Geçmişte Apo'nun demokrasi için şans olduğunu, Türk bayrağını tartışmak gerektiğini, Zekeriya Öz'ün heykelinin dikilmesi gerektiğini söylemiş insanların bugün ne söylediğine hiç önem vermiyorum.
Onların bugün söyleyebileceği doğru şeyler olabilir. Ama onların ağzından çıkacak bazı doğru lafları, geçmişi temiz haysiyetli insanlardan öğrenebiliriz.
Bir doğru laf yoktur ki, namuslu insanlar tarafından söylenmemiş olsun.
Bu ülkenin dürüst, geçmişi kirli olmayan gazetecileri doğruları zaten söylüyor. O yüzden, Apo türküsü çığırıp Öz heykeli diken tiplerin bugünkü doğrularına muhtaç değiliz.
Önce kendileri gidip yıkansınlar.
Şunu unutmamak lazım, kökü zehirli insanlar, yalnızca yeni zehirlerini saçabilmek adına itibar depolamak için samimiyetsiz dürüstlüklere sarılır.
Onların bu çıkarcı samimiyetsiz doğrularına kanacak kadar da salak değiliz biz. Değiliz.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Alfred Kantorowicz, Hitler'in iktidara gelmesinden sonra toplama kampına gönderilen yüzlerce bilim insanından biriydi. Kampta ölmeyi beklerken mucize gerçekleşti ve serbest bırakıldı. Üstelik ülkeyi terk etmesine izin veriliyordu.
Mucizenin ardında tanımadığı biri vardı: Atatürk
1* Bilim insanı Philipp Schwartz Nazi iktidarı açıkça Yahudileri hedef almaya başladıktan hemen sonra İsviçre'ye geçerek Alman Bilim Adamları Yardım Birliği'ni örgütledi.
Hedefleri, Nazi zulmüne uğrayan bilim insanları kurtarmak ve başka ülkelerde yaşamalarını sağlamaktı.
2* Fakat Nazilerden çekinen pek çok ülke, Yahudi bilim insanlarına kucak açmaya yanaşmıyordu.
Bu sıralarda üniversite reformunu gerçekleştiren Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip, Schwartz ile bağlantı kurdu ve ülkeye davet etti.
Dünya için gidişat çok kötü. 2021 ve devamında dünya genelinde pek çok seçim hilesi, iç karışıklıklar ve askeri müdahaleler görebiliriz.
ABD, 20. asırda otokrasi yanlılarını caydırıcı bir unsur olarak ağırlık merkeziydi. Bu imaj artık kayboluyor. Karmaşa yaklaşıyor.
ABD'nin caydırıcı etkisi darbe heveslilerini (ABD'nin çıkarlarına zarar veren darbeleri kastediyorum) temkinli davranmak zorunda bırakıyordu. Darbeciler uluslararası anlaşmaları koruma ve en kısa sürede demokrasiye geçiş vaadiyle hareket etmek zorunda kalıyordu.
Fakat Trump dönemiyle birlikte ABD'nin (çıkarlarına aykırı olmadığı sürece) güttüğü demokrasi hassasiyeti kayboldu. 6 Ocak'ta Capitol'un basılması bu miti ciddi biçimde yaraladı.
Ve artık otokratik yönetimlerle sorun yaşamayan bir büyük güç yükseliyor: Çin!
Paşinyan, sokak eylemleri sonucunda seçimle gelen ABD yanlısı bir aktör.
Popüler bir başlangıç yaptı ama askeri alanda utanç verici bir hezimet yaşadı.
Kafkasya'da ABD yanlısı hükümet görmek istemeyen Rusya için Paşinyan'ın devrilmesi sevindirici olacaktır.
Paşinyan, başarısız biriydi ve Rusya'nın Kafkasya politikası önündeki bir sivilceydi.
Onun başarısızlığı sayesinde Azerbaycan büyük bir kazanım elde etti.
Paşinyan Türkler için bir nimetti. Darbe ile devrilmesi hem etik olarak hem ulusal çıkar olarak olumsuz olacaktır.
Bu darbe başarılı olursa en büyük zarar ABD için yazacaktır.
ABD'nin geleneksel demokrasi koruyuculuğu önce Trump'ın 6 Ocak hareketiyle zarar gördü. Akabinde Myanmar darbesi geldi. Ve şimdi de Ermenistan'da olursa bu ABD'nin uluslararası imajına ve caydırıcılığına zarar verir.
Gençler kapağı yurt dışına atmak için yanıp tutuştuğu için onları "yeterince milli olmamakla suçlamak" yerine:
- Gençleri milli duygularla yetiştiremediği için eğitim sistemine,
- Gençlere ülkelerinde çabalamak için özgür ve liyakatli ortam sağlayamayan iktidara kabahat bulmalı.
Gençlere bir ufuk verilmezse, onlara ülkelerine bağlayacak nedenler sunulmazsa, özgürlük ve liyakat ortamı sağlanamazsa, ülkeleri terk ettiklerinde onlara kızmak ancak kuru gürültüdür.
Evlatlar vatanlarını terk etmeye başlamışsa sorumlu devlettir.
Bu ülke kurulduğunda parası yoktu, adam gibi üniversitesi yoktu, yolları limanları yoktu, güzel okulları yoktu.
Buna rağmen o dönemin gençleri ülkelerini terk etmedi. Çünkü devleti yönetenlerden umutları vardı. Ufukları vardı.