Hukuk kendine yetmez yani kendi kendini hayata geçiremez. Onu hayata geçirecek bir irade o iradenin de bir gücünün olması gerekir. Demek ki bu irade politik bir iradedir. "Devlet hukuktur" denkleminde bu iradeye yer yok. Bu denklem bu iradenin olduğu ülkeler için geçerli.
Tr'de hukukçular bu kendi kendine yeten veya entity hukuk denklemini öğrendiler. Çünkü onlara öğretilenler bu denklemin çalıştığı ülkelerde üretildi. Hocaları da onları okudu, içselleştirdi.
Şimdi olup biteni bu yüzden anlamıyorlar.

Politik irade de yetmez ama ona girmeyelim.
Her avukatın hukukun yetmediğini anladığı bir an gelecektir diyerek biraz ukalalık yapayım.
Tr'de hukuk camiasında hukuki yanlışların yani yanlış karar veya tavırların belirtilmesiyle, ifşa edilmesiyle bu sorunların düzeleceği yolunda ve arkasında hukukun kendine yeterliliğine dair örtük bir inanç olan yaygın bir kanaat var sanıyorum. Bu kanıyı biraz saftirik buluyorum.
Bu ve bazı diğer sebeplerle hukuk yanlışlarını yani hukuka aykırılıkları dile getirmek motivasyonumu hemen hemen yitireli çok uzun yıllar oldu. Avukatlığı daha doğrusu pratik hukukçuluğu bırakma sebeplerimle de epeyce örtüşüyor bu sebepler.
Eskiden evlerde misafir odaları bu odalarda da göz alıcı ufak eşyaların konulduğu vitrinler olurdu.
Anayasa ve hukuk da Tr'nin misafir odasının vitrin süsü. Bak bizim anayasamızda da var demek için. Bak şu da yazıyor bu da yazıyor.

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Murat Önderman

Murat Önderman Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @muratonderman

20 Oct
Birine "sen" diliyle seslendiğinizde, onu ayıplayıp yargıladığınızda olumlu bir tepki aldığınız, olumlu bir değişime şahit olduğunuz hiç oldu mu? Olmadıysa niye böyle yapıyorsunuz? Muhtemelen bunlar zaten umurunuzda değil çünkü. Niyetiniz diğerinin özsaygısını zedelemek.
Zıtlaşarak saldırıyorsunuz ve o da muhtemelen kendini savunacaktır. Böyle yaparak aranızdaki ilişkiyi umursamadığınızı da göstermiş oluyorsunuz.
Bu tavır Tr sosyal medyasında çok yaygın ve muhtemelen çocukların emir merkezli yetiştirilmesiyle de ilişkili ciddi bir sorun.
Diğerinin karar ve tercihlerini yargılamanızın veya bu anlama gelecek şekilde davranmanızın, onu ayıplamanızın mesela ona "ergence davranıyorsun" ya da "sen de ergen çıktın" demenizin gerginlikten başka neye yol açacağını düşünüyorsunuz?
Ya da bu umurunuzda mı?
Read 5 tweets
19 Oct
İşte bunlar hep resmi söylemle yeni bir kamunun kuruluşunun biçimi ve resmi eğitimin otantik ve yerli ahaliyi hizaya sokması yüzünden oluyor arkadaşlar !

"Kim aracını oraya koyacak" meselesi yüzünden ortaya çıkmış olamaz bu kadar gözü döndürecek, kontrolsüz öfke.
Peki ne olabilir? Dayağı yiyen edilginleştiği için dişilleşmiş sayılacaktır. Mesele erkekliği kurtarmaktır. Olayın çapı görünürdeki çıkış sebebinin akli önemini bu kadar çok aşıyorsa ortada muhtemelen bir sembolik akıl yürütme vardır (edilgin=kadın). Tahminen.
Minik bir tavizi topyekun yenilgi gibi algılatan ve ona göre tepki gösterilmesine yani bir meydan savaşına girilmesine yol açan şey kimliğe iliştirilenlerdir muhtemelen. Bir erkeğe atfedilenler yani. Bunların bilinçli olması gerekmiyor. Bir anda kan beynine sıçrayıverir işte !
Read 6 tweets
18 Oct
Bu olay üzerine yapılan yorumlara dair not:
"Olmaması gereken" olmuş yine diye düşünülebilir tabii. Ama bu tavrı yerel sizinkini evrensel bulduğunuzda, evrenselin yüce maskesi altında kendinizi kültür ve tarih dışı mertebesine eriştiriyor, oradan konuşuyorsunuz: Akıl sizden yana.
Bu tavrı bireysel gelişmemişliğe, bir eksikliğe vb defolara bağladığınızda da aynı kapıya çıkıyor: Yerel olan defolu.

Peki kültür ve yerel hiç mi eleştirilmeyecek! Elbette eleştirilebilir de değiştirilebilir de. Yapılmayan şey anlamak.
Olayı şöyle okudum: TR kolektivist kültürel bulvarı geniş ve işlek bir ülke. Böyle kültürlerde benliği roller tanımlar. Benlikle rolü sembiyotiktir. Rol itibarlıysa rolü taşıyan da değerli, itibarlı sayılır. Ona göre muamele bekler. Kolektivizmle yüksek güç mesafesi irtibatlanır.
Read 6 tweets
14 Oct
Gelecekte yüz yüze dersler tamamen tarih olacak da olabilir ama yine de bunun iyi bir gelişme olup olmayacağı şimdiden tartışılabilir.
İnsan çabuk değişen çevreye davranışsal açıdan çabuk adapte oluyor ama bu çabuk adaptasyonun acısı çok kez hiç beklenmeyen yerlerden çıkıyor.
Örneğin zavallı bedenlerimiz bu kadar hızlı değişime ayak uydurabiliyor mu? Belki de pek çok sağlık sorununun ardında bu sorun yatıyor ki Harvard'tan Prof. Daniel E. Lieberman'ın kanıtlarını da ortaya koyduğu tezi bu yöndeydi.
Şimdiki aklımla iş seçmek durumunda olsaydım, emekli olana dek online ders yapacağım bir akademiyi seçmezdim.
Bedenimiz davranışsal açıdan buna uyar da (zor oyunu bozar) evrimle şekillenmiş zihnimiz için iş zor gibi görünüyor.
Konseri radyoya tercih ederim. Canlısı yoksa kaydı.
Read 4 tweets
14 Oct
Öyle. Bu durum müstesna değil.
Peki neden: Bu şekilde saatlerce ekrana bakarak konuşmak, evrim sürecinde biçimlenmiş etkileşim ve iletişim kodlarımıza uymuyor. Çoğu kişi artık cep telefonlarından aranmak istemiyor mesela. Bu da aynı sebeple. İletişim yüz yüze olur kodlaması var.
Ekran ve mikrofon/hoparlör/kulaklık dolayımını bir engellenme olarak algılıyoruz ve engellenme, dozu düşük de olsa muhtemelen örtük bir kızgınlığa ve kızgınlık da gittikçe biriken bir yorgunluğa yol açıyor.
Aynaya bakarak konuşmak kadar yorucu ve kodlarımıza aykırı.
Hapishaneye bir mahkum yakınının ziyaretine gitmişsin de, kalın bir camın ardından ve telefonla onunla konuşmuşsun gibi.
Bunu kim tercih eder?
Yoksa niye bu kadar yorulalım? Aslında istemiyoruz çünkü.
Read 5 tweets
14 Oct
Çok uzun süredir, yüz yıllardır bu coğrafyada öyle insicamsız (tutunumsuz) bir devlet var ki, iktidar ülkenin politik birliğinin teminatı sayılan devletin içinde bile darmadağın olmuş, parçalanmış. Kendi ordusunu topa tutan Osmanlı'dan paralel yapıya vs.
Liberal demokrasilerdeki çeşitli siyasi kurumlar arasındaki bir ölçüde kaçınılmaz rekabetin ötesinde, devletin bir kesiti öbür kesitinde varoluş endişesi tetikliyor.
Devlete dair pluralistik (çoğulcu) bakış açılarında tasvir edilen "düzen içinde rekabet" veya ayrı ama birbirine muhtaç (sembiyotik) kurumlar arasındaki "tatlı" çekişmeden bahsetmiyorum. Çok daha köklü bir iktidar dağılması mevcut. Uzun süre için bakıldığında daha net görülür.
Read 4 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!