Yeni Türkü 1979’da ilk albümü Buğdayın Türküsü’nü çıkardı. Çıktıktan kısa bir süre sonra yasaklanıp toplatıldığı için bulunup dinlenmesi zorlaşsa da, aradan 42 yıl geçmesine rağmen unutulmadı. Pablo Neruda'nın dizeleriyle: Biz halkız, yeniden doğarız ölümlerde.
Yeni Türkü 1978’de Ankara’da Selim Atakan, Zerrin Atakan ve Derya Köroğlu’nun bir araya gelmesiyle kuruldu. Bir araya geldiklerinde henüz bir adları yoktu. Politik mücadelede halkın yanında saf tutarak devrimci bir müzik yapma amacındaydılar.
Grubun adını, geleneksel halk şiirinin güncel üslupla yeniden yazıldığı akımına “Yeni Türkü” diyen ve bu isimle bir de gazete çıkaran şair Yaşar Miraç verdi. O sıralar, aynı zamanda arkadaşları olan Yaşar Miraç’ın bu şiirlerini besteleyen grup üyeleri de bu ismi benimsedi.
Buğdayın Türküsü'ndeki şarkılar Ankara'da kaldıkları evde olgunlaştı. 5 ayrı şairin 10 şiirinin bestelendiği albüm de bir tane de enstrümantal eser bulunuyordu.
Albüm önce LP olarak basıldı. Tanıtım konserleri de Ankara’da Çağdaş Sahne’de gerçekleştirildi. Albümün ayrıca amatör imkanlarla çoğaltılan kısıtlı sayıda kaset baskısı da vardı. Ancak 1980 darbesinden sonra albüm yasaklandı. 2013 yılında CD ve LP olarak tekrar basıldı.
Sardunyaya Ağıt şiirini, Can Yücel’in hapishanedeyken kendisine hediye edilen bir sardunyayı, başgardiyanın görür görmez çöplüğe atması üzerine yazdığı söylenir.

“…Yatalık etmiş ki zaar
Suçu tevatür ve esrar
Elbet bir kızıllığı var
İkindiyin saat beşte…”
Mapushane Kapısı en başta bir resimdi, sonra şiir, sonra da şarkı oldu. Nazım Hikmet, ressam İbrahim Balaban’ın yaptığı bu resimden etkilenerek aynı adlı şiiri yazar. Yeni Türkü de aynı isimli şarkıyı besteler. Sanatsal üretimin parladığı anlar…
Sonbahar’dan Çizgiler, Kemal Burkay’ın Mamak Cezaevi’ni anlattığı şiirinden bestelendi. Zerrin Atakan’ın söylediği bu şarkı daha sonra Yeşilmişik albümünde Derya Köroğlu’nun sesiyle tekrar yorumlandı.
Bir Ölü Daha Geçti, Yaşar Miraç’ın 1977’de öldürülen devrimci Hakkı Uzar için yazdığı bir etkileyici bir şiir.

“...hakkı uzar gönlüne, işçilerin, gençlerin,
duyup gören analar ve nişanlı kızların,
ağıt yakmamak için ağlayan ozanların."

dizelerinde o gencin adı da anılır.
İşçi Marşı harika dizelere sahip bir başka Can Yücel şiiri. Selim Atakan'ın bestesi de aynı güzellikte. Bu şiir daha sonra Kutup Yıldızı tarafından da yine güzel bir besteyle söylendi.
Buğdayın Türküsü albümünün tamamını youtube.com/playlist?list=… bağlantısından dinleyebilirsiniz.

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Sol Müzik Arşiv

Sol Müzik Arşiv Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @sol_muzik_arsiv

4 Sep
Grup Yorum şu ana kadar 2'si karma olmak üzere 24 albüm çıkardı. İki farklı baskısı olan 3 kaset de dahil olmak üzere tamamının kartonetlerini bu zincirde paylaşacağım.
Sıyrılıp Gelen (1987) hakkında daha önce bir zincir yapmıştım. O zincirde 2 farklı baskısının da kartonetine ulaşabilirsiniz.
Haziranda Ölmek Zor - Berivan 1988'de ve tek türkü albümleri olan Türkülerle 1989'da çıktı. Grup Yorum sonraki yıllarda bir türkü albümü daha çıkarmayı planladıysa da politik gündem başka bir şeyi zorunlu kıldığı için bu albüm çıkmadı.
Read 20 tweets
2 Sep
Tweette bahsedilen "Güneş Topla Benim İçin" albümünün kartoneti ve #MikisTheodorakis'in notu... Bu büyük müzik ve eylem adamının kim olduğunu, dostu Zülfü Livaneli anlatmış. Tüm insanlığın başı sağolsun. ImageImage
Bu kassetten başka Theodorakis'in ülkemizde bıraktığı iki izin daha kaseti var. Birisi kendi turnesinde verdiği konserin kaydıyken diğeri de yine Zülfü Livaneli ile verdiği 1997'deki konserin kaydı. ImageImageImage
Read 4 tweets
8 May
Zülfü Livaneli 70’lerde başlayan sanat hayatına onlarca albüm, film, film müziği ve kitap sığdırdı. Özellikle besteleriyle milyonlara mâl oldu ve dünyaya açıldı. Yaşar Kemal’in deyişiyle söyleyecek olursak “Büyük ustaların geçtiği kapıdan geçti”.
Zülfü Livaneli’nin bu fotoğrafta görünenden daha fazla albümü ve plağı var. Ayrıca sayısız da korsan olarak basılmış kaseti bulunuyor. Elimdeki kasetlerin kartonetlerini ayrı bir zincirde paylaşacağım.
Zülfü Livaneli ilkokulu bitirince, babası söz verdiği bisikleti almak ister. Ama ciddi bir bisiklet kazası görünce vazgeçer ve bir saz hediye eder. Radyodan dinlediği usulle saz çalarken bir gün Mecitözü’nde bir aleviden dede perdesini öğrenir ve ona uygun bir saz aramaya başlar.
Read 16 tweets
7 May
ABD'nin 1954'te Pasifik'e attığı hidrojen bombası, bir Japon balıkçı teknesini de etkiler ve mürettebatını zehirler. Kuboyama Aikichi ilk ölen balıkçıdır. Bu olay üzerine Nazım Hikmet "Japon Balıkçısı" şiirini yazar.
Bu muhteşem şiirin, benim sayabildiğim 11 farklı bestesi var. Bu bestelerin her birinden bir bölüm ve tamamını dinleyebileceğiniz bağlantıları paylaşacağım.
"...Badem gözlüm beni unut
Bu gemi bir kara tabut
Çürük yumurtadan çürük
Benden yapacağın çocuk..."
Ünol Büyükgönenç - Japon Balıkçısı
Read 13 tweets
16 Jan
Koma Amed, Kürtçe ıslık çalmanın dahi yasak olduğu yıllarda, 1988’de Ankara’da bir grup tıp öğrencisi tarafından kuruldu. Zamanla Kürtçe bilmeyenlerin bile şarkılarını ezbere söylediği, hatta albümünün İsmail Cem tarafından AB bakanlarına hediye edildiği bir grup haline geldi.
Grubun kadrosu ilk albümde 7 kişiydi. Bu kadrodan Evdilmelik Şexbekir’e ayrı bir parantez açmak gerekir. Grubun kurulmasına ön ayak olan, sanatın birçok dalıyla ilgilenen ve politik görüşleriyle arkadaşlarını etkileyen Melek’i grubun ilk üyelerinden Fikri Kutlay anlatıyor:
Koma Amed’in kuruluşunu tetikleyen şey 12 Eylül sonrası ilk kez 1987’de Ankara’da düzenlenen Diyarbakırlılar gecesidir. Bu gecenin ardından birçok kişi gözaltına alınır, sonrasında da grubun oluşma süreci hızlanır.
Read 22 tweets
2 Jan
Çoğu konservatuar öğrencisi bir grup genç, 1981 yılında, müzik yolculuklarının başındayken; yaptıkları işin nereye varacağından emin olamadıkları için bütün müzik çalışmalarını bir "günlük"te tutup bu sayede yol almaya karar verdi ve böylelikle "Ezginin Günlüğü" ortaya çıktı.
Grup, geleneksel müziğimizi kendi tarzlarıyla yorumlayarak yeni bir müzik oluşturma niyetindeydi. Konservatuar kökenli olmaları nedeniyle estetik kaygıları da yüksekti. Yaptıkları müzik, politik bir müzik değildi ancak egemen müzik anlayışına muhalif bir ses olarak çıktılar.
Ezginin Günlüğü ilk konserini 1983 yılında İstanbul’da verdi. Kaset olarak da bastırılan bu konserin kayıtları Youtube’da mevcut. Herhangi bir albümlerinde yer vermedikleri "Göçmen" adlı şarkı bu konserde söylenmişti.
Read 16 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!

:(