İslamiyetten önce, yahudiler, hristiyanlar, mekkeli müşrik din adamları, arabistan inanç sistemi üzerinde etki sahibi olan adamlar, adı üzerinde "din adamları" ehli kitap, tapınakları var, ellerinde İncil, Tevrat var.
Bu müşrik din adamları;
"Din bizden sorulur, Allah birini seçecek ise Kabe'nin sahibi biziz, dağda koyun güden Muhammed de kim oluyor" diyorlar.
"Allah'ın Evinin hizmetkarı biziz, biz dururken, Tapınağa hiç gelmemiş, daha önceki kutsal kitapların hiçbirini okumamış, hiç bir kıssa anlatmamış, herhangi bir yerde herhangi bir şekilde dini vaaz vermemiş birisi mi peygamber olacak ?" diyorlar.
"Biz dururken, şu şehirden iki büyük adam dururken, dağlarda dolaşan, koyunları güden bir çoban, O mu bize Allah'ın sözlerini getirecek" diye küçümsüyorlar, dışlıyorlar ve kabul etmiyorlardı Muhammedi.
Gerek Yahudiler, Gerek Hristiyanlar ve O gün ki Kabe'ye hizmet eden Dindar kureyş büyükleri, eğer peygamber onlara; Hoşlarına giden, mallarına sürülerine dokunmayan, tarlalarına kölelerine dokunmayan ayetler getirseydi, Ondan iyisi yoktu, öpüp başlarına koyacaklardı.
Nitekim Ebu Cehil diyordu ki;
"Araplardan bir peygamber, üstelik Kureyş Kabilesinden bir peygamber demek seçti Allah...Güzeeeell Çok Güzellll..."
Bu gayet hoşuna gidiyor ilk önce;
"Hiç fena fikir değil, bununla arapları birleştirebiliriz" diyor.
"Düşünsenize,bizden bir peygamber!
Allah, O kadar millet dururken, Arapların içinden bir peygamber seçmiş, bu da arapların üstün olduğunu gösterir" diyordu.
Halbuki öyle birşey yoktur, Allah bir milletten bir peygamber seçti diye, o millet üstün olamaz!!
Bir milletin dilinde kutsal kitap yazıldı diye o milletin dili üstün olamaz, Üstünlük takvadadır.
Kim etrafına en az zarar veriyorsa, en üstün odur..Kur'an'ın ölçüsü de budur..dolayısıyle, Kavim, Soy, Sop, Kabile v.s bunların hepsini geçiniz, öyle bir şey yok.
Ama Ebu Cehil öyle demiyor,
Ebu Cehil'in mantığı başka türlü işliyor, diyor ki;
"Güzeeeel Araplardan bir peygamber! bunu kullanmalıyız, bu işimize yarayabilir" diyor, amma ve lakin Peygamber olduğunu söyleyen Muhammed'in sözleri Ebu Cehil'in hoşuna gitmiyor.
"Ya iyi güzel de kardeşim, şimdi bu ayetlere bakıyoruz, bizim malımızla, davarımızla, karımızla, cariyemizle, kölemizle, tarlamızla, bağımızla, bahçemizle ve oralarda çalıştırdığımız marabalarımızla uğraşıyor kardeşim!! Biz böyle bir Allah'ı nasıl kabul ederiz.? " diyor.
"Bizim düzenimize dokunuyor, canımızı sıkan ayetler bunlar, o nedenle bunları kabul edemeyiz!" diyor.
Tüm mevzu budur...
Yoksa Ne Allah, Ne Peygamber,
Ne Risalet, Ne Peygamberlik,
Hiç itiraz ettikleri şeyler değil,
Kur'an'da geçen konular, onların hoşlarına gitmiyor!
O nedenle ayetleri inkar ediyorlar.
Yani kafir oluyorlar, ayetlerin üstünü örtüyorlar.
Peki Ayetlere Kafir Olmak,
Ayetlerin Kafiri Olmak Nedir ?
Kafir Kelimesi bugünki Türkçe'de kullanılan anlam terim değildir, mahfedilmiş Kur'an karomlarından bir tanesidir.
Ebu Cehil'in yukarıda yaptığı açıklamalar kafirlik oluyor.
Yani; Allah'ı kabul ediyor, Peygamberi kabul ediyor, Risaleti kabul ediyor, Bunlar güzel şeyler, bizim taraftar olduğumuz şeyler diyor.
Eee peki ?
"Ama sen diyorsun ki köleleri serbest bırak, haa şimdi bu olmadı" diyor.
Yani Ebu Cehil; Allah'ın ayetinin inanabileceği halde çıkarına dokunduğu için üzerini örtüyor. "Aman aman bunu kimse duymasın" diyor..Allah'ın böyle söylediğini sakın ha kimseye söyleme diyor.
Bir sürü kölesi var Ebu Cehil'in...
Allah ne diyor? Ellerinizdeki bağı bahçeyi çalışanlarla eşit bir şekilde paylaşın diyor, aman ha bu ayeti de kimse duymasın diyor.
Allah ne diyor?
Kabe'ye getirilen malları, hediyeleri iç etmeyin, cebinize indirmeyin diyor.
Bunlar, bugün de geçerli ayetler değil midir?
O gün Kâbe idi, bugün ise, dernekler, vakıflar, yandaşa peşkeş çekilen devlet kurumları v.s v.s
Adam koltuğa oturuyor, buranın yöneticisi benim diyor, götürdüğü haram paranın haddi hesabı yok, bu tip haramzadelerin, O dönemki Kâbe bekçilerinden hiçbir farkları yoktur.
Evet Dostlar; R.İhsan Eliaçık Hocamız, Ebu Cehil'den böyle bahsediyor.
~~~~////
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Sufi İçerikli Müziklerin Yanı Sıra Tasavvuf Temalı Şiirleri Bestelemesiyle Bilinir.
Firdevsi'nin Şehname'si ve Mevlana'nın Şiirleri Üzerinde Çalışmış Olan Kürt Müzisyen, İran Bülbülü Olarak Anılmakta ve İran'ın Pavarotti'si Kabul Edilmektedir.
1873-1909 Yılları Arasında İran Milli Marşı Kabul Edilen Salâm-e Shâh'i Seslendirmiştir. 2012'de Orkestra Şefliğini Loris Tjeknavorian'un Yaptığı Armenia Komitas Senfoni Orkestrası ile Birlikte Kürt Halk Eserlerini Seslendirmiştir.
Ur-Nammu; General Otto Hikal'in kardeşidir ve Otto Hikal'in ölümünden sonra Ur Şehri'nin kralı olmuştur. Ur Nammu Kanunlarının yazılı olduğu tabletler, M.Ö 2050-2100 yıllarından kalma olup Hammurabi Kanunları'ndan daha eskidirler.
Urukugina Kanunları, Ur Nammu Kanunlardan daha eskidir ama bugüne ulaşmış yazılı örnekleri çok fazla yoktur, gelin hep birlikte bu kanunlara göz atalım;
🍁Bir adam cinayet işlerse,
o adamın öldürülmesi gerekir.
🍁Bir adam soygunculuk yaparsa,
o adam öldürülür.
🍁Bir adam adam kaçırma suçu işlerse, hapsedilir ve 15 şekel gümüş öder.
🍁Eğer bir köle bir başka köleyle evlenir ve evlendiği köle özgür bırakılırsa, evlenen köle evden ayrılamaz.
🍁Eğer bir köle yerli (özgür) bir insanla evlenirse, ilk doğan oğlunu sahibine verir.
#FLOOD SON MED KRALI ASTİAGES VE HARPAGOS'UN İHANETİ;
Heredot'a göre, Astiyages bir rüya görür. Rüyasında kızı Mandana öyle bir su bırakır ki, oluşan suyun içerisinde Astiyages boğulur. Astiyages bu rüyayı yorumculara anlatır.
2-)
Onlar “Madana’nın bir oğlu olacağını ve bu oğlun Astiyages’in yerine geçeceğini” söylerler. Bunu önlemek için o zaman Medlerin bir nevi yardımcıları konumunda olan, ancak uzaktan da kültürel bağları olan Persli Kambiyeses’e kızını vererek evlendirir.
3-)
Böylelikle ileride olabilecek bir olay engellenmiş olacaktır.
Hikayenin devamında ise, Mandana’nın bir çocuğu olmak üzeredir, O ara Astiyages benzer bir rüya daha görür. Remilciler, yani rüya okuyucular geçmişte söylediklerinin halen geçerli olduğunu söylerler.
Siz Ünlü Bilgeler! Halka ve Halkın batıl inancına hizmet ettiniz hepiniz, hakikate değil!
İşte tam da bu yüzden saygı gösterildi size.
Bu yüzden katlanıldı inançsızlığınıza,
Çünkü halk için bir nükteden,
sapa bir yoldan ibaretti o.
2-)
Efendi böyle korur kölelerini ve keyif
alır onların küstahlığından.
Ama köpekler kurtlardan nasıl nefret ederse: İşte öyle nefret eder halk da özgür tinli kişiden, zincirlerin düşmanından, tapınmayandan,
ormanı mesken edinenden.
3-)
Onu saklandığı delikten çıkarmak;
Halkın gözünde her zaman,
“Adalet Anlayışı” budur: Hâlâ en keskin dişli köpeklerini salar onun üzerine.
“Hakikat neredeyse: Halk da zaten orada! Yazık, yazık arayanlara!”
Bu sözler yankılanmıştır ezelden beri.
Sümerlerden Günümüz Semavi Dinlerine Kadar Yüce Yaratıcının Azameti Hep Var Olmuştur.
Çok Tanrılı Antik Mezopotamya'da
Her Ne Kadar Çeşitli Tanrılar Olsa da, Bu Tanrıların da Tanrısı Yani Lideri Vardı.
2-)Anu,Sümerlerin Gökyüzü Tanrısı, Cennetin Tanrısı,Takımyıldızların Efendisi,Tanrıların Kralı Olarak Adlandırılır ve Göksel Katmanların En Üstünde Oturur,Suç İşleyenleri Yargılayacak Güce Sahip Olduğuna ve Kötülükleri Yok Etmek İçin Asker Olarak Yıldızlar Yarattığına İnanılırdı.
3-)
Gökyüzü ile ilişkilendirilen An veya Anu, Mezopotamya Tanrı Panteonundaki En Eski Tanrıdır.
Yeryüzü Tanrısı Enlil ve Su Tanrısı Enki ile Beraber Üçlemenin Bir Parçasıdır,Sümer’in Akkadlılar Tarafından İşgal Edilmesinden Sonra Akkadlılar Tarafından Anu Olarak Adlandırılmıştır.
HİTİT DİLİ VE KÜRT DİLİ'NİN ORTAK BAZI KELİMELERİ;
Hitit Dili Hint-Avrupa Dil Grubuna Bağlı Bir Dildir, Dolayısıyla Kürtçe İle Benzer Birçok Kelime'ye Sahiptir.
Bu Konu Hakkında Araştırmacı,Yazar
@FikretYasar55 Hocamız Sizin İçin
Bazı Kelimelerin Karşılaştırmalarını Yapmıştır.