1. Bir tahta kaşık, dört saniyelik hatırlanmayan rüya, aniden bastıran sağanak, boş bir kola şişesi veya yarısına kadar dolu buzdolabı kaç bitlik bilgi taşır?
2. Bizler maddeyi keşfedeli çok oldu. Empedokles 2500 sene önce hava, su, toprak ve ateşi `şeylerin doğası´ olarak gördü ve onları element kabul etti.
3. Enerjiyi keşif sonraki meseledir. Bir şey yere düşerken, ok atarken, mızrak sallarken, bir şeylerin olduğu hissedilmekle beraber enerji on sekizinci yüzyıl keşfidir.
4. Bilgi ise yirminci yüzyılın ortalarında Shannon tarafından tanımlandı, adlandırıldı. Böylece Madde, Enerji ve Bilgi üçlüsü, diğer anlamda yaşamın üç sac ayağı oluşturuldu.
5. Bilgi enerjiye ne yapacağını söylüyordu, enerji maddeyi manipüle ediyordu ve döngü maddenin yeni bilgi üretmesi ile sonlanıyordu.
6. Üçlü sac ayağının tamamlanması ve döngünün tarifi bir soruyu ortaya çıkardı: Yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan çıkmıştı?
7. Başlarda en kolay yolun maddeden bilgiye gitmek olduğu düşünüldü. Bir süre sonra orta yolcular türedi ve madde, enerji ve bilgiyi aynı gerçekliğin üç farklı yüzü olarak gördü. Yüzyılımızda bu iki düşünceden de vazgeçiyoruz.
8. Maddenin türevini alarak atoma, atomun türevini alarak da bilgiye ulaşmaktan vazgeçiyor ve her şeyi baş aşağı ediyoruz. Bilginin türevinin atom, atomun türevinin madde olduğunu kabul ediyoruz.
9. Peki neden?
10. Görülür ışığı gözlerimiz yaratmadı. Gözlerimiz görülür ışığa göre argelendi. Hayvanlar aleminde ultraviyole ışığın argelediği gözler de var kızılötesi ışığın argelediği gözler de...
11. Aynı şekilde beyin düşünceyi keşfetmedi, düşünce hep oradaydı, düşünce beyni argeledi. Georges Doriot'un sözleriyle “Eylem olmasaydı, dünya hala bir düşünce olurdu”. 'Ol dedi ve oldu'.
12. Düşünce, sorular, cevaplar - diğer adıyla bilgi - hep oradaydı. 'Başlangıçta Söz vardı. Söz Tanrı'yla birlikteydi ve Söz Tanrı'ydı'.
13. Soru(n)lar bizleri buldukça ilerledik, geliştik ve cevapları bulduk. Bir nevi sürekli bilgi alışverişi, hidrojenden helyuma, helyumdan yıldıza, süpernovalardan canlılığa, siyano bakterilerden tek hücrelilere, onlardan bizlere, bizlerden toprağa, havaya, suya...
17. Bazı şeylerin olması için hazırlanıyoruz. Bazı şeylerin on sene içerisinde gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. Bazı şeylerin büyük radikal sonuçlar doğuracağını görüyoruz.
1. Antik çağda beynin fonksiyonları katapult ile açıklanıyordu. Freud, beyni hidrolik ve elektromanyetik bir sistem olarak tanımlamaya çalışmıştı. Leibniz, beynin çalışma prensiplerini değirmenin çalışma prensipleriyle izah etmişti.
2. Kepler Tanrı'nın geometrici olduğuna inanıyordu. Galileo Tanrı'nın matematikçi olduğunu düşünüyordu. Newton Tanrı'nın doğa kanunlarını yaratan bir fizikçi olduğunda ısrarcıydı. 20 sene önce Tanrı'nın iyi bir algoritma yazılımcısı olduğunu düşünüyorduk.
3. Beyin nasıl çalışır? Tanrı nedir? gibi sorulara sürekli cevaplar giydirmeye çalışıyoruz. Giydirmeye çalıştığımız cevapların ise orasından burasından çekiştirmek zorunda kalıyoruz. Çünkü bu cevaplar soruları başarıyla örtmüyor.
1. Devasa büyüklükteki bir okyanusun içindeki küçücük bir adada yaşıyoruz. Bu ada bildiğimiz bilinenlerden (known knowns – örneğin sabah 8’deki toplantı) ve bildiğimiz bilinmeyenlerden (known unknowns – örneğin İstanbul depremi) oluşuyor.
2. Etrafımızı çevreleyen okyanus ise bilmediğimiz bilinmeyenlerden (unknown unknowns) müteşekkil. Bilgilerimizin ve tahminlerimizin, bilmediklerimiz ve asla bilemeyeceklerimize kıyasla bu büyük okyanustaki küçücük bir ada olması beklenen bir durum.
3. Büyük kısmımız bu adayı ezberleriyle daha büyük ve ihtişamlı malikanelere, ibadethanelere çevirmişler. Hatta ezberler o kadar büyümüş ki okyanusun varlığından dahi habersizler. Ezber filizlenen topraklara Vasatistan, ezber sahiplerine vasatist diyoruz.
1. Bu bir bilgi savaşı. Sıfır anından, yani BigBang’den günümüze değişmeyen evren kanunlarından ilki, belki de teki.
2. Günümüzdeki savaşın bir tarafında insanoğlu ve son derece iyi argelenmiş beyni ile ürettiği akıllı makineleri var.
3. Savaşın diğer tarafında ise virus adı verilen ve dört milyar yıl önce ilk DNA örneklerinin görüldüğü zamanlarda ortaya çıktığı düşünülen bir hacker ordusu var.
1. Bu bilgisel, dünyayı yöneten 5 ailenin çalışma prensiplerini Rockefeller ailesi özelinde anlatma hedefindedir. Bilgisel, bütün perdeleri aralama ve büyük resmi gösterme amacındadır.
2. Niels Bohr ve Werner Heisenberg, bilmeyeniniz yoktur, kuantum teorisinin en önemli isimlerinden. 1920’li yıllarda Rockefeller Vakfı’nın desteklediği International Education Board (IEB) tarafından gayet cömert bir şekilde fonlanmaktadırlar.
3. Einstein da IEB’den destek alır. Hatta D.Rockefeller Einstein’ın talebinin iki katının ödenmesini istemiştir.
1. Kapitalizmin sonunun geldiği, devasa sistemin bir virüsün önünde diz çöktüğü tarzı çok fazla yorum var. Üzülerek belirtmek isterim ki kendimizi aldatma hususunda çok başarılıyız.
İtiraf ediniz! Kapitalizm bizi sevdikçe onun emrine amadeyiz.
2. Korona, Çin’in dünyaya yaydığı ne ilk virüstü, ne de son virüs olacak. Bir sonraki salgının kaç ölüme sebebiyet vereceğini bilmiyorum ama bu virüsün adı belli;
3. Çin, kendi halkı üzerinde (ve Afrika’da birçok ülkede) uzun zamandır altyapısını hazırladığı, insanların her anını kontrol altına alma histerisinde, salgın üzerinden ne kadar haklı olduğunu diğer milletlere ispat etmenin haklı gururunu! yaşıyor.