RUJLU KATİL:WILLIAM HEIRENS Image
William George Heirens, 1928 yılında Chicago’da dünyaya gelmişti. Ailesi maddi sıkıntılar yaşıyordu ve bu yüzden evde kavgasız geçen gün sayısı yok denecek kadar azdı. Image
William, belki de bir kaçış yolu olarak gördüğü küçük hırsızlık olaylarına karışmaya başlamıştı. Bu olaylar onun için bir inanılmaz bir eğlence ve mutsuzluklarla dolu hayatından uzaklaşacağı bir kurtuluş yoluydu.
William’ın çocuk yaşlarda karıştığı suçlar hırsızlıktan öteye gitmemişti, yani onun ileride korkunç bir seri katile dönüşeceğine dair herhangi bir işaret henüz yoktu...
Henüz 12 yaşındayken bir markette çalışmaya başlayan William, buradayken ucuzdan pahalıya pek çok eşya çalmış ve bunları bir koleksiyon malzemesi gibi biriktirmeye başlamıştı.
13 yaşına geldiğinde ise bir binanın bodrum katına girmeye çalışırken yakalandı. Chicago polisinin başına dert açmaya kararlı gibiydi William, çünkü onun için bu yaptığı hırsızlık değil bir hobiydi. Ailesi sürekli kavga ederken bu küçük hırsızlıklar William'ı meşgul ediyordu. Image
Tabii William'ın bu davranışlarının bir sonucu olmalıydı, sonuçta o bunları bir hobi olarak görse de aslında bir suç işliyordu. Bu yüzden davranışlarının düzelmesi için Indiana'daki bir okula gönderildi.
William burada da suç işleyip tutuklanınca okulda kaldığı süre geçersiz sayılmış oldu. Bu olayın ardından William'ın Illinois'de bulunan özel bir eğitim kurumuna gönderilmesine karar verildi.
Her ne kadar okul William’ı suçtan uzak tutamıyor olsa da bir konuda onun gelişimine inanılmaz bir katkısı vardı. William derslerde kusursuz bir öğrenciydi ve sürekli sınıf birincisi oluyordu.
Chicago Üniversitesi’ndeki özel bir programa henüz 16 yaşındayken girmeyi başarmıştı. Ancak bu özel programa katılmış olması ve içine dahil olduğu yeni çevre, William'ın hobilerinin değişmesine neden olmuştu. Hırsızlık yapmak ona aradığı o eğlence hissini vermiyordu.
Frances Brown cinayeti, William'ın 'hobilerinin' ne denli tehlikeli boyutlara ulaştığının bir habercisiydi. Brown cinayeti olayların ilki de değildi. William'ın işlediği ilk cinayet, 1945 yılının haziran ayında gerçekleşmişti ve kurbanı 43 yaşındaki Josephine Ross idi.
Ross'un boynunda birçok bıçak yarası vardı ve bu yaralar bir etekle sarılıp kapatılmıştı. Ross cinayeti her nedense basında fazla ilgi görmedi ve konu öylece kapatıldı. Ancak bu cinayet yaşanacak diğer korkunç olaylar için sadece başlangıçtı...
Josephine Ross’un evini soymaya gelen biri tarafından öldürüldüğü kanısına varılmıştı. Ross'un elinde birkaç siyah saç teli vardı, bu da ölmeden önce katille boğuştuğunu gösteriyordu. Ne yazık ki olay yerinde başka herhangi bir kanıt bulunamadığından soruşturma yarım kaldı. Image
Polisin elinde yalnızca şüphelinin esmer olduğu bulgusu vardı, ancak bu delil davayı ilerletebilmek için yeterli değildi. Bu olaydan altı ay sonra ise Chicago'nun gündemine oturacak ve herkesi korkudan titretecek ikinci cinayet gerçekleşti.
32 yaşındaki Frances Brown, 11 Aralık 1945'te evinde ölü bulundu. Brown'un kafası havlularla sarılmıştı ve boynunda bir ekmek bıçağı vardı. Ross cinayetinde olduğu gibi yine katilin kim olduğuna dair hiçbir ipucu yoktu, katil etrafta hiç delil bırakmamıştı. Duvardaki not hariç... Image
Katil duvara kırmızı bir rujla, "Tanrı aşkına, daha fazla öldürmeden önce beni yakalayın. Kendimi kontrol edemiyorum." diye yazmıştı.
Ancak katilin bu serzenişi bile polisin onu yakalamasına yetmemişti. Ve katil sonunda üçüncü cinayetini işledi. 7 Ocak sabahı, James Degnan adlı bir adam kızı Suzanne’in odasında olmadığını fark etti. Image
Hemen polise haber verdi ve mahallede geniş çaplı arama başlatıldı. 12 saat sonra küçük kızın kafası kopmuş halde kanalizasyonda bulundu. Saçındaki kurdeleler hala yerli yerindeydi Suzanne'in. Polis çok geçmeden bacaklarını ve gövdesini de buldu.
Basında 'Rujlu Katil' olarak anılmaya başlayan katilin işlediği en acımasız ve en kan donduran cinayet bu olmuştu. Tüm Chicago katilin bulunması için seferber oldu, insanlar suçlunun cezasını çektiğini görmek istiyordu.
Polis, bu üç cinayet dosyasının birbiriyle bağlantılı olduğunu keşfetmişti. Onlar bu cinayetleri araştırırken William Heirens Chicago Üniversitesi'nde hayatının tadını çıkarıyordu.
Satranç oynamaya başlayan, dans etmeyi öğrenen ve arkadaşlarıyla vakit geçiren Heirens'in tek sıkıntısı paraya ihtiyacının olmasıydı. Yaptığı ufak hırsızlıklardan geriye kalan bin dolarlık tasarruf bonosunu tahsil etmek için postaneye gitti, ancak postane kapanmıştı.
Heirens bunu sorun etmedi ve küçük bir hırsızlık daha yapmaya karar verdi. Bir zamanlar Suzanne'in yaşadığı mahalledeki açık kapılardan birinden girmeye çalışırken polise yakalandı. Image
Polisler ilk ateş açanın Heirens olduğunu iddia ettiler, üstelik onu durdurabilmek için başında saksı kırmak zorunda kalmışlardı. Heirens’in başına gelecek en ufak olay buydu aslında, sonraki günler onun için işkenceden farksız geçecekti. .
Polis genç adamın üniversitedeki odasını ve dolaplarını aramış, burada Heirens’in çaldığı eşyalardan bazılarını bulmuştu. Ayrıca Heirens’in el yazısı ile fidye notu karşılaştırılmış ve arada büyük benzerlikler bulunmuştu.
Buna rağmen Heirens hala bu üç cinayetten sorumlu olmadığını iddia ediyordu. Bunun üzerine yöntemler sertleşmeye başladı Image
Polisler, Heirens'e gerçeği itiraf ettirebilmek için doktorların ve hemşirelerin yardımını aldılar. Örneğin sorgu sırasında Heirens yatağa bağlanıyor, cinsel organına eter dökülüyordu ya da polis Heirens'i kendinden geçene kadar yumrukluyordu.
Cinayetleri işlediğini itiraf etmesi için 'gerçeklik serumu' olarak bilinen sodyum pentotal içirilen Heirens, ilacın etkisindeyken cinayetleri işleyebilecek potansiyeli olan George adında birinden bahsetti.
Polis, George'un kim olduğunu bulmaya çalıştı ancak Heirens'in etrafında bu tarife uyan kimse yoktu. Göbek adı George olan Heirens'in bilinçsizce katilin kendisi olduğunu itiraf ettiği düşünüldü.
Ancak işin tuhafı, aynı kişinin işlediği düşünülen bu üç cinayetteki tek ipucu olan Brown'ın duvarındaki yazıyla Heirens'in el yazısı birbirini tutmuyordu.
Heirens, çıkarıldığı mahkemede cinayet ve hırsızlık suçlarından üç kez ağırlaştırılmış hapis cezasına çarptırıldı. 2008'de Heirens ile yapılan bir röportajda kendisi idam cezası yerine müebbet hapse mahkum olmanın daha iyi olduğunu söylemişti.
Ancak Heirens masum olduğunu kanıtlayamadı ve ömrünün 65 yılını maksimum güvenlikli bir hapishanede geçirmek zorunda kaldı. Üç kere intihara teşebbüs etti, başarılı olamadı.
Heirens'in hayatı belki de bir hiç uğruna heba olmuştu ve katil elini kolunu sallayarak yaşamaya devam etmişti, bilemiyoruz. Ancak suçlu gerçekten Heirens değilse, hayatını bambaşka ve insanlara gerçekten faydalı bir yola sokabilecek genç bir adamın mahvoluş hikâyesini okudunuz..
Kaynaklar:BBC , Dailynews , uchicago

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Esrarengiz Olaylar

Esrarengiz Olaylar Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @esrarengizdurum

18 Oct
OSMANLI'DA TÜYLER ÜRPERTEN GERÇEKLER Image
Doğa üstü veya eski tabiri ile 'gayri tabii' olaylar, tarihin her devrinde görülmüştür. İnsan kanıyla beslenen vampirler, mezarlarından çıkıp insanları rahatsız eden yaşayan ölüler,
mitolojik hikayelerde kendine yer tutan ve halk arasında anlatılıp günümüze kadar gelen iblisler, cadılar sadece bunlardan ilk akla gelen birkaç tanesidir.
Read 43 tweets
18 Oct
KIZ KULESİNİN ALTINDAKİ GİZEMLİ GEÇİT Image
İstanbul hem tarih olarak hem konum olarak dünyanın en önemli şehirlerinden birisidir. Birçok devletin izini taşıyan bu kadim şehir birçok gizemli olaylara da ev sahipliği yapmaktadır.
Bugünkü konumuz inşaatına ne zaman başlanıldığı tam olarak bilinmeyen Kız Kulesi ve mahzeninden aşağıya doğru açılan gizli bir geçit…
Read 32 tweets
16 Oct
DAVUTLU KÖYÜ Image
Kırklareli'nin Lüleburgaz ilçesine bağlı Davutlu köyünde yaşandığı iddia edilen Karadedeler olayını duymuş olmanız kuvvetle muhtemel.
Söylentiye göre, 1989 yılının bir gününde köylüler hava karardıktan sonra cinî varlıklar görmeye başlarlar.
Read 10 tweets
11 Oct
TEKSAS KATLİAMI
20 Agustos 1973 günü güvenlik güçleri, Teksas Travis Country'deki mezbahalardan birisinde çalisan Thomas Hewitt'in çiftlik evine bir baskin düzenlediler.
Polisler bu mesum çiftlik evinde 33 kisinin dogranmis cesedi ile karsilastilar. Kurbanlarinin yüzülmüs derilerinden bir maske takan ve "Deriyüz" olarak bilinen testereli katilin yarattigi dehset gazetelere "Teksas Katliami" olarak yansidi.
Read 13 tweets
11 Oct
TARİHİN EN UTANÇ VERİCİ DENEYİ: KÜÇÜK ALBERT
Davranışçı psikolog John B. Watson, sahada yaptığı araştırmalarda insanın korkularının sonradan kazanıldığına dair bir gözlem yapınca, bu tezini araştırma laboratuvarına taşıma kararı verir.
Denek olarak ise belki de seçilebilecek en kötü kişiyi seçer: 8 aylık olan Küçük Albert...
Read 42 tweets
10 Oct
HAVACILIK TARİHİNİN EN KORKUNÇ UÇAK KAZALARI
BOEING 747
23 Haziran 1985'te sabahın erken saatlerinde, Hindistan Hava Yolları Uçağı Boeing 747, Hindistan'ın Başkenti Yeni Delhi'ye gitmek üzere Kanada'dan yola çıkıyor. Rotasını önce Londra'ya çeviren uçağın kısa süre sonra sinyali Hava Trafik Kontrolü'nün ekranından kayboluyor.
Read 48 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!