Mustafa Sabri 1869'da Tokat'ta doğdu. Kayseri'de ve İstanbul'da medrese tahsili gördü, sonra siyasete girdi, Hürriyet ve İtilâf Partisi'nin kurucularından oldu ve Tokat'tan milletvekili seçildi.
O günlerin en sert şekilde konuşup yazan politikacılarından idi, siyasî ve dinî çok sayıda yazı kaleme aldı, Vahdettinin Damad Ferid Paşa hükümetlerinde dört defa şeyhülislâmlığa getirildi ve "sadrazam" yani "başbakan" vekilliği de yaptı. Sevr anlaşmasına olur fetvası verdi.
Kurtulus savasina karşi çikan fetvalar verdi. Mustafa Kemal' e kin kustu.
Yunan kazanacak ve bu Kemali eşkiyalara haddini bildirecek ardindan Istanbul hukumetiyle anlaşma sağlayacak rahata erecek bu millet diye beyanatlar verdi.
Yunana direnmek caiz degildir diye Fetva Veren Teali islam Cemiyetinin baskani idi. Iskilipli Atifta baskan yardimcisi idi.
Fetvalari ingiliz ucaklariyla Anadoluya atıldı.
1922'de zaferin ardından Türkiye'yi terkedip kaçtı , Lozan Anlaşması'ndan sonra hazırlanan "150'likler" listesine alındı Romanya üzerinden Yunanistan'a kaçtı,
Sabık şeyhülislâm, Yunanistanda rahatti.
Devlet destekli osmanlica gazete dahi çikardilar..
Dinî eserlerin yanısıra siyasî yayınlar da yaptı, gazeteler çıkartıp kitaplar yazdı ve Türkiye'deki yeni rejimin en şiddetli muhaliflerinden oldu.
Kalemi kuvvetli, üslûbu da hayli sertti; polemiklerinde "ahmak", "mel'un", "hayvan" ve "köpek" gibisinden sözleri rahatça kullanırdı...
Siyasî yayınlarında sadece tek bir kişiye, Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları için "âsî" fetvası veren ve bir ara kendisinden sonra şeyhülislâmlığa getirilen Dürrizâde Abdullah Efendi'ye hayran olduğunu yazmisti.
1927'DE "İSTİFA" ETTİ
Mustafa Sabri, Tarihte
"Türklükten istifa ettiğini" açıkça yazan ilk kişidir.
"Türklük'ten istifasını",Yunanistan'da bulunduğu sırada çıkarttığı "Yarın" gazetesinde 1927'nin 29 Temmuz'unda yayınladığı "İstifa Ediyorum" başlıklı şiiri ile duyurdu.
Şiir,
"Ben de aynıyla reddedip Türk'ü, /
Attım üstümden en elîm yükü.. /
Tevbe yarabbi tevbe Türklüğüme!.. /
Beni Türk milletinden addetme!.." mısralarıyla son buluyordu!
Yunana buradaki müslümanlar Türk değil, sadece müslümandır fikrini veren adamdır. Yunanistan oradaki Türkleri Türk saymaz, yunan vatandasi muslumanlar der.
Alıntıdır.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Evet; NİĞDE ve ULUKIŞLA’da oldu bunlar..
Ama neden yaptı..? Niçin oldu..? Sebep neydi..?
Bu işin arkasındaki gizem neydi..? sorusunu kimse sormadı..
Meydanı boş bulan Atatürk ve Cumhuriyet düşmanları 70 yıldır bu propagandayı yaptı. Maalesef gerçeği bilemeyen ve doğru bilgiye ulaşma imkanı olmayan halkımızın büyük bir bölümü bu yalanlara inandı..
Yalanın siyasi rant sağladığını gören iktidar mensupları dozunu her geçen gün artırarak yalanlarına devam ediyor.
Daha birkaç gün önce diyanetçi bir öğretim görevlisi Tv ekranlarından
1947 yılında, elleri kelepçeli olarak Bursa garajında otobüsten, çıkını sırtında elleri kelepçeli olarak, jandarmalar arasında sürgün olarak Bursa’ya girer ..
Günlerce gazetelerde iş arayıp bulamaz , para kazanmak için çok değişik işler yapar. Bir süre yağlıboya ile yastık yüzlerine resimler yapar. Renk renk Bursa ipeklileri üzerine gül, menekşe motifleri, manzara resimleri çizer.
"Sizler, üzerinize büyük bir mesuliyet almış bulunuyorsunuz. Genç dimağlar, ancak sizlerden ilham alacak ve kurtulan vatanı mamur kılacaklardır.
Bir talebe, Cebirden bir formül unutabilir, kimyadan belki bir madeni hatırlayamaz. Fakat Efendiler; bir talebe, tarihini asla unutmamalıdır ve ona tarihi unutturulmamalıdır.
#MustafaKemalATATÜRK
Bir işi zamansız yapmak, o işi başarısızlığa uğratmak olur. Her şey sırasında ve zamanında yapılmalıdır. 1919 (E.ÖK Atatürk’le Beraber II, s. 235)
Herhangi bir zorluk önünde kaldığım zaman benim yaptığım iş şudur: Vaziyeti iyice belirlemek, sonra bu vaziyet karşısında alınacak tedbirin ne olduğuna karar vermek.
Bu kararı bir kere verdikten sonra artık acaba yapayım mı, yapmayayım mı, diye tereddüt etmemek, tereddütsüz kararı uygulamak! Ve başaracağıma inanarak uygulamak! (G.D.D., s. 109)