Tarihimiz malesef hurafelerle dolu. Gerçeğinden çok uzak, uydurulmuş karakterler. Mevlana'lar, Abdülhamid'ler, Vahdettin’ler. Öylesine yer etmiş ki toplumda, biz çıkıp "Ne olursan ol gel" sözü Mevlana’ya ait değil, sonradan uydurulmuş deyince linç ediliyoruz.
Düşünün ki, Mevlana ile özdeşleşmiş "Ne olursan ol gel" sözü Horasanlı mutasavvıf ve şair Ebu Said Ebu'l Hayr'a ait ve yüzyıllardır bir başkasına, Mevlana’ya atfedilmiş. Birkaç caps, bir kaç uydurma söz.. Gerçeğinden çok farklı bir Mevlana yaratılmış.
İnternette görüp Mevlana imzasıyla paylaşılan sözlerin neredeyse tamamı sonradan uydurma ve insanlar inanmak istedikleri için inanıyorlar.
Aynı şekilde Abdülhamid meselesi. Dizide gördükleri abdestsiz yere basmayan Abdülhamid modeli insanların hoşuna gittiği için gerçek Abdülhamid ile karşılaşmaya kendilerini hazır görmüyorlar. Böyle olunca gerçeği söyleyeni linç etme yoluna gidiliyor.
Biz tarihçilere düşen görev ne olursa olsun gerçeği yazmaktır. Bunu yapmaya çalışıyoruz. Tarihimizin her dönemi bize ait, bizim tarihimiz. Görevimiz kimseyi peşinen övmek veya yermek değil. Sadece doğruyu yazmak. Bunu yaptığımı düşünüyorum ve yapmaya devam edeceğim.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
