Osmanoğulları’nın Varlıkları ve II. Abdülhamid’in Emlakı’
1)Kitabın yazarı Vasfi Şensözen. Osmanlı’nın son dönemlerinde ve Cumhuriyetin ilk yıllarında avukatlık yapmış Abdülhamit’in mirasçılarının davalarını 25 yıl takip etmiş, milletvekili seçilmiş, elinden on binlerce belge++
2)+geçmiş, hem de Abdülhamit’in mirasından pay almak için ailenin getirdiği belgeler.Osmanlı Sultanlarının, malda mülkte pek gözü yok. Saray ve hanedanın giderlerini karşılamak üzere ‘Hazine-i Hassa’, ‘Emlak-i Şahane’, ‘Emlak-i Hümayun’ gibi adlarla ++
3)+muhasebeleştirilen taşınmazlardan elde edilen gelirleri harcamışlar ama hiçbiri bu taşınmazları mülkiyetine almayı düşünmemiş.Hatta II. Abdülhamit’in babası Abdülmecit, kendisine belirli bir ödenek tahsis edilmesi karşılığında hepsini hazineye devretmiş.
4)Üstelik kendi parasıyla satın aldığı Resülayn Çiftliği’nin tapusunu bile hazineye kalsın diye üzerine almamış. Abdülhamit’in kardeşi Vahdettin’in mülkiyetinde çok para etmediği anlaşılan bir handan başka taşınmazı yok.
5)Ve gelelim II. Abdülhamit’e. Tahta çıktıktan sonra babası Abdülmecit’in hazineye devrettiği Resülayn Çiftliği ve diğer taşınmazların tapusunu kendi üstüne almakla işe başlamış.
6)Vasfi Sarısözen bu davranışı şu sözlerle yeriyor:
‘Bu mallar, hanedanın ortak mallarındansa, tek bir kişi adına tapulanamazdı. Baba mirası sayılacaksa, kardeşlerinin de bunlarda hakkı olmalıydı.’
7)Ama Abdülhamit kardeş hakkı, baba vasiyeti, baba hukuku, hatırası dinlemeyip Abdülmecit’in bütün taşınmazlarının tapusunu kendi üstüne almış. Ve bu hukuksuz uygulamaya kardeşlerinin çocukları ‘Miras hakkı davası’ açınca ++
8)+Vasfi Şensözen tam 25 yıl uğraşmış ama pisliklerin hepsini temizleyememiş.
Abdülhamit kardeş hakkına tecavüzle de yetinmeyip sahipsiz arsaların, hanlar; hamamlar; çiftlikler, altın, civa, kurşun, çinko gibi çeşitli maden işletmelerinin tapusunu da üstüne alarak -++
9)+şimdi sıkı durun- taşınmazlar servetini 11.000 (Yanlış okumadınız on bir bin) tapuya ulaştırmış. Bu kadar tapu yüzünden Abdülhamit’in çocukları, yeğenleri mirasta hakkı olanlar birbirine düşmüş, tapuyu eline alan avukata koşmuştur.
10)Vasfi Şensözen’den öğrendiğimize göre; II. Abdülhamit’in 12 karısından 17 çocuğu olmuş. Cariye sayısı ise 50’den fazla… Ve her zaman nikâhlı 9 kadını bir arada bulundurmuş. Şeriata göre en çok 4 kadınla evlenebiliyor.
11)Bu durumda, en azından 5 karısı yasal değil ve bunlara miras düşmemesi gerekir.Oysa kadınlarının hepsi İstanbul Kassam Mahkemesi’nden 1 Ocak 1910 tarihinde aldıkları veraset ilamıyla TC Hazinesi’nin karşısına çıkmış. Vasfi Şensözen haklı olarak şöyle yazmış:
12)‘Şeyhülislam efendilerin, nikâhlar kıyılırken karşı çıkmaya korkmaları anlaşılabilir ancak sukutundan 11 yıl, ölümünden iki yıl geçtikten sonra mirasa istihkak ilamı verilmesi ibret ve hayretle mütalaa edilmeli…’
13)Ortalık tam bir curcuna. Abdülhamit’in çocuk doğuran 12 karısının kimi Rum, kimi Ermeni, kimi Sırp, kimi Rus… Annelerin kışkırtması ile kavgalar dövüşler, tehditler, saldırılar, yaralamalar almış başını gitmiş…
14)Osmanlı mahkemeleri bu işin altından kalkıp bir sonuca gidememiş… Dile kolay 11.000’den fazla tapu 200 kişiden fazla mirasçı var.Derken Osmanlı yıkılmş Cumhuriyet kurulmuş. Hilafetin ilgasına dair 3Mart 1924 günlü 431sayılı Yasanın 8.maddesinde şöyle bir kurala yer verilmiş:
15)‘Osmanlı İmparatorluğunda padişahlık etmiş kimselerin Türkiye Cumhuriyeti içindeki tapulu malları millete intikal etmiştir.’
Tabii 11.000 tapuluk bu akıl almaz servetin bir bölümü de Türkiye sınırları dışında kalmış… Irak, Suriye, Yunanistan, Makedonya gibi…
16)“Haram malın hayrı olmaz” derler… Mirasçılar o ülkelerde açtıkları bütün davaları kaybetmişler, ellerindeki paraları İngiliz avukatlara kaptırmışlardır.
Kitap şu sözlerle bitiyor:
17)‘İkinci Abdülhamid’in sonu gelmez bir ihtirasla topladığı o geniş varlık kısmen millete ve kısmen de hadiselerin şevkiyle yabancı devletlere geçmiş ve ibret verici sahneler ve safhalar halindeki hikâyesi de böylece tarihin malı olmuştur.’
18)Hani ‘Abdestsiz yere basmaz, evliya gibidir’ diye övülen Abdülhamit işte böyle bir götürücüdür, kardeş ve millet hakkına tecavüz eden hilekârdır. Ama Abdülhamit’in mirasçılarına kalmayan o akıl almaz servet hikâyesinden, çıkarılması gereken ilahi dersler vardır.”
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
''Mustafa Kemal olmasaydı, yine kurtulur muyduk?'' sorusuna, ''Ya biz bir şekilde kurtulurduk.'' deyip nasıl olacağını bir türlü anlatmayanlar var. Cahil pişkinliğidir bu.
Kemal Paşa'nın kurmayları bile, ''Biz olmasaydık Kemal Paşa bir yol bulabilirdi fakat o olmasaydı biz bu işin altından kalkamazdık.'' demişler.
Kemal Paşa'yla bile uçurumdan döndük ki Bolşeviklerin destek ve faaliyetleri, Fransız kollaması, Müslüman Afgan ve Hint faaliyetleri olmasa, yine başaramayabilirdik çünkü burada geçen isim Türk.
1)Ankara savaşından önce Timur Türk köylerini yakıp yıkan Ermeni çetelerini yakalayıp, huzuruna getirdi. Ermeni çetecilerine;
Öldürmek iyi midir, diye sordu.
2)Korkudan cevap veremediler.Timur devam etti.
İyi olmasa öldürmezdiniz. Beşiktedeki çocukları kıtır kıtır kesmezdiniz. Yapmaktan hoşlandığınız bir işin size de yapılması caiz değil midir?
3)Kendinize iğneyi sokmadan başkasına çuvaldızı sokmamalıydınız. Mademki halt ettiniz, şimdi siz de çuvaldızın nasıl can yaktığını öğreneceksiniz.
CEHALET
1)Bizim millette bir hastalık var.
Bir yerden bir şey duyuyor ve onu gerçek sanıyor.Ondan sonra onu sonuna kadar savunuyor.Dün sokak röportajlarının birinde seyrettim.
2)K*zmanın biri mikrofona konuşuyor.
Lozan’da imza atmışız.2023 yılına kadar petrol çıkarmayacakmışız.
Olur mu öyle şey diyenlere cevap veriyor:“Asabımızı bozmayın.”
Hadi merak edip okumuyorsun bari savunma.Git araştırmacıların, tarihçilerin kitaplarını oku.
3)Onlar, kendilerine giden bilgileri test ediyor, araştırma yapıyor ve sizin söylediğinizin yüzde sekseni palavra çıkıyor.Bu insanlar bunları neden araştırıyor? Neden kitap haline getiriyor? bir düşünün!
OSMANLI TORUNLARI İÇİN ÖZEL BİR BİLGİ PAYLAŞMAK İSTİYORUM! 1)6 bin 980 liraya mal olan Harbiye Kilisesi'ndeki Papa 15.Benoit'nın heykeli için Padişah Vahdettin'de 500 Osmanlı Lirası vermiştir.
2)Heykel İtalyan heykeltıraş Quattrini tarafından yapıldı.
Kurtuluş Savaşı’nın en hararetli günlerinde 1921 yılında dönemin padişahı Vahdettin'in de kendi cebinden yapımına katkıda bulunduğu
dönemin yabancı gazetelerine de haber olan konu ile ilgili bilgiler şu şekildedir:
3) İstanbul'da åti Gazetesi papanın bir heykelinin dikilmesi için kampanya başlattı.
åti Gazetesi, papanın heykelinin Pera'da (Beyoğlu) bir bulvara dikilmesini önerdi.
“Paşa Hazretleri’nin hükümet dairesinden dönüşleri esnasında Rize ve Atina (yeni adı Pazar-SY) müftüleri tarafından kendilerine bir dilekçe verilmiştir. Dilekçede Okul yerine medreselerin tekrar açılması talep ediliyordu.
"... Böyle bir zamanda particilik olur mu ? Ülke olmazsa parti kaç para eder.
Önce ülke esenliğe çıkmalı ki, partiler de toplumsal dayanaklarıyla birlikte siyasi olarak oluşabilsin.
... Millî hareket particilik olsaydı, Sivas Kongresi'ne Ferit Paşa Hükümeti'nin çok sıkı engelleme tedbirlerine rağmen, ülkenin her yerinden temsilciler gelir miydi ?
... Anadolu'nun istek ve ihtiyacına uymayan bir hareketin, Anadolu'nun tam göbeğinde barınabilmesi, yardım görmesi mümkün olabilir miydi ?
... Bütün bir milletin, hep birlikte hakkını istemesine particilik denir mi ?
Denirse bu doğru olur mu ?