Sevgili arkadaşlar;
Bir podcast dinleyicisiyken aynı zamanda podcast içeriği üretmek beni çok mutlu etti. Trend Topic adında podcast serisinde gündemdeki konuların önünü arkasını konuşacağız.
Hepinizi beklerim. Ekteki linkten dinleyebilirsiniz.
Beşinci bölüm: Omicron varyantı önümüzdeki aylarda hayatımızı nasıl etkileyecek? Sağlık çalışanlarının motivasyonu yeni dalgayı karşılayabilecek mi? Bu bölümde @esenol hocanın yorumlarına da başvurduk.
Yedinci bölüm: 20 Aralık’ta Erdoğan seçmenine deyim yerindeyse bir “peygamber mucizesi” gösterdi. Ancak bu keramet gösterisinin kamuya maliyeti tam 7 milyar $ oldu!
Son 3 günün detayları ele aldık ve arka kapıdan döviz satışını @kerimrota ile konuştuk.
Sekizinci bölüm: Türkiye her alanda krizde. Ancak toplumun %20’sini oluşturan Erdoğan fanatiklerine göre bu krizlerin sorumlusu muhalefet. Buna karşın bu grup toplumun geri kalanından giderek uzaklaşıyor… @mehmetacaliskan@tolgagurakar@denizyildirim79
Dokuzuncu bölüm: İktidar planlı ve organize şekilde İmamoğlu’na mı saldırıyor yoksa süreç Süleyman Soylu’nun inisiyatifiyle mi gelişiyor? Bir cevabı var elbette ancak cevap ne olursa olsun kazanan İmamoğlu!
Onuncu bölüm: TOGG’da 2 yıl önceki endişeler haklı çıkıyor. Bugün çıksa fiyatı en az 700-800 bin TL olacak. Teknoloji ise hızla eskiyor. Görünen o ki asıl amaç TOGG’u seçimden önce banttan indirmek. Sonrasını da umursayan yok. @eozpeynirci ile konuştuk
Onbirinci bölüm: Kamu şirketi EÜAŞ, elektrik şirketlerine %25 zam yaptı ama halka yapılan zam %50-%130. Elektrik lobisi 2022’ye mutlu girdi.
Bu bölümde faturalardaki bu zam tezgahını değerlendirdik. Bir de @ekonomikanaliz hocadan ENAG’ı dinledik. 👇🏻👇🏻
Onikinci Bölüm: Time Dergisi’nde yayımlanan rapora göre 2022’de dünyanın en büyük 10 riskinden biri Türkiye!
Çünkü seçimler yaklaşırken Erdoğan’ın yapay bir diplomatik gerginlik çıkaracağından eminler. Üstelik bunu raporlamışlar.
Ondördüncü bölüm: Bu bölümde konumuz, tehdit altındaki içki kültürümüz.
Bin yıldır rakı içiyoruz. Bin yıl daha içeriz. Ama iktidar rakıyı değil, onun kültürünü hedef alıyor. Rakı yine içiliyor ama kültüründen kopartılıyor.
Onbeşinci bölüm: Osman Kavala 17 Ocak’ta da tahliye edilmedi. Bu kararla birlikte artık Türkiye aleyhine AİHM ihlal süreci başlayacak. Belli ki Erdoğan iç politikada işe yarayacağını umduğu yeni bir dış politik gerilime hazırlanıyor.
Onaltıncı bölüm: Bu bölümde konumuz Sezen Aksu’ya dönük muhafazakar ablukanın bir gündem değiştirme operasyonu olup olmadığı… Bunun için AKP ile sanat arasındaki 10 yıllık ilişkiyi özetlemeye çalıştık. Fırat Tanışlı, Ferhan Şensoylu bir bölüm oldu. 😊
Onyedinci bölüm: Bu bölümde basit bir soru sorduk; Ukrayna ve Rusya neden düşman? Bu soruyla kısa bir tarih yolculuğuna çıktık. Dinlemek için aşağıdaki linke tıklayabilirsiniz. İyi pazarlar… 👋🏻👋🏻
Onsekizinci bölüm: Yönetememe krizi tarihte görülmemiş bir enerji krizine dönüştü. Onbinlerce fabrika elektriksiz kaldı, yüzbinlerce işçi izne gönderildi. Zararın boyutu milyar dolarlarla ölçülüyor. Peki neden? Merak edilen tüm detaylar bu bölümde 👇🏻👇🏻
Ondokuzuncu bölüm: Abdülhamit Gül’ün koltuğa vedası, yeni rejimin içindeki güç savaşlarını teşhir ediyor. Bir tarafta Süleyman Soylu, bir tarafta Pelikancılar… 3 cepheli çatışmada Gül ilk kaybeden taraf oldu. Bu bölümde bize @alicanuludag eşlik etti.
Yirminci bölüm: Erdoğan, “bizden önce gaz lambaları, mumlar vardı” diyedursun, Türkiye çok ciddi bir ilaç krizi yaşıyor. Evet, dikkatli olun çünkü ilaç yok.
Ama bu krize karşı elimizde büyük bir koz var; HASTALANMAMAK!
Krizin tüm detayları bu bölümde…
Yirmibirinci bölüm: Gig Ekonomisi ve kurye eylemleri…
Son günlerdeki direnişler gerçekten “kazanımla sonuçlanmıştır” diyebilir miyiz? Yoksa emek rejimine dönük saldırı zannettiğimizden daha mı güçlü ve derin?
Yirmiikinci bölüm: Halil Falyalı suikastı neden önemli?
Türkiye'de yeraltı ve yerüstü aynı organizmanın parçaları gibi. Yerüstünde iktidarın krizlerini gözlerken, yeraltında böyle çatışmaların yaşanması bu yüzden tesadüf değil.
Bölüm konuğu @timursoykan
Yirmiüçüncü Bölüm: Pekin Kış Olimpiyatları’ndaki gerilim artık çok kutuplu bir dünyada yaşadığımızın açık bir delili oldu. Peki yeni dünya düzeninde Türkiye’nin yeri nerede? Batı’da mı Doğu’da mı?
Yirmidördüncü bölüm: Muhalefetin 6’lı fotoğrafı bize neler anlatıyor? Muhalefetin önünde aşılması gereken hangi yollar var? Bu yollarda engeller neler? Bu bölümde @bozpek yorumlarıyla katkıda bulundu. Dinlemek için aşağıdaki linke tıklayabilirsiniz 👇🏻👇🏻
Yirmibeşinci Bölüm: Tarkan’ın Geççek şarkısı bir gerçeği görünür kıldı. Sanat dünyasının şu zamana kadar attığı sessiz çığlığı artık duyabiliyoruz. Fahrettin Altun’un “Kültürel hegemonya”, Erdoğan’ın “Fikri iktidar” dediği şey artık koca bir hayal…
Yirmialtıncı Bölüm: Putin ülkesini NATO’ya karşı savunan bir lider mi? Yoksa emperyal hedefleri olan saldırgan bir otokrat mı?
Bu soruyla kısır tartışmaya biraz derinlik kazandırmaya çalıştık. Yorumlarınızı beklerim.
Yirmiyedinci Bölüm: Önceki bölümde Putin’e odaklanmış, ona dönük ithamları anlamaya çalışmıştık. Bu bölümün konusu Zelensky; komedyen, başkan, kahraman… Hangisi?
Yirmisekizinci Bölüm: Ha geldi ha gelecek denen "gıda krizi" kapımızı çaldı, içeri girmeye yeltendi. Tarım Bakanı tüm bu curcunanın içinde koltuğundan oldu. En kötü senaryolar moral bozucu... @tarimyazari da bize eşlik etti.
Yirmidokuzuncu Bölüm: Ukrayna savaşı hakkında fikriniz olması için uzman olmanıza gerek yok. O halde bu alanda uzmanlığın nasıl bir yol göstericiliği var? ODTÜ’den @ms_tatli ile ABD-Rusya arasındaki gerilimin teorik arka planını konuştuk.
Otuzuncu Bölüm: Savaş Rusya’dan nasıl görünüyor? Bunun gibi pek çok sorunun yanıtını biri muhalif, diğeri muhalif olmayan, karşıt görüşlü, faklı yaşlardan iki Rus gazeteciden almaya çalıştık. Valeria ve Vladimir bize bambaşka bir Rusya profili çıkardı.
Otuzbirinci Bölüm: #14MartTıpBayramı kutlu olsun. Bugün ve yarın doktorlar grevde olacak. Sağlık sistemimizi hep hasta olunca gözlüyoruz. Ama bu sefer sağlık sistemine doktorların gözünden baktık. Erdoğan’ın “giderlerse gitsinler” çıkışını ele aldık.
Otuzikinci Bölüm: "Bi Tansu Çiller eksik" derken, o da geldi. Farklı bir tarihsel bağlamda Tansu Çiller'i anlamaya çalıştık. Bizlere @bahattinyucel de eşlik etti. Karşınızda Tansu Çiller...
Otuzüçüncü bölüm: Türkiye’nin düzensiz göç akınlarıyla sınavı ve yükselen “yeni” milliyetçilik…
Bu bölüm biraz gecikmeli geldi. Soranlar oldu, teşekkür ederim ilgi için. Malum zor ve çetrefilli bir konuydu. Umarım beğenirsiniz. Dinlemek için 👇🏻
1️⃣Elektrik tarifesi her 3 ayda 1 yenilenir; 1 Ocak, 1 Nisan, 1 Temmuz…
İndirim hatırlamıyorum…
Biri hariç. O da 31 Mart Seçimleri’ne gidilen 3 aylık döneme girerken 1 Ocak 2019’da yapıldı. 1 Temmuz 2019’da da İstanbul seçimi de bitince eskisinden pahalı hale getirildi.
2️⃣Bu grafiği BirGün Gazetesi’nde zamdan sonra hazırlamıştık. Bakın, tam bir seçim yatırımı olarak elektriğe indirim yapıldığı ve sonra katmerli biçimde o indirimin geri alındığı grafikte de görünüyor.
3️⃣Buradan “erken seçim hazırlığı var” gibi bir anlam çıkmasın. Hayır, fahiş bir zammı bu halkın sırtına yıkmaya çalıştılar, 1 yıl sonra da unuttururuz dediler. Ama millet yemedi, yediremediler.
Cumhuriyet tarihi bir açıdan köyden kente göçün tarihi. Devrim, köye ulaşmıyor ama köylü devrimin ulaştığı kente göç ediyor. Ne büyük çatışma!
Bu çatışmada köylü, milletin ahlaken üstün olan parçası haline geldi. Kentlinin ahlakı her fırsatta aşağılandı. Devrim de geriye gitti.
Bu çatışmayı sömürmeyi başaran hareket islamcılık oldu. İslamcılar kentliyle çatışan, yoksullaşan köylüleri manipüle etmeyi başarabildi. Bana göre buradan geri dönüşün mümkün olması ancak devrimci bir irade gerektirir. Aksi halde bu batak Türkiye’nin kaderi olur.
Ne diyor Oytun Erbaş, “biz yılbaşı kutlamayız, elimizde kadehle gezmeyiz.”
Neden bu denli gurur duyuyor? Çünkü en çok 1-2 kuşak önce kente göç etmiş çoğunluğun dalkavukluğunu yapan siyasetin etkisi altında.
1⃣Onlarca yıl hatırlanacak bir gündü 20 Aralık. Bakan Nebati'nin 23 Aralık'taki açıklamalarına göre büyük finansörlerin tuzağa düşmemiş, olan küçük yatırımcıya olmuş.
Soru; büyük finansörlere, 20 Aralık operasyonu sızdırılmış olabilir mi?
Cevabı beraber arayalım +++
2⃣Son zamanlarda, ekonomi yönetiminin aldığı kararların bir takım sermayedarlara sızdırıldığına dair çeşitli spekülasyonlar var.
Tarih 18 Aralık; bakın Gazeteci Deniz Zeyrek Fox Tv'de ne diyor?
"FAİZİN %19'DAN %14'E DÜŞÜRÜLECEĞİNİ KULAKLARIMLA DUYDUM"
Başka kimler biliyordu?
3️⃣Bir diğer ipucu… 16 Aralık’ta politika faizinin belirleneceği toplantıdan 1 gün önce HM Bakanı’nın kardeşi, tekstil patronu Seyid Nebati, toplantıdan 1 gün önce kararı nokta atış söylüyor!
2 aydır yaşadıklarımızı faizler düştü diye yaşadığımızı düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Krediye erişim artık çok daha zor. Bankalar bu ortamda kredi vermek de istemiyor. Evet, kredi faizlerini düşürmek istiyorlar ama bunu başarabilmiş değiller.
1/
Bu yüzden iktidarın ekonomi patikasında an itibariyle olumlu bir mesafe kaydedilmiş değil. Kredi faizleri düşecek, iş dünyası kredi çekecek, yatırım, istihdam ihracat artacak vaadine yaklaşmak bir yana uzaklaşılıyor. Finans sermayesi reel sermayenin istediğini yapmıyor.
2/
Yani 2 ayın sonunda elimizde şu var;
1- Daha yüksek kredi faizi 2- Daha yüksek enflasyon 3- Daha yüksek döviz kuru 4- Çok daha yüksek döviz kurunu biraz düşürmeyi başarmış bir finansal ürün…
3/
Bu ürün yalnızca gerçek kişilerce ve yalnızca 3 ay ve daha uzun vadeli hesaplar tarafından satın alınabilecek. %8’in de 3 puanı TL’de, 5 puanı dövizde. O 5 puanın tümü dövizini bozdursa toplam dolarizasyon %65’ten %63’e iniyor. Ortada şişirilmiş bir kampanya var.
Hazine risk altında, kabul. Ancak zaten bu ürünü toplam DTH’lerin kabaca %4’üne karşılık gelen kısmı alabilecek.
Yani dövizdeki düşüş çok büyük oranda “haber etkisi”.
2/
Doların 18 TL’ye tırmanması büyük oranda likidite kıtlığından kaynaklanan, altı boş bir yükselmeydi. Dolayısıyla haber etkisi sayesinde, Dolar’daki 5 TL’lik köpük temizlenmiş oldu.
3/
Muhalefet yeni ekonomi modeline ilişkin “beceremezsiniz, inat etmeyin” demekten öte bir söylem geliştiremiyor. Erdoğan da bu boşluk sayesinde krizi o her zaman kullandığı “elitlere karşı savaş” söylemine büküyor ve kendine yol döşüyor. Peki Erdoğan gerçekten beceremiyor mu?
1/
Aylardır ekonomiyi konuşmamak için türlü bahaneler bulan Erdoğan, artık her fırsatta ekonomi konuşuyor. Başarısızlığı, krizi, yönetememeyi sermaye güçlerine karşı bir çatışma zeminine oturtuyor. Böylece ekonomik başarısızlık politik bir başarıya dönüşüyor.
2/
Dolayısıyla ekonomik başarısızlık üzerinden kurguladığı bu yeni hikaye, politik bir başarının anahtarı oluyor.
Hem bir gelecek vaadediyor, hem de sözümona egemenlerle savaşıyor. Muhalefet bu hikayede tam da Erdoğan’ın istediği gibi konum alıyor.
3/