1)Sabetayist olduğunu itiraf eden Ilgaz Zorlu diyor ki:
"İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin elemanlarının çoğu Sabetaycıydı. Türkiye’deki sol hareketi kuranlar Sabetaycılardır. Türkiye Cumhuriyeti kanunları Sabetaycılara farklı, diğer insanlara farklı uygulanır."
2) Devrimci Atatürkçü Prof. Yalçın Küçük 2011'de "Sabetayistlerimiz olmasa, biz bu Cumhuriyeti kuramazdık, hep tekrarlıyorum" demişti. Türkiye'nin ve cumhuriyetin kuruluşu ve inşaasında Sabetayistler nasıl rol aldı ki?
3) Asıl sorunu anlatan yok. Kurtuluş Savaşı'nda yetişmiş çok insanımızı kaybettik. Ekonomi sıfıra indi.Adam olmadığı için yerine mübadele ile Yunanistan'dan gelen eğitimli, dil bilen, ticaretten, paradan anlayan Sabetayistler getirildi. Bakanlıklara doldular.
4) Türk İstiklal Harbi’nden sonra sanayi ve ticaret boşluğunun yanında, aydın ve okumuş kesimimizin cephelerde kırılması sebebiyle bir de “bürokrasi boşluğu” doğmuş, memur yapacak adam sıkıntısı ortaya çıkmıştı. İşte bu boşluğu Selanik’ten gelen eğitimli Yahudiler doldurdu.
5) Hatta devrin başbakanı İsmet
İnönü’nün meşhur bir sözü vardı: “Ankara garında bekler, İstanbul’dan gelen trenden inen her kravatlıyı yakalar, Dışişlerine memur yapardık.” Bir de içeride yaşayanlar vardı. Dönmelerin, Dışişleri Bakanlığına hâkim olmaları bundan kaynaklanacaktı.
6) Sabetayistlerin eğitim alıp birkaç dil bilmesi bunda etkili olacaktı. Daha sonra İçişleri, Milli
Eğitim, Maliye Bakanlığı, Emniyet ve üniversitelerde en üst yerlerde olacaklardı. Sivil hayatta da medya, ticaret ellerine geçecekti. Her alanda etkili olacaklardı.
7) Yeni kurulan Türkiye'nin hızla ticaret, ekonomi ve devlet organları gelişsin diye bunlara görev verildi. Fakat frenlenmediği için onlar devletin içinde "hegemonya" kurdular. Atatürk öldüğünde CHP'yi de tamamen kuşatıp Atatürk'ü halkı ezmek için tekellerine aldılar. Bu önemli.
8) Atatürk vefat edince ondan kurtulup Atatürk'ü tekeline alan Sabetayistler Atatürk'ü sopa edinerek halkın tarihine, kültürüne, değerlerine, dinine savaş açtı. CHP tabanı bunları bilmez. CHP'yi Sabatayizimden, sağı oluşumları da ABD'ci Gladyo'dan kurtarmadan ülke selamete ermez.
9) Ülkedeki Osmanlı ve İslam düşmanlığını Sabetayistler kurguladı. Çünkü Sabetayizmin kurucusu Sabetay Sevi 1600'lerde İzmir'de tutuklanıp İstanbul'da Sarayda yargılandı. Bundan Osmanlı ve İslama kinlidirler.Türkiye'de körüne Osmanlı, İslam düşmanlığı oluşturarak intikam aldılar.
10) Sabetayistler bu ülkede en büyük güce 1971'de Vehbi Koç önderliğinde TÜSİAD'ın kurulmasıyla ulaştı. Türkiye'nin en zengin insanları toplanıp siyasi, politik güç oldular. Hükümet indirip, çıkaracak hale geldiler. Açık gazete ilanlarıyla hükümet düşürdüler. Darbe tasarladılar.
11) TÜSİAD üyelerinin takımlardan partilere, müzik sektöründen gıdaya, bankaya, medyaya kadar her yere elleri uzanır. Ülkenin ABD, İsrail, Avrupa lobileri ile uyumunu bunlar sağlar. Uyumsuz olanı para, takım, medya, STK'lar ve akla gelmez yöntemlerle tehdit ederler. Şaşarsınız.
12) Bu ülkedeki en büyük ve tehlikeli tarikat TÜSİAD tarikatıdır. Ülkenin finans da dâhil her alanda emperyal güçlerin kontrolünde durmasında etkindirler. CHP ve tabanındaki vatandaşın en çok tepki göstermesi gereken tarikat TÜSİAD'dır. Gerçek solcu bunu yapar. Ama nerede!
13) Ülkede darbe olur TÜSİAD'a bişey olmaz.Kriz pandemi olur bunlar zenginleşir. FETÖ ile en içli dışlı iş adamları bunlardı. Hiçbiri yargılanıp malına el konulmadı. Çünkü bunların dokunulmazlığı büyük yerden. Solun savaş açması gerek. Lakin seküler yaşam-zihin onları engelliyor.
14) Ülkede solu kontrol eden CHP sabetayistlerin kontrolünde oldu. Atatürk'ü tekele alıp sol tabanı yıllardır kullanıyorlar. Bunu onlara anlatmak zor. Sağ oluşumların çoğu da "Gladyo ve NATO Türkçülerin" kontrolündeydi. Sağı bunlar kullandı. Onlara da anlatmak zor. Uyanmak lazım.
15) Ülkede Sabetayizimsiz anlatılan siyasi tarih ve yakın tarih eksik, anlaşılmaz ve hatalı olur. Taşlar hiçbir zaman yerine oturmaz. Hatta ekonomi, medya, hukuk, siyaset bile Sabetayizimsiz değerlendirilmemelidir. Gerisi kısır döngü. Emin olun. Bilmeyenler birgün anlar.
16) Sabetayizm Türkiye'deki derin Siyonizmdir. Malesefki gençler habersiz. Türkiye'de şuan da Sabatayizimsiz anlatılan ekonomi, ticaret, ilaç sektörü, tarih ve sanat dünyası eksiktir. İnstagram hesabıma da beklerim. Bilgi, bilinç, düşünce için:
1) 1980 Darbesini yapan Genelkurmay Başkanı Kenan Evren'in Genelkurmay Başkanı iken özel kalem müdürü "Çevik Bir" idi. Kenan Evren darbeden sonra Cumhurbaşkanı olduğunda başyaveri Çevik Bir oldu. Çevik Bir aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'nın komutanı oldu.
2) 1983 yılında Çevik Bir Tuğgeneral olunca Kenan Evren ile ilişkisi hiç bitmedi. Dostluğu devam etti. Kenan Evren, 1980 Darbesinin en etkili Paşası idi. Çevik Bir de 28 Şubat 1997 Darbesinin en etkili Paşasıydı. Çevik Bir "Kenan Evren'den çok şey öğrendim" diyecekti.
3) Kenan Evren darbeyi yapınca ABD üst düzey yetkilileri "Bizim çocuklar işi başardı" diye ABD Başkanına haber etmişlerdi.
Çevik Bir, 2002'de bir ABD dergisine yazdığı makalede "28 Şubat Darbesini İsrail için yaptık" diyecekti. Darbeden önce sık sık ABD'yi ziyaret etmişti.
1)11 Eylül 2001’de, ABD’deki ikiz kulelere düzenlenen saldırıyla, 3.Dünya Savaşı’nın başladığını biliyor muydunuz? Bu savaş en az yüz yıl sürecekti. 11 Eylül saldırısı ile çok şey elde edeceklerdi. Bir taşla kuş katliamı yapacaklardı. Bilgesel başlıyor.
2) Yıkılan kulelerin parçalarını inceleyen kimya profesörü Niels Harrit: “Parçaların içinde nano termik maddeler bulduk.Bu maddeler sadece uzay çalışmalarında ve askeri amaçlarla kullanılır ve hiçbir zaman teröristlerin eline geçemez. Geçse bile bu miktarda geçemez” dedi.
3) Anlaşılan bina yıkımında, temeline döşenmiş patlayıcılar kullanılmıştı. Uçak çarpması ile yıkılmadı. Binada çalışan, binanın içinden çok insanı kurtaran görgü tanıkları da patlamaların olduğunu söylemişlerdi. Dikkat buyurun.
1) DEAŞ ile İslami kavramlara operasyon çekildi. Kafa keserken "Allahuekber" diyor, bayraklarında "tevhid" yazılı, kendilerine "İslam devleti" diyorlardı. Küreselci medya DEAŞ ile dünyanın ve Müslümanların bu kavramlardan nefret etmesini sağladı. Planlıydı. Dikkat buyurun.
2) Bu sebepele DEAŞ sadece silahlı mücadele ürünü değil "psikolojik operasyon" ürünüydü. Küreselci medya şimdi de TALİBAN'ı göstererek İslam'ı hedef alıyor. Aynı operasyona devam ediyor. Bu örgütler üzerinden İslam'ı hedef almak en başından planlanmıştı. Unutmayın.
3) Sizlere silahları, bombaları gösterirlerken "psikolojik savaşı" unutturuyorlar. Bu coğrafyada en büyük işgal zihinlere yapılmıştır. Hala da devam ediyor. İslam'dan nefret ettirme operasyonu bir yerden düğmeye basılmışçasına DEAŞ ve TALİBAN üzerinden devam ettiriliyor.
1) Taliban heyeti ilk kez Çin'in başkenti Pekin'de üst düzey bir ziyaret gerçekleştirdi. Taliban heyeti, Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ile bir araya geldi. Taliban, örgüt aklı düzeyinden hızla stratejik politika yütütebilen devlet aklına geçmeye başladı.
2) Taliban sözcüsü Süheyl Şahin: "Çin, dev ekonomisi ve kapasitesiyle büyük bir ülke. Afganistan'ın yeniden inşasında büyük rol oynayabilir" ifadelerini kullandı. Böylece Çin'e göz kırpıldı. Taliban bunlarla devlet aklı oluşturup hızla devlet politikası kurmaya çalışıyor.
3) Çin, Afganistan'da bulunan özellikle lityum gibi 3 trilyon dolarlık rezervi olan madenlere göz dikmiş durumda. Bu sebeple Çin Taliban'ın yönetimi tamamen ele geçirmesi durumuna karşı Taliban ile anlaşma niyetinde. Maden çıkarma işi Çinli bazı şirketlere verilmişti bile.
1) DSÖ'nün ilk başkanı Dr. Brock Chisholm:
"Kurulacak dünya yönetimini gerçekleştirmek için insanı bireyselleştirip, vatanseverlik duygularını, dini dogmaları ve aile sadakâtini insanların düşüncelerinden silmemiz zorunludur" demişti.
DSÖ'yü bu iş için programladı. Kim bu adam?
2) Chisholm, gençken Yale Üniversitesi'ne girip çocuk ruh sağlığı üzerine okudu. Bu sürede çocukların "milli, ahlaki, dini" önyargılarından,bağlardan kopup bağımsız olarak yetiştirilmesi gerektiğine dair güçlü tezini, görüşünü geliştirdi. Aileleri de buna teşvik etti. Bak şu işe.
3) Bu görüşlerinden dolayı hayat boyu tepki aldı. Bu iş için gizli seçilmişlerden olduğu besbelli. Zaten Yale Üniversitesi gizli seçilmişlerin en önemli yetiştirme karargâhlarındandır. Dinden, ahlâktan, vatan şuurundan arındırılmış Yeni Dünya Düzeninin yeni nesli için görevliydi.
1) Osmanlı'nın son döneminde Rum ve Ermeni örgütler devleti ve güvenlik güçlerini oyalamak ve tehdit etmek için birçok yerde orman yangınları çıkarmıştı. Böylece devlet tehdit edilip devlet aklı oyalanmıştı. PKK da 1990'da orman yakma eylemi başlattı.
2) PKK, orman yangınları ile Türkiye'yi tehdit etmek için "Ateşin Çocukları" adında kendine bağlı bir birim kurdu. İlk hedef olarak Türkiye'nin ekonomisini tehdit etmek için turizm bölgelerinde orman yangınlarını başlattılar. Sitelerinde bizzat itirafta bulundular.
3) PKK, sosyal medya ve sitelerinde:
"Ateşin çocukları Türkiye'nin turistik bölgelerindeki sabotajların sorumluluğunu üstleniyor. Türk rejimi başka bir dilden anlayana kadar ateş seliyle onlara diz çöktürmenin zamanı gelmiştir" açıklamasını yaptı. Temizlendikçe çırpınıyorlar!