“Paşa Hazretleri’nin hükümet dairesinden dönüşleri esnasında Rize ve Atina (yeni adı Pazar-SY) müftüleri tarafından kendilerine bir dilekçe verilmiştir. Dilekçede Okul yerine medreselerin tekrar açılması talep ediliyordu.
‘Tevhid-i tedrisat mı istemiyorsunuz?
Bu millet mektep yapmayacak mı?
Şimdiye kadar geri kalmamızda en büyük etkenin ne olduğunu bilmiyor musunuz?
Demek okul değil de medrese istiyorsunuz? Oysa bu millet okul istiyor.
Şu zavallı milletin yakasını artık bırakın da vatan evladı yetişsin, yükselsin! Medreseler asla açılmayacaktır. Millete okul lazımdır.
Bunu böyle bilesiniz! Para istiyorsanız, size millet yetecek kadar verecektir. Açsanız, karnınızı doyuracaktır. Siz ibadetle meşgul olunuz.
Böyle şeyler düşünmekte mana yoktur. Bu bir kanundur. Bu şunun veya bunun demesiyle değişmez ve değişmeyecektir. Bu kanunu yapanlar da sizden daha alimdirler. Medreseler bir daha açılmayacaktır. Anladınız mı? Alın dilekçenizi!” (Atatürk'ün Bütün Eserleri (ATABE),C. 17, s. 23,24)
Paşa Hazretleri tekrar şiddetle alkışlanmışlardır ve müteakiben Vali Bey’le bir müddet konuşmuşlar ve bu arada, ‘Bu adamlar burasını İran gibi mi yapmak istiyorlar?’ demişlerdir.
Ahali,müftüleri kınamış ve Gazi’nin hitabesinden çok memnun olmuştur.”(20 Eylül 1924,Numara 134, Cumhuriyet)
‘İranlılardan ibret almadınız mı’ ?
Neden İran örneğini verdi
Mustafa Kemal niye İran’ı kötü örnek olarak göstermişti?
O dönemde İran’da neler olmuştu?
Rıza Şah, İran’da darbe yaptı. Ordu Komutanlığı, Savunma Bakanlığı derken Başbakan oldu.
Kaçar Hanedanı’nın gücünü yok etmek için Cumhuriyet ilan etmek istedi. Dava arkadaşları modernistler ülke genelinde cumhuriyet propagandası yapmaya başladı. Ancak cumhuriyetin kurulmasına (İngilizlerin kontrol ettiği) mollalar karşıydı ve bunlar eğitimsiz halkı kışkırttılar.
Cumhuriyet hayalinin gerçekleşmeyeceğinin farkına varıp, iktidar gücünü elinden kaçırmak istemeyen Şah, toprak ağaları ve mollaların desteğiyle krallığını ilan etti. Meclis’te seriat yasalarını koruyacağına ve hiçbir değişiklik yapmayacağına yemin etti.
İşte...
Bir yıl önce cumhuriyeti ilan eden Mustafa Kemal, medreselerin açılmasını isteyen hocalara kızıp, bu nedenle “Türkiye, İran olmayacak” demişti.
Ve bu sözünün hep arkasında duracaktı.
Kaynak bilgileri için dostum Kaan Koru'ya teşekkürler
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
"... Böyle bir zamanda particilik olur mu ? Ülke olmazsa parti kaç para eder.
Önce ülke esenliğe çıkmalı ki, partiler de toplumsal dayanaklarıyla birlikte siyasi olarak oluşabilsin.
... Millî hareket particilik olsaydı, Sivas Kongresi'ne Ferit Paşa Hükümeti'nin çok sıkı engelleme tedbirlerine rağmen, ülkenin her yerinden temsilciler gelir miydi ?
... Anadolu'nun istek ve ihtiyacına uymayan bir hareketin, Anadolu'nun tam göbeğinde barınabilmesi, yardım görmesi mümkün olabilir miydi ?
... Bütün bir milletin, hep birlikte hakkını istemesine particilik denir mi ?
Denirse bu doğru olur mu ?
1)İlk Suud devleti, bugünkü İŞİD gibi vahşet ve barbarlık eylemleriyle ortaya çıktı.
Padişah İkinci Mahmut, Suud'lara çok kızdı. İlk Suud Devleti'nin lideri Abdullah Bin Suud, İstanbul'a getirildi.
2)Padişahın emriyle Abdullah Bin Suud`un kafası kesilip, kellesi denize atıldı... Padişah hızını alamadı ve hemen ardından Bin Suud'un üç oğlunu, İstanbul'da üç ayrı meydanda idam ettirdi. Cesetler padişahın emriyle ibret olması için çürüyene kadar bekletildi. Tarih: 1818.
3)Yıllar sonra yine bir Suud devleti kuruldu ama Osmanlı İmparatorluğu bu devleti de kanlı biçimde devirdi. Tarih: 1891.
Aynı yıllarda petrolün geleceğin en önemli hazinesi olduğu ve bu hazinenin de Arabistan'da bol bol bulunduğu fark edildi.
1)Avrupa pantolonu ilk kez 18. yüzyılda yani Türklerden #bin#yıl#sonra giyinmeye İtalyan komedyen Pantolone aracılığı ile başlamıştır.
2)Bilindiği üzere yeryüzünde atı ilk evcilleştiren ve atı binek hayvanı olarak kullanıp, eğeri, üzengiyi kullanan kavim Türklerdir.
3)Onlar için çalılara,taşlara,soğuğa ve uzun at yolculuklarına dayanıklı giysiler gerekliydi.Yeryüzünün ilk atlı milleti olan Türkler, pantolon ve ceketi ilk kullanan kavimde olmuşlardır.Çünkü pantolon süvari giysisidir ve bir süvarinin içinde en rahat edeceği giysi pantolon.
İslamiyetten önce Araplar ''Azad edilmiş kölelere'' Mevali diyordu.
İslamiyetten sonra, Mevali kavramı, Arap olmayan Müslüman Milletler için kullanıldı. Kullanılıyor.
Arap geleneğine göre; Mevali'nin malı, parası,karısı,kızı Araba helal sayılıyor.
Mevaliden doğan çocuk veliaht olamıyor.
Arap tarihinde,Mevali denildiği zaman akla Türkler geliyor.
Tükler, islamiyet dünyaya indiği 612 yılından,üç asır sonra,934 yılında Müslüman olmuşlardı.
Metehan'ın askeri bir tatbikat esnasında, at binmesini beğenip,
“Çağırın yanıma gelsin...”
diye buyruk verdiği binicinin, genç bekar bir kız olduğu anlaşılınca...
KIZIN;
"Töre mi değişmiştir ki hatunlar er kişilerin ayağına gidecektir?“
çıkışı üzerine, Metehan'ın kızın ayağına gitmesi, kadına verilen değerin en üst düzey göstergesidir, Türk'ün asaletinin tecellisidir...
Özbenliğini yitiren, kadının üç adım geriden gelmesini isteyen ar*p sevicilere ders niteliğindedir...
Kemâlistler kimlerdir❓
1)Yobazların, devşirme ve türedilerinin sık sık dillendirdiği;‘Kemalistleri’dinsiz hâtta ve hâtta vatan haini olarak gösterip milyonlarca gencin beyinlerini yıkadığı günümüzde‘Kemâlistlerin’ aslında kim olduğu sorusunun cevabını gelin hep beraber bulalım:
2)17 Eylül 1922’nin L’Illustration dergisi…
Yani Büyük zaferden yalnızca birkaç gün sonra dış basında zaferi anlatan yazılı ve görsel bir belgeyi görüyoruz. Kapağında Mustafa Kemâl ve İsmet Paşa var. ++
3)+Fransızlarca notlandırılmış bu fotoğrafın altında yer alan ‘Kemâlist‘ yazısına dikkât!
Açıkça görülmektedir ki Kemalistler, İzmir’e giren Türk Süvari birlikleridir, Türk halkıdır, Fransızların deyimiyle Mustafa Kemâl Paşa’dır, Türk milliyetçileridir..