KUANTUM FİZİĞİNE GÖRE GERÇEKLİK "NESNEL" OLMAYABİLİR
Yeni bir kuantum fiziği deneyi, akıl bulandıran bir iddiaya yeni bir kanıt sağladı: Doğru koşullar altında aynı olayı gözlemleyen iki kişi, iki farklı olayın gerçekleştiğini görebilir ve bunların her ikisi de gerçek olabilir.
ArXiv’de yayımlanan araştırmada, Heriot-Watt Üniversitesi’nden fizikçiler ilk defa, klasik bir kuantum fiziği düşünce deneyini gerçekleştirerek iki farklı kişinin farklı gerçeklikler deneyimleyebileceğini gösterdiler.
Deney, iki kişinin tek bir fotonu gözlemlemesini içeriyor. Foton, ışığın farklı koşullarda ya bir parçacık, ya da dalga gibi davranabildiği ölçülebilir en küçük birimidir. Foton bu durumlardan birinde bulunabilir fakat hangi durumda olduğu ölçülene kadar
fotonun bir süperpozisyon durumunda olduğu söylenir; yani her iki durumun da aynı anda geçerli olduğu bir hal.
Düşünce deneyinde, bir bilimci usulca fotonu analiz eder ve onun durumunu belirler. İlk ölçümden habersiz olan bir diğer bilimci,
fotonun olası her durumun kuantum süperpozisyonunda olduğunu, böylelikle ilk bilimcinin ölçümünün de doğru olduğunu onaylayabilir. Sonuç olarak, her bir bilimci farklı bir gerçeklik deneyimlemiştir. Her ikisi de teknik olarak doğrudur; her ne kadar birbirleriyle çelişseler de.
Bu fikri düşünce deneyi halinden gerçekliğe dönüştürmek, lazerler, ışın ayırıcılar ve iki farklı bilimci tarafından yönetilen deney düzeneğinin çeşitli parçaları tarafından ölçümlenen 6 fotondan oluşan bir diziyi içeriyor.
Daha önce başka bilimciler de benzer bir deney düzeneğini tasarlamış fakat hiç kimse deneyi gerçekleştirmemişti. Araştırma henüz değerlendirilmemiş ve akademik bir dergide yayınlanmamış olsa da, bulguları zihin bulandıran fikirlere dayanak sağlıyor.
Konu kuantum fiziğinin sınırları olduğunda, ortak bir gerçeklik diye bir şey söz konusu olmayabilir.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Temelleri 1879’da Lord Kelvin tarafından atılan atomik saatler artık hayatımızda yer almaya başladı. Temelleri 1879’da atılmasına rağmen, ilk atom saati 1949'da U.S National Bureau of Standards, NBS’de yapıldı.
İlk isabetli atom saati ise, sezyum-133 atomunun rezonans ölçümüyle 1955 yılında İngiltere Ulusal Fizik Laboratuvarı'nda, Louis Essen tarafından yapıldı.
Atom saatinin geliştirilmesiyle artık zaman akışının neredeyse tam anlamıyla doğru ölçülebilmesi sağlanmış oldu. Çünkü, atomların rezonans frekanslarını sayarak zamanı ölçen atom saatinin 3 milyon yılda 1 saniye hata yapma ihtimali yalnızca %22,522.
Güney Afrika Cumhuriyeti'nin Johannesburg kentinde bulunan Witwatersrand Üniversitesi'nin Yüksek Enerji Fiziği (HEP) Grubu bilimcileri, evrendeki karanlık maddenin anlaşılmasına yardımcı olabilecek yeni bir bozonun varlığını ortaya attı: Madala bozonu.
CERN'de 2012 yılında Higgs bozonunun keşfini ve incelenmesini sağlayan bir dizi deneyden elde edilen veriyi kullanan ekip, Madala hipotezi adını verdikleri bir varsayıma ulaştı. Buna göre tanımladıkları bozona da Madala bozonu adını verdiler.
Deney, Büyük Hadron Çarpıştırıcısı'nın (LHC) 2,5 yıllık tatilinin ardından, 2015 ve 2016 yıllarında yinelendi. 2016 deneylerinden raporlanan LHC verileri, Madala hipotezinin ilk tetikleyicisi olan verileri destekliyor.
Odysseus orduya dahil olduktan sonra kendisine savaşmaktan kaçan ve saklanan Akhilleus'u arama görevi verilir. Yanına birkaç kişi alarak, Akhilleus'un saklanabileceği düşünülen yerleri ziyaret eder.
Bu sırada Akhilleus, İskiri adasında Lykomedes'in sarayında genç bir kız kılığında saklanmaktadır...
Çünkü Tanrıça annesi Thetis O'nu kaybetmekten deli gibi korkuyordu. Yarı Tanrı Kral Peleus'tan doğurduğu Akhilleus'u ölümsüz kılmak için uğraşırken neredeyse delirmişti.
Akhilleus'un da bu yüzden başına gelmeyen kalmamıştı. Henüz bebekken O'nun ölüm tohumlarını yok etmek için ateşte bile yakmıştı. En sonunda kahinlerin verdiği akılla Akhilleus'u ölüler diyarının Styks ırmağına batırıp çıkarmıştı. İçi rahat etmiş miydi? Tabi ki hayır.