İlginç bir ''koleksiyoner / araştırmacı):
Horatio Gordon Robley (1840 – 1930)
Yeni Zelanda başta olmak üzere Mauritius, Güney Afrika ve Sri Lanka'nın İngiliz sömürgesi olması için çok sayuda savaşa katılan bir İngiliz subay. Özellikle Maori yerlileri ile 'ilgilendi'.
Robley Yeni Zelanda'da yerlilerle defalarca savaştı. Bu esnada mümkün olduğu kadar çok kelle örneği toplamaya karar verdi ve sonunda 35 baştan oluşan ''benzersiz bir koleksiyon'' oluşturdu. Maori yerlilerinin yüzlerine yaptıkları dövmeleri inceliyordu.
Koleksiyonunu 1908'de Yeni Zelanda Hükümetine satmayı önerdi ama alınmadı. Robley koleksiyonundaki en beş örneği kendisine ayırıp kalanları New York'taki Amerikan Doğa Tarihi Müzesi'ne sattı.
Bu kesik kafalar ölen önemli yerlilere aitti. Maori kültüründe ölen önemli kişilerin kafaları özel işlemlerden geçirilirek aileleri tarafından saklanırdı. İyi bir illustrator olan Robley, bu yüzlerdeki dövme desenlerinden bir kitap da hazırladı. 29 Ekim 1930'da Londra'da öldü.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
ABD Michigan, Big Rapids'de Ferris State Üniversitesi'nin kampüsünde Jim Crow Museum adlı ilginç bir müze var. Bu müze, reklam ve ticaret dünyasında siyahilerin nasıl aşağılandığını gösteren kartpostallar, süs eşyaları ve ürün ambalajları gibi çarpıcı bir koleksiyona sahip.
Siyahi insanların aşağılayıcı görüntüleri, 20. yüzyılın ortalarına kadar Amerikan popüler kültüründe ve ürün pazarlama stratejilerinde yaygın olarak kullanıldı. Kölelik kaldırılmıştı ama bu sadece kâğıt üzerindeydi. Irkçılık olanca gücüyle devam ediyordu.
Bu aşağılayıcı yaklaşımın en çarpıcı örneklerinden biri siyahi bebek ve çocukların Florida ve Louisiana gibi güney eyaletlerinde ''Timsah Yemi'' olarak kullanıldığı ve karikatürize edildikleri betimlemelerdir. Değersiz "timsah yemi" olarak siyahi çocukları kullanmak...
Astrahan'da hanın eşlerinden birinin doğum yapmak için memleketi olan Konstantinopolis'e dönmesine izin verdi. Yolculukta İbn Battuta hanın eşine mihmandarlık yaptı. Bu sayede hem İstanbul'u gördü, hem de imparatorla tanıştı.
''Halk oraya Aya Sûfiya der. Rivayet ettiklerine göre bu yapıyı Süleyman peygamber, Asaf bin Barhiya adlı birine yaptırmış. Burası Hristiyanların en büyük kilisesidir.''
İbni Batuta dışından gördüğü Aya Sofya için kitabı Er Rıhle'de böyle söyler.
Battuta'nın 1332 yılında İstanbul'da dönemin Bizans hükümdarı İmparator III. Andronikos ile görüştü. 1204 - 1261 Latin işgalinin yağmaladığı şehir ihtişamından çok şey yitirmişti ama yine de baş döndürücü güzelliğiyle İbni Batuta'yı büyüledi.
Fas’ın Tanca şehrinden Kore sınırına kadar gitti. Yolculukları 120.000 km sürdü. Avrupa, Asya ve Afrika'da 48 ülke, yüzlerce şehir gördü. Sultanlar, imparatorlar, krallar, beyler tanıdı. Marco Polo'dan 24.000km daha fazla gezdi.+
•1325’te 22 yaşında Tanca'dan yola çıktı.
•Varlıklı bir ailedendi, hukuk eğitimi almıştı.
•Hayallerini gerçekleştirmek üzere 26 yıl süren bir maceraya atıldı.
•45 ülke, yüzlerce şehir gezdi.
•Marco Polo'dan daha fazla dolaştı...
•Anadolu, Rusya, İran, Orta Asya, Afrika, Çin, Hindistan
•Doğu Afrika sahilleri, Zanzibar, Maldivler, Sri Lanka...
•Timbuktu, Pekin, İstanbul, Şiraz, Kudüs, Semerkand...
•Sultanlar, İmparatorlar, Kraliçeler...
•Yalçın dağlar, zorlu çöller, fırtınalı denizler
Büyük Bengal Kıtlığı (3/Son)
60 milyondan fazla Hintliyi öldüren onlarca kıtlığı tek tek açıklamak zor ama 1 milyon üzeri insanın ölümüne neden olanlardan bazıları şunlardı:
• 1770 Bengal Kıtlığı: 10 milyon ölüm
• 1783-84'teki Chalisa Kıtlığı: en az 11 milyon ölüm.
• 1791-92 Doji Bara Kıtlığı (veya Kafatası Kıtlığı): Açlık ve ardından gelen salgın hastalıklardan yaklaşık 11 milyon ölüm.
• 1860-61 Yukarı Doab Kıtlığı: Resmi İngiliz raporlarına göre yaklaşık iki milyon ölüm.
• 1866'daki Orissa Kıtlığı: bir milyon kişi ölüm.
• 1869'daki Rajputana Kıtlığı: 1,5 milyon ölüm.
• 1876-78 Büyük Kıtlığı: 5,5 - 11 milyon kişi aralığında ölüm.
• 1896-97 ve 1899-1900 Hindistan Kıtlığı: milyonlarca... ölümlerin sayısı bilinmiyor.
• 1943-44 Bengal Kıtlığı: 3.5 ilâ 5 milyon ölüm.
Büyük Bengal Kıtlığı (2)
Kıtlık oluşması için sebep var mıydı? İngilizler istemeseydi 'Hayır'. Bengal, bugün olduğu gibi, o zaman da yılda üç ürün hasat ediyordu. Suyun bol olduğu Ganj Ovası'nın deltası geniş ve bol ürün veriyordu. Kuraklık gelse bile, çıkan ürün yeterliydi.
Kıtlık zamanlarında, mahsul az ise, elde edilen tahıl, nüfusun beslenebilmesi için depolanır, kontrollü dağıtılır, durum 'idare' edilirdi. Ancak Clive ve onun haydutlar & katiller çetesi tarafından gerçekleştirilen tahıl yağmalamaları buna izin vermedi!
Vicdansızca tahılları Bengal'den çekip çaldılar ve yaşanan büyük kıtlıkta 10 milyon masum çaresizce can verdi. Clive'in gaddarlığı o zamanki Bengal nüfusunun üçte birini ortadan kaldırdı. Utanmadan heykelleri dikilen bu kan emici vampirler aslında soysuz birer ruh emicilerdi.
Hindistan’da 1757’den 1947’ye 60 milyon insanın ölümüne yol açan kıtlıkların sebebi sömürgeci İngilizlerin acımasız toprak politikalarıydı.Dünyanın en verimli topraklarında yaşayan milyonlarca insanın, açlıktan birbirlerini yemek zorunda kaldığı bir acı bu+
1757 'de başlayan kıtlık 1770'de Büyük Bengal Kıtlığı olarak adlandırılan faciaya dönüştü. Bu insanlık felaketinin temel nedeni İngilizlerin pirinç, sebze ve diğer gerekli tahılların yetiştirildiği devasa tarım arazilerini zorla haşhaş ekimine çevirmesiydi.
Milyonlarca dönüm arazinin haşhaşa ekimine ayrılmasının nedeni afyon elde etmek ve afyonun Çin'e satılmasını sağlamaktı. Diğer taraftan bu pis ticaret Çin halkını da zehirliyordu ve sonu da kanlı bitti: Afyon Savaşları çıktı. Batı'daki Sanayi Devrimi, Afyon'dan finanse edildi!