1920'lerde 1.Dünya savaşının vergilerini ödemek için Para basma ekonomisi ile halkını kandıran Almanya, bir el arabası kadar para ile bir somun ekmek aldığı Weimar döneminden geçti. Bu fukaralık döneminde insanlara "Faşizm" satan Hitler, onları yok oluşa götürecek adam olmuştu
⬇️
Tüm ekonomi, 15-20 Musevi iş adamı ve bankerin elindeydi. İhaleler, yatırımlar bunlara veriliyordu ama onlardan başkasında para olmadığı içindi. Almanya o kadar çaresizdi ki burnunun dibindeki adalara (?) yok pardon Ruhr kömür havzasına Fransa çökerken ses bile çıkaramamıştı
⬇️
Durum böyle iken ülke içerisindeki kimi bölgeler, kendi başlarının çaresine bakmaya başlar. Örneğin Münih merkezli Bavyara'da bir Sovyet Cumhuriyeti ilan edilir. 36'sında bir Rus Yahudisinin peşine takılanlarla ilan edilen bu devlet, 1 ay yaşar. Ülke adeta çiftliktir.
⬇️
Daha sonraki senelerde Almanya'nın tokat manyağı yapacağı Polonya da Silezya'yı işgale girişir. Fransa, Almanlardan kömür bölgesi Ruhr'u almakla kalmaz 100 binden fazla işçi ve memuru da kovar. Almanya bunların çoğuna karşı sessizdir ve halk da çaresiz. Diğer yanda lüks hayat.
⬇️
İşsizlikten kendini asanlar, evine ekmek götüremeyenler ve diğer yandan tropikal ülkelerden ada ve malikane satın alan zenginler ülkesidir Almanya. Halk arasında bu makas açılmışken ortam cehennem gibidir. Bu cehennemde bir kişi, başka bir cehennemi cennet diye satacaktır.
⬇️
İnsanlar felaketi yaşadıktan sonra gelen ilk huzur döneminde soğuktan bir ahıra sığınıp sıcacık b...kun içine düşen serçenin durumuna düşerler. O sıcaklığın ardından onları b..ktan kurtaran kedi bir güzel yalar, temizler ve kuş tüm bunların kedinin midesinde biteceğini bilmez.
⬇️
Bu henüz teorize edilmiş bir şey değil ama ben buna iki b..klu uç sorunsalı diyorum.Uzun süren bir kötü yönetim dönemini atlatmış ve çoğu gün görmemiş insanlar için norm yoktur.Onları rahatlatan ilk "yeni dönem" norm olur. Bu yeni dönemin de ne felaket getireceğini bilemezler.
⬇️
Temel gıda maddelerinin balya balya paralarla ama gramla satıldığı dükkanlara ek olarak para o kadar değersizdir ki duvarları parayla kaplamak daha hesaplıdır. Çocuklar da uçurtmayı bu kağıtlarla yaparlar. Bu dönemde Almanya'da fuhuş, rüşvetçilik, mafya ve ahlaksızlık ilerler
⬇️
Sonrasında ise Hitler'in iktidara yürüyüşü başlar. Tamamen bir tiyatro olan Alman Meclisinin yangını olayı kullanılarak muhalifler tutuklanır. Bu yangın, muhaliflere mal edilir ve sorgulanamaz Nazi dönemi başlar. Halk,komünistler,yahudiler ve diğer muhaliflere karşı doldurulur
⬇️
Hainler meclisimizi yaktılar diye başlayan bağırtı çağırtı ile tüm Almanya'nın yanacağı günlere geçilir.
Mesele uzundur ancak konunun özü şudur:
Felaketler anons edilmez, emarelerle gelir. Bu emareleri sezer ve gardını alırsın. Felaket dönemlerini tarih yazmış ki okuyalım diye.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
🇨🇳Çin, Dünya'nın en büyük pirinç üreticisi olmasına rağmen uzun yıllar pirinci satmadı ve ülkesinde ucuza verdi.Pirinci hep Hindistan sattı.Çünkü Çin'de halkın temel gıdası buydu. Türkiye'de de temel gıda maddelerinin sınır ticareti adıyla tüketilmesine acilen bir kota konmalı
👇
Edirne'de pazarda konuştuğum bir peynirci, Bulgarların her hafta 15-20 kg peynir, bir o kadar da zeytin ve tereyağı alıp gittiklerini söyledi. Bir diğeri de manda sütü ne varsa alıp götürüyorlar dedi. Biri de somun ekmek, sucuk, et ne varsa alıyorlar diyor. Sınırda kota yok.
👇
Normal şartlarda her ülkenin belli bir alışveriş kotası olur. İhtiyacı aşan anormal alımlar gümrüğe takılır. Bir araçta 1-2 kg normaldir ama 8 peynir tenekesini aracına alan adam var. Edirne gibi bir şehrin İstanbul'u beslemesi gerekir Bulgaristan'ı değil. Öncelik iç pazardır.
👇
Rus Çarı bir bölgeye bir kavmi getirip yerleştirdiğinde oraya bir yazıt ekletirmiş.
"Çar Büyük Petro tarafından, Soğuk Valday'dan getirilip verimli Kuban ovalarına yerleştirilen bu kabile, yaşadığı sürece Çar'a minnet etsin"
Zamanında yazmazsan tabi adam K*rdistan diye dırlanır
Bunun benzeri bir şekilde ülkenin belirli noktalarına şu yazı konsa;
"Türk hükümdarı Yavuz Selim, 1500'lerde Şiilik tehdidine karşı, Şii olan Türk kardeşleri ile araya tampon olarak dursun diye Zagros dağlarından "Kürt kardeşlerini" getirip, bu topraklara yerleştirmiştir....
...Ey Kürt, bir zamanlar Türk'e tercih edilerek Türk tarafından bu topraklara yerleştirildiğini bil ve unutma! Seni buraya yerleştiren milletle el ele, kardeş kardeş yaşayıp koyun koyuna bu topraklarda yattığın gibi kal! Bayrağımız bir, Düşmanımız birdir! Bil ve öğret!"
yazsak?
Soldaki yeşil kubbeli bakır camiye ne oldu? derseniz, TİKA sayesinde Balkanlara has bakır kubbe, İstanbul tipi beton rengi kurşun kubbe ile değiştirildi.Soldaki orjinal kesme taşlar yerine de Bosnalı dedelerin kışın kayıp kıç üstü düşmeleri için dümdüz taşlar. Tşk @Tika_Turkey
⬇️
Başçarşı'nın önceki ve şimdiki halini bilen herkesin hatırlayacağı üzre,sebile yakın 2 ağaç bulunurdu. Tramvay durağına gelmeden önce bu iki ağacın birini de Sebil'i daha iyi göstermek üzere yıktı tabi bizim ihalecilerimiz. Ne de olsa ağaç, daha az kaplama taşı döşemek demekti
⬇️
Yıkılan, kesilen ağacın yakınına da bizim sevgili TİKA'mız ve bu gereksiz işi organize eden Osmangazi Belediyesi buraya bu gereksiz anıtı dikmiş. Bu saçma anıtı dikeceğiniz yere,oradaki ağacı kesmeyip üzerine pirinç bir levha yazarak da gayet tabi bu hizmeti gösterebilirdiniz
⬇️
Seneler önce bir tanıdığımız, yeni doğan bebeğine b*ku ciciş diye öğretmişti. Esra ciciş mi yaptın? Hemen temizliyor. B*kun adı ciciş. Ciciş aşağı ciciş yukarı. Kız s*çıyor bu ciciş yapmış kızım aaa diyor. Sonra kız az büyüdü b*kunu yemeye başlamış çünkü ne de olsa ciciş ya?
⬇️
Bir kavramı ne kadar cici gösterir iseniz, kavram kendi gerçekliğinden o kadar uzaklaşır. Tekrar etmeme gerek yok ama iyi belleyin bunu. Ayrıca bilinen bir kavramı yabancı bir adla yeniden satarsanız, önceki saygın olmayan imajını da değiştirme maksadı vardır. Politikadır bu
⬇️
Örneğin zam yerine fiyat güncellemesi dersiniz veya ürün kuyruğu yerine ihtiyaca özel miktar satışı dersiniz. Her bilinen kavram, adı değiştirilerek yeniden satılırsa toplumların bunu yeni bir şeymiş gibi algılama eğilimi vardır. Eskiler değil ama yeni nesli yersiniz bunlarla
⬇️
Yıl 2016, Bosna'da yanımdaki arkadaşın aracı bozuldu. Sicim gibi de yağmur var ve Travnik'e 20 km mesafede Trenitsa diye bir köyde mahsur kaldık. Daha önce de geçtiğim için köylüleri tanıyordum. Kahve ve yemek ikramını müteakkip zorla beklettiler. Dur bir Türk var gelecek diye
⬇️
Tam 3 saat oyalandık, köy camii önünde bekledik. Türk gelecek ya? En son bir araba geldi park etti. Baktım arka camda S harfi logosu. Yılan gibi bir şey. O logoyu sevmem ve iyi şeyler çağrıştırmaz bana. İçinden bir amish amca çıktı. S.a sofiler... dedi. Ahah dedim bulduk yine.
⬇️
Adamın giriş cümlesinin ardından dediği şey şuydu:
YAAA! Gawsımın bereketi himmeti olmasa beni burada size buldurur mu? Sizi benle kavuşturur mu? (Ben şiştim ama ne şiştim sinirden)
📢1915 saldırısında Limni'de yığınak vardı. Çanakkale'ye saldırmadan önce açıktaki Limni'de üslenmişti gemiler. Şimdi karada yığınak var. Dün 5 bin ABD askeri Dedeağaç'a geldi. 120'den fazla da helikopter. Yarın, Edirne'nin muhtemel bir durumda savunma dez/avantajını yazacağız
⬇️
Bölüm-1-
Edirne ve Doğu Trakya'nın yeri ve önemi
Arkadaşlar!
Bu coğrafyanın savunma avantajına dair elde tutulması "KOLAY" coğrafi engelleri tutabilse idik işimiz şimdi çok kolaydı. Ancak bu Allah yapısı fiziki engellerden en önemli üçünü uzun zaman önce hovardaca kaybettik.
⬇️
Bunlardan en önemlisi TUNA engeliydi. Karşılıklı mesafesi yani genişliği bazı yerlerde 1,5 ila 2,5 km'yi bulan Tuna nehri, bizim Sınırlarımızı ve tabi ki İstanbul ve Trakya'yı ciddi şekilde korurdu. Bu hattın tutulamaması, apayrı bir flood konusu. Bilin ki bu en ciddi kayıptı.
⬇️