Krediler yeniden yükselişte, aynı hatalar tekrarlanıyor. Türkiye şartlarında piyasaya bu tarz hızlı para enjeksiyonu iç piyasa tüketimini, dolaylı olarak ithalatı (ve cari açığı), sonuçta ekonomideki genel kırılganlığı arttırır. 2016'dan beri yaşadıklarımızdan hiç ders almamışız.
+İktidar 2016 sonundan beri ekonomiyi toparlamanın tek yolu olarak "piyasaya kredi pompalama"yı görüyor,bu yolla piyasayı canlandırmaya çalışıyor. Bu politika temelde kamu bankaları kanalıyla uygulanıyor,özel bankalara baskılar yapılıyor, bir dönem KGF de çok yoğun devreye alındı
+Krediler artınca iç talep hızla büyüyor, ancak ülke içi üretim aynı hızla artamadığı için iç talepteki yükseliş ithalatı ve cari açığı patlatıyor. Yani bankaların ekonomi büyüsün diye dağıttığı paralar dönüp dolaşıp Türkiye'ye mal satan yurtdışındaki firmaların kasasına giriyor.
+Kredilerdeki ani artış ekonomide geçici bir toparlanma sağlıyor ama ekonomik dengeleri daha da bozarak daha büyük çöküntüye yol açıyor. 2017 başındaki KGF hamlesinden beri aynı şeyi her sene yaşadık; piyasaya kredi pompalamak sorunları çözmüyor, aksine sıkıntıyı daha da büyüyor
+Birkaç yıldır Türkiye'de kredileri büyük ölçüde kamu bankaları büyütüyor.Ödenemeyen kredilerin de siyasi talimatlarla bankalar tarafından yüzdürüldüğünü bilenler biliyr.Bu durum hem bankacılık sisteminde (bilhassa kamu bankalarında) hem de genel ekonomide kırılganlığı arttırıyor
+Kredi büyümesine dayalı iç piyasa talep artışı ithalâtı direkt arttırıyor. Piyasada geçici rahatlama oluyor ama ardından ekonomideki riskler daha da büyüyor; bu sefer piyasaya yeniden ve daha çok para pompalamak gerekiyor. Uyuşturucu kullananların doz arttırmaları gibi birşey.
+Bir de şu var:
İş dünyası tamamen "krediye bağımlı" hale geldiğinden herkesin derdi kredi alarak/döndürerek ayakta kalmak. Bu sebeple firmalar habire bilanço makyajlıyor, zararı kâr, kârı daha yüksek gösteriyor. Ekonomik veriler biraz da bu sebeple gerçeği yansıtmaz hale geldi.
+Aynı şeyi yeniden deneyip farklı sonuç beklemek çok akıl işi değil. Türkiye'nin ilacı siyasi/ekonomik öngörülebilirliği, imalat yatırımlarını, ihracatı ve tasarrufları arttırmaktır.İç talebi büyüterek ekonomi büyümez; bu modelin yanlışlığı kafayı döviz duvarına vurunca anlaşılır
+Türk ekonomisi çift yönlü baskı altında: Bir yandan krediye ve iç tüketime dayalı hormonlu büyümenin cari açığı ve enflasyonu daha da arttırıp riskleri büyütmesi; öte yandan öngörülemeyen global siyasi/ekonomik gelişmeler. İkisinin de elverişsiz olduğu şartları düşünmek bile zor
+Bir arkadaş "Krediyle büyürken üretim de büyümez mi, bu mümkün değil mi?" diye sordu. İmalat sanayiini talebin artış hızında büyütmek Türkiye şartlarında mümkün olmuyor. İç talebi hızla arttırmak (üretimi değil) tüketimi ve ithalatı, dolayısıyla cari açığı arttırıyor.
+Yazılı olmayan kural:
Türkiye'de iç tüketim, ithalat ve cari açık üçlüsü beraber büyür.Ekonomi kredi/tüketim hormonlarının etkisiyle büyür gibi olacak ama genel dengelerin bir müddet sonra bozulması kaçınılmaz.Hele hele döviz rezervlerinin durumu ortadayken iktidar ateşle oynuyr
+İktidar Türkiye’yi bol krediyle ve borçlandırarak büyütmeye çalışıyor. Oysa ekonomi literatürü ani/hızlı kredi artışlarının bir hayır getirmediğine, tam tersine ekonomide kalıcı hasarlar oluşturduğuna işaret ediyor. Geçen yaz @serbestiyetweb'de yazmıştım: serbestiyet.com/featured/ekono…
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Muhalifler ısrarla Türkiye'nin dış borçlarının çok yükseldiğini, batma noktasına geldiğimizi yazıyorlar. Bu eleştiriye pek hak veremeyeceğim. Türkiye'nin kamu borcu da, dış borcu da yüksek sayılmaz. TRnin esas sorunu borçları değil, yurtdışı kaynağa çok yüksek faizle erişebilmesi
+Bakınız, mesela Birgün geçenlerde haber yapmış, "Dış borç stoğunun milli gelire oranı Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı" diyor. Gerçekten vahim bir noktada mıyız? Mukayeseli bir analiz yapınca sorunun yanlış teşhis edildiği ortaya çıkacak. Buyrun 👇👇 birgun.net/haber/dis-borc…
+Kurların oynaklığı sebebiyle rakamlar da değişiyor, ama yuvarlak olarak Türkiye ekonomisinin senelik büyüklüğü 720 ila 750 milyar dolar civarında. Toplam borçlar yaklaşık 450 milyar dolar. Bunun 200 milyar doları kamuya ait, 250 milyar doları da özel sektörün borcu.
#NecipFazil yeniden gündemde. Türkçe'nin en iyi şairlerinden biri olduğu kesindir ama âdil olmak gerekirse, Soğuk Savaş etkisindeki siyasi çizgisi demokratik/özgürlükçü olmaktan çok uzaktır. Necip Fazıl'ın fikrî mirası Turkiye'yi ve muhafazakârları siyaseten iyi bir yere götüremz
+#NecipFazil merhum siyasi olarak korporatizmin açık etkisindedir. Bu çizgi devleti bireye karşı önceler, güçlü devleti özgürlüklrden daha önemli görür,devleti ele geçirp toplumu kendi tasavvurlarna göre şekillendirmek amacındadır.Kemalizmin dindar versiyonudur dense yanlış olmaz
+Sağ ya da sol versiyonlarıyla Türk siyasetinin üzerine çökmüş olan Korporatizm heyulâsından kurtulmak zorundayız.Şu ilkeler bence yol gösterici olabilir:
1. Bütün vatandaşların hukuki eşitliği 2. Serbest/özgür müzakere ortamı 3. Rekabet ve fırsat eşitliği 4. Etkin hukuk/denetim
İlk meclis kürsüsünde (23 Nisan 1920) "Onlar işlerini istişareyle yaparlar" anlamındaki âyet asılıydı (Şura/38). Sonrasında M. Hulusi Yazgan'ın ta'lik "Hakimiyet Milletindir" levhası asıldı; harf devrimiyle o da kaldırıldı #29Ekim#hatsanatı#husnihat
+21 Aralık en uzun gece. Eski adı: Şeb-i Yeldâ
Fuzuli'ye veya Bosnalı Sâbit'e atfedilen beyt:
Şeb-i yeldâyı müneccimle muvakkıt ne bilir?
Mübtelâ-yı gama sor kim geceler kaç sâ'at
En uzun gecenin kaç saat olduğunu astronomlar,muvakkitler değil dertten sabahlayan gam ehli bilir
+Celi Sülüs levha:
Maslahat-ı âlem dört şeye olmuş binâ,
Ben yiyeyim sen yeme, ben iyiyim sen fenâ!
İkinci mısra bugünün çoğu çatışmasını da açıklamıyor mu? İnsan aynı insan..
Yazı, son dönemin en önemli hattatlarından Mehmet Hulusi Yazgan'ın (1869-1940) kaleminden çıkmadır
+Almanya'nın Saksonya-Anhalt eyaletindeki Halle Üniversitesi Kütüphanesi'nde çok seçkin birkaç bin kitaptan oluşan kıymetli bir Ortadoğu ve Kuzey Afrika kolleksiyonu var. Kolleksiyona online/açık erişim imkânı mevcut. Kolleksiyon şu linkte, muhakkak bkz: menadoc.bibliothek.uni-halle.de/ssg/nav/index/…
+7 Şubat 1921'den bugüne yayınlanmış Resmi Gazete'lerin tamamına şu linkten erişmek mümkün: resmigazete.gov.tr
+"World Digital Library" veya Türkçe'siyle Dünya Dijital Kütüphanesi dünyanın 193 ülkesinden (veya bu ülkeler hk) kitap, yayın, resim, görsel vs gibi toplam 19.147 dokümana erişim saglayan bir online kütüphane: wdl.org/en/
Ülkelere göre indeks: wdl.org/en/country/