Örneğin "limit" kavramını dümdüz matematikle değil de, nereden geldiğinin mantığını öğrencilerin kemiklerine kadar hissetmelerini sağlandıktan sonra çok hoş türev ve integral anlatımları mümkün.
Gerçek hayattan bolca örnek vererek, konunun *ne* olduğunu hissettirerek...
Bu konuda @3blue1brown gibi artık kemikleşmiş anlatıcılar var ama ben daha az bilinen @upndatom'un şu videosunu önereceğim:
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Her sesi çıkan, bu ülkede "terörist, vatan haini, din düşmanı" oluyor. Bu kabul edilebilir değil ve çok tehlikeli. Bir ülkenin yarısı "terörist" olabilir mi?
Bu ülke için her şeyin en iyisini, en doğrusunu tek bir kesim bilmeye muktedir olduğunu sanıyor.
Tamamen yanılıyorlar.
"Katılmıyorum" de, "Desteklemiyorum" de, "Bizim başka fikirlerimiz var" de, "Sizi duyuyorum ve anlıyorum ama biz bunun şu şu nedenlerle daha iyi olacağına inanıyoruz" de.
Terörist ne abi?
Şaka mısınız siz?
Dalga mı geçiyorsunuz?
Siyasetin de, politikanın da, hadi onu geçtim bir insan olarak "insan ilişkilerinin" de bir adabı, bir usulü vardır. Herkes herkesle aynı fikirde olmak zorunda değil ama bunu ifade etmenin de bir raconu vardır. Bu racon, sadece "insan olmak" ile değil, pozisyon ile de belirlenir.
WhatsApp'ın yeni sözleşmesi hiçbir şeyi değiştirmiyor.
Zaten WhatsApp, eğer ki 2016'da size tanınan 30 günlük süre zarfında bunu reddetmediyseniz, 4 yıldır mesaj içerikleri hariç neredeyse tüm verilerinizi Facebook ile paylaşıyor.
Değişen tek şey, zaten 2016'daki o 30 günlük süreden sonra zaten yapamadığınız gibi, artık resmen WhatsApp ile Facebook arasındaki veri paylaşımına engel olamayacak olmanız.
Ama zaten 4 yıldır engel olamıyordunuz, isteseniz bile...
"Facebook'un iş modeli gözetlemedir."
Bu da @eyupcanakman ile 31 Aralık 2018'de WhatsApp'ı bırakıp Telegram'a geçmeye karar verdiğimiz an. 😂
Telegram gizlilik konusunda en iyi uygulama değil ama bizim de o düzeyde gizliliğe ihtiyacımız yok. Arayüzüne bayılıyoruz, ondan tercih ediyoruz. 😊
Doğuştan gelen bir hastalık düşünün. Yavrunuz 2 yaşına kadar hastalık nedeniyle ölmemeyi başarırsa, ömrü boyunca kasları yavaş yavaş eriyecek ve hareketini giderek kısıtlanacak.
Tedavi edilemez olan bu hastalığın gen terapisiyle tedavisi bulunuyor.
Fiyat?
2.5 milyon dolar.
SMA olarak bilinen bu hastalığın keşfedilen yeni ilacının 2 yaşından önce uygulanması gerekiyor.
Dolayısıyla yavrunuz normal veya normale yakın bir hayat sürebilsin diye, 2.5 milyon dolar toplamanız gerekiyor.
Ama süre var: 2 yıl.
Ve yavrunuz, bu sırada gözünüz önünde eriyor.
İnsanlar halihazırda bildiğimiz bu çözüme erişebilmek için GoFundMe sayfaları açıyorlar, insanlara para göndermeleri için yalvarıyorlar.
Bu kısım çok normal! Tabii ki yalvaracaklar, yakaracaklar. Hangimiz yapmayız?
Halen et tüketen, evrimsel geçmişimizin önemli ölçüde et tüketmekle şekillendiğini ve hepçil olduğumuzun tartışması olmadığını düşünen biri olarak; gelecek nesillerin bizi, et tüketimindeki ısrarımız dolayısıyla yargılayacağını düşünüyorum.
Tıpkı köleliği yargıladığımız gibi.
Bir zamanlar yaptığımız birçok rezilliğin, o zamanlarda çok güçlü "gerekçe" ve "savunuları" vardı.
Bunların bir kısmı belki doğruydu bile!
Ama bu, bizim şimdi bu rezillikleri yargılamamız ve hatta lanetlememiz önünde bir engel değil.
Kültürel bir tür olmanın en ilginç tarafı, biyolojik temellere meydan okuyabilmek. Biz, işimize geldiğinde biyolojik kökenlerimize zıt düşmekte tereddüt etmiyoruz.
Yahu, beton binalarda ve şehirlerde yaşıyor, uçakla kıtaları aşıyor, savaşta bile kural ihlalini cezalandırıyoruz!