Polonyalıların II. Dünya Savaşı'nda Bulup Bir Asker Gibi Eğittiği Ayı Wojtek'in İlginç Hikayesi
İkinci Dünya Savaşı sırasında ülkeleri Almanlar tarafından işgal edilen Polonya ordusundan arta kalan askerler ve gönüllüler bir şekilde kaçıp Almanlara karşı çeşitli cephelerde savaşmak için İngilizlere başvurmuşlardı.
Buna karşın İngilizler Polonyalıları silahlandırmış ve Almanlara karşı savaşmak için bu küçük Polonyalı kuvveti Çöl Tilkisi Rommel’e karşı Ortadoğu’ya göndermişti.
Eğitimi eksik olan Polonya ordusuna bağlı 22.havan bölüğü Irak’ta eğitim görürken bir İranlı çocuk, bölüğün askerlerine bir yavru ayı satmak istemişti.
Çocuk ayının annesinin bir avcı tarafından vurulduğunu söyleyince Polonyalılar yumuşamış olacak ki ayıyı satın almaya karar verdiler. Askerler yavru ayının bakımını üstlenmiş ve ayıyı evcilleştirmek üzere eğitmeye başlamışlardı.
Ayı büyüdüğünde ise hangi akla hizmet olduğu hala bilinmeyen bir kararla ingilizler ayıyı 22.havan bölüğüne verirler.
Askerler ayıyı eğitip selam vermeyi öğretirler ve ayıya "Wojtek" adını verirler. Polonyalılar iki sene kadar Kuzey Afrika’da General Rommel’e karşı savaştıktan sonra 1943’te Sicilya’ya çıkmak üzere Kuzey Afrika’dan ayrılırlar. Wojtek ise bir ayı olduğu için Sicilya’ya gelemez.
Buna Polonyalıların bulduğu çözüm ise ayıyı bir er gibi hazırlamak olur. Wojtek askerlerin yaptıklarını tekrar ederek komutanlara selam vermeye, askerlerle güreşmeye ve tıpkı askerler gibi votka ve bira içmeye başlar.
1944’te Wojtek Monte Cassino muharebesinde askerlerin zar zor taşıdığı mühimmat sandıklarını tek başına kaldırarak topların yanına koyar, hatta bir çavuş tarafından ayıya havan topunun nasıl ayarlandığı gösterilir.
Wojtek 1945 Mayıs ayında savaş bitince evlerine dönen Polonyalı askerlerle vedalaştıktan sonra İngilizler tarafından onbaşılığa yükseltilip emekli edilir (evet emekli edildi) ve İskoçya’da öleceği 1963’e kadar hayvanat bahçesinde yaşar.
Polonyalılar Wojtek’e hürmeten Krakow kentine ayının heykelini dikerler ve 22.havan bölüğü ayımızı onurlandırmak için amblemini top mermisi taşıyan bir ayı yapar.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Kavram ilk olarak bir psikoloji dergisinde yayınlanan makale ile ortaya çıktı. Söz konusu kavramın bilişsel ve sinirsel yönü değişik bilim insanları tarafından çokça irdelense de kavrama ismini veren durum çok daha kalıcı bir üne sahip oldu.
Bahsi geçen diyalog Tolstoy’un bir günlüklerinde şu şekilde geçer:
Yunan Mitolojisi, Mısır Mitolojisi, Orta Çağ Mitolojisi...
Peki hiç Türk Mitolojisini duydunuz mu?
Gelin isterseniz Türk Mitolojisinde yer alan birkaç unsuru tanıyalım.
Erlik Han (Kötülüğün Efendisi)
Günümüzde iblis olarak kullanılan bir tür cin olmasına rağmen kötülüğü simgeleyen bir tanrı ruhudur.
İNSANLARIN CANAVARLAŞMAKTA SINIR TANIMADIĞININ ACI BİR ÖRNEĞİ: FERHUNDE
Farkhunda Malikzada 27 yaşındaydı, Müslümandı, inançlarına sıkı sıkıya bağlıydı ve öğretmen olmayı istiyordu.
Afganistan'ın başkenti Kabil'de yaşayan Ferhunde, 2015 yılında şehir merkezindeki bir türbeyi ziyaret etmişti. Türbenin önünde muska satan birini gördü, takip etti ve kadınlarla konuşup muska satmaya çalışan bu kişiyi uyardı.
Fahire Kara Batman Beşirili. 9 kardeşi ve 12 çocuğu var.
1990 yılında en küçük çocuğu henüz 9 aylık. işte bütün olaylar 1990 yılında başlıyor. Söz konusu yıl, Fahire Kara ve eşi Abdurrahman Kara, ikinci defa hacca gitmeye karar veriyorlar.
Fakat daha önce hacı oldukları için kuraya giremiyorlar ve Suudi Arabistan’a özel şirketler aracılığı ile aslında devletin haberi olmadan hacca gidiyorlar.
İstanbul'da 2000'de İşlenen ve Sırrı Hala Çözülemeyen Kesik Bacak Cinayetleri
2000-2001 yılları arasında İstanbul'un çeşitli semtlerinde 8 kesik bacak bulunmuştu. 1 erkek, 7 kadın bedenine ait olan bu kesik bacakların sırrı o zamandan bu yana hala çözülebilmiş değil.
Öncelikle olay nedir?
2000 yılında başlayıp 2001 yılında son bulan gizemli ve faili meçhul cinayetlerdir kesik bacak cinayetleri.
1980 yılında Almanya’nın kuzeyindeki Niedersachsen (Aşağı Saksonya ) eyaletinin Papenburg kentindeki Mayer Werft tersanesinde inşa edilen M/S Estonia Feribotu 28 Eylül 1994 tarihinde Baltık Denizi’nde batar.
Estonya’nın başkenti Tallinn’den İsveç’in başkenti Stockholm’e giden 989 yolculu feribottan sadece 137 kişi kurtulur, 852 yolcu boğularak yaşamını yitirir.