Doğu Roma İmp. Diyojen İstanbul'dan çıkıp Malazgirt'e geldiğinde Alp Arslan'ın elçilerine tepeden bakıp teslim olun diye ultimatom vermişti...
Bazıları ibret alır mı bilmem ama biz yazalım Diogenes'in İBRETLİK SONUNU okusun malum tosunlar...
1-Bizans Ordusuyla Malazgirt'e gelen ve "atlarının kuyrukları topuz olan Uzların" (Balkan Oğuzları) bir kısmı, büyük savaştan bir gece önce, Bizans Ordusundan ayrılıp Alp Arslanın safına geçince, İmp. Diyojen diğer Uzlar'a güvenemedi ve Ahlat'a gönderdiği orduyu geri çağırmıştır.
2-Ama Ahlat'ta ki ordunun başındaki Tarkhan, Alp Arslan'ın Malazgirt'e gittiğini işitince diğer komutan Rouselios'u da ikna ederek orduya katılmayıp geri döndüler.
Böylece Diyojen 2. büyük darbeyi de alıyordu...
3-Savaş esnasında Diyojen'in ordusu Alp Arslan'ın karşısında zora düşünce, biraz geri çekilip yeniden toparlanmak istedi ve çekildi. Bu defa eski imparatorun yeğeni, İhtiyat Kuvvetleri Komutanı Andronikos Dukas da soldaki birliklere yardım edeceğine savaş meydanını terk etti...
4-Komutan Dukas, çekilirken diğer askerlerin moralini bozup savaşı Diyojenin kaybettiği söylentisini yaydı...yani hem yanlız bıraktı hem savaşı kaybettik şayası yayıp Diyojen'e ihanet etmişti.
Alp Arslana Emir Erbasan ihanet etmişti, Diyojene de komutan Dukas. "Durum eşitlendi!"
5-İstim üstündeki Selçuklular bu defa sağ kanadı da göçerttiler, Diyojen oraya yardıma gidince çembere alınıp esir alınmış, ordusu da ağır bir yenilgi almıştı. Canını kurtaran çok az sayıda asker İstanbul'a geri dönebilmişti...
6-Savaş meydanından kaçan Komutan Dukas İstanbul'a döndüğünde darbe yapıp imparator olmuş ve İstanbul'a dönüş yolundaki Diyojen'i öldürtmek için üzerine birlik yollamıştır. Diyojen Amasyada haberi alır almaz Adana'ya kaçar ama yakalanır, Manastıra kapanma sözü verip teslim olur.
7-Diyogenes İstanbul'a götürülürken, Kütahya'da gözleri kör edilip öldürülür.
Koca Doğu Roma imparatoru
Romanos Diyogenes, Selçukluları yok etmek için çıktığı seferin sonundaki ölüm şekli ibretliktir...
Ne oldum değil ne olacağım dediler ardından ve hiç kimse ağlamadı da...
8-Aktardığım öz bilgiler bu kitaptan ve tamamen Roma kaynaklarındandır.
Arapça, Farsça, biraz da Türkçe karışımı bir dil olan Osmanlıca,
“elsine-i selase”dir. (Buna üç diller denir).
Açıkçası, bu elsine-i selase yapay bir dildir; Esperanto gibi.
Bu dili oluşturanlar, Babıâli’de çöreklenmiş devşirmelerdir..
1-Bu devşirmelerin dilini yaşatmak ne görevdir ne de yaraşır bize.
Bize, Türk'ün tarihteki mehter'le yavaşlatılmış gülünç yürüyüşünü
bir koşaradıma çevirmiş devrimcinin, Atatürk’ün izini izlemek,
onun yolundan yürümek, onun yapıtlarını savunmak, Anadolu’yu bir güneş gibi ışıtan,
2-"Anadolu’yu bir güneş gibi ışıtan" Anadolu Aydınlanma Devrimini ulusa anlatmak, benimsetmek, yüceltmek yaraşır.
Saygın Arkadaşlarım.
Retrospektif değil "sanatçının dünden bugünesi"; rivayet değil "söylenegelen"; mürit değil "izdeş"; âdet değil "alışkı"; +++
Hunlar, Köktürkler, Uygurlar, Yenisey Kırgızları ve dahi Sibiryalı Şaman Türklerin asırlardır 21-22 Mart'ta kutladıkları Çıl Pazı (Yıl Başı) geleneği var🌿
Farslar'daki adı da Nevruz, Azerbaycan'da Nevroz olan, aslı Yıl Başı olan Türk Bayramı
kutlu olsun, mutluluklar getirsin🌿
“Ben Türk değilim, benim kimliğimi tanıyın” diyene yapılması gereken tek şey, onu Türk sayan nüfus kağıdını yani kimlik belgesini elinden alıp, “Tamam, şimdi istediğin kimliğe bürün, git kendine başka bir yer bul” demektir!
-Mahmut Esad Bozkurt (Atatürk'ün Adalet Bakanı)
📍Falih Rıfkı Atay'a göre fotodaki Ruşen Eşref Ünaydın'ın "üç büyük aşkı vardı: eşi Saliha Hanım, hocası Tevfik Fikret ve her şeyi Mustafa Kemal Atatürk."
📍- Mahmut Esat Bozkurt 18 Eylül 1930 günü Ödemiş’in Gölcük yaylasında konuştu ve “Benim fikrim, kanaatim şudur ki, bu memleketin kendisi Türk’tür. Öz Türk olmayanların Türk vatanında bir hakkı vardır, o da hizmetçi olmak, köle olmaktır” .
Özlendiler çok özlendiler hem de...
İsmet İnönü, her 10 Kasım’da herkesten önce Anıtkabir’e gider, dava arkadaşı, silah arkadaşı en büyük dostu Atatürk’ün kabrinin karşısına oturur; sessizce dertleşirdi.
Bu ritüelini ölünceye kadar devam ettirdiği içindir ki, öldüğünde de Anıtkabir'e Atatürk'ün karşısına gömüldü.
1-Bu kitabı okuyana kadar İnönü'ye hain gözüyle bakıyordum, çünkü öncesinde Karşı Devrim 1945-50 yi okumuştum!
Lakin 1945 de Berlin/Potsdam kasabasındaki Stalin'in tehditlerinden sonra İnönü, Truman Doktrinine mahkum edilmişti.
Dönemi ve şartları bilmeden herkes hain sanıyor!
2-Sovyet Dışişleri Komiseri Molotov 1945'te Türkiye'den boğazlar ve toprak istediklerini bizzat anlatıyor. Sorumluluğu Stalin'e yüklemiştir.
Hatta bir ilginç bilgi daha vereyim o dönem Sovyetler bizi 1941 de Almanya'dan istemiştir!
Bu kitap Türkçeye de çevrilmiştir.
Anadolu'nun son İskitler (Selçuklular) tarafından fethini hep Selçuklu kaynaklarından okuduk, bu kitapta ise dönemi yaşayıp tanık olan (Gürcü,Ermeni,Romalı/Bizanslı tarihçilerin) gözünden okuyup, öğreneceksiniz. Hiç bitmesin istediğim bir kitap oldu. TEŞEKKÜRLER @ProfDrTellioglu
1-"Ermeni Tarihi" isimli eserinde Selçuklular için İskit tabirini kullanan Ermeni tarihçi Genceli Kiragos idi. ...
NOT: anlayan anlamayana anlatsın bunu...
2-Bizans İmp. Komnenos'un damadı asker-tarihçi Nikephoros Bryennios; TARİHİN ÖZÜ adlı eserinde, Alparslan ile Diogenes'in yaptığı anlaşmaya Bizans'ın uymaması ve Diogenes'in öldürülmesi üzerine Alparslan, Anadolu'yu fethedin talimatı verdi der, YANİ; Anadolu İşgali Hukukidir der.
AKP, Andımızı kaldırmakta son derece haklıdır! Nedenini Açıklayalım!
Türk’üm dese Türk değiller. Hatta Türk kelimesi kendilerinde kaşıntıya neden oluyor...
2-O nedenle 2002 yılından beri Türk adını her yerden siliyorlar. Türk düşmanlıklarını din kılıfıyla örtüyorlar.
Doğruyum deseler doğru değiller. Hatta bütün doğrulara savaş açmış durumdalar.
Yasam, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak deseler olmaz...