordu böylece. Mesela daha dün imzalanan “Normalleşme İttifakları”ndan dahi uzaklaşmaya meyyal bir Telaviv oluşturulmuştu, Konsorsiyum ile birlikte.
158. Zaten, onun için yalvarmakta ya Emirates’i de alalım, diye Siyonistler, İtalya’ya. Aslında,ölümünü gören BAE'nin Çilgın Prensinin ta kendisi yalvaran;"Türkiye'yle köprü kurar mıyım Acaba?" diyerek. Yoksa umurunda mı Siyonistlerin Emirlik?! Belki de bu ücretli bir yakarıştır.
159. Peki, “Bu başarılı oyunun arkasındaki Akıl, kim ya da kimlerden oluşmakta?” derseniz… Hemen söyleyelim: Kanaatimizce Malta Lideri Preca, Erdoğan ve Kraliçe... Bu üçlüyü temsilen, Konsersiyum’un üç kurucusu ise İtalya, Katar ve Ürdün oldu.
160. Böylece Fransa, bir daha geçersiz kılındı Dünya Siyasetinde. Macron’un, apar topar ve Türkçe olarak diyalog çağrısı, Gaz hamlesini önlemek içindi. Tutmadı tabi! Şu an Atina, mal tezeği durumuna düşmüş halde; Paris'in durumu da aynı şey!
161. Fakat Fransızlar, Ermenistan’da etkin...Macron, yeni çıkış alanını Erivan olarak belirlemiş durumda ama onun için bu lokma, yutamayacağı kadar büyük çıktı. Ve bundan sonraki tüm lokmalarının da adım adım büyüyeceğine şahit olacağız; Parisi’in, yutağı karış karış daralırken…
132. İşte; tam da bu sırada, beklenmeyen bir ses yükseldi Kuzey Avrupa’dan: Ta, Polonya'dan... Malum, bundan birkaç sene önce, Dünyanın istikbalini bu ülkeye çek edenler vardı. Hatta konu, bize de sorulmuştu: "Zirveye, Polonya mı yürüyor?" diye.
163. Neyse ki Lehler, açık açık; “AB, Türkiye'nin yanında durmalı!” çağrısı yaptılar geçende. Çünkü Rusların, Belarus'a yaptığı yığınak; Varşova’yı hedef tahtasının birinci figürü yapmış vaziyette şimdilerde.
164. Ama buna karşın, AB’den bir hayır işareti yok! Bunun farkında Varşova. İş ise Ankara’da! Varşova da bunun farkında artık.
165. Bu bir... İkincisi; aynı Gaz Konsorsiyumu İttifakı Galler Masasında bir çatlağa sebep olabilir mi diye soralım, şimdiden… Bakarsın sonra lazım olur! German Dünyası adına Habsburglar, Yuvarlak Masadaki durumunu, yeniden gözden geçirme noktasına gelebilirler.
166. Zira “İki Ekollü Rusya” kendi içinde, uyumlu bir “Ulusal Politika”ya evrilebilirse “Putin’in, Avrupa’ya dönüşü tazyikli olabilir!” diye not düşelim. Macron’un, Moskovaya yazılı bir davet mektubunu iç cebinde sakladığından kuşkulu olduğumuzu da ekleyerek.
167. Avrupa ve AB demişken…
Son olaylar sebebiyle ortalık yerde kalan Yunanistan, yeniden German AB’sine dönme kararı aldı diyebiliriz. Yani Binyılcılık buraya kadarmış!
168. Onun için birkaç gün önce Merkel, AB'deki yandaşlarına, “Atina'ya destek olmalıyız!” çağrısı yaptı. Çünkü Fransa'dan alınan destek kesildi/kesilecek komşu için. Ve Rafael uçaklarının satışı, orta yerde sahipsiz kalmış durumda.
169. Bu arada; başlamadan biten Türk Yunan Savaşı'nın tazminatı olarak Ankara, Ege Adalarının Statüsünü yenilemek gerektiğine inanların sayısını, bir hayli artırmış durumda. Kanaatimizce Ankara, 12 Adaların iadesini istemeye hazırlanmakta diyebiliriz.
170. Bunun ilk adımı, Kıbrıs görüşmeleri tamamen sonlandırılarak atıldı. Belki de çok yakında; Kıbrıs Türk Devletini kuracak Ankara, Kafkas Zaferinin ilk meyvesi olarak! Bu da değil Ankara'nın kazanımı, Doğu Akdeniz artık Barbarosların gölü…
171. Madem öyle o halde soralım İktidara: “Şayet öyleyse Barbaros Gemisinin tamiratı, bitmedi mi hala?! Geminin “Kalafat”ı, neden uzadıkça uzuyor? Çıksa ya tekrar sahaya! “diyeceğiz de öyle de değil galiba. Ankara-Berlin-Atina Network'ü, prensip anlaşmasına varmış ..........
172. ve Doğu Akdeniz Meselesini, bir süreliğine soğutma kararı almış gibiler. Yani üç aşağı, beş yukarı; “Türk Deniz Tezi” geçerli bölgede... Üstüne, Libya' da katlanmış Türkiye Hâkimiyetini de koyabilirsiniz. Yani dememiz o ki…
173. Feyyaz Seraç”ın istifası, kendi kararı değil kanımızca. Ya ne? Ankara'nın isteği olabilir... Çünkü ülkenin yeni hükümetini; Erdoğan, kendi eliyle kurmaya hazırlanıyor.
174. Ve öyle zannediyoruz ki bundan böyle, bir “Libya Türkmen Hükümeti” Trablusgarp'a hakim olacak gibi. Buna bağlı olarak; Feyyaz, tekrar Libya Başkanlığına atanabilir. Bekleyelim!
***
175. Evet, bu paragrafta; konumuzu, sona yaklaştıran bölümlerden birine geçelim... Başlangıç olarak soru şu olsun: Güncel Baycan-Ermeni Harbinin arkasında kim var?
176. Ve bu Harbin sonucunda ne olacak? Şöyle ki… Gazete ve Tv Yorumcuları, Kafkasya Olayının arkasındaki kışkırtıcı unsurunun, Rusya olduğunda yoğunlaşmış durumdalar. Aralarında, “Perde arkasında Fransa var!” ya da “Amerika var!” diyenler de mevcut.
177. Ya biz fakir, nasıl görüyoruz resmi? Buyurun, geçelim resme bakan zaviyeye: Kanaatimizce durum şöyle olsa gerek... Mevcut savaşın senaristinin, Galler Masası olma ihtimali, tüm ihtimallerin üstünde.
178. Çünkü demiştik ya: “Beyrut 11 Eylül Patlaması”ndan sonra, kontrol, Galler’e geçti. Yani Yüzyılcılar, Binyılcılara karşı, en büyük zaferlerinin başlangıç düğmesine Beyrut’ta bastılar.
179. Mevzubahis patlama; Proto Stratejik olay olarak, “Yeni Politik Süreç”i başlattı. Bundan sonraki senaryo ve planlar, Galler’in uhdesinde ve olası gelişmeler de Kraliçe ve Majestik Konsey’e bağlı olacak kanaatimizce.
180. O halde soralım: Yuvarlak Masanın, Kafkasya Planı ne veya neydi? Şu: Türkiye ve Rusya! Bu iki “Delioğlan” başlarının üzerinde esen kavak yelleri nedeniyle “Galler Senaryosu”na uyum sağlamamak için direnmekte. O halde onları, Plana uyumlu hale getirmek gerek.
181. Bunun için de her ikisine istediğini vermek üzere karar alınmış görünüyor Galler Galerisinde. Fakat bunun için onlara; önce, ölümü göstermek gerekmekte ki sıtmaya razı olsunlar... Ölüm noktalarından en sıcak olanı ise Kafkasya…
182. Ve devamla Suriye ile Libya üzerinde; bir “Türk-Rus Büyük Savaşı”nı eşikte ve de görünür hale getirmek... Şu an; Siyaset, o noktaya geldi/gelecek vaziyette ve kaynamaya devam ediyor. Sona; birkaç adım kaldı sadece...
183. Bu noktada, iki şeyi hatırlatalım: Bir: Geçen ayın içinde, Rusya’nın yaptığı şu açıklamayı duyurmuştuk size bir daha duyuralım: “Sınırlarımıza yapılacak bir top saldırısına bile, nükleerle karşılık veririz!” açıklaması yapmıştı Moskova.
184. Pandeminin en cıcığlı günlerinde ki fakir de:“Türkiye ile Pakistan, Azerbaycan ve Katar arasında, vızır vızır işleyen uçaklar merak uyandırıyor.TAP Birliği kapsamında söyleyebiliriz ki…Ankara-Ravalpindi-Bakü arasındaki uçaklar ancak Nükleer başlık taşıyabilir .”demiştik ya.
185. Yani “İslam Nükleeri”nin üç ortağı vardı artık: Pakistan, Türkiye ve Azerbaycan… Çok önce, şöyle söylediğimizi hatırlayanlarınız olacaktır: “Pakistan Nükleeri”nin su başında, Kraliçe olmazsa olmaz!” Moskova, vızır vızır işleyen o uçakların ne taşıdığını ve ...........
186. .... “Pakistan’ın Atomik Sırrı”nın içyüzünü bildiği için yapmıştı o “Nükleer” açıklamasını, top mermisi için değil Putin. O halde biz de diyelim ki…
187. Tansiyonu, üç mıntıkada gün be gün artırılan Türk-Rus ilişkilerinin bir parçası olarak; üç parmak, Nükleerin tetiğine bir tık ötede duruyor. Siz buna, Ermeni Parmağını da katın! İşte, herkes için
“Büyük Ölüm” bu!
188. Sıtma ise şu: Galler Masasının, üstteki ana fikir eksenindeki planının, Politik uygulayıcıları; Masa paydaşlarından Kelt Tarafı ve Habsburglar olarak okunuyor tarafımızdan. Türkiye ile hatta Erdoğan'la ilgili Alt Masayı, Keltik Merkez idare ediyor diyebiliriz.
189. Hatta bu babdan olmak üzere; Maltacılarla Ankara'yı birleştiren/buluşturan arabulucuların da Keltler olduğunu söyleyelim.
190. Meselenin karşı tarafını oluşturan Rusya da Habsburglara bağlı, malum. Malum olan bir şey de, Habsburgların; German Welt adına, Yuvarlak Masaya çağırılmasıyla Ruslar üzerindeki etkilerini artırmış olmasıydı.
191. Bu bağlamda; birkaç ay evvel Moskova’da, sürpriz bir şekilde yaşanan Başbakan değişimi de bu etki sebebiyle olmuş ve Yeni Başbakan Yahudi ve Ermeni Melezi olduğu anlaşılan Mişustin, “İkincil Çarın Tahtı”na, Habsburg Ekolünün adamı olarak oturmuştu.
192. Başkan Putin, bu değişikliği; “Ömür Boyu Başkan” teklifiyle kabul etmiş ve epey bir yetkilerini de Yeni Başbakana devrederek çıkmıştı bu pazarlıktan.
193. Ama son Belarus Olayından sonra; Kuzeyli Sarışının, yanlış yaptığını düşündüğü kanısındayız. Çünkü Cermenler lehine, Doğu Avrupa'nın; Yeni Çarlıktan kopartılacağını, ayan beyan anladı Putin.
194. İşte; bu yüzden, Belarus Olayına doğrudan müdahil oldu. Ve Beyazların ülkesini; Başkan Lukaşenko’yu etkisi altına alarak, Rus Askeri Üssü yapmaya, hızlı başladı.
195. Rusya İç Siyasetinde, Başkan Putin'in, bu atraksiyonuna karşı Başbakan Misuştin de “Doğu Operasyonu”na yöneldi. Ve o da Ermenistan'ı, Rus Askeri Üssüne benzetti, son yaptığı Askeri yığınakla.
196. Peki, “Rusya'daki durum, niye böyle çatallaştı ve bambaşka oldu?” sualine karşılı olarak; önce şunu, kayda geçelim: Çünkü Putin ve Misuştin arasındaki çekişme; bir bakıma, şöyle çözülmüştü: Artık Rusya'nın yönetimde, “İki Ekol” var:

Putin Ekolü

ve Misuştin ekolü.
197. Sanki bu iki Ekol, kendi Egemenlik alanlarını bölüşmüş biçimde çalışıyorlar; Doğu Rusya ve Batı Rusya parselleri olarak... Rusya'nın Batısı, Putin'in; Doğusu ise Misuştin’in diyebiliriz.

Bu bölüşümle oluşan alanlarda, yetkilerin kullanımında Putin'in arkası boş!
198. Fakat Mişustin, arkayı German Derinliğine dayamış durumda. Diye de ekleyelim…
***
199. Ve dönelim tekrar, kaldığınız yere… Putin; Doğu Avrupa'nın, German Dünyasına eklenmesini, Belarus hamlesiyle önlerken… Mişustin de Avrupa Kıtasının bir parçası olan Kafkasya'daki üç saklı Avrupalıyı ............
200. yani Gürcistan-Azerbaycan ve Ermenistan’ı Avrupa Birliği'ne bağlamak üzere harekete geçmiş görünmekte. Bunun için önce Ermenistan'a yığınak…
Sonra Baycan’a saldırı ve sıcak çatışma…
Resmin Güncel hali bu…
201. Bunun ardından; Galler adına kurulacak bir “Kafkasya Masası var tasarıda… Masayı; Galler adına Germanların kuracağı öngörümüzü söyleyelim şimdiden. Kafkas Masası görüşmelerinden; bahis mevzuu “Üç Kafkasyalı”nın AB üyesi yolculuğuna başlamak üzere, kalkacaklarını söyleyelim.
202. Ve bu esnada oluşan enkazınsa AB fonlarından karşılanacağının ödününü de alacak ola üç ülkenin, Avrupa Birliğinin imtiyazlı son katılımcıları olarak, aynı yapıda kardeş olmaları tasarlanmakta.
203. Bu arada; bölgede emelleri olan Türkiye ve İran da avucunu yalayacak, bu plan doğrultusunda. Rus Başbakan Misuştin Ekolü ve Habsburg arasındaki mutabakat ve biçilen yeni Kafkasya donu böyle…
204. De… Ya Türk Erdoğan Ekolü ve Keltler, ne konuşmuş olabilirler; Kafkasya sorunu ile ilgili olarak? Hiçbir şey! Gizlice kurulduğunu tahmin ettiğimiz, Kafkasya Masasında; Türkiye'nin tek şartı vardı, diyebiliriz: .......
205. Karabağ'ın işgalinin, bila kaydüşart/kayıtsız şartsız sonlandırılması... Bu hususta taraflar, tek kalemde anlaşmış olmalılar. Ama Keltik tarafının kanaatince; Azerbaycan'ın, bunu hak etmesi gerekliydi. Yani bir “Ara savaş”tı sözü edilen...
206. Hani fakirin; “Bir Kahraman Yaratmak…” diye deşifre ettiğimiz bir İngiliz Geleneği vardı ya. Bu gelenekle ne “Kahraman Liderler, ne Din ve Mezhepler, ne Devletler, ne Parti v de Ekol vs. tasarlamışlardı üç yüz yıllık hayatlarında İngilizler!?
Püü!
207. Esasında bu teknik, Binyılcılara aitti ve onların, her bin yılları, lebaleb “Yaratılmış Kahramanlar”la doluydu. Son “Kahraman Yaratık” ise Feto’ydu ve belki de bu ölçekte ilk defa fos çıkmıştı yarattıkları.
Neyse dönelim.
208. İşte; Galler Aklı; Baycan’dan bir Kahraman oluşturarak; Karabağ ve diğer kazanımlarını, o kahramana, bileğinin hakkıyla teslim etmek gerektiğine inanıyorlardı. Belki de haklıydılar. Ama Ankara'nın; bir Azeri-Ermeni Savaş senaryosuna cevaz verdiğini söyleyemeyiz.
209. Lakin Ermeniler; daha doğrusu Misuştin Ekolü, bir sabaha karşı vaktinde, Ermeniler adına savaşın düğmesine basıverirse ya?! Zaten bastı da! Artık yapacak bir şey yoktu Ankara açısından. Böylece başlayan savaş sebebiyle Kelt tarafından da sorumluluk kalkmış oldu.
210. Görüldüğü gibi artık savaş zamanı… Ve Azerbaycan, kendini ispatlamakla mükellef… Peki, ya ispatlayabilecek miydi? Artık Evet, haftasında ispatladı bile!
211. Yani Türkiye,1990'dan beri inşa edegeldiği ve2020 Yılı içinde hızlandırdığı,“Baycanlı Hanif Kızılelmacıları” binasında, epey bir mesafe kat etmiş durumda olduğu belli oldu. Bu “Yeniden İnşa Hareketi”nde; Türkiye'miz, 2016 Temmuz'undan beri baş döndürücü bir ivme yakalamıştı:
212. Bu ivme; hem Türkiye’de, hem Baycan’da hayata geçti… Bu süreç zarfında; “Türk Hanifliği”nin kırdığı kabuk, bozduğu ezber, kat ettiği seviye ve bu anlamda, “Dünya Premier Ligi”ne çıkmış olması; Baycanlıların, deşarj olmuş Ruhunu da şarj etti beraberinde.
213. Son dilimde, özellikle son bir ayda; TSK'nın yaptığı Azerbaycan yığınağı; kardaşlarımızın, kendine güvenini inanılmaz derecede yükseltti.
214. Buna birde; Ankara aracılığı ile kurulan Baycan-Pakistan İttifakı ve Bakü'ye verilen silah desteği ve Nüklo-Teknolojik garanti eklenince, “Bozok Ruhu” Baycan Oğuzlularının yüreğinde de uyandı, aklında da bedeninde de ve tazyikle fışkırdı.
215. Ya Pakistan…
Zamanımızın, “Babürlü Türk Devleti” anlamında ve Türkçe’nin “Urdu/Ordu/Asker Şivesi”ni konuşan Pakistan’ın; İsrail ve Ermenistan’ı tanımadığını da söylemek lazım burada.
216. Baycan Cephesinde kullanılan silahların bir kısmının oradan ve hediye geldiğini de tekrar ekleyelim ve diyelim ki Pakistanlılar açısından, TAP yani Türkiye, Azerbaycan ve Pakistan artık “Tek Millet ve üç devlet!” olarak nitelenmekte.
217. Ama kurulan “Nükleer TAP Birliği”nin de en önemli parçası… Kısacası; Baycanlıların sırtlarını dayadıkları gücün boyutu, Azer Oğuzlularını da kendi oyununu, kendisi kurar hale getirdi neticede.
218. Bu anlamda; Savaş arifesinde, Rusya'nın icra ettiği Kafkas Askeri Tatbikatına Pakistan'ın katılması, Bakü'ye verilen bir açık destek olarak okundu Aliyev cephesinden.
219. O destek; savaşın ilk gününde ekranlara da yansıdı; Pakistan Askerlerinin, Baycan Bayraklarıyla yaptıkları gösterilerde inanılmaz bir çoşku vardı! Sanki savaşı, kendileri kazanmış gibiydiler… Siz de oradaki heyecanı, görmüş olmalısınız!
220. O sırada, Erdoğan’ın, konuya dair beyanatındaki; “Azerbaycan, nasıl isterse o şekilde yanındayız kardeşlerimizin!” sözü ile acil Ateşkes isteyen Rusya, Amerika, Fransa İran ve benzerlerinin bu isteğine karşılık olarak, ..........
221. Türkiye'nin ortaya koyduğu tek şartın; “Karabağ ve işgal altındaki tüm topraklarının derhal, Bakü’ye iadesi!” şeklinde dillendirilmesi, Baycanoğullarını uçurdu.
222. Bu nedenle Seferberlik ilan edilen yurdun her tarafında; kendi “Kızılelma”larına kilitlenmiş Baycanlıların cesareti ve imanı, bıraksalar tüm Kafkasya’yı fethedecek kadar yüksek. Baycan lügatında da “Korku”nun bir anlamı yok gayrı!
223. Tıpkı, 15 Temmuz gecesi “Türkçe Sözlük”ten silindiği gibi. Birkaç günlük şavaş içinde, “Baycan 9 Eylül’ü”nün ucu göründü. Yani Ermeni Askerleri, cepheden kaçmaya başladılar.
224. Ortadoğu’dan ithal edilen “Paralı Teröristler”in, sahadaki dehşeti görünce, siperlere girmekten vazgeçtikleri ve geri çekildikler haberleri geliyor. Yani işgalci korsanların, “İzmir’den Denize Dökülmeleri”ne birkaç gün kaldı, Evvelallah, Maşallah!
225. Malum; daha savaşın ilk gününde altı Karabağ Köyü işgalden kurtarılmıştı. Biliyor musunuz; “Tarihi Alemşahlar Devleti”nden sonra Baycanlılar, ilk defa böyle bir zaferi tatmış oldular. Damaklarına, “Zafer Tadı” değdi ya artık onları kim tutar?
226. İşte, bu nedenle Bakü Devlet Delevizyonu Spikeri, zafer haberini verirken; “Müjdeler olsun!” diyor ve heyecan içinde ağlıyordu.
Biz, fakir de ağladığımızı, İtiraf edelim bu arada.
227. Hülasa… “Bundan sonra ne olacak?” diye soruyorsanız; muhtemelen; Karabağ, kurtulana kadar kimse engel olamaz Baycanlılara! Bu nedenle amacın yani Karabağ’ın ve işgal altındaki vatan parçasının kurtarılışının, çok uzakta olmadığını, bir daha söylemek istiyoruz.
228. Zira Ermenistan tarafından yansıyan Haberlere bakılırsa, kendi ifadeleriyle “Tüm cephelerde; Savaşı kaybettikleri” anlaşılıyor. Yani arkalarına bakmadan kaçmalarına çok az kaldı! İnşallah! Ve sözde, “Arşaklı Devleti” aldatmacası da kendi kuyusuna düşmek üzere…
***
229. Peki, bu arada bir soru daha soralım: Gallerciliğin, iki paydaşı aracılığıyla yani Keltler ve Habsburgların etkisiyle kurulan bu senaryonun, herhangi bir yerinde; Erdoğan ve Putin, herhangi bir temasta bulunmuş ve oyuna duhul etmiş olabilirler mi?
Bilmiyoruz!
230. Ancak temas ihtimal dahilinde demekte de bir mahsur görmediğimizi söylüyoruz. Eğer, Erdoğan ve Putin arasında bir temas ve görüşme yapılmışsa… Bu esnada konuşulan konu, mutlaka “Kafkasya Savaşı” olmuştur.
231. Ve bu konuyla alakalı olarak Putin'in; Karabağ’ın, Baycanlılar tarafından fethine,göz yumacağını söylediği zannediyoruz. Yani bir bakıma Kafkasya'nın,Türkiye etkisine terk edilmesi hususunda bir mutabakattan söz ediyoruz, muhtemel Erdoğan Putin görüşmesi ile alakalı olarak.
232. Bu görmezden gelme ve Kafkasya’nın Türkiye'ye etkisine terkine karşı; Galler Masasının da Belarus'u görmezden geleceğine ve bölgenin Putin etkisine terk edilmesi hususunda bir gelişmeye Meydan verildiğini de eklemiş olalım.
233. Bu fasla bağlı bir hususu da ekleyelim: Kafkasya Harbiyle bir “Yeni Rusya”nın kapısının aralandığının resmi de oluşmaya başladı. Bu konuyu, serinin son bölümünde ele alacağımızı söyleyelim ve diyelim ki…
234. Hani ta, yazının/konuşmanın en başında, “Deliler”den söz ettik ve Erdoğan ve Putin için “İki Delioğlan” yakıştırmasını kullandık ya… Galiba, bundan sonrası için bu iki “Delioğlan”ın, bir hususta kafa kafaya vermesi gerekiyor.
235. Peki, bu gereklilik; “Galler Dünya Düzeni Senaryosu”na dahil mi, hariç mi? Onlar, hariç zannetsin isteniyor ama bizce dahil! Her neyse yeri gelince, kendi bölümünde anlatacağız konuyu; İnşallah! Deyip geçelim.
***
236. Geçelim bir alt fasla…Malum! Ankara, şumullü bir Keneş/Kengeş Harekatı başlatmıştı! Asya'dan yürüyüp Avrupa'ya doğru ilerleyen ve oradan Afrika ile devam eden bir“Turkuaz Kengeş Birliği” hatta NATO Benzeri bir “Kengeş Ordusu”nun kurulma çalışmaları olarak devam ediyor ....
237. bir kaç aydan beri bu hareket. Fakat bu arada; Ankara, Coğrafyada var olan bir eksikliği, bir handikapı ve “Ruh Zafiyeti”ni de keşfetmişti!
238. Ya da şurası, su götürmez: Türkiye’nin arka bahçesinde ve ön bahçesinde dahi, “Cesur Yürek/Cesur Ruh” tarifi; sözlüklerde, artık yer tutmamakta zira hayatın içinde de böyle bir cevher, kalmamış durumda yani “Deli Cesur Fatihler” tipografı yok artık.
239. İşte, bunu anladı, Erdoğan esefle... Ve bu sebeple anlaşıldı; evvela, “İçi Boş Ruh”un “Cesaret Enerjisi”yle şarj edilmesinin şart olduğu... Yoksa bu boşlukla yola gidilmezdi!
240. Nice zamanadan beri, Ankara, Coğrafyanın bu, kümülatif eksiğini, Azerbaycan’da izale etmek üzere hareket halindeydi. Şimdi; bir bakıma ülke, yeniden kazanmaya başladığı “Ruh Cesareti”ni, teste tabi tutuyor. Sonuç başarılı çıkmış durumda Karabağ Operasyonuyla.
241. Ve anlaşıldı ki “Boş Ruh” belli bir eğitimle “Cesaret”le doldurulabiliyor. Bu yüzden ve bundan sonra sıra; arka ve ön bahçelerde “Cesur Yürekler” yetiştirmeye ve ardından, “Korku Emperyali”nin, diğer domino taşlarını da yıkmaya gelecek.
242. Ve o taşlar da birer birer yıkılacak çaresiz! Dedik ya İnşa ve Yıkım hamlesi, Baycan'dan başlatıldı. Bu savaşın sonunda, Baycanlıların; “Pers ve Rus Korkusu” yer ile yeksan oluyor/olacak!
243. Bu ilk Operasyon olup herkese örnek bir pratik olarak, tarihteki yerini alıyor/almış durumda. Devamında önce, Orta Asya Türk Cumhuriyerlerine, bir heyula hayalet gibi musallat olan, “Rusya Korkusu” ve hatta “Çin Korkusu” da paldır küldür yıkılacak; buhar olacak.
244. Aynı şekilde Ukrayna, Belarus ve Polonya başta olmak üzere, coğrafyadaki ülkelerin yüreğine sinmiş olan “Rus ve German Korkusu” da süprülecek ve Doğu Avrupa Ülkelerinin üzerindeki hayalet, buharlaştırılacak. Oralarda, “Süpürme” işlemi başladı malum.
245. Hatta bunun gibi “German Korkusu”nu, üzerlerinden, İtalyanlar bağlamında Latinler de atıyor… Ve hatta Maltacılar bile “Tapınakçı Korkusu”nu, Şövalye Ruhundan kovuyor/kovalıyor.
246. Bu arada, Libya da; İngiliz, İtalyan, Fransa Korkusunu temelinden sallıyor/sarsıyor bir yıldan beri. Mevcut Mutabakat Hükümeti, o korkunun gölgesi altında kurulmuş ve bu yüzden çekingendi.
247. Fakat yoldaki yeni Mutabakat, “Cesur Libya Muhtevası ve Müktesebatı” bağlamında oluşturulacak, Ankara eliyle İnşallah! Zaten, bu nedenle istenmiş olmalı, Feyyaz Seraç’tan istifası; “Çekinik Mutabakat”ın yerine “Cesur Milletin Milli Organizasyonu”nu kurmak için.
248. Eğer, bu değişim hayata geçerse; Türkiye de iki Devletin ilişkisindeki çekinikliği izale edecek ve daha cesur kararlar alıp adımlar atacaktır Libya ve ötesinde.
249. Garip ama “Kronik Korku” anlamında; Yunanistan'da da “Türk ve AB + İngiliz Korkusu”nun yıkıldığını/yırtıldığını göreceğiz.
250. Tıpkı 1967’de Yunan Krallığının devrilmesini, Kıbrıs Olaylarının tetiklemesi gibi Kafkasya Olayının da benzer bir etki oluşturmasını bekliyoruz Yunanlıların Ruhunda.
251. Krallığı yıkan Cuntacıların da 1974’teki, Türk Barış Harekatı akabinde devrilmesi gibi bir Cesaret Patlamasına gebe komşu ülke... Yine bir başka gariplik de Windsorların, Binyılcı Korkusuydu.
252. Windsorlar;15 Temmuz'dan beri, bu korkuyu, üzerlerinden ata ata ilerliyorlar hedeflerine doğru. Yoksa 21. Yy’ı göremeyeceklerdi Avrupanın işbaşındaki tüm Hanedanları... Ve yine garip! Avrupa'da, halen var olan bin yıllık “Türk Korkusu” da sönecek diyebiliriz yani Türkofobia!
253. Bunun gibi Hristiyanlardaki ve dünyadaki, tüm oluşturulmuş “İslam Korkusu” yani İslamofobya’da son dönemine girdi diyelim. Bizim için en mühimi de Afrika'daki “Beyaz Adam Korkusu”ydu; o da her gün, biraz daha eriyor ve sönüyor.
254. Hülasa… Dememiz o ki… Türkler, Hanifliğin gereği olarak, asıl Savaşı, “Kronik Korku”lara karşı başlatmış durumdalar. Hatırlatalım: O “Korku İmparatorluğu”nun korku tünelinden ilk çıkan da bizzat Türkiye’nin kendisi olmuştu 15 Temmuz'da.
255. O gece; Haniflerin doğum günüydü yani “Hanif Ruh”un doğuşu, Başarısız Darbe Girişimiyle gerçekleşti!
256. Şimdi de Azerbaycan; kendi doğumunun, “Cesur Kavgası”nı veriyor yani 15 Temmuz’nun uğraşındalar Baycanlılar!
257. Onlar gibi Mısır Halkındaki “Firavun Korkusu” da “Cesur Musa” anlayışına evriliyor. Bugünlerde, haberlerden takip edilen olaylara; “Mısır 15 Temmuz”unun ayak sesleri dense yeri var.
258. Kısacası… Mazlumlar, “Zalim Korkusu”ndan; İnsanlık “Satan ve Satanın Uşaklarının Korkusu”ndan kurtulmanın eşiğinde... Bir bakıma, Beşeriyet, Hanifleşiyor! Eminiz ve İnsanlığa kefiliz bu hususta... Tek kefil olmadığımız Araplar; onlar da değil, Arap Hanedanları…
260. Bir de Yahudiler... Yahudi Dünyasının “Uşaklığını yaptıkları için bulaştıkları “Lanet” zafiyeti, Şeytan Korkusu”ndan kaynaklanmakta kanaatimizce.
261. Her nereden kaynaklanırsa kaynaklansın; Yahudilerle Arapların, Batı ve Osmanlı-Türk Korkusundan kurtulmaları ancak kılıç zoruyla olacak gibi geliyor bize.
262. Bu arada; aslı Kıpçak Türkü olan Rusların, “Slav Korkusu” gibi Uygurların “Çin Korkusu” Çin'in de “Küreselci Akıl Korkusu” ve dahi İran'ın “Derin Türkmen Korkusu” .............
263. Hindistanlıların ve Çin Hindinin, “Müslüman Korkusu” hususunda da Hanif Muhammed'i Türklerin hal diliyle yapageldiği ve bundan sonra yoğun şekilde yapacakları “Sevgi Dili” elbet de bunca Kronik Korkunun izalesinde çok önemli bir rol oynayacak kanatindeyiz.
264. Yani “Korkma Dünyalı! Biz de insan ve dostuz! Yaratılanı, Vedud Olan Yaradan’dan ötürü severiz! Vazifemiz; Sevgi ve Adalete dayalı bir Nizamı Alem kurmak!” Anlayın şunu gayrı!
265. Ancaaak bir korku daha var ki tam anlamıyla o, Kronikleşmiş durumda! “Türk'ün Türk'ten korkusu!” ve “Türk Muhalefetinin, Halkından ve Batılılarla Yahudilerden Korkusu...” Bu korkunun nasıl aşılacağını bilemiyoruz. Bilen varsa söylesin!
266. Bizim açımızdan; Halk üzerinde, salgın bir hastalık gibi yayılan ”Münafıklaşma”nın “Müminlik”e evrilmesi; bu korku için bir ilaç olsa gerek! Lakin Münafık, ilacı içmeyi kabul etmiyorsa o durumda ne yapmak gerekir? İnanın onu da bilmiyoruz!
***
267. Efendim… “Konumuzun bu bölümünü de böylece kapatmış olalım!” demeden önce, üzerinde üç beş laf edilmesi gereken bir mesaj daha var: Sevgili Nusret Demir’in gönderisi...
268. Diyor ki Nusret: "Ahmet abi... Ermenistan'nı neden kışkırtıyorlar? Neler oluyor orada? Bunun; üç aşağı, beş yukarı; Şeytanî Cephenin işi olduğu belli! Ancak ne oldu da Kafkasya'da İpekyolu Problemi oluştu. Gerçi ben, İpekyolu Projesini sevmem ama..."
269. Devam edeceğiz İnşallah!
270. Efendim! Baycan-Ermeni Savaşı”nda son bir hususun da bilinmesi lazım geliyor mesajdan da anlaşılacağı üzere. Hatırlanacağı gibi Ermenilerin, Temmuz saldırısı da günümüzdeki hamle de kuzeydeki “Tovuz Reyonu” üzerinden yapılmıştı/yapılmakta.
271. Yani Baycan'ın; hem Ermenistan, hem de Gürcistan'la temas ettiği o bölgeden. Dolayısıyla gerek İpek Demiryolu, gerekse Türkiye'nin, Baycan ve Orta Asya ile kurduğu ilişkinin geçit noktası olan Tovuz, yüksek bir Stratejiye sahip.
272. Bu nedenle Yorumcuların; Ermenistan'ın saldırısının, “Kuşak ve Yol Projesi”ne karşı yapılmış olacağı hususunda bir mutabakatları söz konusu.
Bakalım!
Gerçekten öyle mi?
273. Bu bağlamda ilk cümle olarak diyebiliriz ki... Fakire göre; bu saldırının, Tovuz Mıntıkasından yapılması, taammüden bir Kraliçe karşıtlığı olmasa gerek. Evvela şunu söyleyelim: Değil çünkü Baycan'ın büyük meselesi, Karabağ'ın işgalidir bilindiği gibi.
274. Bu nedenle Ermeniler, saldırıyı; Karabağ’dan uzaklaştırarak; bölgenin, dünya kamuoyunda duyulmasını önlemek üzere sınırın yukarı kısmını tercih ettiler saldırı adresi olarak.
Ama asıl sebep bu da değil…
275. Aslında, Tovuz; Ermenistan'la Baycan'ın, yüz yüze temas ettiği bölge. Şu manada... Zannedildiğinin aksine; Ermenistan'ın tezine göre, güya Erivan; Dağlık Karabağ'ı, işgal etmiş değil.
276. Çünkü 1994 Ateşkesinin arkasından; Karabağ ve çevresindeki işgal toprakları, ilhakla Ermenistan'a bağlanmadı. Ya? Orada, ayrı bir devlet formatlandı.
Bu Korsan ve Sözde Devletin adı da

“Arşaklı Cumhuriyeti.”
277. Arşaklı adı ise iki bin kusur yıl önce, Büyük İskender’le başlayan Helenistik Dönemde, Kuzeybatı İran’la Doğu Anadolu’da kurulan ve Karabağ ile çevresini de kapsayan bir krallıktı.
278. Birbirinin yerini alan Selevkos ve Part İmparatorluğu Hanedanlarının bir alt vassalı olan Arşaklı Hanedanlığının Krallığı... Dolayısıyla bölgenin Ermenileri hala kendilerini, Kadim Arşaklılara intisaplamaktalar.
279. İran'ın, Ermenilerle ilişkisinin altında yatan gerekçelerden bir de Arşaklıların, İran Merkezli Partlara olan Siyasi bağlılığı...
280. Bu hususta; gerek Ermenilerin ve gerekse İranlıların sakladığı bir hakikat daha var: Arşak Sülalesi ne Persiyan ve ne de Ermeni değildi;
bir İskit/Saka ve Orta Asya Bozkırlısıydı.

Bu itibarla Arşaklıların Tarihi Mirası, ancak Baycanlılara kalabilir.
281. Ama Ermeniler, bunu istemez tabii ki. İşte, bu yüzden dememiz o ki…Ermeni Ordusu; her iki saldırısını da Sözde Arşaklı Cumhuriyeti'nin topraklarından değil; doğrudan Ermeni-Baycan ortak sınırından yapmakta yani Tovuz Bölgesinden...Ermeni Başbakan Paşinyan’ın iddiası bu...
282. Paşinyan’sa Rusya tarafından; Soros'un adamı olmak ve Erivan’ı, Avrupa Birliği'ne irtibatlamakla suçlanmakta. Soros'un kimliğini biliyorsunuz: Macaristan kökenli yani Sefaradlı Habsburg Yahudilerinden bir Amerikalı…
283. Ve tabii ki “Binyılcılık”ın ABD, tefecilerinden bir para sihirbazı ve Renkli Devrimlerin mucidi, Osman Kavala’nın da ağababası olduğu sölenmekte. İşte, bu sebeple de Rus Başbakanı Mişustin ile aynı Ekolden diyebiliriz Soros'a.
284. Dönelim Tovuz ve Kraliçe alakasına. Gerçekten, Mişustin'nin işaretiyle Ermeniler, Tovuz bölgesi saldırısı ile Kraliçe’ye vurmaya kışkırtılmışlarsa bu içtenpazarlıklı hamle, Windsor tarafından ihanet olarak okunur.
285. Mişustin ve Habsburg’un “Ortak Ekol” ilintisinden yola çıkılarak. Bu bir! İkinci okuma ise Windsorlu ve Habsburgluların bir başka ve ortak hamlesinin başlangıcı olarak da anlaşılabilir.
286. Ve hemen söyleyelim; ikinci hamleye, Fransa'da dahil edilmiş ve belki de bu arada; yeniden, Yuvarlak Masaya çağrılmış bile olabilir hatta çağrıldı diyelim.
Anlatacağız, az müsaade…
***
287. Pandora’nın Dünyaya Açılan Kutusu…
Türkmen Delileri, KafkasyaDan Sahne Aldı!
KARABAĞ SAVAŞININ DEŞİFRESİ
Ahmet YOZGAT

#Derindunya
#ahmetyozgatDD
#MilliHesaplarBurada
#MilliHesaplarBuradaDerindunya
#DevletimizinYanındayız
#HaddiniziBileceksiniz
#Aleyküm Selam
288. Efendim… Bir önceki bölümün son faslını, Sevgili Nusret Demir’in gönderisi üzerinden başlatmıştık... Diyordu ki Sevgili Nusret orada: "Ahmet abi... Ermenistan'nı neden kışkırtıyorlar? Neler oluyor orada?
289. Bunun; üç aşağı, beş yukarı; Şeytanî Cephenin işi olduğu belli! Ancak ne oldu da Kafkasya'da İpekyolu Problemi oluştu. Gerçi ben, İpekyolu Projesini sevmem ama..."
290. O halde; bu fasılda geçelim, İpek-DemirYolu, Tovuz Geçidi, Kraliçe, İran ve diğer bağlantılara… Faslın başucunda dedik ya: “Fakire göre; Ermeni saldırılarının, Tovuz Mıntıkasından yapılması, taammüden bir Kraliçe karşıtlığı olmasa gerek.”
Niye gerek, bakalım?!
291. Efendim! Zannedildiğinin aksine; Pekin'den başlayıp Londra'ya uzanan “Demir-İpek Yolu,” Tovuz Bölgesinden değil; doğrudan doğruya, İran üzerinden geçerek Türkiye'ye girmekte.
292. Ancak “Kuşak ve Yol Projesi”nin Kuzey Hattı yani “Demir-Kürk Yolu”nun, Bişkek'ten sonra Hazar Denizi üzerinden, Kafkas Bölgesine geçmesi tasarlanmıştı.
293. Muhtemelen Demir-Kürk Yolunun; Tovuz’da, Bakü'le bağlantılı, Türk Tren Yoluyla birleşerek, Karadeniz kıyısına ulaşacağını söylemek mümkün. Ancak bu ikinci nedenle Kraliçe ile ilişkisinden söz edebiliriz Tovuz’un. Ancak bu yolun; ikincil olduğunu, bir daha söyleyelim.
294. Bu itibarla Tovuz Geçidi; herkesten çok Türkiye’yi ilgilendirmekte. Zira Gürcistan üzerinden gelen Türk Kara ve Demiryolunun önce Bakü'ye; oradan Orta Asya'ya uzanan hattı, Tovuz’dan geçmekte...
Bu da değil!
295. En önemlisi TANAP yani Türk-Azerbaycan Gaz Hattının geçiş noktası da Tovuz...

Kısaca, en çok Türkiye'nin; bölgeye yapılan saldırılardan zarar gördüğü/göreceği malum. Fakat onunla birlikte TANAP Gazının; sadece, Türkiye'yi beslemediği de bilinen bir malumat.
296. Yani Gazın asıl hedefi, Avrupa… Özellikle gelişkin Cermen Bölgesi... Bu nedenle Tovuz Saldırısı, Avrupa Birliği ülkeleriyle birlikte, Habsburgları da ilgilendirmekte, diyelim.
297. Buna rağmen; Habsburg Ekolünden olan Rusya Başbakanı Mişustin’in arkasında durduğu Ermenileri, o bölgeye saldırtıyor olması, biraz kuşkulu bir durum olarak algılanabilir.
298. Ya söz konusu saldırı; sadece Ermenilerin tercihi; ya da Rus Aklı, Karadeniz yolu ve Türkiye üzerinden Avrupa'ya yolladığı Gaz ve Petrol Borularının rakibi olan tarafı vurmak istemiş olabilir, diye düşünmek mümkün ancak.
299. Bununla birlikte; Tovuz Bölgesi'nin, Kraliçe’yi haddinden fazla alakadar etmişliği ve canının yandığı varsa bunun sebebi, İran olarak karşımıza çıkmakta. Zira Kafkasya Meselesi; aynı zamanda, bir Pandora kutusu olarak nitelendi ya başlıkta...
300. İşte; o kutu açıldığında, ortaya saçılacak olan “Rijit Siyaset” sadece, Azerbaycan ve Ermenistan’la sınırlı kalmayacak gibi görünüyor. Ve birçok şeyi, beraberinde tetikleyecek kanaatindeyiz. Başladı bile, İran da...
301. Şöyle ki… Ermenistan tarafının: “Biz, Azerilerle değil; Türkiye ile savaşıyoruz!” dediği gibi… Baycan tarafının da biz “Ermenilerle değil, İran'la çarpışıyoruz!” anlamına gelecek bir düşünce taşıdıklarını söyleyelim.
302. Bu nedenle Baycan lehine yazılacak muhtemel “Büyük Kafkasya Zaferi” Bozoklu Hanif Ruhu uyanmış olan Kuzey Baycanlılarının gözünün, “Güney Baycan”a dikilmesine neden olacaktır kanaatimizce.
Evet! Kuzeydoğu İran'ın, Tebriz Başkentli Güney Azerbaycan'ından söz ediyoruz.
303. Biliyorsunuz; bölge, yıllardan beri fokur fokur kaynamaktaydı. İşte, o Tebriz’de “Kaynayan Kazan” patlama noktasına geldi dayandı. Her an, volkan olup patlayabilir. Eğer, Galler Masası Planın bir parçası da Tebriz Kazanının patlaması/patlatılması idiyise…
304. Ki kanaatimizce, bir parçası... İşte, böyle bir durumda, İran'dan geçen, İpek Demiryolu, aksayacak/tıkanacak demektir. O zaman, Kraliçe; alternatif olarak kuzeydeki Demir-Kürk Yolunu tercih edecektir.
305. Yani Bişkek-Hazar-Tovuz üzerinden, Anadolu'ya bağlanabilecek hattan söz ediyoruz. Ancak böyle bir yakın gelecekten ötürü; Kraliçe için Tovuz’un güvenliği, her şeyden önce gelir.
306. Bu da bizim tezimize şöyle bir katkı sağlar: Pandoranın Kutusundan, “İran’ı parçalamak” çıkacaksa Güney Kafkasya ile Güney Azerbaycan ve Horasan’ın Afganistan’a dayandığı Kuzey İran’ın, (Ki burası İran’ın Türk Bölgesi olarak addedilebilir.) ülkeden kopacak parçalarından ....
307. biri olacağı, Galler Harita Planlamasınının işlerindendir, diyelim. O durumda; Kuzey İran Şeridini, çekip çevirecek ve Bakü Merkezinden idare edecek bir abiye, ihtiyaç var demektir. Bu şeridin de, “Türk Bölgesi” olduğunu söyledik ya!

İşte o abi, Türkiye olmak zorunda!
308. Ama ağabeyler, durup dururken gelmiyor. Diyoruz ya: “Bir Kahraman yaratmak lazım!” diye… Yani dememiz o ki… Türkiye’nin, bölgeye gelmesi için bir gerekçe lazımdı.
309. O gerekçeyi, Doğu Akdeniz’deki Şer Cephesi adına Fransa kotardı. Rusya Çanak tuttu, Galler de olayların üstüne çöküp kendi Planının bir parçası yaptı.
310. Akabinde; Ankara’yı da Kelt Ekolüyle Kafkasya Masasında, Karabağ pazarlığına oturttu. İşin kalanını, yukarıda, “Galler ve bağlı olarak Rusya ve Türkiye bu savaşın neresinde?” sorusuna verdiğimiz cevapta anlattık zaten.

Ya bundan sonra…
311. Karabağ ölçeğinde aralanan “Pandora’nın Kapağı” açılacak. Ardı sıra sıralanacak olaylar zincirinden ikisinden birini söyledik: İran’ın parçalanma sürecinin başlamasını…
312. İkincisini de ekleyelim hemen: Rusya’nın “İki Ekol” bağlamında, Putin ve Mişustin arasında bölüşülmesiyle bir büyük adım daha atılacak bir başka parçalanmaya doğru.
"İki Rusya!"
313. Peki, ya Türkiye ne olacak? Bölgenin Süper Gücü olma mecburiyeti de Ankara’ya düşecek. Ve Galler’in son sözü, Erdoğan’a: ............................
314. “Ya imam ol, ya da imam bul!” Erdoğan için İmam olmak, imam bulmaktan daha kolay, nasılsa İmam Hatip’li… Öyleyse buyurun cenaze namazına…

Konuyu, son bölümde detaylandıracağız, İnşallah diyelim.
***
315. Ve söz, buraya gelmişken…Kuşak ve Yol projesinin; nerelere, nasıl ulaştığı hususunda küçük bir kroki çizelim mi? Efendim, Çin'den çıkan “3 Kuşaklı Yolu”n Kuzey'den geçenin; eski “Kürk Yolu” ve orta hattın da Tarihi “İpek Yolu”nun, Demirleşmiş hallerini yukarda çizmiş olduk.
316. Bu iki güzergahla birlikte bir hatta daha var Pekin’den çıkan: O da Hindistan üzerinden, bir, Çinhindine ve iki; Akdeniz'e doğru uzanmakta olan eski “Baharat Yolu”nun güzergahı...

Dördüncü yol ise… Üretici Çin’i ve Hidistan’ı hammadeyle besleyecek olan asıl büyük hat!
317. Bu hattın; Afrika’nın Kenya’sından çıkıp Somali üzerinden, Kızıldeniz'i takiben Akdeniz'e ulaşacağını söyleyelim. Böylece Gazze’ye ulaşan hat; orada Baharat Yoluyla birleşmek durumunda.
318. Ve ikiye çatallaşarak; bir çatalın deniz yoluyla Yunanistan üzerinden Avrupa'ya ulaştığını, diğer çatalın da Çin’e yöneldiğini söylemiş olalım burada.
319. Ve diyelim ki… Galler Masası, “Kuşak ve Yol Projesi”nin güvenli işleyişi için tüm bu coğrafyaları uhtesinde tutacak bir “Orta ve Güney Asya ile Doğu Avrupa Süper Gücü” arıyordu.
320. Zira aynı bölgenin Asya Kısmı, Binyılcı Pentagon’un Pas-Com/Pasifik Komutanlığına, Ortadoğu kısmı Cent-Com/Merkez Komutanlığı’na, Doğu Afrika da Afro-Com’a havale edilmişti.
321. Oysa şimdi, “Binyılcı Akıl” Ölüm döşeğinde, dolayısıyla “Binyılcı Pentagon Komutanlıkları” sahipsiz kalmak üzere… Ee, bunlar, “Yüzyılcılaşmak” durumunda…
322. Yani Kraliçe’nin mülküne dahil. Bu yüzden, sonunda aradığını. Türkiye olduğuna karar verdi değil; vermek zorunda kaldı 2. Elizabeth.
323. Soralım o halde;“Pandora’nın Kutusu” nerelerde açılacak? İşte buralarda, Kuşak ve Yol Mıntıkasında… Türkiye için bir daha: Buyrun düğün namazına… Konuyu, son bölümde detaylandırarak tamamlayacağız diyelim. Ve anlatımımıza, bir sonraki kayıt kısmında devam edelim. İnşallah!
324. Pandora’nın Dünyaya Açılan Kutusu…
Türkmen Delileri, Kafkasya Sahnesinde!
KARABAĞ SAVAŞININ DEŞİFRESİ
Ahmet YOZGAT

#Derindunya
#ahmetyozgatDD
#MilliHesaplarBurada
#MilliHesaplarBuradaDerindunya
#DevletimizinYanındayız
#HaddiniziBileceksiniz
#Aleyküm Selam
325. Bu bölüme Sevgili Deniz İnan’ın mesajıyla girelim. Diyor ki Deniz: “Bir haftadan beri, sıcak gündem konusu; bildiğiniz üzere, Azerbaycan ve Ermenistan…Savaşın ilk haftası içinde, Türkiye ve Pakistan başta olmak üzere; Ukrayna, KKTC ve Gürcistan Azerbaycan’a destek verdiler.
326. İsrail tarafından, bir açıklama gelip gelmediğini bilmiyorum. Azerbaycan'daki, Derin Yapı, işin içine girerse Telaviv’in kimin yanında olacağı belli olur zaten. Ermenistan’ın arkasında ise şimdilik Rusya, İran, BAE, Fransa ve Suriye sıralandı.
327. Ankara, Kafkasya yoluna; “Karabağ Parolası”yla çıktıysa eğer; -ki öyle- o halde, sonuna kadar gidilmeli. Elbette engellemeler olacaktır. Fakat sonuçta; ilk kıvılcımın, Ermenistan tarafından çakıldığını tüm dünya biliyor.
328. Bu yüzden, Türkiye ve Azerbaycan’ın Harekatta ısrarı, anlayışla karşılanacaktır diye düşünüyorum. Bölgeye, huzurun gelmesi bakımından, Baycan Türk Harekatının; Tarihi bir anlam ifa ettiği de unutulmayacaktır.
329. Türkiye Devlet Aklının, her daim olduğu üzere; Kafkasyada da bir ‘Büyük Plan ve Program’ çerçevesinde hareket ettiği anlaşılıyor. Bu sebeple uzun zamandır; TSK’nın beraber tatbikat yaptığı Azerbaycan Ordusu içinde, aktif olan ‘Türk Kuvvetleri’nin olması muhtemel.
330. Bildiğim kadarıyla ‘Türk Keneşi’nin, hala konuya dair olumlu bir açıklama yapmaması, kabul edilesi değil. Ama Keneş’in yapısında yer alan bazı ülkelerin, Dünya Siyasasını doğru okuyamadığı ve bazı şeyleri, ne yazık ki anlayamadığı anlaşılıyor.
331. Bu bağlamda, şu uyarıyı çok yerinde bulduğumuzu da söyleyelim: Madem, kafalarda, bir TAP Biriği var ise artık uluslararası anlamda, Azerbaycan ve Pakistan denkleminde, birleşme sağlanmalı.
332. Bu birleşmeye, kim katılacak ise konunun bu veçhesi de “Turkuaz Masa”da ve acilen halledilmeli. Yoksa Ankara; bir sonraki sıkıntıyı, Pakistan üzerinden yaşabilir. Ve devamla madem, bir “Kengeş Birliği” var ise o da aynı doğrultuda ve müspet bir neticeye ulaştırılmalı.
333. Sonuçta, “Şer Odakları” Türk Devletini ve dostlarını itibarsızlaştırmak için çalışıyor/ çalışıyor olacak; aciliyetin kaynağı bu...
***
334. Hatırlanacağı gibi Makalenin/Konuşmanın girizgahında sorduğumuz sual ve asıl konu şuydu: “Minsk Grubunu teşkil eden ABD, Fransa ve Rusya…
335. Bunlar, bugünkü savaşın arkasında ve hatta içinde mi? Ya da şöyle değiştirip genişletelim suali: Fransa, Rusya, İran, Ermenistan, Azerbaycan ve Türkiye… Kim bunlar ve ilişkileri nasıl şekillendi zamanalar içinde? Asıl konumuz bu…”
336. Yukarıdan beri; bu soru bağlamında konuşa geldik. Doğal olarak, karıştı anlatım. Anlamakta zorlanmış olduğunuzu düşünüyoruz. Bu yüzden; son bir hülasa yaparak, konuyu filtre edecek ve özetleyeceğiz.
O halde buyrun!
337. Bu metni oluşturduğumuz sırada, Sevgili Cemil Yanık; Baycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in bir açıklamasını ekleyerek: “Ahmet abi… Galiba, bu sefer TAB Birliği Tamam!” dedi.
338. Birkaç ay önce açıkladığımız; Türkiye, Azerbaycan ve Pakistan yani TAP Birliği’ni işaret eden Aliyev açıklaması şöyleydi: “Bir haftalık savaşımız içerisinde; kimin dost, kimin düşman olduğunu anladık. Türkiye ve Pakistan’dan başka dostumuz yokmuş!”
Evet açıklama böyle de…
339. Malum; Bakü; Ankara'nın dışında, tüm havayolu uçuşlarına kapatıldı. Keşke, yukarıdaki açıklamayla insicamlı olarak, Pakistan uçuşları da açık kalsaydı be Başkan!
340. Her neyse, devam edelim: Ermenistan Fransız ilişkisi ne ölçekte gelişti bu savaşa etki açısından? Yani “Karabağ Savaşı'nın arkasında, Paris; ne kadar vardır?” sorusu önemli.
341. Bununla birlikte; Moskova ne kadar, ABD Devleti ne kadar, ABD Kriptoları ne kadar etkili ve etken olmuş olabilir Kafkasya Sorununda Hatta İsrail? Evvela şunu söyleyelim ki…
342. Fransız İhtilalinden beri, Paris'in ilgi alanı içerisinde olan Ermeniler; yüz yıl önce, Paris ve Moskova'nın güdümündeydiler. 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Kripto Amerikan Fetöcüleri yani Binyıcılar da konuya el attılar.
343. Dolayısıyla Mösyönün, Ermeniyle ilişkisi tamı tamına, 152 Yıllık Berlin Konfransı’na giden hatta 161 Yıllık Gülhane Fermanı’na ulaşan bir hikayedir. Genelde Batı-Ermeni teması oralara kadar gider.
344. Dolayısıyla güncel Kafkasya Sorununda da Ermeni'nin yanında duran bir Paris'in yokluğundan söz edemeyiz. Zaten, durumu sarpa saran Ermenistan Başbakanı Paşinyan, Purtin’i ve Macron’u arayarak, ilişkilerini açık etmiş oldu.
345. Hattı zatında; Yunanistan Kozunu da harcayan ve Akdeniz’de bir ocak uyartamayacağını anlamış olan Şövalye Macron’un elindeki son kozdu Erivan.
346. Fakat o da ilk günde elinde patladı. Aynı şekilde ve aynı Tarihi arka plana matuf; Moskova- Erivan ilişkisini de elde patlayan mantar bombası diye tarif etmek mümkün. Bundan sonra Paris'in, herhangi bir kozu yok gibi görünüyor.
347. Bağlı olarak; Ofisboy Macron’un, Patronu olduğu söylenen, Rodschiltlerse Çin denemesinden, umutsuzca çıktı denilebilir. En son “London of City”den “Frankfurt of City”ye taşınmıştı Paranın Tefecileri. Fakat çok geçmeden; Frankfurt da Galler Londra'sının vassalı oldu malum.
348. Bu esnada; Malta Şövalyelerinin kılıcı çekmesiyle birlikte, Paranın Tefeci Hanedanlarının biat edeceği “Yeni Adres” de belli oldu: Malta. Malta'nın gücünü somutlaştıracağı adres de İstanbul…
349. Bu nedenle diyelim ki Hükümetin, “Kanal İstanbul Projesi” konusunda, elini çabuk tutması şart!
350. Hal böyleyken… Macron’un yapacağı tek şey kalıyor: O da tilki misali, Kürkçü Dükkanına dönmek... Kürkçüye giderken; yanında, Putin'i götürebilir mi? Bu da bir ihtimal! Zira Galler Masasının iki paydaşının, Rusya'yı, Ekollerle parçalayacağı, anlaşılmış oldu.
351. Söz ettiğimiz o “İki Ekol” de yukarıda söylediğimiz; “Yeni Rusya Konsepti”yle ortaya çıkan, Rus Devlet Siyasetindeki “Putin Ekoli” ve “Mişustin Ekolü” malum. Demiştik ya Mişustin’in arkası Habsburglara bağlı.
Fakat Putin arkasız!
352. Bu durumda; Putin’in de arkayı, Windsoru’un Galler Masasına dayanmaktan başka çaresi yok.
Ya dayanmayı reddederse?
353. Unutulmamalı ki… “1924 Yılında; Bolşevik Devleti'nin Kurucusu olan Lenin'i; zamanının 007 Numaralı James Bond'u diyebileceğimiz, Ajan Sidney Ridley eliyle ortadan kaldıran da Majestenin Gizli Servisiydi!” iddiası su götürmez bir gerçeğe dönüşmüş ayarda diyelim.
354. Yani o cinayetle; Gurjim olduğu iddia edilen Stalin; Almanların elinden ülkeyi, Londra'ya bağlayan adam olarak başladı işe. Lakin 2. Dünya Savaşına on kala, kulvar değiştirerek; Amerikan Binyılcılarına yanaştı. Onlarla anlaşmalı olarak “Soğuk Savaş Sovyeti”ni inşa etti.
355. Savaştan sonra da Dünyaya ortak oldu, Postdam Konferansı'nı parafe ederek. Diyeceğimiz o ki… Arkası yufka Putin'in; bu zamanın 007’si eliyle tedavülden kaldırıldığında, yerine konacak Stalin de yok artık Rusya'da.
356. Kısaca, herkes bir yere sığınmak zorunda!
Zira “Kasırga Geliyor!” diyelim.
357. Yani Azerbaycan'ın Karabağ Zaferi; Dünya Politiğinde, içinden geçtiğimiz Katastrofun, son savaşı olarak; “3. Dünya Harbi” etkisinde bir kasırga estirecek gibi esmeye hazırlanmakta. Bu nedenle “Yeni Dünya Siyaset Hukuku”nun kurucusu ortaya çıkıyor: Türkiye…
358. Dolayısıyla haritalarda, hızlı ama Teorik bir değişim gözleyeceğiz. Bu değişim; “Yeni Hukuk”la uyumlu olmak üzere kasırga etkisi yapacak.
359. Dedik ya konuşmanın orta yerinde; “Türk Delileri”nin, “Demirbaş Britanik Plan ve Senaryolara uyumsuzluğu durumunda, iki şey yapılacaktı: Ya Deliler, zorla uydurulacak ya da Delilere uyulacak.
360. Zorla güzellik olmadı.
Şimdi; Azerbaycan Zaferinden sonra Masa, Delilere uyacak diyelim. Dolayısıyla bu uyumun gereği olarak, ilk değişecek Dünya gerçekliğini, şu ünlü BMGK 5'lisinin, Dünya'dan küçük olduğunun kabulü olarak izleyeceğiz.
361. Böylece Birleşmiş Milletler'e verilecek çekidüzen, 2. Dünya Savaşı'nın sonunda kurulan, “Amerikan Binyılcıları Hukuku”nun dünyaya dayattığı tüm kurum ve kuruluşlar, BM'de yaşanan düzenlemeye uygun hale gelecek ya da getirilecek.
362. Yani bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Nokta!
***
363. Bu yazının/konuşmanın muhtevasını, başlangıçta sözünü ettiğimiz, Minsk Grubu üyelerinin; “Güncel Kafkasya Sorununa etkileri nedir?” suali üzerine bina edecektik ya... Yani Grup üyeleri Fransa, Rusya ve Amerika’nın “Kafkasya Hatırası” resmini çekmekti temel emelimiz...
364. Yukarıdan beri anlatılanlar ışığında; Fransa'nın ve Rusya'nın, Kafkasya Meselesinin içinde olduğu hususu anlaşıldı, diyelim. Fakat bu arada, şunu fark ettirmek istedik: Aslında, Kafkasya'nın düğmesine basan Misk Grubunun üyeleri değil.
Ya?
Galler Masası!
365. Bu itibarla başta Türkiye ve Rusya olmak üzere, Fransa da kendisini, olayların tam ortasında buldu. Bir bakıma bu ülkeler, Yuvarlak Masada, kendilerine biçilen rollerden habersiz veya kısmi haberdar olarak dahil oldular olaya.
366. Ve itiraz etmeden, devam ediyorlar Kafkasya yolculuğuna...
367. Minsk Grubu'nun üçüncü üyesi, Amerika'ya gelince… Malum, “İki Amerika” üzerinden tarif ediyoruz her durumda, Dünya Siyasetini, fakir.
368. Bu nedenle Kasım Seçimine kilitlenmiş olan, “İki Amerika”nın Cumhuriyetçi ve Demokrat kanatları yani Amerika'daki Binyılcılar ve Yüzyılcılar, Kafkas Oyununun içerisinde değil.
369. Özellikle Cumhuriyetçiler; arkalarını dayadıkları Galerin, Kafkasya Filmindeki Senaristliği nedeniyle meseleye, hiç olmadığı kadar soğuk durmakta. Zaten Başkan Trump, an itibariyle testi pozitif çıkan, bir Korona Hastası haline geldi.
370. “Yoksa getirildi mi?” diye de sormadan geçmeyelim. Gerek Trump'ı, gerekse Biden'ı ilgilendiren taraf; Amerika'daki Ermeni Diasporasının oyunu alabilmekle kayıtlı. Dolayısıyla bugünlerde Ermenistan Meselesi sadece, Teorik Beyanatlar bağlamında kalabilir onlar için.
371. Lakin yaklaşan Seçimlerden, hangi sonuçla çıkacakları hususunda bir garantileri olmayan Binyılcıların, Ortadoğu'daki Merkezi yani “Cent-Com Pentagonu”nun, panik içerisinde olduğunu söyleyebiliriz.
372. Zira Türkiye'nin; Kafkasya Meselesinden en başarılı ve galip taraf olarak çıkacağının anlaşılması; onların, Ortadoğu'daki geleceğini de zora sokacak demektir.
373. Bu nedenle süreci etkileme adına; Pentagon Generallerinin, Ermenistan'ın ithal etti Paralı Teröristlerin Patronu olduğunu ve işin Organizasyonunu yaptıklarını söylemek, yalan olmaz. Lakin “Paralı PKK-YPG Teröristleri”nin savaş sahasını görünce, “üç buçuk attığı” da malum!
374. Yani Cent-Com, başka bir kapı bulmak zorunda ama tüm kapılar kapalı, “Dünyanın Fetöcüleri”nin hepsine. O nedenle Erdoğan dedi ya: “Türkiye Düşmanlarının bulunduğu her yer; bizim, Harekat sahamızdır!” diye!
375. Buna rağmen ve bu arada; “İran tarafından, Ermenilere yollanan silah yüklü tırların; Tahran'a mı ait yoksa Pentagon generallerine mi ait?” sorusunun karşılığı olarak diyebiliriz ki…
376. Galiba o tırlar; Binyılcı Generallerin, daha önce PKK-HDP'ye verdiği silahlar olsa gerek. Ya da şöyle söyleyelim: Ermenistan'a yollanan, Paralı Teröristlerin silahları, İran üzerinden aktarılıyor kuzeye.
377. Fakat yukarıda söylendiği gibi cephedeki dehşetten korkan Paralı Teröristlerin, savaştan kaçtıklarının altını bir daha çizelim. Hem de “Silah Tırları”nı arkadaki, Baycan Askerlerine bırakarak. Yani tıpkı “Doğu Fırat Barış Pınarı Harekatı”nda olduğu gibi.
378. Bu durumda, Pentagon Generallerinin, bir daha hayal kırıklığına uğradığını söylemiş olalım.
Aynı Generallerin, bir başka hayal kırıklığının da İsrail olduğu kanaatindeyiz.
379. Birkaç ay önce yayınladığımız, “Azerbaycan Stratejisi” başlıklı video çalışmamızdan hatırlayacağınız gibi… İsrail ile Azerbaycan arasında, özel bir bağ bulunmakta.
380. Kengeş Akademi'nin Yazarlarından Sevgili Mehmet Aktan'ın mesajı şöyle ulaştı bize: “İsrail Aşkenazları, Karabağ Savaşından karlı çıkmış görünüyorlar.
Çünkü çok sevinçliler!
381. Muhtemelen Aşkenaz Kökenli olan bir Azerbaycanlı, Twitter mesajının altına, üç ülkenin bayrağını ve bir kırmızı kalbi yan yana koymuş: Azerbaycan, Türkiye ve İsrail bayraklarından söz ediyoruz.
382. Üstte söylediklerimiz; Siyonistlerin, Azerbaycan'ın yanında samimiyetle durduğu ve Ermenilere karşı cephe aldığı anlamına gelmez.
383. Zira Derin Aşkenaz Yahudileri, Kafkasya Bölgesinde; Tatlar ve Cuharolarla Azerbaycan'da,
Pakradunilerle Ermenistan'da,
Gurjimlerle Gürcistan'da,
Dağ Çıfıtlarıyla Rus Federasyonu'nun Muhtar Bölgesi Dağıstan’da,
384. Ortodoks Osetlerle muhtemelen bir ucu İran'a uzanan Mizrahi’lerle Çerkez Kökenli Otonom Devletçiklerle de adını söylemekten çekindiğimiz bir Çerkez Etnisitesiyle akraba… Dolayısıyla bunca Kripto Kafkasyalılarla ilişki içinde olması kaçınılmaz...
385. Burada, bir daha hatırlataylım size; “Azerbaycan Stratejisi” video çalışmamızı. Ve Galler Masası’nın şu planını: Yuvarlak Masa, “İki Yahudi/Sefarad ve Aşkenazlar”ı, İsrail yönetiminde ortak olarak “Bir Yahudi” haline getirdikten sonra…
386. Şimdiye kadar, Dünya Siyasetinde yer almayan Doğu Yahudilernden, bir “İkinci Yahudi” daha şekillendirerek, onlara, Kafkasya Mıntıkasına hakim bir alan açmak niyetinde olsa gerek!
387. Böylece dünyayı, “İki Yahudi”siz bırakmamış olarak, Yahudi Sızıntıcılığını korumak istiyor gibi hareketlenmeler var Baycan Bölgemizde…” Evet, böyle demiştik. Unutulmasın diye, yine diyoruz! Ve Oğuzlu Haniflerini uyarıyoruz. Karabağ Zaferinizi, yedirmeyin canavarlara!
388. Peki… “Bu arada; Ermenistan, İsrail'deki Elçiliğini çekti. Bunun nedenini de İsrail'in, Azerbaycan'a yakın durması ve silah satışı yaptığı şeklinde açıkladı.” Haberi, ne anlama geliyor?
389. Bu konuyla ilintilemek için son bir hafta içerisinde gelişen bir durumu, bir daha hatırlatalım: Tel Aviv'in, “Doğu Akdeniz Gaz Konsersiyumu” bağlamında, Ankara'ya yakınlaşmasının yansıması; Kafkasya'ya küçük bir iz düşürdü. O kadar.
390. Yahudilerin “İkiyüzlü hatta Çokyüzlü Oyunculuğu” sır içinde sır saklayarak, her alana sızmasıyla ünlü değil mi? Sızdıkları adres de her zaman galip olan adrestir. Bu bile başlı başına, Kafkasya Savaşının galip olanının Baycan’ın çıkacağını…
391. Ve Türkiye’nin Kafkasya’dan dönüşünün zaferle ve Coğrafyaya, Muzaffer bir Süper güç olacağını göstermeye yeter! Onun için Yahudiler, yine galib ata oynamayı deniyor! Bu özellikleri nedeniyle Ermeniler de Yahudilerden aşağı kalmaz hattızatında.
392. Zaten; “Derin Ermeni”nin, Pakraduni Aklın yuvası olduğu da belli!" diyelim ve konunun bu bölümünü de burada noktalayalım…
***
Ve her zaman olduğu gibi ekleyelim… İşin Hakikatini, Aliym Olan Şanı Yüce Allah biliyor! Azze ve Celle...
***
Devam edeceğiz İnşallah!
393. Pandora’nın Açılan Kutusu…
Türkmen Delileri, Kafkasya Dağlarında!
KARABAĞ SAVAŞININ DEŞİFRESİ
Ahmet YOZGAT
#Derindunya
#ahmetyozgatDD
#MilliHesaplarBurada
#MilliHesaplarYanyana
#DevletimizinYanındayız
#HaddiniziBileceksiniz
#Aleyküm Selam
394. Bu bölüme Recep Özbay’ın mesajlarıyla giriş yapalım. Diyor ki Sevgili Recep: “Ahmet abi… Azerbaycan-Ermenistan hattında, olaylar Konvansiyonel olarak sürüyor! Peki; bu vaziyetin bir Nükleer savaşa dönme ihtimali olabilir mi? Olursa sonuçları, nasıl yansır?
395. Galler Masası yani Kraliçe tarafı, konuya mutlaka müdahildir ama ne ölçekte ve ne anlamda müdahil? Bu oyundaki taraflar ve oyun detaylarını nasıl incelemek lazım? Ve burada kim kime, ne mesaj veriyor? Ne düşünüyorsun Ahmet abi?”
***
396. Efendim… Dünya çok hızlı dönmeye başladı. Bu yüzden; olayların arkasından yetişmekte zorlanıyoruz. Anladığımız o ki… Şu anda Kafkasya'daki, Azerbaycan-Ermenistan savaşı; göründüğünden farklı bir anlam ifa etmekte...
397. Bu nedenle; savaş, mevcut boyutunda tutulacak ama tam bir 3. Dünya Savaşı etkisi yapacak gibi görünüyor Dünya Siyasasında. Yani 20. ve 21. Asırlararası Katastrofunda, olması icabeden dönüştürücü, Son Savaş veya 3. Dünya Savaşının yükünü sırtlanmakta olan bir çatışma bu...
398. Dünya; garip bir şekilde Pratiği cüce, Teorisi dev etki gösterecek bir savaşa şahit olmakta. Ve savaşın ateşi, bu çerçevenin dışına taşmayacak şekilde kurulmuş plan ama ısısı, tüm coğrafyalarda hissedilecek gibi…
399. Durumun, bu tarif noktasına ulaşmasının arkası, geniş; diğer bölümlerde anlattık. Fakat pratiği dar. Arkası ise dünya ölçeğinde… Bunun temel sebebi ise sıranın artık, Devletler hatta İttifaklararası, topyekun çarpışmaya gelmiş olması, Galler Masasını korkuttu.
400. Ya, Dünya Savaşını fitilleyecek bir çarpışmayı kontrol edemezse Kraliçe… Ve bir Dünya Savaşı çıkarsa! Bu savaşın kazananı da yine Binyılcılar olursa…
Yandı gülüm, keten helva!
401. Hazır “Binyıl-Yüzyıl Savaşı, Yüzyılcılar lehine neticelenmeye bu kadar yaklaşmışken; Galler Masası, böyle bir ihtimali göze alamazdı.
402. Peki, böyle bir ihtimal var mıydı?
Evet!
Türk-Yunan husumeti üzerinden çıkmasnıı planlayan “Anti Gallerci Akıl” Akdeniz Savaşını, Dünya Savaşına döndürmek üzereydi.
403. Kafkasya Savaşı, bu tehlikeyi savuşturdu.
Bunun üzerine; Galler Masası da Kafkasya’yı, Dünya Savaşı yerine koyup Katastrof Dosyasını kapatma kararı aldı; apar topar ve acilen!
404. Galler Masasını, bu noktaya getiren Türkiye'nin, Malta ile kurduğu ilişki ve Yunanistan’la geldiği Savaş noktası oldu. Yani dememiz o ki Galler Masası mecbur kaldı bu Son Plana ve de Türkiye’ye.
405. Türkiye’nin böyle bir konuma yükselmesinin akabinde, kaçınılmaz olarak; “Ne olacak bu durumda Rusya?” sorusunu Yuvarlak Masaya getirdi. Bunun üzerine Rusya da da kırpılarak, yıldız yapıldı ve “İşte, şimdi kuşa benzedi.” Yani İkiye ayrıştırılarak, Türkiye boyutuna indirgendi.
406. 21. Yy. Siyasasının Teoriği şekillenmekte... Ya da "Yeni Soğuk Savaş"ın başlamasının Pratiği... Rusya ve Türkiye dengesizliğinden bir denge kuruluyor.
407. Kraliçe ve Paydaşları; Rusya ve Türkiye dengesizliğinden bir denge kurmaya; Son Galler Planı ayrıntısına istinaden kurguyu, Kafkasya üstünden başlatmaya karar vermiş görünüyorlar. Kontrollü bir küçük savaş ve kontrolsüz etki isteniyor kanaatimizce...

Niye peki?
408. Çünkü bir büyük savaşa niyet yok, iştah yok, güç yok, vakit yok. Bu yüzden; çapı küçük, süresi kısa ama etkisi Dünya ölçeğinde bir kapışmayla behemahal, "Son Masa"ya gidilecek diye düşünüyoruz.
409. Böylesi, sonu ve kazananı da kaybedeni de belli olan bir savaşı ancak Türkiye yapabilirdi, Yapıyor. Hepsi bu kadar!
410. Küçük "Atom Karınca" Savaşının arkasından; Galler Masasında, bir büyük “Politik Değişim” gündemde sanki. Bu Değişimin; son aydaki Beyrut Patlamasının hatta son iki haftanın Türkiyesinin, Kafkasya’ya bağlanmasının eseri olduğunu kaydedelim.
411. Daha önce söylediğimizi hatırlayacaksınız; Kraliçe, Yeni Dünya Siyasetini., Galler Masasındaki iki aks üzerine binasını tasarlıyordu. Yani “Yeni Ara Yüzyıl”da, ülkelerin Demokratik Tahterevallisi; Windsor Ekolü ve Kellt Ekolü ikileminde kurulacak, demiştik.
412. Hatta Kasım Seçimlerinden sonra, Amerika'daki Cumhuriyetçi ve Demokrat Parti ikilemi de bu bağlamda ve yeniden şekillendirilmeyi bekliyordu. Ancak Kafkasya'nın akabinde Galler; artık bir başka “Siyasi Konsept”e geçmiş görünüyor.
Galiba bu, Son Konsept!
413. Buna göre; Yuvarlak Masada, eşitler arasındaki birincinin Windsor adına, Kraliçe olması hususunda bir mutabakat sağlanmış gibi son kertede.
414. Bu nedenle Demokrat Dünya Ülkelerindeki Siyasi Tahterevallinin iki Ekolünden biri, yine Kelt Ekolü… İkincisi ise “Habsburg Cermen Ekolü” olarak kabul görmüş durumda. Habsburgların, Yuvarlak Masaya oturtulmasının böyle bir nedenle gerçekleştiğini söylemek zor.
415. Ancak Britanik Konsey; aynı Habsburgları, Masada tutmak için böyle bir durumu gerekli görmüş de diyebiliriz, "İki Ekollü Ayrışık Rusya" gerekince, bunun Viyana'nın eli değmeden olmayacağını bildiği için Habsburgları "Büyük Oyun"a ortak yapmış, anladığımız kadarıyla.
416. İşte, bu nedenle “Bu Konsept, galiba son!” diyoruz. Çünkü Galler Planlarına sığmayan iki "Delioğlan"dan küçüğü büyütülüp büyüğü küçültülerek, sığdırılmış durumdalar.
417. "Mavi Dünya"nın, iki "Yıldızı Barışmaz Monarkı" da pragmatist bir düzlemde "Mutlu Son"a ulaşmış durumda ya da ulaşmak üzereler. Onun için son, Binyılcıların ölümünü de ekleyince...
418. Ve “Yeni Konsept”in ilk uygulaması da Ermeni-Baycan Savaşı bağlamında, Türkiye ve Rusya'nın konumlarının tespiti için yapılan arka plan çalışmasında hayata geçmiş oldu/oluyor. Yani Keltler ve Türkiye; Habsburglar ve Rusya temasıyla halka tamamlanmakta…
419. Bu cümlede, Rusya derken, Mişustin Ekolünün Doğu Rusya’sına işaret ediyoruz. Batı Rusya ise Yeni Dünya resminin, birinci Blokunun Küme Beyi olarak, Türkiye'ye yandaş gibi… Biz, bu birlikteliğe “İstanbul Paktı” diyebiliriz.
420. Karşısında yer alan Mişustin'in Rusya Paktı'nın ismini de şimdilik “Ural Paktı” olarak tarif edebiliriz.
421. Ve bu bağlamda; Türk Cumhuriyetlerinden, özellikle Kıpçak kökenli Kazakistan'ın, “Kengeş İşbirliği”ne mugayir gibi davranarak; Ermenistan'a destek verir bir fotoğraf ortaya koyması da “Ural Paktı”nın oluşmaya başladığını göstermekte.
422. “Bu durumda, sözünü edegeldiğimiz ‘Turkuaz Kengeş Birliği’ne ne olacak peki?” sualinin karşılığı olarak diyebiliriz ki: Türk Cumhuriyetleri de ortasından ikiye ayrılacak gibi görünüyor.
423. Ancak şurası unutulmasın: Kazakistan derken, “Keneş Konseyi”nin, en heyecanlı ortağından söz ediyoruz.
Yani işin içinde iş olsa gerek…
Dememiz o ki kuşkuya mahal yok!
***
424. Sözünü ettiğimiz “Büyük Politik Değişim”e göre; “Yeni Dünya”nın, yüz yıllık “Yeni Soğuk Savaşı”nda, “Yeni İki Kutup” ortaya çıkartılıyor Kafkasya'dan. “İki Rusya!” Diğer bölümlerin birinde “Yeni Rusya, iki ayrı Siyasetin, tek ülkesi gibi şekilleniyor.” demiştik ya…
425. Daha doğrusu; mevcut Rusya üzerinde, bir “Dubleks Devlet” bina ediyorlar. Yani Putin'in temsil ettiği Rusya ile Başbakan Mişustin’in temsil ettiği Rusya, iki ayrı ve karşıt bloka dönüştürülüyor…
426. Aslında; bu “İki Rusya”dan görüneni yani Yahudi ve Ermeni kökenli Mihail Mişustin Rusyası yani Doğu Rusya yani Ermenistan'ın arkasında duran Rusya; Yeni Dünya Bloklarından bir tarafının sahibi olacak zannımızca.
427. Ve Avrupa'nın Kıta Cermenleri yani Habsburgların German Dünyası ve Fransa buraya dahil. Kuzey Asya ve Batı Avrupa, bir Kutup olarak bina ediliyor.
428. İkinci Rusya yani Avrupa Rusyası yani Başkan Putin'e bağlı olan Rusya; Türkiye ile bağlantılı olarak, Doğu Avrupa ülkeleri ve Latin Dünyasını kontrol etmek üzere, yeniden şekillendirilmekte.
429. Yani Erdoğan Türkiye'si ve Putin Batı Rusyası; Doğu Avrupa ve Latingilleri yanlarına alarak, bir küme oluşturuyor gibiler. Ve bu anlayış; Galler Masasının Paydaşlarından Keltler Ekolüne irtibatlı olacak demiştik, tekrar delim.
430. Rus Başbakan Mişustin’in Doğu Rusyası; Yuvarlak Masa’ın paydaşlarından olan Hapsburglarla birlikte hareket edecek. Yanlarına da Sefarad Yahudilerini alarak... Ya İsrail? Anlaşılan o ki… İsrail; Erdoğan-Putin Blokunun yanına irtibatlanmış durumda.
431. Galler Masasının Sınıf Başkanı yine Windsor ve bu sefer Kraliçe, tarafsız bir konumda ve “Universal Müfettiş” gibi duracak. Yuvarlak Masanın kendi içerisinde, bir tarafta Habsburglar diğer tarafta Keltler rol almış olarak, Windsorlara bağlanacaklar diyelim.
432. Böylece kurulan “Galler Dünya Düzeni” 21. Yüzyılla sınırlı bir Siyaset kurgulamakta ara yerde. Ara yerde diyoruz çünkü Galler Masasının, yeni maceralara kapı aralayacak gelişmelerin de karşısında durduğu kanatindeyiz…
433. Bu yüzden; işleyişin, mevcut Teknolojik seviyede devam etmesi hususunda bir genel kabul varmış gibi sanki. Yani Dijitalizm buraya kadar. Çünkü Amerikan Binyılcıları, “Dijital Şifreleri”ni alarak, yeraltına çekilmeye, “Eyvallah!” demiş ve ..........
434. ...... Yüzyılcılar da bunu kabul etmiş görünüyorlar. Sadece, Yüzyılcılarla çalışmayı kabul etmiş, birkaç “Dijital İnsan” bu tarafta kalmış gibi duruyor...
435. Ve o taraf değiştirenler, ellerindeki, “Dijital Şifreleri” Ezoterik amaçlarla değil, Seküler bir Dünya hedefinde kullanma hususunda, Galler Masasında yemin içtiler!” diyebiliriz onlar için.
436. Kim mi onlar?
Elon Mask ve Bil Gates…
Onlar gibi Malta Şövalyelerinin Ruhu da Seküler ve Folklorik bir forma evrilerek, Maltacılar, “Bu Taraf”a intisap ettiler, diyebiliriz.
437. Masada macera istenmiyor dedik de… Haritalardaki düzenlemeler, maceradan sayılmıyor. Bu sebeple Coğrafyalarda yeni şekillenmeler görebileceğiz Galler Dünya Düzeninde. Mesela; Kasım Seçimlerinden sonra, bir Amerikan ayrılığı yaşanabilir.
438. Yani Batı Rusya Erdoğan-Putin Ekolüne bağlı Cumhuriyetçilerle Doğu Rusya Ekolüne bağlı diğer taraf yani Demokratlar, hakimiyet bölgelerini ayırmaya hamile. 1860 Yılı, Amerikan İç Savaşında olduğu gibi; Kuzeyliler ve Güneyliler yolda diyelim…
439. Ama şu öngörüyü, songörü olarak söylemeliyiz: Binyılcıların elinden alınan Demokratlar, işaret edilen bir Siyaset alanı olmaya hazırlanıyor.
440. Yani her “İki Amerikan Partisi” de aynı merkeze bağlı, Galler’e ve Britanik Hanedanların kontrolünde, “Karşıt Politik Rol” oynayacaklar diyebiliriz Orta ölçekli Yeni ABD Siyasasında.
Hülasa… “Amerikan Yüzyılı” yok artık.
Tabii ki “Dünya Doları” da…
441. Malta ve Türkiye'nin, Rotschiltlerle beraber, İstanbul'da yeni bir “Ekonomik ve Finansal Merkez” kuracaklarını tahmin edebiliyoruz.
442. Bu,Eko-Finansal Merkez, aynı zamanda “Dünya Ticaretinin Merkez Borsası”nın“Batı Üssü” gibi davranarak, üretim alanlarının yarısını da kontrol edebilecek. Bu manada, İstanbul’un elinin; Ortadoğu ve Balkanlar'ı, gözetim altında tutmak üzere uzatılma ihtimalinden bahsediyoruz.
443. Çin ise Dünya üretiminin ancak kalan yarısına hükmedebilecek. Kalan yarının Ticaret ise Doğu Rusya’ya bağlı gibi…
444. Son ve Acil Galler Planına göre; Rusya, Teorik olmazsa, pratik olarak, ikiye ayrışıyor. Ve iki Siyasetin, iki ayrı merkezi haline geliyor, dedik ya. Bu bir...

Aynı şekilde; Amerika'yı da bekleyen bir ayrışma söz konusuydu. Bu da iki…
445. Çin de benzeri bir ortadan yarılma yaşamak durumunda: Bu da üç….

İran'da da bir ayrışma beklediğimizi söyleyelim. Bu da dört...

Bu manada; Batı İran; Ortadoğu’yla birlikte, Türkiye Eko-Finansal Merkezinin, doğu üretim sahası haline gelmeye ayarlı.
446. Ayrışan İran’ın Doğu kısmı ise “Kuzey Çin’le işbirliği halinde Asya’yı hatta Kuzey Amerika’yı besleyecek kanatimizce. Afrika ve Güney Amerika ise hammade depoları olmaya ayarlı şimdilik…
Diyelim…
***
447. Ve geçelim en önemli fasla… Buraya kadarki anlatımımızda, Türkleri biraz kayırdık mı?
Yo!
Çünkü kanaatimiz ve okumamız o ki…
448. Şanı Yüce ve Kadir Olan Allah, Kader Senaryolarına müdahale eden densizleri; başta, Satan ve onun uşaklarının bozduklarını yene onların eliyle düzeltiyormuş gibi sanki. Haniflerin Kaderini...
449. Hanif Türkmenlerin Kaderini… Bu nedenle Türklere ram oluyor, teslim oluyor Galler Masası. Yani bundan böyleki haliyle Küfrün Tek Merkezi… Ve o Merkez , Yeni Dünyanın Planını kuruyor; Türkmenler ve Türkler üzerine.
450. Burada; daha önce yaptığımız, “Yitik Türk Yurtları” video kaydımızı, bir daha dinlemelisiniz. Ve nice zamandan beri, söyleye geldiğimiz; “Müstakbel Müslümanlar” Teorimizi de hatırlamanız lazım.
451. Yani Kıpçak Türklerinden; onları, önce Mankurtlaştırılarak sonra Ortodokslaştırılarak oluşturulan Ruslar ve Rusik Toplumlar, Anadolu'nun Türkmen Oğuzlularının yardımcısı olarak, Batı Dünyayı oluşturmak üzere İstikbale hazırlanıyorlar.
452. Bunu, onlara sağlayan Galler Masası... Farkında olmadan ve kendi yararına yaptığını zannederek, hem de... Doğu Dünyası da yine aynı Kavmin, Asyalı Türkmenleri üzerine bina ediliyor; Rusya'nın Doğusu anlamında…
Ki Rusya’nın Doğusu; zaten Türk Dünyası!
453. Peki bu plandan, İstanbul Merkezli Batı Rusya veya “Batı Avrasyası”yla. Muhtemelen Kırım Merkezli Doğu Rusya veya “Doğu Avrasyası” kısacası, Anadolu Türkmenleri ve Kıpçaklarla Asya Türkmenleri ve Uygurlar üzerine bina edilen bir“Galler Dünyası” şu anda, masada işlem altında.
454. Fakat bu “İki Dünya” Masadan doğrulduğunda Galeri de parçalayacak Planlarını da… “İki Türkmen Kıtası” ve bu Kıtalarda şekillenen “İki Türkmen İmparatorluğu” yeniden doğruluyor. Şanı Yüce Allah'ın izniyle, İnşallah!
455. Peki, soralım: Bu olandan haberleri var mı Oğuzlu Kıpçak ve Oğuzlu Uygurlar'ın?
Yok! Dedik ya hani, Bozkırların Kaderini, Şanı Yüce ve Kadir Olan Allah; o kaderi yıkanların eliyle yeniden bina ettiriyor, diye!
456. Sevgili Recep’in dediği gibi… Bu Planla Kraliçe, akıllı bir hamle dahilinde, Rusya’yı belli bir güç merkezi halinden çıkartarak ikiye ayırmakta. Ve kontrol edilir bir hale indirgiyor. Bir bakıma bizim ikinci “Delioğlan”ı akıllandırarak, bir stratejik kalıba dökümrk üzere.
457. Böyle bir Rusya; Türk Penceresinden bakıldığında da iyi bir profil sayılabilir. Türkiye; bundan böyle Kafkaslar’a, daha da hakim olarak, çok rahat hareket edebilecek.
458. Kafkasya’nın cirmi küçük, cürmü büyük Karabağ Savaşının kapağını açtığı Pandora Kutusundan çıkacak olan “İki Rusya” ve “İki İran” Türkiye’nin, bölgede büyük güç olmasının yol taşları olarak döşenmeye hazırlanmakta.
459. Bu mantık örgüsü içerisinde, şunu da ekleyelim: “Bugün, Kafkasya'da yaşanan Azerbaycan ve Ermenistan Savaşı, gerçek anlamda kimin Savaşı?” diye sorulacak olursa. Deriz ki: Dönüştürülmüş Kıpçaklarla Müslüman Oğuzların Savaşı!
460. O halde, hemen soralım: Karşı cephede savaşır görünen Ermeniler kim o halde? Söyleyelim: Aslında, “Ermeni” bir Milletin adı değil; bir Coğrafi bölgenin adı. Ermeni diye bilinen Toplum; kendilerine “Hayk Kavmi” diyor.
461. Hayklar ise, özgün bir Millet değil; oluşturulmuş bir Alt Millet. Hani diyoruz ya “Rus diye bir Millet yok; Slavların, bölgedeki Kıpçak Türklerini dönüştürerek oluşturdukları “Slavımsı” bir topluluk hattı zatında.
462. Ermenilerin durumu da tıpkı öyle... Daha önce yazdığımız, “Sınırboyu Milletlerin Serencamı” başlıklı makaleyi okudunuz mu? İşte; orada, “Taammüden Oluşturulmuş, Yapay Milletleri” hikaye ediyorduk. Ve böyle Milletlerin; Doğu ile Batının kesiştiği yer olan…
463. Ya da şöyle söyleyelim: Kendi vakitlerindeki İskender ve Roma İmparatorlukları ile Persiyan İmparatorluklar arasındaki ara bölge olarak Doğu Anadolu, Batı İran ve Kafkasya bölgelerinde, bu iki İmparatorluğun Uluslarının oluşumu sırasında “Melez Topluluklar” doğdu.
464. Yani yarı Romalı yarı Persiyan Yapay Milletler. İşte, bunlardan biri Kürtler, biri Osetler, biri de Ermeniler olarak şekillendi. Yine bunun gibi İran'ın, Türk İmparatorlukları ile arasındaki bölgeden de üçüncü bir etnisite çıktı: Tacikler ve Afgani Peştunlar.
465. Yine İran'la Hint Halkları arasından Beluciler doğdu. İran'la Arap Halklarının ortasındaki alan “Huzistan Arapları”nı oluşturdu. Fakir bunları “Sınırboyu Melez Etnisitesi” olarak isimlendirmekteyiz.
466. Roma'nın, Doğu Anadolu'nun Kuzeyinde ve Güney Kafkasya'daki tebaası Kıpçaklardı. İşte, o Kıpçakların, Farisilerle birleşip Hıristiyan Dininin Apostolyan Mezhebine intisapları “Hayk veya Ermeni” diye bir Etnisiteyi şekillendirdi.
467. Benzeri bir oluşmayı da bölge Gürcülerinin bir kısmında görüyoruz. Yani günümüz Gürcüler,Kıpçak Bozkırlıları ile Gürcü Irkının Melezi durumunda. Yine bölgedeki Osetler, İrani topluluklarla Gürcülerin Melezine Kıpçakların karışmasıyla oluştu diye düşünüyoruz. Allahualem!
468. Kanaatimiz o ki… Güncel Ermeni ve Azerbaycan Savaşı'nın sonunda, bütün bu Etnik gerçekleri ortaya koyacak, İnşallah Tarihçiler. Ve o zaman; Sınırboyu Yapay Kavimleri, gerçeği öğrenip asıllarına rücu edecek diye düşünüyoruz.
469. Yani Ermeniler, kendilerini; Kıpçak Boyları olarak tarif etmek durumundalar. Buradan hareketle hızlı bir Türkmenleşme yani İslam Dinine intisap hareketi yaşanacak, yakın gelecekte, diye umuyoruz.
470. Bağlamında; bir haber, Fransa'dan geldi teoriye dair. Bu arada; şu malumat yansıdı ajanslara; deniyor ki “Hard Laikçi Jakoben Şövalye Aklı” 2021 Yılı itibariyle Fransa'ya has bir Müslümanlığın; Devlet eliyle oluşturulmasını görüşmeye başlayacak.”
Buyur buradan yak!
471. Buna göre; Türkiye'de tedavülden kalkma hazırlığındaki, “Hard Laikçi İslam” anlayışı; Fransa'daki Müslüman topluluklar için orada oluşturulacak anlaşıldığı kadarıyla. Hatırlayın, 1932 Yılnı…
472. Yani İngiliz Ekolünün, on yılının bittiği ve Farnsız Ekolünün on yılının başladığı devreyi. Ankara’nın idaresini Fransa adına devralan, Tanrıtanımaz Grand Orient/Büyük Doğu Masonlarının ilk işi, “Dinde Reform” olmuştu.
473. Ve 18 Yıl sürecek, “İslam Düşmanlığı” Ezan’ın Türkçeleştirilmesiyle başlamıştı. Neyse ki Menderes’in İktidarıyla bu “Kara Dosya”nın yarısı kapatıldı. Ama kalan yarısı, “İslam Karşıtlığı” olarak sürdü geldi; ta Ak Parti İktidarının başladığı yıla kadar.
474. O yıl, “Yeniden İslam Düşmanlığı”nın “Karan Dosya”sını ilk halinde açmaya çalışan, “28 Şubat Süreci” durduruldu ama Dosyanın tedavülden kalkması için 18 Yıllık bir mücadele devresi başladı.
475. Şimdi; 15 Temmuz ile Azebaycan Savaşı bir olup “Kara Dosya”nın ilelebet kapatılmasını tetiklemiş görünüyor. Buna cevap “Laikçi Mösyö”den geldi: Fransa Müslümanlığı Projesiyle…
476. Yeni değil aslında; 15 Temmuz’un akabinde hızlanan İslamofobyanın yansıması olarak, Avusturya-Bavyera-Fransa Üçgeninde, “Avrupa İslamı Projesi” başatılmıştı. Kaşıyıcıları, “Münih Kaçkını Fetöcüler”di.
477. “Kolej de İslam” tasarısı da o günlerden kalma, “İmam Hatip Lisesi”nin yerine ikame edilmek istenen… Suriye, Akdeniz, Ege ve Lübnan” hamlelerinden sonra, Ermenistan’da da arka üstü düşen Paris; güya intikamını “Fransız İslamı” tasarısıyla almak düşüncesinde.
478. Fakat “Laikçi Mçsyö”nün bu hamlesi; Avrupa'nın, “Müstakbel Müslümanlaşma Teorisi”ni yakına çekmekten başka bir anlam ifade etmeyeceğine adımız gibi eminiz. Deyip geçmeden önce; .......
479. bu intikamın ateşleyicilerinin yine “Fetöcüler”olduğunu söyleyelim ve “Küskün Tarikat Fetöcüler”in, İslam dışına koştuğunu, bu koşunun “Neo-Bahalik”e varıp dayanacağını ve yeni bir “Kafirleşme”nin de yolda olduğunu söyleyelim. Bizden uyarması hala gaflete devam edenleri…
480. Batının Üç Şımarık Çocuğu…
Türkmen Delileri, Kafkasya Sahnesinde!
KARABAĞ SAVAŞININ DEŞİFRESİ
Ahmet YOZGAT
#Derindunya
#ahmetyozgatDD
#MilliHesaplarBurada
#MilliHesaplarYanyana
#MilliHesaplarYanyanaBiz
#DevletimizinYanındayız
#HaddiniziBileceksiniz
#Aleyküm Selam
*
481. Bu bölümde, yine misafirimiz Kengeş Akademi Yazarlarından Sevgili Recep Özbay. Fakire, özelden yolladığı mesajında Sevgili Recep, yabancı para cinsinden tahvil ihraç etme anlamına gelen “Eurobond” ve bazı malumatı vererek soruyor: “Ahmet abi, ortalıkta garip haller olmakta!
482. Mesela… Türkiye Varlık Fonu, ilk defa Eurobond ihraç edeceğini açıkladı. Bu konuda, üç banka yetkilendirildi: Bunlar; HSBC, ICBC ve CitiBank. Bu Bankalardan ilk ikisi, Rothschildlere galiba üçüncüsü de Rockefellerlere ait.
483. Bu durumda; Türkiye ile Küresel Sermaye arasında bir ittifak ya da anlaşma söz konusu mu demek lazım? Hükümet’in; Ekonomik olarak, köşeye sıkıştığı bugünlerde, bir Küresel nefes mi veriliyor Ankara’ya? Bu arada, bir başka gelişme daha oldu: .......
484. Buna göre İngiltere; Türkiye ve Polonya'yı, seyahat koridoru listesinden çıkararak; yeniden ‘Karantina uygulanacak ülkeler’ arasına ekledi. Bu ülkelerden, gelecek kişilerin, on dört gün izole olmaları gerekecek. İngiltere’nin bu kararı ve BM’nin, olumsuz Kafkasya kararı…
485. Abi, Galler tarafında neler oluyor? Türkiye ile Habsburglar, Binyılcılara doğru mu itiliyor? Ya da daha farklı bir oyun mu oynanıyor?"
486. Bilindiği gibi Batının “Üç Şımarık Çocuk”u var: Siyonist İsrail, Yunanistan ve Ermenistan. Son bölüm de durumu; bu şımarıklar üzerinden yorumlayarak kapatalım konuyu. Dedik ya yukarılarda bir yerde…
487. Akdeniz Şer Cephesi'nin Vesvesecileri; son ay içerisinde, Yunanistan'ı öyle bir kışkırttılar ki…
488. Güya Atina; Türkiye ile kedininin fareyle oynadığı gibi savaşacağını; Ankara’yı dizüstü çöktüreceğini, Ateşkesin arkasından kurulacak masaya, Türklerin elleri bağlanmış olarak getirileceğini ............
489. ve arkasını dayadığı “Batılı Ağabeyler”i aracılığıyla ülkesinin topraklarını, Sevr Antlaşması şartlarına götürüp bağlayacağını yani sonuç her ne olursa olsun, yine Masada kazanacağını zannetmeye başlamıştı.
490. Türkiye, Yunanlıların bu düşüncesinin farkındaydı elbet. Bu nedenle Erdoğan, onca Diyalog çağrısına rağmen, olumsuz karşılık vermekte direnen Yunanlılara ve onun arkasında duranlara meydan okudu: ..............
491. ............ “Bizim ödediğimiz bedeli ödemek isteyen varsa… Biz buradayız, gelsin bekliyoruz!” diyerek savaşa hazır olduğunu, tüm dünyaya ilan etti.
492. Zaten; Cumhurbaşkanının açık ilanatı, bu sefer işin çok kolay olmayacağını gösterdi Yunanistan'ın arkasında duranlara.
493. "El organıyla gerdeğe girip” Türkiye'yi, bir kez daha Anadolu'ya Sürgün edip ve kendi hapishanesinde biçilen esir hayatını, yaşamaya mahkum edeceklerini zannedenler; kazın ayağının o kadar kolay olmadığını anladılar sonunda.
494. Yani Akdeniz ve Ege'de; borda bordaya sürtünerek dolaşan gemilerdeki bir “Deli Tayfa”nın, yapacağı ufak bir yanlışlık, Saraybosna'da Avusturya Veliahtının, suikastle öldürülmesinde tetiği çeken Principe etkisi yapmaya o kadar yaklaşmıştı ki...
495. Ve Akdeniz; bugün yarın, bir barut fıçısı gibi patladı/patlayacaktı.

Bunu herkes anladı da… İşin garibi… Yunanistan anlamadı, anlamaya yanaşmaya niyeti de yoktu: Çünkü Atina; gözünü döndürülmüş, her ne olursa olsun, Türkiye ile vuruşmak niyetindeydi.
496. Zira dendiği üzre geçmişte olduğu gibi böyle bir savaşı, daha başlangıcında, araya Avrupalı ağabeyler girerek durdururlardı. Ve Türkiye'yi, masaya zorlarlardı. Tabii, masada da, hep bir olup Türkiye'yi soyarlardı.
497. Yani Yunanistan; üç beş gemi, bir düzine asker, birkaç uçak kaybedecek fakat belki, Trakya'yı alacaktı. Hatta Ege'den bir parça!
498. Lakin durum hiç de Atina’nın sandığı gibi olmayacaktı. Yunanlıların bu hayaline karşı; Türkiye, bir savaş durumunda, iki koldan Egeden ve Trakya'dan, Yunanistan'a dalmanın Askeri Planlarını, en ince ayrıntısına kadar yapmıştı.
499. Bu sefer, Tsk’nın girdiği yerleri; başta Adalar olmak üzere almadan, “Akdeniz/Ege Masası”ndan kalkmayacaktı!
500. Dedik ya herkes, bunun farkına vardı: Galler Masası, Almanya ve hatta Fransa dahi! Kraliçe’nin “Türk Ordusu”nun savaş Planlarına ulaştığı ve dosyadaki hedefleri görüp görmediği hususunda, bir bilgimiz yok.
501. Fakat kanımızca bu bir ihtimal! Eğer TSK Planlarını görmüş ya da muhtevasını duymuşsa Kraliçe’nin, dehşete kapıldığını söyleyebiliriz.

Sadece bir güruh hariç! Kripto Amerikan Fetöcülerinin; içine sızarak toruna düşürmüş olduğu Piyonlar.
502. Başta Abu-Dabi ve Bahreyn türü “Siyonizmle Normalleşen” Emirlikler olmak üzere Suudiler, Rum Kesimi, Mısır ve İsrail’in yani Akdeniz Şer Cephesi'nin piyonlarının gözünü hırs bürümüştü. Bu yüzden, ateşin üstüne sürüldüklerinin farkında değillerdi.
503. Yani Binyılcı Sızıntılar, söz konusu Piyonları kullanarak, illa bir 3. Dünya Savaşı istiyorlardı; Kasım Amerikan Seçimlerinin öncesinde, bu son şanslarıydı.
504. Vahametin farkına varamayan Piyonlar da başta Yunanistan olmak üzere, birkaç günde dize getirecekleri Türkiye’yi hayal ederek; onu ilelebet, Orta Anadolu’ya gömmek amacınndaydılar!
505. Yukarıda dendiği gibi “Batının Üç Şımarık Çocuğu” vardı ya.. Siyonist İsrail, Yunanistan ve Ermenistan… Bunu bilen Amerikan Sızıntıcılığı; özellikle, bu üç ülkenin damarlarında, “Vesvese Veren Hannas” gibi dolaşıyordu.
506. Batı; bu Üç Şımarık Çocuktan İsrail'in, kendisini bir şekilde koruyacağını bildiği için onu, bir kenara koydu. Geride kalan, iki şımarıktan Yunanistan ve Ermenistan üzerinde bir kar-zarar hesabı yaptı kanaatimizce. Bu iki unsurdan biri, Türkiye'nin önüne atılacaktı.
507. Hem çıkacak savaşın boyutu sebebiyle hem Avrupa Birliği'nde ve Avrupa Kıtası'nda çok daha büyük bir anlam ifade eden Yunanistan'ı korumak için Ermenistan'ı harcadı Batı. Onu, Türkiye'nin önüne attı.
508. Ermenistan, şu anda Türk Pençesinde... Ancak gerek Türkiye ve gerekse Baycanlılar; kendi topraklarının dışında kimsenin mülkünde gözlerinin olmadığını söyleye geliyor. Bu nedenle Karabağ’dan sonra, Ermeni topraklarına gireceklerini zannetmiyoruz. Batılılar da biliyor bunu.
509. Hem ikincil durumu, hem Avrupa'dan uzaklığı, hem Türkiye’nin Akdeniz’den uzaklaştıtılmasının gereği ve hem de Baycanlıların Karabağ Konusunda haklılıklarının bilinmesi sebebiyle Savaş, Yunanistan'ın üzerinden alındı; Ermenilerin üzerine silkildi.
510. Böylece Galler Masasında temsil edilen Batı, “Evinin, dış kapısının mandalı”nı harcayarak, Kafkas Sahnesini açtı. Bu bir örnek sahne! Böylece Yunanlılara, söz dinlemezse neyin olacağını göstermek istemişlerdi. Şu an o test, Ermeniler üzerinden, sahne sahne gösteriliyor.
511. Aynı örneklik; Fransa için de geçerliydi. Paris’in Şövalyesi de daha ileri gitseydi; ne olacağını görüyor Kafkasya'daki savaş görüntülerini seyrederken.
Sadece o mu?
512. Siyonist Yahudiler de Türkiye ile Kronik düşmanlığın; sonunda, kendisini ne hale getirceğini, Kafkasya aynasında seyrediyorlar. Bitmedi! Bir ara; Libya’da, Türkiye'ye karşı savaşmaya yeltenen Mısır da gördü sonunun nasıl olacağını, Suudiya, Abu-Dabi, Bahreyn ve diğerleri…
513. Bir bakıma herkes; içinde yer aldığı bir 3. Dünya Savaşı'nın filmini seyrediyor Ermenistan'da bugünlerde. Yani 3. Savaş; biraz teorik, biraz da pratik olarak hayata geçiriliyor. Kısa bir süre sonra Savaş Filmi” Türkmenlerin Zaferiyle sonlanacak İnşallah!
514. Bu arada; Ermenistan Başbakanı Paşinyan, ne demiş bakın; “Türkiye'nin hedefi, Türk İmparatorluğu kurmaktır! Eşi, benzeri görülmemiş şekilde saldırı altındayız. 150 Türk Generali savaşı yönetiyor. ..........
515. .............. Çok sayıda askerimiz ve aracımız, telef oldu, imha edildi. BM’den; Türkleri, bölgeden acil çekmelerini talep ediyorum.” Durum bu!

O halde şimdi; “Türklerin Öfkesi”ni istediklerini vererek dindirip Ankara’yı bir “Dünya Masası”nın en başına oturtmakta.
516. O Masa; bugün yarın! Ve Galericiler; Masada, kendi dünyalarını şekillendirecek, Türkiye’ye verecekleri rolleri çoktan biçti. Türkiye de o rolleri, “Almam!” demeyecek kanaatimce. Ama asıl cümbüş, “Rollere ve Rol Adreslerine oturduktan sonra başlayacak.
517. Dedik ya; “Galiba, Şanı Yüce ve Kahhar Olan Allah, “Türklerin Kader Senaryosu”nu değiştirenlere, o senaryoyu yine onların elleriyle yazdırıyor; Allahualem... Kafkasya Oyununa, bir de bu açıdan bakalım istedik. Durum bu!
***
518. Efendim! Bu aradaki gelişmeleri atlamamak için bir ek yapalım anlatıma: Sevgili Recep'in, girizgahtaki mesajına cevap olmak üzere, şu kadarını söyleyelim: ..........
519. Sanki Kader, bu kez bizi; İsraillilerle, Maltacılarla, Rodschildlerle ve Keltlerle aynı karenin içinde resmedecek gibi sallıyor fırçasını.
520. Yo yo! Korkacak bir şey yok! Çünkü Türkiye; 15 Temmuz gecesi, “Armagedon/Kıyamet Savaşı”nı; 2020 Sonbaharında, Kafkasya'da da 3. Dünya Savaşı'nı kazandı. Yani kolay kolay yutulacak lokma değil.
521. Aksine; tüm lokmaları yutabilecek bir ağza/yutağa sahip şu durumda. Yeter ki Millet Hanif ve Devlet Hanif Parselinde dimdik duruyor olsun!
***
522. İngiltere meselesine gelince... Bu ülkenin yani İngiltere'nin Başkenti, Londra… Dünyanın Başkenti ise Galler… Londra'da, Başbakan Boris Johnson egemen olup sadece, Kraliçe 2. Elizabeth’e bağlı.
523. Gallerse Windsorlu Druid Rahibesi Elizabeth’in Sınıf Başkanlığında 11 Britanik Hanedanın ve Habsburg Hanedanlar Grubunun, Kral veya Kraliçeleriyle dünya yönetilmekte.
524. Birleşik Krallık bünyesindeki bu iki ayrı yapı; zaman zaman, farklı ve birbiriyle çelişen Politikalar geliştirebiliyor olmalılar.
525. Bugünkü Türkiye Yönetimi; “Galler’deki iki Siyasi Odak”tan Kelt Ekolüyle irtibat halinde. Türk Siyasetinin Muhalif ittifakı ise “İkinci Galler Odağı”yla yani Habsburg Ekolü ile iltisaklanma/yapışma sürecine girmiş durumda.
526. Galler’deki bu değişim; yeni, Beyrut Proto Stratejik Patlamasıyla birlikte başladı. Yani “Dünyanın Yeni 11 Eylül”ünün Britanik yönelişiyle: Ve “Galler Dünya Nizamı”na bağlı olarak.
527. Bir başka husus ise İran Meselesi… Bu arada, hızlanan zaman ve olaylara bağlı olarak Siyaset; ateş almış durumda “Büyük Türbülans”a doğru koşuyor.
Anladığımız kadarıyla ilk değişim İran'da olacak gibi.
528. Çünkü ülkenin 30 Milyon kadar yani yarıya yakını, Baycanlı Oğuz Türkmenlerinin yaşadığı, “Güney Azerbaycan/Tebriz Bölgesi”nde İsyan görüntüleri başladı bile.
529. Savaşın, ikinci haftasına döndüğünde; Ermenistan Ordusunun, Baycan Ülkesinin ikinci büyük kenti olan Gence’ye saldırı düzenlediği haberi yansıdı ajanslara. Ermeniler; zaten bu savaşı, sivillere saldırarak başlatmışlardı. Güncelde de…
530. Cephedeki Zafiyetlerinin intikamını; yine, Genceli sivilleri vurarak almaya kalkıştı. Peki neden kalkıştı? Baycanlıları kızdırarak, misilleme yapmalarını sağlamak niyetinde Erivan. Böylece “Türkler, yine Soykırım uyguluyorlar!
531. Kurtarın bizi!” diyerek, dünyayı ayağa kaldırmak ve Batı’nın müdahale ederek savaşı, bu noktada durdurmasını sağlamak. Hiç olmazsa işgal bölgesinin yarısını kurtararak; o alanın, ilhakını yasal hale getirmek… “Zengezur Koridoru”nu genişletme…
532. Tamam da yine de hiç iyi yapmadı Ermeniler çünkü bu hamle, bir “İntihar Dalışı” niteliği taşımakta Zira Gence Saldırısı, şöyle iki sonucu tetikleyecek gibi Baycanlıların lehine…
533. Bir: Ateşkes için bastıranların söyleyecek bir sözü kalmayacak çünkü suçu, bir kez daha üslendi Erivan ya da üslendirildiler mi? “Galiba!” diyesimiz var.
534. İki: Yukarılarda bir yerde dedik ya… Bu savaş; kanaatimizce, Karabağ ve çevresindeki işgal edilmiş Baycan topraklarının sahibine dönmesi ile sınırlı kalacak ve ateş; kendi çerçevesi içerisinde soğuyacak gibi.
535. Yani gerek Türkiye'nin, gerek Baycan'ın; savaşın birinci amacının tamamlanmasının arkasından, Askeri Harekatı devam ettirerek; Ermenistan topraklarına gireceğini zannetmiyoruz.
536. Fakat Gence Saldırısı, bu zanımızı; burada, değiştirmeye zorladı bizi.
537. Yani savaşı; sorunlu Karabağ ve işgal bölgesinden çıkartıp Baycan ülkesinin içine yayan Ermenistan; aynı savaşın, kendi ülkesinin içine çekilmesine de davetiye çıkararak, “Ortak Türkmen Ordusu”nu çağırmış oldu.
538. Zaten amacı buydu. Nereye mi çağırdı? Hemen söyleyelim, Erivan’ın istediği yere değil, Baku ve Ankara’nın kafasındaki yere… İşte, Ermeni çağrısının, o adresini Devlet Bahçeli verdi: “Özerk Nahçivan’la Azerbaycan'ın ana kütlesi birleşmeli!” diyerek.
539. Biliyorsunuz; Nahçıvan, ülkenin ana kütlesinden kopuk ve Türkiye sınırında bir Özerk Bölge. Bizim Iğdır'a yapışık. Nahcivan’la Merkezi Bölgenin arasına; yukarıdan aşağıya, bir koridor sokmuşlar haritayla oynayan Sovyet Komünistleri.
540. Böylece hem Baycan'ı ikiye bölmüş; hem de Türkiye'nin, Baycan Ana Bölgesi ve ötesindeki BüyükTürk Dünyasıyla lişkisini koparmış ve de Ermenistan'ı, İran'la irtibatlandırmışlardı sözünü ettiğimiz tam bir Kamayı/Hançeri andıran, “Zengezur Koridoru”yla…
541. Sayın Bahçeli'nin deyimiyle bu “Kama” küçük bir köprü harekatıyla sokulduğu yerden çıkartılmalı artık. Velakin sadece o kadar! Çünkü daha ötesi; haklı davayı, haksıza dönüştürmek olur! Diyelim ve konuyu noktalarken .............
542. kendimizden de bir haber verelim: Bir süre yokuz, en az iki ay kadar... Kitap çalışmaları ve “Derindunya Vakfı”nın kurulmasıyla ilgili olarak. İnşallah! Helallik diliyoruz. Selam ve dua ile…
543. Ve Efendim… Her zaman olduğu gibi diyelim ki biz fakir, siz büyüklere, yine bir Pinokyo Masalı anlattık da… İşin Hakikatini, Aliym Olan, Şanı Yüce Allah biliyor! Azze ve Celle...
***

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Ahmet Yozgat

Ahmet Yozgat Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @AhmetyozgatDD

5 Oct
Pandora’nın Kafkasya'dan Açılan Kutusu…
Türkmen Delileri, Baycan Sahnesinde!
KARABAĞ SAVAŞININ DEŞİFRESİ
Ahmet YOZGAT

1. Bugün, #5 Ekim 2020 #pazartesi…Yine günahsız ve bereketli bir gün dileğimizle Milletimizi Selamlıyoruz.
#Derindunya
#ahmetyozgat
#MilliHesaplarBurada
2. 2020’nin Eylül Ayı bitti…Zaten sıcaktı Temmuz’dan beri Kafkasya… Malum nedenle “İyice ısındı!” demeyeceğiz; birdenbire alev aldı.

#MilliHesaplarYanyana
#MilliHesaplarYanyanaBiz
#MilliHesaplarBuradaDerindunya
#DevletimizinYanındayız
#HaddiniziBileceksiniz
#Aleyküm Selam
3. Konuya, üç mesajı girizgah yaparak başlayalım diyoruz. Bunlardan biri; Derindunyalı Dostumuz, Doktorumuz Sevgili Ahmet Bozyiğit’e ait…
Read 100 tweets
27 Sep
Bugün, #27Eylül2020 #Pazar Yine günahsız ve bereketli bir gün dileğimizle Milletimizi Selamlıyoruz.
Konumuz...
Ekonomik Sorunun Satıraraları
YENİ NORMAL’de SERBEST PAZAR
Ahmet YOZGAT

#Derindunya
#ahmetYozgat
#Azerbaycan
#MilliHesaplarBurada
#MilliHesaplarYanyana
2. Derindunya’nın Kardeşlerinden, Dostumuz Sevgili Deniz İnan, gönderdiği mesajda dedi ki: "Ahmet abi… Para Piyasalarında neler oluyor?
#MilliHesaplarYanyanaBiz
#MilliHesaplarBuradaDerindunya
#DevletimizinYanındayız
***
3. İçinde bulunduğumuz zamansal koridora dair Ekonomik yönergelerde, bu gidişin getirdiği açıklamalarda, bir tuhaflık olduğunu düşünüyorum.
Read 92 tweets
18 Sep
2. Derindunya’nın Sevgili Kızkardeşlerinden Nurten Şafak: " Abim üç sorum var… Bir: Altın hesabı için ne düsünüyorsun ve gümüş tabii?... Bunlar; şu anda, çok konuşuluyor da…

#TümTürkiye
#SüleymanSoyludan
#mugeanliyalnizdegildir
3. Abi, ikinci olarak da… Türkiye’nin yönünde bir sapma var mı? Yani Devletin el değiştirmesi yine mümkün olabilir mi?

#Derindunya
#ahmetYozgat
#MilliHesaplarBurada
#MilliHesaplarYanyana
Read 18 tweets
18 Sep
2. Derindunya’nın Sevgili Kızkardeşlerinden Canan Adsız diyor ki: "Malta ile anlaşma olduysa Akdeniz’de Haminnenin, Winston Churcill Gemisi ile ne yapıyoruz?
3. Şövalyeler, Macron’u harcadılar/harcıyorlar/harcayacaklar desek olur gibi mi? Hay Allah! Abiciim, ben de senin gibi konuşmaya başladım Derindunya videolarını izleye izleye!"

#TümTürkiye
#SüleymanSoyludan
#mugeanliyalnizdegildir
***
Read 12 tweets
18 Sep
1. Bugün, # 18 Eylül 2020 # Cuna… Yine günahsız ve bereketli bir gün dileğimizle Milletimizi Selamlıyoruz. Cumanız Mübarek ola!

Bugün; Derindünya kardeşlerinin, özellikle Twitter sayfamızda, fakire yazdığı mesajlar ve sorduğu sorular üzerinden, ............
2. ....... durumu tarif noktasında cevaplar vermeye çalışacağız. Çalışacağız da işin en başında söyleyelim: Bizimkisi, yine büyüklere masallar olacak! Zira hakikati; salt, Aliym Olan Şanı Yüce Allah biliyor! Azze ve Celle....
3. Konumuzu; bir soruyla değil, iyi niyet dileği ve temennisiyle açalım, inşallah! Ancak ilk mesajının başında yeralan; “Abi havadis?” ifadesi, bu çalışmamızın da önsözü/girizgahı gibi olsun. O halde buyurun!
#Derindunya
#ahmetYozgat
#MilliHesaplarBurada
#MilliHesaplarYanyana
Read 65 tweets
16 Sep
1. Baycan Oğuzlusu Polad Yusuf’tan Mektup Var
KAFKASYA’DAKİ SON RESİM
Ahmet YOZGAT

#Derindunya
#ahmetyozgat
#MilliHesaplarBurada
#MilliHesaplarYanyana
#MilliHesaplarYanyanaBiz
#MilliHesaplarBuradaDerindunya
#DevletimizinYanındayız
Derindunya’nın, Baycan Oğuzlusu Kardeşlerinden Sevgili Polad Yusuf’u tanıyorsunuz artık. Zira kendisine, zaman zaman yer veriyoruz çalışmalarımızda. Son gönderdiği mektubunda diyor ki Sevgili Yusuf: Ahmet abi…
2. Türkiye’nin, Kafkasya’daki Manevraları; ta, buralara kadar uzanan Rafizi İran’a, fena tesir etti. On yıla yakın bir süre içerisinde, işgal altında olan Karabağ’ın; Ermenilere, 99 Yıllığına icara verildiğini yaydı.
Read 16 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!