1)COVID19 paniği sayesinde bol bol küresel ilaç firmalarının aşı reklamlarını dinliyorsunuz.
Bu aşı reklamlarını doğru tartabilmek adına ekranlarda tek bir namuslu doktorun/uzmanın çıkıp da "%95 Efficacy" oranının ne anlama geldiğini anlattığını duydunuz mu?
2)Duymadıysanız anlatalım
Aşı çalışmalarında kullanılan "Efficacy Rate","Efficiency Rate"'den farklı bir anlama gelir.
"Efficacy Rate",tedavinin ideal ve kontrollü şartlar altındaki etkinliğini ifade eder;Türkçe'ye "etkinlik oranı" olarak çevirebileceğimiz "Efficiency Rate" ise..
3)tedavinin gerçek hayat şartlarında etkinliğini ölçer.
Pfizer'ın %95 "efficacy"(efficiency değil) ile duyurduğu aşı 44.000 kişi üzerinde denendi ve COVID19 kapan 170 hastanın, 162'sinin yalancı aşı(plasebo) almışken; 8'inin gerçek aşı yapılmış olması bu oranı ortaya çıkardı.
4)Fakat çalışmalarda "COVID19 vakası" yeterliliği bir öksürük veya PCR pozitif testine bağlanmış durumda. PCR testlerinin yüksek sahte pozitif oranları ve ölçüm tekniklerine dair ayrıntılar gözönüne alınmazken; testlerde
aşıların ağır COVID19 vakaları ve farklı risk
5)gruplarına yönelik etkinliği hiç bir şekilde ölçülmüş değil.
Kısacası bu çalışmalar aşının ne hayat kurtarma etkinliğini ne de hastalığın yayılmasını engelleme özelliğini ortaya koymuş değiller.
COVID19'unun yayılmasını önleme açısından burun
spreylerinin aşıya göre
6)çok daha etkili olacağına dair bir yazıyı aşağıdaki bağlantıda bulabilirsiniz. npr.org/sections/healt…
7)Bu aşı çalışmalarının en önemli açık noktalarından biri ise aşının etkinliğinin çok kısa bir süre sonra ölçülmesi. Dolayısı ile size aşı reklamlarında "grip aşısı ile aynı oranda etkili" sloganları beslenirken COVID19 aşısının 3,6 ve 9 ay sonraki etkilerinin ölçülmediğini ve
8)bu yüzden etkinliğinin; bu uzun vadeli testlerden geçmiş diğer aşılarla karşılaştırılmasının armut ile elmayı karşılaştırmak olduğunu bilin.Çalışmalarda; vücudun aşılara karşı normalde sergilediği semptomların aynı zamanda COVID19 semptomlarına benzeşmesine yönelik bir kontrol
9)olmaması , sonuçların güvenilirliğini daha da zedeliyor.
Bizimkiler dahil dünyanın bütün ekranlarında "uzman"lar ve "doktorlar" tarafından reklamı yapılan aşılarla ilgili "% 95 oranında etkili" propagandasına inanmadan önce bu aşı çalışmalarının aşının ...
10)hastaneye yatış gerektiren ağır COVID19 vakalarını ve hastalığın yayılmasını önlemedeki etkisini ölçmediğini bilmeniz gerekiyor.
İlaç firmalarının bu aşı çalışmalarına dair şerhleri daha ayrıntılı okumak isterseniz British Medical Journal'de yazan
11) Peter Doshi'nin aşağıdaki iki makalesini öneririz:
"Covıd19 aşıları hayat kurtaracak mı?Mevcut çalışmalar bunu aydınlatacak şekilde tasarlanmamış" bmj.com/content/371/bm…
12)"Pfizer ve Moderna'nın %95 etkili aşıları : Temkinli olup, önce verileri görelim"
13)Milletin kanına aşı ile birlikte zerkedilmeye çalışılan propagandaya karşı farklı bilim adamlarının ve uzmanların verilerle ve bilimle destekleyerek ortaya koyduğu bakış açıları her zamankinden daha değerli.
Panik yerine verileri sağlam kafa ile değerlendirmeyi
14)savunanları "aşı ve bilim karşıtlığı" ile damgalamaya çalışan bilim imamlarının arkasında küresellerin planları doğrultusunda secde etmek zorunda değiliz.
Bu Millet'e ikinci bir Oktar Babuna vakası yaşatamayacaksınız.
SON
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
1)Küresel ilaç şirketlerinin pazarlama stratejileri "yeni hasta" ve "yeni hastalık" yaratmak üzerine kuruludur.
"Yeni hasta" yaratmanın yolu toplumun sağlıkla ilgili kaygı katsayısını arttırarak, hastalık hastası birey sayısını arttırmaktır.
2)"Yeni Hastalık" yaratma konusunda bu tröstler ciddi yatırımlar yaparak , yaratıcılığın sınırlarını zorlarlar.
Bu alanda son dönemde kadınların doğal yaşam döngüsünün parçası olan adet dönemlerini "PMS Sendromu" diye hastalığa dönüştürmeleri güzel bir örnektir.
3)Daha vahim bir örnek ise, küresel ilaç şirketlerin çocukları pazar olarak belirleyip, çocuk yaramazlığını "Attention Deficiency Hyperactivity Disorder" (ADHD) başlığı altında hastalığa dönüştürmelidir.
Hedef ebeveynlere , doktorlara ve rehber öğretmenlere çocuk yaramazlığını
1) @Ducane Cündioğlu'nun çok özlü bir tespiti vardır:
"Fiziği bilmeden metafiziği konuşuyoruz."
Konuştuğunuz konunun arka planındaki gerçekleri, matematiği bilmeden o konuyu tartışmanın acizliğini ifade eden bu tespit , gündemin baş köşesine oturan COVID19 konusunda da geçerli.
2)Her gün televizyonlarda COVID19'a yakalanların, iyileşenlerin,ölenlerin rakamları stilize grafikler eşiğinde gözümüze sokuluyor. "Uzmanlar" sürekli COVID19 tartışıyor fakat sormak lazım:
Bugüne kadar kaç TV programında meşhur PCR testinin nasıl işlediği konuşuldu?
3)Kaç uzmandan "COVID19 testi pozitif çıktı" ibaresinin ne anlama geldiğinin tekniğini dinlediniz?
Bu testlerin yüksek yanılma oranları hiç bir şekilde gündeme getirilmezken, bu testlerin nasıl pozitif sonuç verdiğinin masaya yatırıldığına şahit oldunuz mu?
1)May Lai katliamından derin acı bir çığlıkla çırılçıplak kaçmaya çalışan kız çocuğunun da;
topraklarında tek bir iz kalmayana dek katledilen kızılderilinin de;
meşhur Tokyo yangınında ABD'nin napalm bombaları altında etleri kemiklerinden ayrılan Japonun da;
2)bütün hazineleri yağmalanmakla kalmayıp 1 milyon vatandaşını kaybeden Iraklı'nın da;
12 Eylülünden FETÖ'süne bu topraklarda kanına girdiği nice masumun da acısını yüreğinde hissedenler için #ABDÇöküyor tezinin tabiki bir "hÜsnü kuruntu" (Wishfull thinking) boyutu var.
3)Lakin bu hüsnü kuruntu ; bu tezin bir matematiği olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Statiği bozulan her yapı gibi , ABD'nin çöküşü de artık kritik eşiği geçmiş bir dinamiğin
üzerine oturmuş bir kader ve son yaşananlar bu yolda yaşanan kalp krizlerinden sadece biri.
1)Tarihin, Facebook'tan sonraki en büyük insan(lık)deneylerinden birinin ilk safhasının sonuna yaklaşıyoruz.
Herkesi "izleme" hedeflerine ulaşan küresellerin sonraki hedefi herkesi "etiketleme".
İnsanın vücud bütünlüğüne yönelik şeytani bir hamle ile karşı karşıyayız.
2) Herkesi izlemekle yetinmeyecekler, herkesi etiketlemeyi hedefliyorlar.
Küresellerin ABD-Çin ortaklığıyla kotardığı COVID-19 üzerinden hedefleri doğrultusunda
yaklaşık 3 ay içinde çok ciddi bir veri topladılar; Devletlerin/Milletlerin reflekslerini, hareket
tarzlarını ölçtüler.
3)Bunu da Bill Gates gibi küresel elitlerin sahnedeki adamları aracılığı ile fonlanan WHO gibi sözde uluslararası kurumlar üzerinden koordine ettiler.
Facebook projesinden bu yana insanlık hakkında bu kadar kapsamlı bir veri toplanmamıştı.
1)#Covid_19 salgınının biyolojisinden bağımsız olarak yürüyen bio-politiğinin en önemli ayağı kitlelere virüsten daha tehlikeli bir paranoya yaymaktan geçiyor.
Bunun için de kitlelerin üzerlerine boca edilen veri bulutunu sağlıklı hazmedemeyeceğine güveniyorlar.
Haklılar.
2)Ortalık kırmızılarla boyanmış ısı haritaları ve gerekli normalizasyon çalışmaları yapılmamış yukarı doğru yükselen grafiklerle dolu.
Onca veriyi ve bilgiyi doğru hazmetmek , ihtiyat ile paranoya arasındaki dengeyi tutturabilmemiz açısından şart.
Aksi takdirde yaratılmaya
3)çalışılan panik havası, orta vadede biyolojisini doğal olarak yeneceğimiz bu virüsün uzun vadeli politik etkilerinin virüsten daha tehlikeli bir boyuta taşınmasına vesile olacak.
O yüzden #Covid_19 salgınını doğru bir terazide tartmamız şart.
1)Korona virüsünün Wuhan'daki "Dünya Ordu Oyunlarına" katılan ABD askerleri üzerinden Çin'e taşındığı ve 18 Ekim 2019'da 5 yabancının Wuhan'da bilinmeyen bir enfeksiyondan dolayı hastanelik olduğu kesinleşti.
Bu olayın hemen öncesinde Ağustos ayında...
2)ABD Marylan'daki askeri biotehlike laboratuarını , laboratuarın güvenlik standartlarını karşılayamadığı ve sızıntı olduğu gerekçesi ile kapadı.
Bu sıralarda ABD'de e-sigaralardan(vaping) kaynaklandığı iddia edilen akciğer hastalıkları furyası yaşanıyordu.
Bu muamma
3)hastalığın kaynağı olarak bu e-sigaralar gösteriliyordu ama bu iddia bir türlü kanıtlanamadı.
Anlaşılan o ki ABD ordusu yediği haltı kapatmak için suçu yükleyebileceği bir olağan şüpheli bulmuş ve bunu propaganda kanallarından piyasaya sürmüştü.