Muhalifler ısrarla Türkiye'nin dış borçlarının çok yükseldiğini, batma noktasına geldiğimizi yazıyorlar. Bu eleştiriye pek hak veremeyeceğim. Türkiye'nin kamu borcu da, dış borcu da yüksek sayılmaz. TRnin esas sorunu borçları değil, yurtdışı kaynağa çok yüksek faizle erişebilmesi
+Bakınız, mesela Birgün geçenlerde haber yapmış, "Dış borç stoğunun milli gelire oranı Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı" diyor. Gerçekten vahim bir noktada mıyız? Mukayeseli bir analiz yapınca sorunun yanlış teşhis edildiği ortaya çıkacak. Buyrun 👇👇 birgun.net/haber/dis-borc…
+Kurların oynaklığı sebebiyle rakamlar da değişiyor, ama yuvarlak olarak Türkiye ekonomisinin senelik büyüklüğü 720 ila 750 milyar dolar civarında. Toplam borçlar yaklaşık 450 milyar dolar. Bunun 200 milyar doları kamuya ait, 250 milyar doları da özel sektörün borcu.
+Mesela Japonya'da kamu borçlarının milli gelire oranı %230, yani milli gelirin 2.3 katı kadar kamu borcu var. Ama yatırımcılar bu ülkeyi o kadar güvenilir buluyorlar ki Japon hazinesine para depo etmek için üstüne para ödüyorlar. 5 yıllık Japon hazine bonosunun faizi eksi %0.091
+Fransa'ya bakalım:
Fransa'da kamu borçlarının milli gelire oranı %118.74; yani milli gelirin toplamından daha fazla kamu borcu var. Ancak Fransa da güvenilir bir ülke olarak görüldüğünden eksi faizle para bulabiliyor. 5 yıllık Fransız hazine bonosunun faizi eksi %0.524.
+IMF 2020 senesi itibariyle kamu borçlarının milli gelirlere oranlarını listelemiş: imf.org/external/datam…
Türkiye kamu borçları açısından dünyanın iyi ülkelerinden birisi. Borcu aslında az, ama ülke risk primi (CDS) yüksek olduğu için dış kaynağı çok yüksek faizle erişebiliyor.
+Dünyada feci bir para bolluğu var. Pandemi mücadelesi çerçevesinde, son 1 yılda ABD Merkez Bankası (FED) ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) piyasalara para yağdırdı. FED'in bilanço büyüklüğü 4 trilyon$ 7 trilyon dolara, ECB'nin büyüklüğü ise 3.8 trilyon EURdan 7 trilyon EUR'ya çıktı
+Dünyadaki para bolluğuna ve pekçok ülkenin çok düşük faizlerle borçlanabildiği bir ortamda para Türkiye'ye gelmeye korkuyor.5 yıllık hazine bonolarında Japonya'nın faizi eksi %0.09, Fransa'nınki eksi %0.524 seviyesinde iken, Türkiye %19.10 oranında faiz ödeyerek para bulabiliyor
+Başka ülkelerin hazinelerine park etmek için üstüne para vermeye razı olan fonlar, para sahipleri niçin Türkiye'ye gelmiyorlar? Türkiye yatırımcılar açısından niçin çok riskli bir ülke? Türkiye'nin ülke olarak risk primi niye çok yüksek? Cevap bence siyasette düğümleniyor.
+Türkiye ekonomik potansiyeli çok yüksek bir ülke; ancak belirsizliklerin yüksekliği yatırımcıları ürkütüyor ve Türkiye'den kaçırıyor. Öngörülebilir bir yönetim olmadan güven oluşamaz. 5 yılda 5 kez Merkez Başkanı değiştiren bir ülkenin politikalarına kim niye güvensin?
+Türkiye artık herşeyin mümkün olduğu çok acayip bir ülke haline geldi. Beklediği neticeler gelmesin, bişeye canı sıkılsın, Erdoğan bir gece bütün ekibi ve politikaları silbaştan değiştirebilir. Böyle bir ülkede ne politikalara itimat edilir, ne ekiplere, ne de verilen sözlere.
+Ekonomik öngörülebilirlik, politika tercihlerinin net, belirgin, şeffaf ve tutarlı olması, güven vermesi ve bunun süreklilik arzetmesiyle mümkün olur. Kurumsal kapasite sıfırlanmışsa ve insanların sabaha ne tür değişikliklere uyanacağı belli değilse öngörülebilirlik nasıl olsun?
+Türkiye'nin temel sorunu keyfi tek-adam rejimi; bütün gücün tek-adamda toplanması da gerçek beka meselemiz. Kontrol-denge mekanizmaları olmadan bu işlerin içinden çıkamayız. Bütün yetkiler isterse en doğru kişinin elinde olsun, yine yanlış, bu tarz bir yönetim ancak kaos üretir.
+Bütün gücün tek bir adamın elinde toplanması ile Erdoğan'ın liderliğinde önemli yeri olan “mikro yönetim”in bir araya gelmesi çok sakıncalı bir bileşim oluşturuyor. Konuyu geçen yaz @serbestiyetweb'de yazmıştım, bu vesilesiyle bir daha paylaşmak isterim: serbestiyet.com/featured/ayaso…
+Ekonomik şartların çok ağırlaşmasına ve iktidarın zincirleme hatalarına rağmen, muhalefet topluma bir türlü ümit olamıyor. Toplum, muhalefetin ülkeyi daha iyi yönetebileceğine kanaat getiremiyor. Bir yerlerde hata olduğu kesin. Aklı olan seçmeni suçlamak yerine kendine bakar.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Krediler yeniden yükselişte, aynı hatalar tekrarlanıyor. Türkiye şartlarında piyasaya bu tarz hızlı para enjeksiyonu iç piyasa tüketimini, dolaylı olarak ithalatı (ve cari açığı), sonuçta ekonomideki genel kırılganlığı arttırır. 2016'dan beri yaşadıklarımızdan hiç ders almamışız.
+İktidar 2016 sonundan beri ekonomiyi toparlamanın tek yolu olarak "piyasaya kredi pompalama"yı görüyor,bu yolla piyasayı canlandırmaya çalışıyor. Bu politika temelde kamu bankaları kanalıyla uygulanıyor,özel bankalara baskılar yapılıyor, bir dönem KGF de çok yoğun devreye alındı
+Krediler artınca iç talep hızla büyüyor, ancak ülke içi üretim aynı hızla artamadığı için iç talepteki yükseliş ithalatı ve cari açığı patlatıyor. Yani bankaların ekonomi büyüsün diye dağıttığı paralar dönüp dolaşıp Türkiye'ye mal satan yurtdışındaki firmaların kasasına giriyor.
#NecipFazil yeniden gündemde. Türkçe'nin en iyi şairlerinden biri olduğu kesindir ama âdil olmak gerekirse, Soğuk Savaş etkisindeki siyasi çizgisi demokratik/özgürlükçü olmaktan çok uzaktır. Necip Fazıl'ın fikrî mirası Turkiye'yi ve muhafazakârları siyaseten iyi bir yere götüremz
+#NecipFazil merhum siyasi olarak korporatizmin açık etkisindedir. Bu çizgi devleti bireye karşı önceler, güçlü devleti özgürlüklrden daha önemli görür,devleti ele geçirp toplumu kendi tasavvurlarna göre şekillendirmek amacındadır.Kemalizmin dindar versiyonudur dense yanlış olmaz
+Sağ ya da sol versiyonlarıyla Türk siyasetinin üzerine çökmüş olan Korporatizm heyulâsından kurtulmak zorundayız.Şu ilkeler bence yol gösterici olabilir:
1. Bütün vatandaşların hukuki eşitliği 2. Serbest/özgür müzakere ortamı 3. Rekabet ve fırsat eşitliği 4. Etkin hukuk/denetim
İlk meclis kürsüsünde (23 Nisan 1920) "Onlar işlerini istişareyle yaparlar" anlamındaki âyet asılıydı (Şura/38). Sonrasında M. Hulusi Yazgan'ın ta'lik "Hakimiyet Milletindir" levhası asıldı; harf devrimiyle o da kaldırıldı #29Ekim#hatsanatı#husnihat
+21 Aralık en uzun gece. Eski adı: Şeb-i Yeldâ
Fuzuli'ye veya Bosnalı Sâbit'e atfedilen beyt:
Şeb-i yeldâyı müneccimle muvakkıt ne bilir?
Mübtelâ-yı gama sor kim geceler kaç sâ'at
En uzun gecenin kaç saat olduğunu astronomlar,muvakkitler değil dertten sabahlayan gam ehli bilir
+Celi Sülüs levha:
Maslahat-ı âlem dört şeye olmuş binâ,
Ben yiyeyim sen yeme, ben iyiyim sen fenâ!
İkinci mısra bugünün çoğu çatışmasını da açıklamıyor mu? İnsan aynı insan..
Yazı, son dönemin en önemli hattatlarından Mehmet Hulusi Yazgan'ın (1869-1940) kaleminden çıkmadır
+Almanya'nın Saksonya-Anhalt eyaletindeki Halle Üniversitesi Kütüphanesi'nde çok seçkin birkaç bin kitaptan oluşan kıymetli bir Ortadoğu ve Kuzey Afrika kolleksiyonu var. Kolleksiyona online/açık erişim imkânı mevcut. Kolleksiyon şu linkte, muhakkak bkz: menadoc.bibliothek.uni-halle.de/ssg/nav/index/…
+7 Şubat 1921'den bugüne yayınlanmış Resmi Gazete'lerin tamamına şu linkten erişmek mümkün: resmigazete.gov.tr
+"World Digital Library" veya Türkçe'siyle Dünya Dijital Kütüphanesi dünyanın 193 ülkesinden (veya bu ülkeler hk) kitap, yayın, resim, görsel vs gibi toplam 19.147 dokümana erişim saglayan bir online kütüphane: wdl.org/en/
Ülkelere göre indeks: wdl.org/en/country/