Kadincinayetleri.org adresi üzerinden yayınlanan interaktif haritalama çalışması, Türkiye’de 10 yılda en az 2534 kadının öldürüldüğünü ortaya koyuyor. #KadınaŞiddeteHayır
Öne çıkan bulgular şöyle:
📌Kadın cinayetleri 10 yılda en az %25 arttı.
📌Kadın cinayetleri il bazında en çok İstanbul’da, ilçe bazında Seyhan’da (Adana) yaşandı.
📌Cinayetlerin 1 numaralı faili kocaydı.
📌Her 5 kadın cinayetinden 1’i boşanma/ayrılık aşamasında gerçekleşti. +
📌Öldürülen her 5 kadından 1’i şiddet/ taciz mağduruydu.
📌Şiddet gören her 10 kadından 6’sı güvenlik amaçlı korunma başvurusunda bulunmuştu.
📌Kadın cinayetleri en çok evde ve ateşli silahla işlendi.
Medyaya Yansıyan Kadın Cinayetlerinin Haritalaması araştırmasını yürüten gazeteci @culukaya: “Medyaya yansıyan kadın cinayetlerini 10 yıl gibi uzun bir süre izlemek, kadınların nasıl benzer biçimde, birbirini tekrar eden süreçler içinde ve artarak öldürüldüğünü görmeyi sağlıyor.+
+ Bu da bize kadın cinayetlerinin hiç de beklenmedik, ani ya da ‘bir anlık sinir’le yaşanmadığını, öngörülebilir ve önlenebilir olduğunu gösteriyor. Cinayetleri haritalandırmanın bir başka önemi, kadınların il/ilçe bazında en fazla nerede öldürüldüklerini görmemizi sağlamasında +
+ Bu anlamda harita, kadın cinayetlerini önleme amacıyla yürütülecek çalışmalarda lokasyon odaklı düşünmeyi kolaylaştıran veri temelli bir rehber niteliği taşıyor. +
+ Kadınların en fazla öldürüldüğü tespit edilen 10 ildeki cinayetlerin, toplam kadın cinayetlerin yarısını oluşturması ya da ülke çapında en fazla kadın cinayetinin ilçe bazında Seyhan’da görülmesi bunun bir örneği.”
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Instagram, sansürcü, kadınların sesini kısan, dezavantajlı toplulukları görünmez kılan, kız çocuklarının beden algısına zarar veren, sahte hayatları yücelten bomboş bir platform. Söyleyecek bir sözünüz varsa tüm eksilerine rağmen hala Twitter tek doğru sosyal medya mecrası.
Neredeyse sadece hak ihlallerini paylaştığım hesabıma instagram 2 aydır kısıtlama getirdi. Öte yandan platform üzerinden tacizler, ısrarlı takipler son bulmuyor. Bu platform daha berbat bir dünyaya hizmet ediyor.
Geçtiğimiz ay eşim şöyle güzel bir yazı yazmıştı. Hararetle tavsiye.
"Dünyanın en büyük sosyal platformu, modern toplum için tehdit olarak görüldüğü günlerden mücadele edilmesi gereken bir düşman olarak tanımlanacağı zamanlara doğru koşar adım ilerliyor" gazeteoksijen.com/dunya/facebook…
İstanbul Sözleşmesi'nin feshi, metrodaki saldırgana cesaret veren adımdır. Kadınları koruyacak, şiddeti önleyecek sözleşmeden çekilerek AKP şiddet faillerinin sırtını sıvazlamış, onları palazlandırmıştır. #kadıköymetro
Biz "Kadınlar hayatın her alanına katılmalı" dedikçe, onlar kadınları eve tıkmanın, şiddeti eve hapsedip görünmez kılmanın peşine düştüler. Sayelerinde kamusal alan kadınlar için iyice güvensiz bir yere dönüştü. Ama nafile. İnadımız da, dirayetimiz de haklı öfkemizden geliyor.
Veriler kadınların en çok evli oldukları veya boşanmak istedikleri erkeklerin şiddetine maruz kaldığını gösterirken, boşanmaların önüne geçmek için çırpınıp duruyorlar. Kadınlar ölebilir, zarar görebilir, umurlarında değil. Tek dert, erkeğin aile reisi olduğu sefil aile modeli.
1-Milas İkizköy yakınındaki Akbelen Ormanı’nın Yeniköy-Kemerköy termik santrallarına kömür temini için kesilmesine karşı köylünün mücadelesi sürüyor. Yarın bilirkişiler bölgeye gidecek. İkizköylülerin sesini duyurmak için hazırladığım 2 flood’ı yaygınlaştırmanızı rica ediyorum.
2- Söze, bölgenin 40 yıldır madencilik faaliyetiyle talan edilmesinin müsebbibi olan iki kömürlü termik santraldan başlamak istiyorum. 2014'te özelleştirildiklerinde, Yeniköy Termik Santralı ömrünü doldurmuş, Kemerköy Termik Santralı’nın ise taş çatlasa 5 yıllık ömrü kalmıştı.
3- Hedef, 2,7 milyar dolara alınan bu 2 termik santralın ömrünün 25 yıl daha uzatılması, bölgede 25 yıl daha kömürden elektrik üretiminin sağlanması ve şirketlerin kâr etmesiydi. Bunlar Milas’tan çıkarılan kömürle işletilmiş santrallardı ve 25 yıl daha madenler işletilecekti.
Orman yangınlarında mesele sadece yangın söndürme uçaklarının yetersizliği değil. Sorun çok: 1. Orman yangınlarıyla mücadelede uzman personel sıkıntısı var; yangın uygulama ve eğitim merkezleri yetersiz. 2. İdari ve teknik hataları en aza indirecek uygulamalar ve önlemler eksik+
3. Orman muhafaza memuru sayısı her geçen gün azaldığı için orman yangınları ile mücadele organizasyonunda sorunlar yaşanıyor. Teşkilatın her geçen gün artan ara personel ihtiyacının ivedilikle giderilmesi gerek.+
Yanan alanın olduğundan küçük rapor edilmesi kamuoyunda mesleki güvenilirlik dışında, orman yangınlarıyla mücadele eden personelin kahramanca çalışmasına gölge düşürüyor ve yapılan tüm çalışmaları itibarsızlaştırıyor.
Amasra’da 2007’den beri termik santral yapmayı planlayan Hattat Holding, hukuka aykırı şekilde yapılmak istenen santrala karşı direnen Amasra Belediye Başkanı Recai Çakır’a 1 milyon TL’lik tazminat davası açtı. Gelelim gerekçeye... +
Amasra’da Hattat Holding tarafından yapılması planlanan termik santral, Bartın Platformu tarafından yapılan 13 yıllık bir mücadele ile engellendi. Termik santralla ilgili 17 dava açıldı, bunların 14’ü kazanıldı, 3’ü de devam ediyor. +
Bartın platformunun eş sözcüsü Amasra Belediyesi ve Başkanı Recai Çakır hakkında açılan davanın gerekçesi, Hattat Holding'in ticari itibarını zedelediği iddia edilen mektubun Amasra Belediyesi tarafından kaleme alınıp holdingin ortaklık kurmak istediği Çinli şirketlere yollanması
İstinaf mahkemesi, cinsel saldırıdan 4 yıl 2 ay ceza alan Klinik Psikolog ve Bilgi Üniversitesi Klinik Psikoloji Yüksek Lisans Programı Kurucusu Murat Paker'e yönelik şikayetçinin iddialarının doğru, eylemin sabit olduğunu gösteren bir karar verdi.
İstinaf mahkemesi, Paker’in 'sarkıntılık suretiyle cinsel saldırı' suçunu işlediğine hükmetti. Paker'in 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar veren mahkeme, cezayı takdiren 1 yıl 8 aya indirdi; Paker'in duruşmadaki iyi hali ve sabıkası olmaması nedeniyle cezayı erteledi
Mahkeme Paker’in tutumu nedeniyle iyi hal indirimi verse de, Paker başından beri suçunu kabul etmek yerine inkar etmiş, gerçeğin aydınlatılmasına yardımcı olmamış ve danışanının özel bilgilerini -davayla ilgili olmayan tüm detaylarıyla mahkemeye açıklamış, etik yerle bir olmuştu.