1. Yeni öğrendiğim bir teori beni çok heyecanlandırdı. Sizlerle de paylaşayım. Konu, neden rüya gördüğümüzle ilgili. Muzip soru şu: Rüya görmemizin nedeni Dünya'nın kendi ekseni etrafında dönüşü olabilir mi?
2. Bildiğiniz üzere körler, diğer duyularda gören insanlara göre daha becerikliler. Çünkü beynin görmeyle ilgili alanları bir süre sonra diğer duyu alanları tarafından işgal ediliyor. fMRI gözlemleri net olarak bunun böyle olduğunu gösteriyor. Şüphe yok.
3. Araştırmacılar bunun hızını merak etmişler ve laboratuvar ortamında gözlerini bağladıkları deneklerin görsel korteksinin işitsel ve dokunsal alanlarca işgalinin ne kadar sürede başladığını ölçmeye çalışmışlar. Bu hız beklenenden çok yüksek: 40 ila 60 dakika.
4. Dünya kendi ekseni etrafında döndüğü için ortalama günün yarısı karanlıkta geçiyor (bazi türler bunun büyük kısmında uyuyor). Peki, bu ortamda görsel korteks bu hızlı işgal altında kendini nasıl koruyabilir ki? İşte rüyanın evrimleşmesinin olası yanıtlarından birisi bu!!!
5. Rüya görelim diye görme korteksine yayın yapan küçücük yapı "lateral genikulat çekirdek" doğrudan doğruya görme korteksine bağlanıyor. İşlevsel olarak aşırı özelleşmiş görünüyor yani. Bu teoriyle uyumlu.
6. Rüyalarımızı genelde hatırlamıyoruz çünkü hipokampus ve prefrontal korteks etkinliği düşük. Bu da teoriyle uyumlu zira "rüya görmenin amacının onu hatırlamamız ile ilgisi yok".
7. Dahası, rüya gördüğümüz REM uykusu safhası yaşla birlikte azalıyor. Yani "beyin bölgelerinin birbirini işgal etme, ya da kendini yeniden programlama becerisi (nöroplastisite)" de yaşla birlikte azalıyor. Bu da teoriyle uyumlu.
8. Tamamlanmamış ve yüksek nöroplastisite ile doğan türlerde (insan, dağ gelinciği, ornitorenk) REM safhası, tam gelişmiş doğan türlere göre (kobay, koyun, zürafa) sekiz misline kadar daha uzun olabiliyor ki bu da teoriyle uyumlu.
9. Yani, rüyanın evrimleşmesinin amacı karanlığa mahkum olunan gece boyunca görme gibi önemli bir beceriyi diğer duyulara kaptırmamak olabilir... Bence müthiş bir bakış açısı.
Kaynak: David Eagleman, "Canlı Devre", Domingo Yayınları
Bu flood için niye küfrediyorsunuz, manyak mısınız yav?
Ne münasebet! Tabii ki de bir keresinde başınıza gelen tek bir deneyime ya da amcanızın oğluninkine ya da spritüel akıl yürütmenize fMRI destekli sinirbilimsel araştırmalardan ve diğer biyolojik bilgilerle tutarlı deneylerden daha çok güveneceğiz (!).
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
YENİ YAYIN: Okumuş insandan ne zarar gelir? Ciddi ciddi: Ne gibi bir zarar gelebilir mesela?
Başlığı yanlış seçtiğimi bana "Okumuş insan melektir, hiçbir okumuş insandan zarar gelmez, okumak tüm kötü huyları alır, insanları pambık gibi yapar" gibi anlayıp cevap verenler sayesinde anladım. Teşekkürler.
Düzeltmeyi şurada yapayım:
"Okumuş insandan korkarım" diyen malum rektör yardımcısına soruyorum: Okumuş insandan niye korkuyorsunuz ki? Ne zarar gelir mesela?
ZİNCİR: Renklerin spor müsabakalarına etkisi üzerine enteresan şeyler okudum. Paylaşmazsam olmaz! O derece. Başlayalım...
1988'de Frank ve Gilovich, hokey ve amerikan futbolu geçmiş kayıtlarını inceleyince hakemlerin "siyah formalılar" aleyhine daha çok penaltı verdiğini bulmuş. Hatta geçmişinde forma renklerini değiştiren bir takım, yeni siyah formalarıyla daha çok penaltı cezasına maruz kalmışlar
2004 yılındaki Yaz Olimpiyatları'nda dövüş sporları kayıtlarına bakan Hill ve Barton (2005), kırmızı mayoluların/formalıların mavilere göre hakemler tarafından daha fazla puanlandırıldıklarını bulmuşlar.
Dışarı çıkanlara yüklenmeyi anlamsız buluyorum. İstisnasız herkes en uygun, en mantıklı davranışı yapabilecek olsa sokağa çıkma yasağı gibi bir karara da ihtiyaç olmazdı. İnsanlar doğal olarak panikliyorlar. Kimisi yevmiyeyle çalıştığı için de bugün son ücretini aldı; 2 gün yok.
İnsanlar mecbur olmasa o kalabalığa girerek kendi hayatını riske atmaz bence. Mecbur olmayan manzarayı görüp geri dönmüştür.
Bu kadar kavga çıkmasının sebebi de "risk altında" hissetmenin gerginliğinden muhtemelen. Herkes barut gibidir orada.
1) Malumunuz kendine "akademik etik" diyen ancak etikle hiçbir ilgisi olmayan bir hesap, dün Çağrı Yalgın'a attığı pis ve kara iftira hakkında özür dilemek yerine önce sessiz sedasiz tweetini silip, sonra tepki verenlere saldırmaya başladı. Bunlardan biri de benim. Yanıt verelim:
2) Öncelikle bu hesabın tam bir "çamur at izi kalsın" hesabı olduğunu, kendisine katılmayan herkesi peşinen "kolpacı/sahtekar" ilan ettiği, Çağrı Yalgın olayında da olduğu gibi insanları tahkir ve tehdit ettiği, iftira attığının bir ton örneğini kolaylıkla görebilirsiniz.
3) Anonimliğin verdiği güvenceyle, insanları tehdit etme, hatta yayınlarını "çoktan incelemiş" gibi yaparak "bulduk!" diyerek korkutma yoluna başvuran bu "etik" hesabın doktora tezimle ilgili BAZISI ÇARPITMAYA dayalı tespitleri oldu. Yanıt vermeyecektim ama resmen zehir saçıyor!
BİZİM BÜYÜK KISIR DÖNGÜMÜZ: Greta'nın konuşması ve sonrası, bana kısır döngülere hapsolmamızın kaçınılmaz olduğunu düşündürttü. Greta belki iddia edilen her şeydir. BİLEMEM. Tek bildiğim bahsettiği dert GERÇEK. Sorun: Gerçek bir çevreci haykırışla, komployu nasıl ayırt edeceğiz?
DÖNGÜ 1- "Arkasında yeni/çevreci enerji sektörü var."
Eğer bir problem küresel ölçekte büyümüş, politik bir mesele olacak kadar herkesi ilgilendirir hale gelmişse mutlaka bir çözüm pazarı oluşmuş demektir. Salgınların ve kronik hastalıkların aşı ve ilaç pazarını yaratması gibi.++
Bu durum her türlü sosyal "yakarış" için, arkasında bir sektör olduğu yönünde komplo teorisi üretmenin mümkün olacağı anlamına gelir.
Çocuk: - "Ey BM! AIDS'e karşı daha ne bekliyorsunuz? G. Afrika'da Mbeki resmen çocukları öldürüyor!"
Mbeki - "Arkasında kesin ilaç sektörü var"
Arxiv'de ilginç bir çalışmaya rastladım. Videolardaki beğeni, yorum ve küfür sayısına göre eğittikleri YZ, bir videonun sağ-sol politika, sözdebilim ya da komplo teorisi hakkında olup olmadığını kaydadeğer başarıyla tahmin edebiliyor. scholar.google.com.tr/scholar_url?ur…
İçinde en az bir küfür geçen yorumların oranı. Üstte seçili Youtube kanallarındaki analiz, alttaysa video kategorisime göre analizin grafikleri yer alıyor. Komplo ve Sözdebilim, küfürde başı çekenlerden.
Komplocu ve Sözdebilimcilerin yorumları da kısa üstelik...