Yüzyıllar önce Dünya’nın kendi etrafında dönüp dönmediği, ayrıca Dünya’nın mı Güneş’in etrafında yoksa Güneş’in mi Dünya’nın etrafında dolandığı bilim insanları arasındaki en hararetli tartışma konularından biriydi.
Galileo Galilei’nin “Dünya dönüyor” dediği için yargılandığı bilinir. Müslüman bilim insanlarının da 10. yüzyıldan itibaren Dünya’nın döndüğünü iddia ettiklerine dair yazılı kaynaklar mevcut. Başta el-Biruni ve el-Siczi ürettikleri usturlap ile,
sonrasında ise el-Tusi ve Ali Kuşçu gökyüzü gözlemleri ile Dünya’nın döndüğünü öne sürdü.
19. yüzyılın ortalarında, Fransız fizikçi Leon Foucault, Dünya'nın kendi ekseni etrafında döndüğünü ilk kez, kesin bir biçimde kanıtladı.
1851’de Paris'te bulunan Pantheon binasının kubbesine 67 metrelik bir çelik telle 28 kg'lik ucu sivri demir bir top asar.
Büyük bir kalabalık bu deney için toplanmıştı. Sadece gözlemcilerden sessiz olmaları istenmişti.
Topun ucu bir iğne gibiydi.
Bir sarkaç, eğer herhangi bir hava akımına maruz kalmıyorsa yukarıdan bakıldığında düz bir doğrultuda salınımını sürdürür.
Leon Foucault, bir binanın tepesine tutturulmuş, yeteri kadar uzun süreli salınabilen bir sarkacın
zamanla salınım düzleminin değişeceğinin gözlemleneceğini söylüyordu.
Eğer gerçekten öyleyse bu dünyanın döndüğünün ilk deneysel kanıtı olacaktı.
Hazırlıklar bittiğinde, bir mumun aleviyle, demir kütleyi tutan ip yakılarak kesildi ve sarkaç ağır ağır salınım hareketine başladı.
Demir topun altındaki sivri uç, platform üzerindeki kum tabakasına sürterek ilk izi oluşturdu.
Sarkaç, salınımının ilk periyodunu bitirirken kumda oluşan iz dümdüz bir çizgiden fazlası değildi.
Sarkaç ikinci ve üçüncü salınımlarını gerçekleştirdi.
Sarkacın salınım düzleminde, bir süre her hangi bir değişim gözlenmemişti.
Zaman geçtikçe gözlemciler, kumun üzerindeki izlerin yavaşça değiştiğini görmüşlerdir. Sarkacın salınım düzlemi gözle görünür biçimde dönmektedir.
Bu tarihte ilk kez Dünya’nın döndüğünün açık kanıtıydı. Salınım değişse de telin tutturulduğu yer sabitti.
Dünya dönüyordu.
Yerdeki çizgilerin değişmesine sebep olan şey Dünyanın kendi pozisyonunun değişmesiydi.
Foucault’un deneyi büyük yankı uyandırdı ve farklı ülkelerde, farklı enlemlerde de denendi.
Pantheon’da insanların gördüğü şey sarkacın yönünün değişmesi değildi. Sarkaç başladığı noktadan itibaren hep aynı düzlemde hareket etmişti.
Aradaki farkı oluşturan kısım ise Dünyanın dönüş ekseniydi.
Yerdeki kumun izini değiştiren ve sarkacı saat yönüne götüren olay aslında Dünyanın kendi ekseni etrafında dönmesiydi.
Dünyamız kendi ekseni etrafında döndüğü için her şey dönüyor fakat kendi hareketine sahip olan sarkaç bundan etkilenmiyordu.
Farklı ülkelerde de sarkaç deneyi başarıyla denendi. Ancak diğer sarkaçların bulunduğu bölgeye göre gösterdiği karakteristik özellikler
Foucault’ın yaptığı deneye göre son derece farklıydı. Çünkü aynı sarkacı kuzey kutbuna kurduğumuz zaman sarkacın salınımı tamamlaması (yani tam bir daire oluşturması) tamamen 24 saat sürmekteydi.
Güney yarım kürede yapıldığı zaman ise bambaşka sonuçlara ulaşılıyordu.
Sarkaç beklenen hareketi yapıyordu ancak saat yönüne değil de tam tersi olan yönde çalışmaya başlıyordu. Aynı sarkacı ekvatorun tam üzerine kurduğumuz zaman ise o beklenen hız hiçbir şekilde gerçekleşmiyordu
Hiçbir yöne hareket etmeden sadece ileri – geri hareket etmeye devam ediyordu.
Yani Foucault sarkacı Dünyanın dönmesini kanıtlamak dışında aynı zamanda Dünyanın bir küre şeklinde olduğunu da kanıtlamaktadır.
Foucault’nun yaptığı deneylerde, 48°52’ kuzey enleminde bulunan Paris’te ise sarkacın bir turunu tamamlaması 31 saat 50 dakika sürmüştü.
Ancak bu etkinin sonucunda gözlemlenen yer değiştirme sarkacın dünyanın neresinde sallandığına bağlıdır.
Günümüzde bu sarkacın bir kopyası halen daha Pantheon binasında sergilenmektedir.
Bir astronom, matematikçi ve dil bilimci.
Çalışmaları ile başta Kopernik olmak üzere kendisinden sonra gelen birçok bilim insanını etkilemiştir.
Şu anda Özbekistan sınırları içerisinde yer alan Semerkand şehrinde dünyaya gelmiştir.
Ali Kuşçu, babası, Timurlular Devleti’nin Hükümdarı Uluğ Bey’in doğancıbaşısı olduğu için ona “Kuşçu” lakabı verildi ve tarihe bu isimle geçti.
Küçük yaştan itibaren matematik ve astronomiye ilgi duyan Ali Kuşçu, devrin en büyük alimleri olan Bursalı Kadızade Rumi,
Gıyaseddin Cemşid ve Muinuddin Kaşi’den matematik ve astronomi dersleri aldı. Daha sonra bilgisini artırmak için Kirman’a gitti.
Eğitimini Semerkant ve Kirman’da tamamladı.
Uluğ Bey’in yardımcısı oldu.
Tarihteki yeri ve insanlarla olan ilişkisi 10 bin yıl kadar öncesine dayanıyor.
Tarih boyunca birçok ulusun efsanevi öğesi haline gelmişler, aynı zamanda birçok yazar ve sanatçı için de önemli bir öğe olmuşlar.
Asla ne yapacakları kestirilemez, kendi özel hayatına müdahale edilmesini sevmezler ve canları ne isterse onu yaparlar. Hatta siz onların sahibi değil, onlar sizin sahibiniz gibi davranırlar.
Kediler...
Kıbrıs'ta 2004 yılında, dokuz bin yıl öncesine ait bir mezar çıkarıldı ve bu mezarda, evcil bir kediye ait olduğu düşünülen kemikler vardı.
Yapılan araştırmalar neticesinde kedilerin ilk olarak yakın Doğu'da, bereketli hilal civarında evcilleştirildiği ortaya çıktı.
1947, Bedevi bir çoban, Ölü Deniz kenarında otlattığı hayvanlarından biri, bir mağaraya girince, onu çıkarmak için bir taş atar.
Taş sesinden ziyade, bir çömlek kırılmasına benzeyen sesi duyar.
Mağaraya girince bir dizi uzun boylu kil küp görür.
Küplerin içinden bezlere sarılmış kağıt tomarlar çıkar.
Tarihe Ölü deniz parşömenleri ya da Kumran Yazıtları
diye geçen bulgular 20. yüzyılın en önemli arkeolojik bulgularından biri olarak kabul edilir.
972 parçadan oluşan bu metinler büyük oranda İbranice, Aramice ve kısmen de Grekçe yazılmışlardır. Bölgedeki on bir kadar mağarada ele geçirilen bu yazmalar çoğunlukla parşömen bazen de deri veya bakır rulolar üzerine yazılı olarak bulunmuştur.
19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başlarında özellikle İngiltere’de çalışmalar yapmış bir kadın hakları grubu.
Oy hakkı başta olmak üzere kadınların sosyal haklarının elde edilmesi ve iyileştirilmesi için mücadele ettiler. Bu bakımdan ilk modern feministler olarak gösterilirler
Süfrajetler.
Başlattıkları kadınların sosyal alandaki var olma mücadelesi, açlık grevleri, protestolar, ölümler ve tutuklanmalarla devam eder.
O tarihlerde yaptıkları eylemler ilk başlarda yeteri kadar dikkate alınmamıştı.
Sonraları seslerini tüm dünyaya duyurabilmek için giderek artan yoğun bir çabanın içerisine girdiler. Vitrinleri taşlamak ve yangın çıkarmak gibi eylemlerinin yerini, büyük yürüyüşler ve Westminster Abbey’i bombalamak gibi tüm dünya çapında ilgi uyandıran eylemler izler
1979 yılında ünlü performans sanatçısı Marina Abramovic henüz 30'lu yaşlarının başındayken, Rhythm 0 adını verdiği bir performans sergiledi.
Rhythm 0, gösteri esnasında olanlar ve sonuçlarının gösterdikleri sayesinde sanat tarihinin en sarsıcı performanslarından biri oldu.
Rhythm 0 performansı Napoli’de Studio Morra’da gerçekleştirildi.
Marina Abramovic, 6 saat boyunca galeride sabit bir şekilde duracaktı.
Kendisi pasif halde sahnede dururken, önceden önündeki masaya koyduğu çeşitli, objenin kendi üzerinde kullanımını serbest bırakmıştı.
Bunlardan bazıları çiçek, şarap, üzüm, kek gibi iyi olarak kullanılabilecek nesneler; bazıları da silah, bıçak, makas ve ip gibi kötülüğü çağrıştıran objelerdi.
Seyircilerin nesneleri istedikleri gibi kullanabileceklerini ve olacak her şeyden kendisinin sorumlu olduğunu belirti.
Yaşar Kemal, onun için şu sözleri söylüyor:
“Yer altını güne çıkarmak büyük hüneriydi.
Yer üstündeki insanlar da ondan yepyeni bir dünya öğreniyordu.
Okuldan kaçan, gönderilmeyen kızları okula gönderiyordu. Halkın içinde o bir büyüydü.”
Halet Çambel, ilk Türk kadın arkeolog, ilk Hititolog, ilk Türk kadın eskrimci, Berlin’de düzenlenen olimpiyatlara katılan ilk Türk kadın sporcu ve ilk açık hava müzesini düzenleyen kişi.
Berlin Büyükelçisi İbrahim Hakkı Paşa’nın kızı Remziye Hanım ve
Berlin askeri ataşesi Cemil Bey’in kızı olarak 1916 yılında Berlin’de dünyaya geldi.
1935 yılında İstanbul Arnavutköy Amerikan Kız Koleji’nden mezun olur.
Aynı yıl Fransa hükümetinden aldığı bursla Paris Sorbonne Üniversitesi’nde arkeoloji eğitimine başlar.