Genç bir adam, annesini çok seviyor fakat serüvenci. Yolculuklara çıkıyor, gittiği her yerden annesine kart yazıyor;
” Annecim şu kentteyiz beni merak etme” diye.
Yine kadına bir kart geliyor oğlundan;
“Annecim param bitti. Bir hafta sonra geri döneceğim” diye.
Kadın, oğlunun en çok sevdiği yemekleri yapıyor ve oğlunu beklemeye başlıyor. Fakat kadına bir kart daha geliyor;
“Anne, sana eve döneceğimi söyledim ama geri dönmeyi planladığım kente geldiğimde orda futbol turnuvası olduğunu duydum. Turnuvayı kazanan takıma büyük bir mükafat verecekler, arkadaşım forvet oynadı ben kaleye geçtim.
Finale kaldık; 1-0 galip iken rakip penaltı kazandı. Anne, oğlun penaltıyı kurtardı, beni bekleme” diye yazıyordu.
Eğer o penaltı gol olsaydı bugün Küba diye bir ülke olmayacaktı.
İşte o kaleci Ernesto Che Guevara🤐
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
GAZETECİ UĞUR MUMCU, 1993 YILINDA YAYIMLANAN ‘RABITA’ ADLI KİTABINDA,
Mısıroğlu’nun Mustafa Kemal Atatürk aleyhine yalan ve hakaret içeren kitaplarla ne kadar büyük bir servet edindiğini ve ikâmet ettiği Suudi Arabistan’ın desteğiyle bu paranın bir kısmını Avrupa’daki İslamcı örgütlere nasıl aktardığını şöyle anlatmıştı:
Benim aklım hep Dr. Rıza Nur’un anılarında.
Kim dağıtıyor bu kitabı? Ve neden bu kitap “İslâm Gençlik Teşkilâtı Berlin Sancağı”
HIDIRELLEZDE ÇİĞ DAMLALARIYLA SÜT MAYALAYIP YOĞURT YAPIMI VE EKŞİ MAYA YAPIMI VARLIK -
DARLIK MAYASI
Bu Hıdırellez ritüeli gereği 5 Mayıs’ı 6 Mayıs’a bağlayan gecenin sabahı, tan vaktinde köyün çayırlarına çıkılır ve bahar otları üzerindeki çiğ taneleri tahta bir kaşıkla bakır bir tasa toplanırdı.
Bilgi kaynağımız Aynur MAYDA bu işlemin mutlaka güneş doğmazdan evel; hatta eskilerin tabiriyle “Sabah ezanıyla güneşin doğması arasındaki vakit…” içerisinde yapılmasının şart olduğunu dile getiriyor.
Sayın Makbule Atadan rahatsızdı. Gülhane Hastahanesi’nin geniş ve ferah bir odasında tedavi ediliyordu… Yattığı oda, daha evvel Reisicumhurumuz sayın Celal Bayar’ın ameliyatı sırasında istirahatine tahsis edilen güzel bir daireydi…
Odanın sol tarafındaki karyolada yatan Makbule hanımın karşısındaki büyük pencerelerden Anıtkabir ve Ankara kalesi bütün azametiyle görünüyordu. Odanın ortasındaki yuvarlak masanın üzerinde Reisicumhurumuzun her gün muntazaman gönderttiği iri karanfillerden müteşekkil bir buket
Haziran 1928 de Arjantin’de başlayıp Ekim 1967 de Bolivya’da biten bir ömür düşünün ki; sadece ve sadece 39 sene sürsün ve içine tıp tahsili- yazarlık- politikacılık- devrimcilik- diplomatlık- gezgincilik- okunmuş 3000 küsur kitap- 2 evlilik- 5 çocuk-
aralarında Jean Paul Sartre gibi filozoflarında bulunduğu milyonlarca hayran sığsın.
Sıkı durun; sporla öylesine içli dışlı olmuş ki ‘yüzme- golf- dağcılık- satranç- boks- tenis- masa tenisi- motorsiklet- denizcilik- atıcılık- balıkçılık- binicilik- basketbol- beyzbol- paten
Şimdi bakıyorum. Kimi Milliyetçiler günü, kimi ise Türkçülük günü diye paylaşımlarda bulunuyor. İşin aslını paylaşmak farz oldu.
3 Mayıs 1944 Türkçülük Olayı Nasıl Oldu?
Atatürk döneminde devlet politikası olarak kabul edilen düşünce Türkçülüktü.
Nihâl Atsız;
Devletin ülküsünün Türkçülük ve dönemin Başbakanı Saraçoğlu'nun da Türkçü olduğu düşüncesindeydi. Buna karşılık, İnönü'nün devletin başında olduğu 40'lı yıllarda devletin her yerine komünist düşüncedeki kişilerin yerleştirilmekte olduğunu düşünmekteydi.