Aşağıdaki floodda genel olarak lityum kaynakları, çıkartılması süreci, bu kaynakların yoğun bulunduğu ülkeleri ele almıştık. Bu yazımızda, lityum kaynaklarını Bolivya özgülünde ele alacağız. Umarım okurken keyif alırsınız.
Bolivya’nın sahip olduğu lityum rezervleri konusunda birbiriyle çelişen çeşitli raporlar mevcut. Ancak birçok raporun üzerinde uzlaştığı verilere göre Bolivya, 19 ila 21 milyon ton lityum rezervine sahip. Bolivya yönetimi ise dünya lityum rezervlerinin% 70'ine sahip olduğunu
iddia ediyor ve en iyimser tahminle, Salar de Uyuni'de 140 milyon ton lityum olduğunu iddia ediyor. Her halükârda Bolivya’nın, dünya lityum rezervi sıralamasında zirveye oynamasını sağlayacak denli büyük rezervlere sahip olduğu açık gibi.
Zira en ABD jeoloji araştırmaları dahi Bolivya’daki lityum kaynaklarını 9 milyon dolar olarak gösteriyor. Başka bir deyişle ABD dahi, Bolivya’nın, dünyanın en zengin lityum rezervlerine sahip olduğunu kabul ediyor. Bu rezervlerine karşın bir türlü siyasal istikrara kavuşamayan
Bolivya’nın 2016 yılındaki lityum karbon üretimi yaklaşık 20 ton ile sınırlı kaldı.
Bolivya’nan madencilik alanında ABD başta olmak üzere yabancı ülkeler birinci derecede etki sahibiydi. Ancak Evo Morales, 2006 yılında seçimleri kazanıp devlet başkanı olduğunda;
Jindal Steel, Glencore ve South American Silver başta olmak üzere bu yabancı maden firmalarının linslarını ellerinden aldı ve “stratejik” olarak listelenen madenlerin işletmesini devlet kuruluşlarının kontrolüne verdi.
2016 yılında, yani Bolivya'nın kuruluşunun 191. yıldönümünde konuşan Başkan Yardımcısı Álvaro García Linera, ülkenin lityum kaynaklarının “dünyayı besleyecek yakıt” haline gelmesinden bahsetti ve bunun Bolivya'yı 2025 yılına kadar kıtada güç merkezi haline getireceğini söyledi.
Bolivya, aynı yıl, ülke tarihinin ilk lityum satışını Çin’e yaptı. Çinli China Machinery Engineering Corp firmasına 9.3 ton lityum karbonat satışı yapıldı. Bu lityum piyasasında oyunu değiştirebilecek yeni bir gücün oyuna dahil olması anlamında önemli bir adımdı.
Bu satışın, ABD’nin rakibi Çin’e yapılmış olması ve Çin’in, Bolivya lityum kaynaklarına olan yakın ilgisi, bununla birlikte Bolivya yönetiminin ABD’ye mesafeli duruşu, ABD’nin bu satıştan rahatsızlığını dışa vurmasına neden oldu.
Bu satışın bir başka önemi daha vardı: Lityum çıkartma işleminin gelişmiş ülkelere has bir teknoloji gerektirdiğine dair algıyı kırdı, bunun az gelişmiş ülkeler tarafından da yapılabileceğini gösterdi. Bu bakımdan sanayi ve teknolojik olarak az gelişmiş ülkelere umut kaynağı oldu
Üretilen 9,3 ton lityum karbonat, hemen hemen Jamaika ile aynı büyüklüğe sahip olan Salar de Uyuni'nin güneydoğu kesimindeki Llipi pilot fabrikasından geldi.
Bu satış Bolivya’nın inancını artırdı ve ülke, 2016 sonunda 16 tonluk başka bir satış daha gerçekleştirmeyi başardı.
Bu satışlar, ülkenin lityum kaynaklarına yatırım yapmanın doğruluğuna olan inancı güçlendirdi ve Bolivya, Alman K-UTEC Ag Salt Technologies firması ile yıllık 30 bin ton üretim kapasiteli yeni bir tesisin yapımı için anlaşma imzaladı.
Bolivya’nın Uyuni’deki lityum işleme sürecinin kendisine has bir takım dezavantaları var. Örneğin rakım, yağış alan bir ülke olması vb gibi. Bu nedenle lityum işleme sürecinde örneğin Şili gibi salt güneşten faydalanarak işleme sürecini gerçekleştirememektedir.
Lityum kaynaklarının işlenmesine dair bu sorunun görülmesiyle, ülkede, yabancı şirketleri bu sektöre yatırım yapmalarının önünün açılmasına dair taleplerin dillendirilmesine neden oldu. Piyasaya girmeye deneyen aktörler de başarılı olamayarak geri çekildiler.
Evo Morales, 2009’daki seçimlerde, ülkedeki lityum kaynakarına, 2019 yılına dek 995 milyon dolar yatırım yapta vaadini dile getirdi. Morales aslında başından beri ülkedeki yeraltı ve yerüstü kaynaklardan uluslararası şirketlerin değil, doğrudan Bolivya halkının istifade etmesi
için mücadele etti. Morales yönetiminin uyguladığı politikalarla Bolivya’nın yoksulluk oranı düştükçe ve Bolivya’nın nüfusu sosyal göstergelerini iyileştirebildikçe bu vaadin bir kısmı yerine getirildi. Kaynakların kamulaştırılması ve gelirinin sosyal kalkınmayı finanse
etmek için kullanılması ülkedeki ekonomik iyileşmede kayda değer bir rol oynadı. Bununla birlikte, Morales hükümetinin ulusötesi şirketlere karşı tutumu, onlardan sert bir tepki yarattı ve bunların çoğu Bolivya'yı mahkemeye taşıdı.
Geçtiğimiz yıllar boyunca Bolivya, lityum rezervlerini, zenginliği halkı için ülkeye geri getirecek şekilde geliştirmek için yatırımları artırmak için mücadele etti. Ancak Bolivya, Batılı ulusötesi şirketlerle anlaşma yapamadı. Bunda, ABD’nin Bolivya yönetiminden hoşnut olmaması
ve ona karşı izlediği agresif tutumun etkili olduğunu söylemek mümkün. Şartlar böyle olunca Morales, Çinli şirketlerle ortaklık kararı aldı. ABD ile Çin arasında yeni bir soğuk savaşın başladığı süreçte yapılan bu anlaşmalar, ABD’nin Morales hükümetine yönelik öfkesinin artmasına
neden oldu. Morales'e yönelik darbe, bu zemin üzerinden şekillenerek hayat buldu. Tıpkı Chavez’in Venezuela petrol işletmelerini ulusötesi şirketlerden alarak millileştirmesi sonrası olduğu gibi.
Morales’in ulusötesi şirketlerin sözleşmelerini fesih etmesi ve maden işletmelerini millileştirmesi sonrası ülkede faaliyet yürüten Kanadalı firmaları savunmak için Kanada Başbakanı Justin Trudeau, ABD’yi de yanına alarak, Bolivya üzerinde muazzam bir baskı oluşturdu.
TriMetals ya da bilinen adıyla South American Silver madencilik firması, Morales’in bu adımını uluslararası mahkemelere tışıyarak 250 milyon dolarlara varan tazminatlar talep etti.
Ancak yıllar sonra, 2019 yılında, Trimetals, daha önce talep ettiği tazminatın onda birine, 25.8 milyon dolarlık bir tazminata razı olarak Bolivya ile anlaşmaya vardı ve mahkeme süreci sona erdi.
Morales hükümetinin tesislerine el koyarak millileştirdiği diğer bir firma ise İsviçre merkezli uluslararası madencilik şirketi Glencore’du. Glencore’un üç tesisine el koyan Bolivya yönetimi, bunlara bir kalay ve çinko madeninin yanı sıra iki izabe tesisini de ekledi.
Madenin kamulaştırılması, Glencore'un yan kuruluşunun madencilerle şiddetli bir şekilde çatışmasının ardından gerçekleşti.
Bu tazminat ödemelerinin ölçeği oldukça büyük. 2014 yılında bu kilit sektörlerin kamulaştırılması için yapılan kamu ve özel ödemelerin en az 1.9 milyar dolar
olduğu tahmin ediliyordu. Bunun ne denli büyük bir tutar olduğunu anlayabilmek için, Bolivya’nın gayri safi yurtiçi hasılasının o sırada 28 milyar dolar olduğuna bakmak yeterli.
Burada da çokça Morales ve Chav’in millileştirme politikaları eleştiri konusu olduğu için,
2014'te Financial Times’ın bile Morales'in stratejisinin tamamen uygunsuz olmadığını kabul ettiğini not düşmek istiyorum:"Morales’in ekonomik modelinin başarısının kanıtı, iktidara geldiğinden yabancı rezervlerini artırırken ekonominin büyüklüğünü üçe katlamış olmasıdır."
Morales hükümetinin millileştirme politikası ve Salar de Uyuni'nin coğrafi karmaşıklığı nedeniyle ülkeden çıkan/çıkartılan Eramet (Fransa), FMC (ABD) ve Posco (Güney Kore) şimdi Arjantin'de faaliyet gösteriyorlar.
Evo Morales, ülkedeki lityum kaynaklarının işletilmesinin,
kamu madencilik kuruluşu olan Comibal ve ulusal lityum kuruluşu olan Yacimientos de Litio Bolivianos (YLB) tarafından yapılması gerektiğini savunuyordu ve bu doğrultuda düzenlemeler yaptı.
TBEA Group ve China Machinery Engineering gibi Çinli şirketler YLB ile anlaşmalara imza attılar. Arjantin'de faaliyet gösteren Çin'in Tianqi Lityum Grubu'nun da YLB ile anlaşma yapacağı söyleniyordu. Çinli yatırımcılar ve Bolivya lityum şirketi, lityum çıkarmak ve kârı paylaşmak
için yeni yollar deniyorlardı. Lityum için yeni bir sosyal sözleşme olabileceği fikri, ana ulusötesi madencilik şirketleri için kabul edilemezdi.
Tesla (Amerika Birleşik Devletleri) ve Pure Energy Minerals (Kanada), Bolivya lityumunda doğrudan hisseye sahip olmakya
büyük ilgi gösterdiler. Ama Morales hükümetinin belirlediği parametreleri dikkate alacak bir anlaşma yapamadılar. Morales'in kendisi, lityum alanlarının Çinli olmayan ulusötesi şirketler tarafından ele geçirilmesinde doğrudan bir engeldi. Gitmesi gerekiyordu.
Tesla firmasının, Bolivya’daki darbeden hemen sonra lityum stoklarını astronomik düzeyde artması da bir veri olarak okunabilir. Burada birbiriyle bağlantılı iki noktaya daha vurgu yapmak yerinde olacaktır:
1-2018'de Morales, Bolivya ile lityum kaynaklarının işlenmesine dair Alman ACI Systems ile yapılan anlaşmayı, Salar de Uyuni bölgesi sakinlerinin karşı çıkmaları üzerine anlaşmayı fesh etmişti. Bu ABD ve Tesla için önemliydi, zira firma, Tesla Motors’a batarya tedarik ediyordu.
2- Elektrikli araç, cep telefonu, laptop, kamera vb lityum batarya kullanılan en önemli ürünler konusunda küresel liderliğe oynayan/oynamak isteyen ABD için Bolivya’dan gelecek lityum kaynaklarının kesilmesi, diğer kaynak ülkelerde çoklu yabancı alıcının birikmiş olması nedeniyle
ciddi bir sorundu. ABD’ye doğrudan ve büyük oranda dolaylı olarak Bolivya lityum kaynaklarının akışının durması, buna karşın Çin’e satışın sürmesi, Morales’e yönelik darbenin motoru oldu adeta. Tesla’nın Çin’de fabrika kurmuş olması ve burada ürettiği araçları Avrupa’ya satması
da bu noktada dikkat çekici bir veri.
Lityum iyon pillerin pazarı istikrarlı bir şekilde artış gösteriyor. 2016 yılında lityum-iyon bataryaların piyasa hacmi 20 milyar dolar iken, 2020 yılında iki katını aşmış ve 43 milyar dolar dolaylarına çıkmıştır.
Lityum iyon batarya pazarının 2022’de 60 milyar dolara ve 2024 yılında da 106 milyar dolara ulaşması bekleniyor.
Lityumun tek kullanım alanı bateriler değil. Eczacılık, yapay kauçuk ve roket yakıtı endüstrilerinin önemli bileşenlerinin üretiminde, seramik ve cam imalatında,
fiber üretiminde kullanılıyor. Lityum hidrür hidrojen gazı üretiminde, Lityum hidroksit motor yağı ve gres üretiminde, lityum klorür ve bromür soğutma sistemlerinde kullanım alanı bulur.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Dünyanın lityum zengini ülkekerinden Bolivya, darbe girişimi ve sonrasındaki siyasal kriz nedeniyle ara vermek zorunda kaldığı lityum üretimine yeniden başlıyor. Morales, geçtiğimiz günlerde, bir başka lityum zengini ülkeyi, Arjantin'i ziyaret edip bu konuyu ele aldı.
Hal böyle olunca, lityum rezervlerinin ülkelere dağılımı, lityumun kullanım alanları, onu önemli kılan gelişmeler üzerine iki satır yazmak ihtiyaç oldu. Kanıtlanmış rezervleri konusunda tartışmalar olsa da, Bolivya, dünyanın en fazla lityum rezervine sahip ülkesi kabul ediliyor.
Lityum, çeşitli alanlarda kullanılıyor olsa da, en popüler ve yaygın olarak kullanıldığı alan, hiç kuşkusuz bataryalardır. Cep telefonlarından elektrikli araçlara dek, bir çok cihazın bataryasının ana bileşeni durumundadır lityum. Bu nedenle, geleceğin petrolü niteliğindedir.
Burada Çin’e ve Çin-AB/D ilişkilerine dair yazdığım anilizlerde, sık sık, “Çin’in nasıl böylesine büyük bir ekoomik güç olduğuna, mevcut ekonomik yapısına, Çin'in ekonomik büyümeyi sürdürmek için karşılaştığı zorluklara ve Çin'in ekonomik yükselişinin ABD için yaratabileceği
zorluklara, fırsatlara ve sonuçlarına dair sorular geliyor. İlaveye Trump'ın Çin'e yönelik politikalarının ne denli doğru olduğu da sık sık soruluyor. İşte bu nedenle, bu sorulara yanıt olmasını umduğum, Çin'in ekonomik gelişiminin tarihini, stratejisini, bunun ABD ve küresel
ekonomi ve güç mücadelesine etkilerini ele aldığım yeni bir floodu hazırlamak istedim. Umuyorum ki, bu floodun ardından, bu konuyla ilgili aklınızda bulunan sayısız soruya yanıt bulabileceksiniz. Keyifli okulamalar dileyerek flooda başlıyorum.
Mısır, Yunanistan ve GKRY ile ilişkilerini geliştirip enerji konusunda bir adım daha öne çıkmak için son zamanlarde yeni bir projenin hazırlıkları içinde. Mısır Egemenlik Fonu (SFE), EuroAfriaca adı verilen bu proje için uluslararası yatarımcılar ile gürüşmeler gerçekleştiriyor.
Mısır Egemenlik Fonu (SFE), EuroAfrica iletim bağlantısına yatırım yapmaları ve Mısır'dan elektrik ithal etmeleri için Avrupalı altyapı yatırımcıları ve enerji tüccarlarıyla görüşmelere başladı.
Mısır'ın geçtiğimiz yıl Yunanistan ve GKRY ile 4 milyar dolarlık
EuroAfrica Ara Bağlantısı anlaşması imzaladı ve fonun şu anda altyapı yatırımcıları ve tüccarlarla “fonla birlikte yatırım yapabilecek alternatif kaynaklar bulmak ve iletim hattını geliştirmek için” yaptığı görüşmelerde sonuç alınmak üzere.