Thread by @ikarus_deadalus

Odysseus orduya dahil olduktan sonra kendisine savaşmaktan kaçan ve saklanan Akhilleus'u arama görevi verilir. Yanına birkaç kişi alarak, Akhilleus'un saklanabileceği düşünülen yerleri ziyaret eder.

Bu sırada Akhilleus, İskiri adasında Lykomedes'in sarayında genç bir kız kılığında saklanmaktadır...

Çünkü Tanrıça annesi Thetis O'nu kaybetmekten deli gibi korkuyordu. Yarı Tanrı Kral Peleus'tan doğurduğu Akhilleus'u ölümsüz kılmak için uğraşırken neredeyse delirmişti.

Akhilleus'un da bu yüzden başına gelmeyen kalmamıştı. Henüz bebekken O'nun ölüm tohumlarını yok etmek için ateşte bile yakmıştı. En sonunda kahinlerin verdiği akılla Akhilleus'u ölüler diyarının Styks ırmağına batırıp çıkarmıştı. İçi rahat etmiş miydi? Tabi ki hayır.

Çünkü bunu yaparken topuklarından tuttuğu için bedeninin en zayıf noktasının buralar olduğunu biliyordu ve Troya savaşına gitmemesi için O'na kadın kılığında saklanmasını söylemişti...

Odisseas, dilenci bir satıcı kılığında saraya girer ve çeşit çeşit gösterişli kumaş ve elbiseleri ortaya döker. Sarayda bulunan tüm genç kızlar satıcının getirdiği incik boncuk ve elbiselerle ilgilenirken Odysseus da kızları inceler ve

Akhilleus acaba içlerinden hangisi diye düşünür. Kızlar elbiselere bakarken, Odisseas giysilerin en altına sakladığı, altından çok güzel işlemeli, büyük savaşçılara layık bir kılıç çıkatır ve sanki saraya bir saldırı varmış gibi "silah başına" diye askerleri bağırtıp,

saldırı borusu çaldırtır. Diğer kızlar odalarına kaçışırken Akhilleus refleksle eline kılıcı alınca kimliği ortaya çıkar. Odisseas, kral Agamemnon'un kendisini istediğini söylediyse de Aşil kabul etmez...

Odisseas onu ikna için yalana başvurmak zorunda kalır. Eğer Akhilleus savaşa katılırsa orduların komutanı o olacaktır. Akhilleus savaşa katılır ama orduların komutanı olamaz...

*Hikayeyi en güzel anlatan görsellerden biri Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi’nde sergilenmekte olan, M.S 2 – 3.yy'lar arasına tarihlenen “Akhilleus Mozaiği”dir...

Homeros / Odysseia...
SEDEF DİNKÇİ...