🗽🇹🇷Flood: Osmanlı’da kendi heykelini yaptıran ve hatta New York’ta bulunan Özgürlük Heykelini Mısır için yaptırıp parasını da ödeyen, ilk ve tek heykeli olan padişah Sultan Abdülaziz ve heykellerinin hikayesi...⏬
1867 yılında Fransa’da gerçekleştirilen bir fuara katılan Sultan Abdülaziz, bu ziyaret sonrası batı usulü protokol, mekân düzenlemesi gibi konularda yeniliklere açık olmuş ve desteklemiştir. İlklerin padişahı diyebileceğimiz Sultan Abdülaziz, Avrupa seyahatinden dört yıl sonra
yine bir ilke imza atmıştır. Daha önce birçok padişahın plastik sanatlara ilgisi olmuşsa da heykel sanatı dinî sebeplerle kabul görmemiştir. Sultan Abdülaziz ise 1871 yılında sipariş ile kendi heykelini yaptırmak istemiştir.
1871’te Floransalı sanatçı C. F. Fuller tarafından
tasarımı gerçekleştirilen heykelin döküm işlemi 1872’de Münih’te gerçekleştirilmiştir. Sultan Abdülaziz, tunçtan yapılan heykelinde gerçek boyutta ve at üstünde tasvir edilmiştir. Padişahın hükümdarlığı süresince önce Dolmabahçe, ardından Topkapı Sarayı’na nakledilen heykel,
Beylerbeyi Sarayı’nda havuzlu salonun kara tarafında ziyarete açıktır. Sultan Abdülaziz, kendi heykelini yaptırdıktan sonra heykel sanatına ilgi göstermeye devam etmiş, sarayın bahçesinde çeşitli noktalara yerleştirilmek üzere onlarca hayvan heykeli yapılmasını istemiştir.
Yeniliklerin ve sanatın yanında olan Sultan Abdülaziz’in usta heykeltraşlara yaptırdığı heykellerin bir kısmı bugüne ulaşmıştır. Ondan sonra Osmanlı Dönemi boyunca hiçbir padişah heykelini yaptırmamıştır.
Bu durum, Sultan Abdülaziz’i Osmanlı Devleti ve heykel sanatı ilişkisinde ilk olmanın yanı sıra tek kişi de yapmaktadır. Hatta New York’taki Özgürlük Anıtı’nın yapımı da ona bağlanmaktadır. Şöyle ki;
Süveyş Kanalı’nın açıldığı dönemde, Auguste Bartholdi adında genç bir heykeltraş arkadaşları ile beraber Mısır’a gitmişti ve firavunlar zamanından kalma tarihî mekânları dolaşıyordu... Eserlerden fazla etkilenen Bartholdi, Mısır için bir heykel yapma hayaline girdi,
1867’de temaslarda bulunmak için Paris’e giden İsmail Paşa ile buluştu ve kanalın Akdeniz’e açıldığı yere, yani İskenderiye taraflarına dev bir heykel yapılması konusunda anlaştılar.
Heykel klasik giysilerine bürünmüş Mısırlı kadın şeklinde ve elinde “Asya’nın ışığının Mısır’dan geldiğini” sembolize eden bir meşale tutacaktı. Böylelikle “dünyanın yedi harikası”ndan biri olan ama yüzlerce sene önce yıkılan İskenderiye Feneri yerine anlamlı bir eser geçecekti.
Bartholdy iki sene boyunca İsmail Paşa ile temasta bulundu, heykelin topraktan mâmul modellerini de hazırladı, hattâ parçalar halindeki eserinin Marsilya’dan bir gemi ile İskenderiye’ye naklinin çalışmalarını bile yaptı.
Ancak müslüman ülkede kadın heykeli Dikmen’in halkta rahatsızlık yaratacağı düşüncesi ve maddi problemler üzerine Kanal 1869 Kasım’ında büyük ama “heykelsiz” törenlerle açıldı, Bartholdi’nin kısmen tamamlanmış eseri ise, Paris’te bir depoda tozlanmaya terkedildi…
O yıllarda dünyanın bir başka tarafında, Fransa ile Amerika Birleşik Devletleri arasında büyük bir muhabbet yaşanıyor ve taraflar birbirlerine jest üstüne jest yapıyorlardı. Paris’te kurulan Fransız-Amerikan dostluk grubunun lideri olan Edouard Rene Lefebvre de Laboulaye,
Fransız Amerikan dostluğunu daima hatırlamaları için bir hediye gönderilmesi konusunda ikna etti ve hediyenin devâsâ bir heykel olması kararlaştırıldı. Heykel bir elinde hukuku simgeleyen bir kitap tutacak, diğer elinde “dünyayı aydınlatan özgürlüğün sembolü” bir meşale olacaktı.
Sipariş aynı heykeltraşa, F. Bartholdi’ye verildi. Bartholdi’nin eseri zaten hazır gibiydi, senelerden beri depoda duruyordu ve tek eksiği üst kısmında, yani ellerinde, kollarında yüzünde bazı değişiklikler yapılması, yani Mısırlı kadının Romalı bir hanıma dönüştürülmesiydi.
Özgürlük Anıtı ilk yapıldığı tarihte kızıl/kahverengi bir renge sahipti ve zamanla günümüzdeki yeşil rengi aldı. Heykelin tacındaki yedi diken, dünyanın yedi okyanusunu ve yedi kıtasını temsil ederek tüm dünyadaki özgürlük mücadelelerini selamlar.
Ayrıca heykel İngilizcesiyle Statue of Liberty, Roma'nın Özgürlük tanrıçası Libertas model alınarak tasarlanmıştır.
Eyfel Kulesi'nin tasarımcısı Gustave Eiffel, aynı zamanda Özgürlük Anıtı'nı tasarlayanlardan biridir ve Paris'te ilk heykelin bir kopyası da bulunmaktadır.
Kadın özgürlüktür. Heykelin elinde bulunan tabletin üzerinde Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi'nin tarihi olan 4 Temmuz 1776 tarihi yer alır.
Çoğumuzun dikkatinden kaçar ancak özgürlüğü tasvir eden kadın, zincirlerini kırmış durumdadır. Aynı zamanda havada olan sağ ayağı, zulüm ve kölelik prangasını yıkmış olan kadının kurtularak ileriye attığı ilk adımı sembolize eder.
Ayrıca Sultan Abdülaziz bir bestekardı. Klasik müzik üzerine besteler yapıyordu. “Valse Davet” ve “Goldol Şarkısı” bunlardan bazılarıdır.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Medusa’yı hiç kanatlarıyla gördünüz mü? Şeytanlaştırılan ancak zavallı bir suçsuz olan, sırf güzel ve özel diye tecavüze uğradığı için lanetlenen bir kadın, Medusa. İlk tecavüze uğrayan, bu iğrenç olayın mite dönüşmüş hali. Tüm masum olup dışlanan, suçlanan kadınların sembolü.
Atina'daki Athena tapınağında; Phorkus ve Keto'nun kızları olan Sthenno, Euryale ve Medusa isminde üç kız kardeş yaşardı. Bu üç kız kardeşten sadece Medusa ölümlüydü. Medusa'nın güzelliği yüzünden yeryüzündeki bütün kadınlar onu kıskanırmış. Medusa kendisini tanrılara adamıştı.
Athena evinde yaşayan bu güzel kızı gördüğünde güzelliğinden etkilenmiş ama kendisi kadar güzel ve akıllı görmeyip umursamamış. Poseidon, karısı Athena'nın tapınağındaki Medusa'yı görünce onu arzulamış fakat bir ölümlüye aşık olduğu için küçümsenmekten korkup bunu gizlemiş.
📌Güne egzotik bir floodla başlamak istedim. ESKİ TÜRKLERDE CİNSİYET DEĞİŞTİRME, TRAVESTİZM ve YENİDEN DOĞAN ŞAMANLAR🦋🧝🏼♀️
Altay şamanizminde cinsiyet değişmenin en uç noktası erkek şamanın tıpkı kadınlar gibi doğum yapmalarıdır. Hatta adayın ölüp dirilmesi olarak bilinen⏬
..parçalanması sırasında da doğurma aktı görülmektedir. Ksenofontov’un derlemelerinde Güneş ve Ay Dağı’nda yeni soyulmuş huş ağacının üstünde parçalanan erkek aday, tıpkı bir kadın gibi doğurur. Tıpkı kadınlar gibi doğuran erkek şamanların olması, onların kendilerini erdişi
olarak tanımlaması olgusuna dayanır. Ayrıca şamanların çok sevdikleri anlatılar içerisinde fallus ve vulva önemli bir yer tutar. Bu anlatılanların erotizm mi, yoksa şamanların biseksüel varlıklarını öne çıkarmalarına mı dayandığı bilinmemektedir.
📌FLOOD: Erkeklerin olgun kadın “milf” sevdasının mitolojik kökeni. Oedipus ve Sphinx, Gustave Moreau.
Oidipus kompleksi Freud'un kurucusu olduğu psikanalitik teoriye göre karşı cins ebeveyni sahiplenme ve öteki ebeveyni safdışı etme konusunda beslenen duygu ve fantezilerdir.⏬
Freud'a göre her çocuğun ilk aşkı karşı cinsteki ebeveynidir. Erkek bebeğin sürekli annesine şımarması, babasının annesiyle ilgilenmesinden rahatsız olup ağlaması veya araya girmesi örnek olarak verilir.⬇️
Erkek çocuk genellikle evde güçlü bir otoritesi olan güçlü rakibi babadan çekindiğinden her iki ebeveynden de uzaklaşmak zorunda olduğunu hissederken, annesinden çekinen kız çocuk hayran olduğu güçlü babasına daha çok yaklaşır.⬇️
Flood: Ma’at Antik Mısır’da Adalet ve Doğruluk Tanrıçası
Eski Mısır’da doğruluk, adalet anlayışının timsali ve her şeyin üzerinde yer alan bir ilke olarak tanrıça kişiliğine bürünmüş “kozmik düzen” olarak kabul edilir. İnsanlar onu Güneş ve Ay’ın düzenli döngüleri...
Nil’in yıllık taşkınları, istikrarlı yönetim ve toplumsal uyum aracılığıyla kavrardı. Güneş Tanrısı Ra’nın kızı, Tanrıların Katibi Thoth’un eşiydi. İki Hakikat olarak bilinen tanrıçanın başlıca görevi firavunların yertanrısı Geb’in tahtına ne kadar layık olduklarını belirlemekti.
Saçına yüksek bir tüy takmış ve bazen de kanatlara sahip bir kadın olarak tasvir edilse de Ma’at sadece bir tanrıça değil, yaratılmış evrenin düzenleyici ilkesi ve varoluşun tasarımını mümkün kılan yasa olarak kabul edilir ve bu yasa, firavundan sade vatandaşa kadar geçerlidir.
The Accolade - Edmund Blair Leighton’un şövalyeliği ve sadakati anlattığı tablosu. Hayatını bu hizmete adamış olan kişinin sadakati en çok ihtiyaç duyulan olgulardan biri haline geldi. Bir şövalye kadar sadakatli ve onurlu birine kim ihtiyaç duymaz ki?
Şövalyelerin uyması ya da benimsemesi gereken 10 temel ilke vardı. Bunlar:
1️⃣Kutsal saydığı değerleri ölümü pahasına korumak.
2️⃣Savunmasız ve acizleri korurken onlara saygı göstermek.
3️⃣Ülkesini sevmek.
4️⃣Düşmandan önce savaş meydanından geri çekilmemek.
5️⃣Tek bir kadına karşı aşk beslemek, ona bağlı olmak.
6️⃣Kötülüklerin ve acımasızlığın karşısında durmak.
7️⃣İnandığı değerlerle çakışmadığı sürece, emri altında olduğu amirlerinin tüm emirlere uymak.
8️⃣Sözüne sadık olmak, onurunu küçük düşürecek davranışlardan uzak durmak.
📌Kadınların tarih boyunca geçtikleri zorlu denemeler üzerine hoşunuza gitmeyecek bir makale...
Eski çağlarda bir kadın erkek libidosu yüzünden tecavüze uğrayıp zarar gördüğünde ailesine tazminat ödenirdi ve çok nadir de olsa kayıp durumunda tazminat kadının kendisine verilirdi.
Bu ona “artık şikayet edecek bir durumun kalmadı” demekten farksızdı. Genellikle kıza tecavüz edilir ve karşılığında para verilirdi. Böylece kadın değerini kaybeder ve fahiselige zorlanırdı çünkü erkek egemen toplum kıyaslanmayı sevmez ve kadını kirli olarak lanse ederdi.
Yalnız bu ancak şehirlerde, yöneticilerin ve devletin olduğu daha medeni yaşam şartlarında oluşabilecek bir kurgu. Fuhuşun yaygın olduğu toplumlar, erkek dürtüsünün meşruluğunun ve erkeklerin bu dürtülerini doyurmak için kadın bedenini kullanma hakkının sorgulanmadığı ülkelerdir.