ABD Michigan, Big Rapids'de Ferris State Üniversitesi'nin kampüsünde Jim Crow Museum adlı ilginç bir müze var. Bu müze, reklam ve ticaret dünyasında siyahilerin nasıl aşağılandığını gösteren kartpostallar, süs eşyaları ve ürün ambalajları gibi çarpıcı bir koleksiyona sahip.
Siyahi insanların aşağılayıcı görüntüleri, 20. yüzyılın ortalarına kadar Amerikan popüler kültüründe ve ürün pazarlama stratejilerinde yaygın olarak kullanıldı. Kölelik kaldırılmıştı ama bu sadece kâğıt üzerindeydi. Irkçılık olanca gücüyle devam ediyordu.
Bu aşağılayıcı yaklaşımın en çarpıcı örneklerinden biri siyahi bebek ve çocukların Florida ve Louisiana gibi güney eyaletlerinde ''Timsah Yemi'' olarak kullanıldığı ve karikatürize edildikleri betimlemelerdir. Değersiz "timsah yemi" olarak siyahi çocukları kullanmak...
UCLA'da halk kültürü ve Afro-Amerikan araştırmaları profesörü Patricia Turner, 2002 tarihli Ceramic Amcles and Seluloid Mammies: Black Images and Its Influence on Culture adlı kitabının bu isimle anılan bölümünde, konuyla ilgili çarpıcı tespitler yapar.
Turner'a göre ''Bu tür görseller sadece olumsuz bir klişenin varlığından fazlasını tasvir ettiğini; zımnen, istenmeyen insanları yok etmede bir tür saldırganlığı temsil ederler.''
Bu çirkin görüntülerin çoğunda siyah çocuklar “timsah yemi / Gator Bait” olarak temsil edildi.
Bu aşağılama ve değersizleştirme sinema filmlerinde ve popüler şarkılarda sürdürüldü. 1899'da Henry Wise ve Sidney Perrin tarafından bestelenen “Annesinin Küçük Timsah Yemi” ninnisi bu duruma güzel bir örnek.
19. ve 20. yüzyıllarda Afrikalı Amerikalıların bu tür grotesk temsillerinin yaygın bir şekilde kullanıldığı açık. Ancak bu eserlerin varlığı, siyah çocukların Florida ve Louisiana'da kelimenin tam anlamıyla timsah yemi olarak kullanıldığını kanıtlamak için yeterli değil.
Bu uygulamaya ilişkin döneme ait polis vb raporları yok. Jim Crow Müzesi'nin web sitesinde, gerçek hayatta "timsah yemi" olaylarının, nadiren meydana gelmiş olsalar da, "belgelenmiş" olduğunu savunan bir makale kanıt olarak dönem gazetelerinin haberlerine dayanmakta.
Farklı tarihlerde ve dönemin muteber gazatelerinde yer alan bu haberlere göre Afrika kökenli Amerikalı bebeklerin timsah yemi olarak kullanılması gerçekten yaşandı. Yaygın bir uygulama gibi görünmüyor, ama oldu.
Bir insanı bir timsah için yem olarak canlı bir insan bebeği kullanmaya yönlendirebilecek düşünceyi anlamak imkansız. Jim Crow Müzesi'ndeki nesneler tam da bu yüzden çok önemli. Afrikalı Amerikalıları vahşi ve değersiz yaratıklar olarak tasvir ederek "insan altı" olarak görmek...
Müzedeki bu nesneler bir toplumun hikâyesini anlatıyor ve dönemin bakış açılarını, değerlerini anlayabilmemizin önünü açan ipuçları oluyorlar. Timsah derisi o dönemde de tıpkı bugün olduğu gibi ayakkabı, çanta, kemer, cüzdan yapılan pahalı bir malzemeydi.
Timsahların bağıran, yardım isteyen insan sesine ve kokusuna duyarlı olduğuna, dolayısıyla da av için en iyi ''yem'' olduğuna inanıyordu avcılar. Aktarılanlara göre bu amaçla fakir kölelerin çocukları yem olarak kullanılmak üzere satın alındı ya da kaçırıldı.
İnsanlara tekrar tekrar Afrikalı Amerikalıları değersizleştiren, insani duygulardan yoksun oldukları düşüncesini aşılayan öğeler, görüntüler, nesneler ve uygulamalar sürekli aşılanınca sonuç olarak “İnsan Hayvanat Bahçeleri” ve “Timsah yemi” gibi uygulamalar mümkün hale geldi.
1908'de Washington Times, New York Hayvanat Bahçesi'ndeki timsahların kışlık alanlarından yazlık alanlarına nakilleri esnasında “küçük tombul Afrikalılar”dan ''yararlanıldı''. Kölelik kaldırılmıştı ama ırkçılığın sefil uygulamaları Amerika'nın hemen her yerinde çok yaygındı.
Florida'da avcılar tüfekleriyle çalıların arkasına gizlenir, bebekleri ise timsahın uğrak yerlerinin yakınına yerleştirip beklemeye başlardı. Bebek timsahı “çekip” başını ve ön tarafını açığa çıkardığında, avcılar timsahı vurur ve “ödüllerini” alırdı.
Uygulamanın en insani versiyonu yem olarak kullanılacak bebeğin kiralanması ve annesine "Florida timsah avcıları hedeflerini asla kaçırmaz" güvencesinin verilmesiydi. Bebek avdan sonra sağ salim annesine teslim edilirken kendisine belirlenen 2 dolar kira ücreti ödenirdi.
Timsah yem hikâyesi doğru olsun ya da olmasın, böyle bir tasvirin var olduğu gerçeği, Amerika Birleşik Devletleri'nde Afrikalı Amerikalıların nasıl insanlık dışı muamele gördüğünün, klişeleştiğinin ve aşağılandığının ve timsah yemi olacak kadar değersiz olduğunun göstergesiydi.
300 yıldan fazla süren Batı Atlantik Köle Ticareti esnasında ve sonrasında insanların yüzyıllarca nasıl metalaştırıldığı, değer görmediği bu görsellerle gözler önüne seriliyor. W.A.S.P (Beyaz / Anglosakson / Protestan) değilseniz kendinize çok da bir değer atfetmeyin.
Siyah çocukların timsah yemi olarak kullanılması, gerçekliği ya da aksinden bağımsız; Negatif bir stereotipin varlığından daha fazlasını tasvir ediyor; istenmeyen insanları ortadan kaldırma, dolaylı bir saldırganlık arzusunun gücünü gösteriyor. Ürkütücü olan da bu...

V'esselam
Konuyla ilgili detaylı bilgi edinmek için:
ferris.edu/jimcrow/

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Hasan Mert Kaya

Hasan Mert Kaya Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @kayamerthasan_

12 Sep
İlginç bir ''koleksiyoner / araştırmacı):
Horatio Gordon Robley (1840 – 1930)
Yeni Zelanda başta olmak üzere Mauritius, Güney Afrika ve Sri Lanka'nın İngiliz sömürgesi olması için çok sayuda savaşa katılan bir İngiliz subay. Özellikle Maori yerlileri ile 'ilgilendi'.
Robley Yeni Zelanda'da yerlilerle defalarca savaştı. Bu esnada mümkün olduğu kadar çok kelle örneği toplamaya karar verdi ve sonunda 35 baştan oluşan ''benzersiz bir koleksiyon'' oluşturdu. Maori yerlilerinin yüzlerine yaptıkları dövmeleri inceliyordu.
Koleksiyonunu 1908'de Yeni Zelanda Hükümetine satmayı önerdi ama alınmadı. Robley koleksiyonundaki en beş örneği kendisine ayırıp kalanları New York'taki Amerikan Doğa Tarihi Müzesi'ne sattı.
Read 4 tweets
10 Sep
İbni Batuta
Tüm Zamanların En Büyük Seyyahı / 2

Astrahan'da hanın eşlerinden birinin doğum yapmak için memleketi olan Konstantinopolis'e dönmesine izin verdi. Yolculukta İbn Battuta hanın eşine mihmandarlık yaptı. Bu sayede hem İstanbul'u gördü, hem de imparatorla tanıştı. Image
''Halk oraya Aya Sûfiya der. Rivayet ettiklerine göre bu yapıyı Süleyman peygamber, Asaf bin Barhiya adlı birine yaptırmış. Burası Hristiyanların en büyük kilisesidir.''
İbni Batuta dışından gördüğü Aya Sofya için kitabı Er Rıhle'de böyle söyler. Image
Battuta'nın 1332 yılında İstanbul'da dönemin Bizans hükümdarı İmparator III. Andronikos ile görüştü. 1204 - 1261 Latin işgalinin yağmaladığı şehir ihtişamından çok şey yitirmişti ama yine de baş döndürücü güzelliğiyle İbni Batuta'yı büyüledi. Image
Read 30 tweets
9 Sep
İbni Batuta
Tüm Zamanların En Büyük Seyyahı

Fas’ın Tanca şehrinden Kore sınırına kadar gitti. Yolculukları 120.000 km sürdü. Avrupa, Asya ve Afrika'da 48 ülke, yüzlerce şehir gördü. Sultanlar, imparatorlar, krallar, beyler tanıdı. Marco Polo'dan 24.000km daha fazla gezdi.+
•1325’te 22 yaşında Tanca'dan yola çıktı.
•Varlıklı bir ailedendi, hukuk eğitimi almıştı.
•Hayallerini gerçekleştirmek üzere 26 yıl süren bir maceraya atıldı.
•45 ülke, yüzlerce şehir gezdi.
•Marco Polo'dan daha fazla dolaştı...
•Anadolu, Rusya, İran, Orta Asya, Afrika, Çin, Hindistan
•Doğu Afrika sahilleri, Zanzibar, Maldivler, Sri Lanka...
•Timbuktu, Pekin, İstanbul, Şiraz, Kudüs, Semerkand...
•Sultanlar, İmparatorlar, Kraliçeler...
•Yalçın dağlar, zorlu çöller, fırtınalı denizler
Read 30 tweets
5 Sep
Büyük Bengal Kıtlığı (3/Son)
60 milyondan fazla Hintliyi öldüren onlarca kıtlığı tek tek açıklamak zor ama 1 milyon üzeri insanın ölümüne neden olanlardan bazıları şunlardı:
• 1770 Bengal Kıtlığı: 10 milyon ölüm
• 1783-84'teki Chalisa Kıtlığı: en az 11 milyon ölüm.
• 1791-92 Doji Bara Kıtlığı (veya Kafatası Kıtlığı): Açlık ve ardından gelen salgın hastalıklardan yaklaşık 11 milyon ölüm.
• 1860-61 Yukarı Doab Kıtlığı: Resmi İngiliz raporlarına göre yaklaşık iki milyon ölüm.
• 1866'daki Orissa Kıtlığı: bir milyon kişi ölüm.
• 1869'daki Rajputana Kıtlığı: 1,5 milyon ölüm.
• 1876-78 Büyük Kıtlığı: 5,5 - 11 milyon kişi aralığında ölüm.
• 1896-97 ve 1899-1900 Hindistan Kıtlığı: milyonlarca... ölümlerin sayısı bilinmiyor.
• 1943-44 Bengal Kıtlığı: 3.5 ilâ 5 milyon ölüm.
Read 10 tweets
4 Sep
Büyük Bengal Kıtlığı (2)
Kıtlık oluşması için sebep var mıydı? İngilizler istemeseydi 'Hayır'. Bengal, bugün olduğu gibi, o zaman da yılda üç ürün hasat ediyordu. Suyun bol olduğu Ganj Ovası'nın deltası geniş ve bol ürün veriyordu. Kuraklık gelse bile, çıkan ürün yeterliydi.
Kıtlık zamanlarında, mahsul az ise, elde edilen tahıl, nüfusun beslenebilmesi için depolanır, kontrollü dağıtılır, durum 'idare' edilirdi. Ancak Clive ve onun haydutlar & katiller çetesi tarafından gerçekleştirilen tahıl yağmalamaları buna izin vermedi!
Vicdansızca tahılları Bengal'den çekip çaldılar ve yaşanan büyük kıtlıkta 10 milyon masum çaresizce can verdi. Clive'in gaddarlığı o zamanki Bengal nüfusunun üçte birini ortadan kaldırdı. Utanmadan heykelleri dikilen bu kan emici vampirler aslında soysuz birer ruh emicilerdi.
Read 26 tweets
3 Sep
Büyük Bengal Kıtlığı

Hindistan’da 1757’den 1947’ye 60 milyon insanın ölümüne yol açan kıtlıkların sebebi sömürgeci İngilizlerin acımasız toprak politikalarıydı.Dünyanın en verimli topraklarında yaşayan milyonlarca insanın, açlıktan birbirlerini yemek zorunda kaldığı bir acı bu+
1757 'de başlayan kıtlık 1770'de Büyük Bengal Kıtlığı olarak adlandırılan faciaya dönüştü. Bu insanlık felaketinin temel nedeni İngilizlerin pirinç, sebze ve diğer gerekli tahılların yetiştirildiği devasa tarım arazilerini zorla haşhaş ekimine çevirmesiydi.
Milyonlarca dönüm arazinin haşhaşa ekimine ayrılmasının nedeni afyon elde etmek ve afyonun Çin'e satılmasını sağlamaktı. Diğer taraftan bu pis ticaret Çin halkını da zehirliyordu ve sonu da kanlı bitti: Afyon Savaşları çıktı. Batı'daki Sanayi Devrimi, Afyon'dan finanse edildi!
Read 31 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!

:(