İbni Batuta
Tüm Zamanların En Büyük Seyyahı

Fas’ın Tanca şehrinden Kore sınırına kadar gitti. Yolculukları 120.000 km sürdü. Avrupa, Asya ve Afrika'da 48 ülke, yüzlerce şehir gördü. Sultanlar, imparatorlar, krallar, beyler tanıdı. Marco Polo'dan 24.000km daha fazla gezdi.+
•1325’te 22 yaşında Tanca'dan yola çıktı.
•Varlıklı bir ailedendi, hukuk eğitimi almıştı.
•Hayallerini gerçekleştirmek üzere 26 yıl süren bir maceraya atıldı.
•45 ülke, yüzlerce şehir gezdi.
•Marco Polo'dan daha fazla dolaştı...
•Anadolu, Rusya, İran, Orta Asya, Afrika, Çin, Hindistan
•Doğu Afrika sahilleri, Zanzibar, Maldivler, Sri Lanka...
•Timbuktu, Pekin, İstanbul, Şiraz, Kudüs, Semerkand...
•Sultanlar, İmparatorlar, Kraliçeler...
•Yalçın dağlar, zorlu çöller, fırtınalı denizler
Varlıklı bir ailedendi ve iyi eğitim almış bir gençti İbni Batuta. Mağrib ve Endülüs'ün hakim İslam hukukunu oluşturan Maliki mezhebini hocalarının kadılık yapmasını isteyecekleri kadar iyi öğrenmişti. Fakat içinde seyahate karşı müthiş ve durduramadığı bir tutku vardı.
Bu tutkunun peşinde, 1325 yılında ve henüz 21 yaşındayken Hac yolculuğuna çıktı ve Tanca'dan ayrıldı. Zor bir ayrılıktı bu. ''Annem ve babam bana henüz doymamışlardı ve aslında ben de onlara'' diyor Er Rıhle adlı seyahatnamesinde Tanca'dan ayrılık anını anlatırken İbni Batuta.
Ve ekliyor: "Arkadaşlığından neşe duyabileceğim bir yol arkadaşım ya da katılabileceğim bir kervan olmadan, içimdeki baskın bir dürtü ve şanlı mabetleri ziyaret etmek için uzun zamandır içimde tuttuğum bir arzuyla sallanarak yalnız başıma yola çıktım.''
’Bu yüzden kadın, erkek tüm sevdiklerimden ayrılmaya karar verdim ve kuşların yuvalarını terk etmesi gibi evimi terk ettim. Annem babamla hayat bağlarımız henüz güçlü olduğu için onlardan ayrılmak bana çok ağır geldi ve hem onlar hem de ben bu ayrılığın üzüntüsünü yaşadık."
Döneminde Fas ve Tanca şehri Merini Hanedanlığı tarafından yönetiliyordu. Tanca'dan Tlemsen ve Bejaija üzerinden tüm Kuzey Afrika kıyılarını izleyerek kara yoluyla Mekke'ye hacca gitti. Berberi Zeyyani ve Hafsi Sultanlığı topraklarını geçti. Hafsiler'e ait Tunus'ta 2 ay kaldı.
İbni Batuta Tunus'ta kısa süren bir evlilik yaptı. Bu evlilik 26 yıl sürecek seyahatinde gerçekleştireceği onlarca evliliğin ilkiydi:) Tunus'tan itibaren güvenlik ve soyulma kaygısı artan İbni Batuta, kalan yolu geniş kervanlarla yolculuk yaparak tamamlamayı tercih etti.
1326 yılı baharında, 3.500 km'lik bir yolculuktan sonra İbn Battuta, Bahri Memlûk imparatorluğu'nun önemli bir merkezi olan İskenderiye Limanı'na geldi. İskenderiye'de iki münzevi dindar zatla tanıştı. Bu iki zat adeta onun mürşitleri olacaktı.
İbni Batuta'nın kaderinde büyük etkisi olan bu iki kişiden ilki Şeyh Burhaneddin'di ve ona "Bana öyle geliyor ki yabancı diyarlara seyahatleri seviyorsun. Kardeşim Feridüddin Hindistan'da, Rükneddin Sind'de. Onları ziyaret etmelisin. Gittiğinde onlara selamımı söyle’’ demişti.
İkinci kişi ise Şeyh Murşidi idi ve İbn Battuta'nın rüyasının yorumlayarak ona ''bir dünya gezgini olması gerektiğini'' söylemişti yorumunda. Kısacası İbni Batuta'nın içinde zaten var olan dünyayı dolaşma arzusu, tanıştığı bu iki kişinin ardından artık iyice kesinlik kazandı.
Mısır'da bir ay kadar konaklayan İbni Batuta'nın hac yolculuğunu tamamlamak için önünde üç alternatif yol vardı. O, Suriye üzerinden gitmeyi tercih etti ve bu sayede El-Halil, Kudüs, Şam gibi önemli şehirleri görüp, camileri, kiliseleri ve diğer mekânları bol bol ziyaret etti.
İbn-i Batuta 26 yıl süren seferleri esnasında iki defa Tanca’ya dönüp tekrar ayrıldı. Üçüncü dönüşü ise kesin dönüştü ve muhteşem eseri Er-Rıhle’yi bu kesin dönüşün ardından tamamladı. Bu muhteşem eser diğer birçok seyahatnameden çok daha fazla detay bilgi sunar okura.
Onun arada Tanca’ya dönüşleri dönemin Merini sultanının casusu olduğu ve rapor vermek üzere gelip gittiği şeklinde yorumlayanlar da var. Derinliğini bilmemekle beraber, Mağrib sultanına, şarkın sultanları, toplumsal yapıları ve orduları hakkında raporlar sunmuş olabilir.
İbni Batuta'nın en az üç defa hac yapmak üzere Mekke'ye gittiğini biliyoruz. Belki de hac esnasında kendisiyle orada buluşan ve verdiği bilgilere, Mağrib-i Aksa'ya, yani Fas-Endülüs'e götüren birileri de vardı. Bunlar tamamen iddiadan ibaret tabi.
Kesin olarak bildiğimiz, onun mutedil dindar, meraklı, heyacanlı bir karakter olduğu. Hayat enerjisi dolu, eğlenen, yeni insanlar ve mekânlar tanımaya tutkuyla bağlı maceracı ve özgür ruhlu bir gezgin olduğu. Hukuk bilgisi sayesinde gittiği İslam beldelerinde hep saygı gördü.
İbn-i Batuta, Mekke'deki hac ziyareti sonrasında hep daha uzakları görmeyi arzuladı. Avrupalıların o dönem çok az bildiği Afrika, Orta Doğu ve Uzak Doğu'ya cesaret isteyen yolculuklar yaptı. Dile kolay, ulaşımın zor olduğu koşullar altında 26 yıl durmadan gezdi.
Kuzey, Doğu ve Batı Afrika, Mısır, Arap Yarımadası, Irak, İran, Kafkasya, Ural - Volga beldeleri, Osmanlı Beyliği olmak Anadolu Türk Beylikleri, Bizans İstanbul'unu, Bulgar diyarını, Orta Asya'yı, Hindistan'ı, Maldivler'i, Çin'i, Vietnam'ı, Singapur'u ve Endülüs'ü gezdi.
İbni Batuta kendi dili Arapça'nın yanı sıra kısa zamanda Türkçe ve Farsça öğrendi. Gördüğü ülkelerin, şehirlerin, halkların coğrafi özelliklerini, önemli mekânlarını, inanç ve geleneklerini yazdı. Günümüzden 700 yıl öncesinin büyük ve önemli kültürel yapısını bugüne iletti.
Mekke'deki ilk hac ziyaretinin ardından İbni Batuta Mezopotamya topraklarına doğru giden kervana katıldı. Necef'te Hz.Ali'nin kabrini ziyaret etti ve Basra yoluyla İsfahan, Şiraz'a ve Bağdat'a gitti. Bağdat'ta İlhanlı hükümdarı Ebu Said Bahadır Han ile tanışıp kervanına katıldı.
Bu kervanla, teslim olduğu için Moğol yağma ve saldırılarından etkilenmeyen ve bu sayede kadim eserleri ayakta kalabilen ve İpekyolu üzerindeki önemli ticaret merkezlerinden biri olan Tebriz'e gitti. Burada bir müddet kaldıktan sonra tekrar hac için Mekke'ye doğru yola çıktı.
9 ay kaldığı ve kadılık yaptığı Maldivler'de ''dünyanın en güzel kadınlarına rastladığını ve bu süre zarfında bol bol evlendiğini'' yazar! Gerçekten de İbni Batuta 26 yıllık seferinde çok sayıda evlilik yaptı ve birçok beraberlik yaşadı.
İbni Batuta'nın Anadolu seyahati de oldukça renkli ve dönem hakkında ciddi bilgiler veren bir içerik sunar. ''Güneşli, güzel bir günde Lazkiye Limanı'ndan kalkan bir Ceneviz gemisiyle 3 günde Diyar-ı Rûm denen topraklara, Alâiye (Alanya) Limanı'na ulaştım'' der.
Batuta burada Türklerle tanışır. ''Çok iyi insanlardır. Misafiri severler. Kadınları bizim kadınlarımız gibi erkeklerden kaçmaz, köylerinde ürettikleri ürünleri pazarlarda satarlar, geçimlerini kazanırlar. Türklerin tek kötü huyu her gün öğleden sonra haşhaş içmeleridir'' der.
Alanya'dan Antalya'ya geçer. Ahilerle tanışır. Birçok yerde Ahiler onu misafir etmek için birbirleriyle yarışırlar hatta kimi zaman iş kılıç çekme noktasına kadar varır. İbni Batuta bu nedenle aralarını bulmak için bir gün birinde, diğer gün diğerinde misafir olup konaklar.
Anadolu Türk beyliklerinin en renkli günlerinde onlara misafir olur İbni Batuta. Aydınoğlu Mehmet Bey'i tanır. Orhan Gazi'nin Bursa fethinin hemen ardından şehre girer. Konya'yı, Karamanoğlullarını görür. Kütahya'da Germiyan, Kastamonu ve Sinop'ta Candaroğullarını görür.
Misafir olduğu yerlerden ayrılırken hediyeler verilir kendisine. Yeni, dinlenmiş atlar, kat kat elbiseler, kese kese paralar ve cariyeler, hizmetçiler hediye edilir. İstanbul'a da gider ve Bizans İmparatoru tarafından kabul edilir. Şehri gezer, gördüklerini hayranlıkla yazar.
Batuta Karadeniz’in kuzeyine, Kırım ve Ukrayna topraklarına gitti. Burada ilk ayak bastığı toprak Kefe Limanı oldu. Altınorda Hanının kervanıyla Astrahan’a gitti ve han ve hanın dört eşini ayrı ayrı saraylarında ziyaret edip, değerli armağanlar aldı.
İbni Batuta'nın Kırım'dan sonra devam eden 25 yıllık Asya, Afrika ve Endülüs seyahatini incelemeye takip eden seride devam edelim.

V'esselam

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Hasan Mert Kaya

Hasan Mert Kaya Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @kayamerthasan_

12 Sep
ABD Michigan, Big Rapids'de Ferris State Üniversitesi'nin kampüsünde Jim Crow Museum adlı ilginç bir müze var. Bu müze, reklam ve ticaret dünyasında siyahilerin nasıl aşağılandığını gösteren kartpostallar, süs eşyaları ve ürün ambalajları gibi çarpıcı bir koleksiyona sahip.
Siyahi insanların aşağılayıcı görüntüleri, 20. yüzyılın ortalarına kadar Amerikan popüler kültüründe ve ürün pazarlama stratejilerinde yaygın olarak kullanıldı. Kölelik kaldırılmıştı ama bu sadece kâğıt üzerindeydi. Irkçılık olanca gücüyle devam ediyordu.
Bu aşağılayıcı yaklaşımın en çarpıcı örneklerinden biri siyahi bebek ve çocukların Florida ve Louisiana gibi güney eyaletlerinde ''Timsah Yemi'' olarak kullanıldığı ve karikatürize edildikleri betimlemelerdir. Değersiz "timsah yemi" olarak siyahi çocukları kullanmak...
Read 20 tweets
12 Sep
İlginç bir ''koleksiyoner / araştırmacı):
Horatio Gordon Robley (1840 – 1930)
Yeni Zelanda başta olmak üzere Mauritius, Güney Afrika ve Sri Lanka'nın İngiliz sömürgesi olması için çok sayuda savaşa katılan bir İngiliz subay. Özellikle Maori yerlileri ile 'ilgilendi'.
Robley Yeni Zelanda'da yerlilerle defalarca savaştı. Bu esnada mümkün olduğu kadar çok kelle örneği toplamaya karar verdi ve sonunda 35 baştan oluşan ''benzersiz bir koleksiyon'' oluşturdu. Maori yerlilerinin yüzlerine yaptıkları dövmeleri inceliyordu.
Koleksiyonunu 1908'de Yeni Zelanda Hükümetine satmayı önerdi ama alınmadı. Robley koleksiyonundaki en beş örneği kendisine ayırıp kalanları New York'taki Amerikan Doğa Tarihi Müzesi'ne sattı.
Read 4 tweets
10 Sep
İbni Batuta
Tüm Zamanların En Büyük Seyyahı / 2

Astrahan'da hanın eşlerinden birinin doğum yapmak için memleketi olan Konstantinopolis'e dönmesine izin verdi. Yolculukta İbn Battuta hanın eşine mihmandarlık yaptı. Bu sayede hem İstanbul'u gördü, hem de imparatorla tanıştı. Image
''Halk oraya Aya Sûfiya der. Rivayet ettiklerine göre bu yapıyı Süleyman peygamber, Asaf bin Barhiya adlı birine yaptırmış. Burası Hristiyanların en büyük kilisesidir.''
İbni Batuta dışından gördüğü Aya Sofya için kitabı Er Rıhle'de böyle söyler. Image
Battuta'nın 1332 yılında İstanbul'da dönemin Bizans hükümdarı İmparator III. Andronikos ile görüştü. 1204 - 1261 Latin işgalinin yağmaladığı şehir ihtişamından çok şey yitirmişti ama yine de baş döndürücü güzelliğiyle İbni Batuta'yı büyüledi. Image
Read 30 tweets
5 Sep
Büyük Bengal Kıtlığı (3/Son)
60 milyondan fazla Hintliyi öldüren onlarca kıtlığı tek tek açıklamak zor ama 1 milyon üzeri insanın ölümüne neden olanlardan bazıları şunlardı:
• 1770 Bengal Kıtlığı: 10 milyon ölüm
• 1783-84'teki Chalisa Kıtlığı: en az 11 milyon ölüm.
• 1791-92 Doji Bara Kıtlığı (veya Kafatası Kıtlığı): Açlık ve ardından gelen salgın hastalıklardan yaklaşık 11 milyon ölüm.
• 1860-61 Yukarı Doab Kıtlığı: Resmi İngiliz raporlarına göre yaklaşık iki milyon ölüm.
• 1866'daki Orissa Kıtlığı: bir milyon kişi ölüm.
• 1869'daki Rajputana Kıtlığı: 1,5 milyon ölüm.
• 1876-78 Büyük Kıtlığı: 5,5 - 11 milyon kişi aralığında ölüm.
• 1896-97 ve 1899-1900 Hindistan Kıtlığı: milyonlarca... ölümlerin sayısı bilinmiyor.
• 1943-44 Bengal Kıtlığı: 3.5 ilâ 5 milyon ölüm.
Read 10 tweets
4 Sep
Büyük Bengal Kıtlığı (2)
Kıtlık oluşması için sebep var mıydı? İngilizler istemeseydi 'Hayır'. Bengal, bugün olduğu gibi, o zaman da yılda üç ürün hasat ediyordu. Suyun bol olduğu Ganj Ovası'nın deltası geniş ve bol ürün veriyordu. Kuraklık gelse bile, çıkan ürün yeterliydi.
Kıtlık zamanlarında, mahsul az ise, elde edilen tahıl, nüfusun beslenebilmesi için depolanır, kontrollü dağıtılır, durum 'idare' edilirdi. Ancak Clive ve onun haydutlar & katiller çetesi tarafından gerçekleştirilen tahıl yağmalamaları buna izin vermedi!
Vicdansızca tahılları Bengal'den çekip çaldılar ve yaşanan büyük kıtlıkta 10 milyon masum çaresizce can verdi. Clive'in gaddarlığı o zamanki Bengal nüfusunun üçte birini ortadan kaldırdı. Utanmadan heykelleri dikilen bu kan emici vampirler aslında soysuz birer ruh emicilerdi.
Read 26 tweets
3 Sep
Büyük Bengal Kıtlığı

Hindistan’da 1757’den 1947’ye 60 milyon insanın ölümüne yol açan kıtlıkların sebebi sömürgeci İngilizlerin acımasız toprak politikalarıydı.Dünyanın en verimli topraklarında yaşayan milyonlarca insanın, açlıktan birbirlerini yemek zorunda kaldığı bir acı bu+
1757 'de başlayan kıtlık 1770'de Büyük Bengal Kıtlığı olarak adlandırılan faciaya dönüştü. Bu insanlık felaketinin temel nedeni İngilizlerin pirinç, sebze ve diğer gerekli tahılların yetiştirildiği devasa tarım arazilerini zorla haşhaş ekimine çevirmesiydi.
Milyonlarca dönüm arazinin haşhaşa ekimine ayrılmasının nedeni afyon elde etmek ve afyonun Çin'e satılmasını sağlamaktı. Diğer taraftan bu pis ticaret Çin halkını da zehirliyordu ve sonu da kanlı bitti: Afyon Savaşları çıktı. Batı'daki Sanayi Devrimi, Afyon'dan finanse edildi!
Read 31 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!

:(