İstanbul'un çok iyi turşucuları var. Soğuk günlerde daha da güzel görünür göze. Mesela 1913'te kurulan Asri Turşucusu... Adile Naşit & Münir Özkul'un Neşeli Günler'indeki turşucu işte burası. En iyi turşu sirkeyle mi yoksa sarımsakla mı kurulur kavgalarının verildiği turşucu:) +
Beşiktaş Köyiçi'nde Soydan... Çocukluğumdan bu yan gittiğim tek turşucu. Tezgahtaki arkadaşın ''Suyu nasıl olsun? Acı / Orta / Tatlı... sorusu hiç değişmez:)
Kadıköy Çarşı'da Özcan Turşu mükemmel...
Kadıköy'de çarşıda Özcan'la aynı sırada Tad-Al'ın da turşuları harika:)
Beylerbeyi Turşusucu 1980'den beri burada
İstanbul'un en iyi turşucularından biri de ünü İstanbul dışına da taşan Tatar Turşucu Engin Usta. Şehir dışından gelen talep oldukça fazla.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Struma Faciası
Karadeniz'de 103’ü Çocuk, 769 insanın ölüm yolculuğu
24 Şubat 1942. Şile açıklarında nazilerden kaçan, aç ve çaresiz 769 Romanyalı Yahudi, Struma adlı motoru çalışmayan bir gemide çaresizce Karadeniz’in soğuk ve hırçın sularında gece boyunca sürüklenmektedir.+
Balkan savaşlarında kullanılan, motoru 1830 yapımı köhne geminin kapasitesi 100 kişidir. Motoru çalışmayan, telsizi olmayan ve çapa zinciri kesilmiş halde Karadeniz'de sürüklenmekte olan gemide gece sabaha karşı korkunç bir patlamayla sarsılır. Struma vurulmuştur...
Gemiyi 1.118 metre uzaktan torpido ile vuran bir Rus denizaltısıdır. Aynı denizaltı bir gün önce Türk kargo gemisi Çankaya’yı da batırmıştır. Zaten deniz üstünde zor duran Struma hızla batar ve 769 Yahudinin 768’i feci şekilde can verir.
'Kutsal Aile' anlamına gelen La Sagrada Familia Bazilikası sırlar ve şifrelerle dolu. Bir kiliseden çok daha fazlası olan bu mabet; Mimar Antonio Gaudi'nin tamamen sadaka ve bağışlarla inşa edilen Barcelona'daki muhteşem eserlerinden. +
Lezzetli yemekleri, muhteşem mimarisi, güzel havası ve zarif sakinlerinin yanı sıra, Barselona Gaudi'nin binalarıyla tanınır. Casa Vicens, Palau Güell, Park Güell, Casa Milà, Casa Batlló ve diğer eserleriyle şehre damgasını vuran Gaudi'nin La Sagrada Familia'sı ise bir şaheser.
Sagrada Familia'yı ilk ziyaret ettiğimde, şimdiye kadar bildiklerimden benzersiz ve farklı olan mimarisi beni büyüledi. Paris için Eyfel Kulesi ne ise, Barselona için Sagrada Familia odur. Renkleri, geometrisi, heykelleri, şifreli mesajları ve yüksekliği dikkatinizi hemen çeker.
1795-1818 yılları arasında geçerli kalan, 22 maddelik ve dili Türkçe olan antlaşma gereğince, ABD 23 yıl boyunca Osmanlılara başlangıçta bir defalığına 642.000 altın ve yılda 12.000 Osmanlı altını (21.600 dolar) vergi ödedi.
Osmanlı garp ocaklarını oluşturan Kuzey Afrika'daki Libya, Tunus ve Cezayir toprakları ''dayı'' adı verilen idareciler tarafından yönetiliyordu. Bu topraklara gönderilen Osmanlı denizcileri çoğunlukla Ege ve Akdeniz illerindeki denizcilerden seçilirdi.
Buradaki denizcilerin Osmanlı ile anlaşması olan gemileri yağmalaması yasaktı ancak herhangi bir anlaşması olmayan diğer gemilerin yağmalandığı ciddi bir korsanlık faaliyeti yürütülüyordu. Özellikle de Cezayir'deki Türk korsanlar çok etkiliydi.
Tarihçi Homeros’un ‘Arabia Felix’, ‘Mutlu Arabistan’ olarak nitelendirdiği Arap Yarımadası, güneybatı Asya ile kuzeydoğu Afrika arasında uzanan dünyanın en büyük yarımadalarından biri. Suudi Arabistan ise yarımadanın en büyük ve bence en güzel ülkesi+
Dünyanın bu özel coğrafyası gerçekten şaşırtıcı sürprizlerle dolu. Üç tarafı denizler ve okyanus ile çevrili olan Arap Yarımadası'nın kültürel mirası ve doğal zenginliklerini en iyi görebileceğiniz yer Suudi Arabistan'dır. Çöller, masmavi ve cam gibi denizler, vadiler ve dağlar..
Suudi Arabistan Arap Yarımadası'nın en büyük ülkesi. Ülkenin batısı Kızıldeniz kıyıları, doğusu ise Arap Körfezi'nin sahilleriyle çevrili.Kinde Krallığı, Himyeriler ve Nebatiler bu olağanüstü toprakların kadim medeniyetleri.Mimarisi, müziği ve sanatlarıyla büyük bir dünya burası.
Batı Afrika'da Togo, Fildişi Sahili ve Gana'ya gitmiştim. Gana'nın başkenti Akra'nın sahilinde Jamestown adlı bir liman ve balıkçı barınağı var. Aslında pek de tekin bir yer değildi ama üç kişi olmanın cesareti ile daldık içeri.+
Burası Atlantik köle ticaretinin yapıldığı dönemin önemli köle sevkiyat limanlarındandı. İçeride iki yüz yıl öncesine kadar kullanılagelen ve kölelerin ''depolandığı'' bir yapı vardı. İçine girip dolaşmaya başladık. Müslüman köleler için ayrı bir ''depo alanı'' yapılmış.
Bu deponun bir kısmını kendilerine mescit edinmiş köleler. Mescidin duvarına da kuşak halinde bir ayet yazmışlar. Günümüze de az bir kısmı ulaşmış bu yazının. Kalan bu kısımdan çözüp anladık hangi ayet olduğunu ve tamamladık. Âl-i İmran Suresi, Ayet:103'tü yazılan.