🛑Bugün çok sevdiğim bir dostumun oğlu aradı. Pek sever beni. Küçüklüğünden beri güvenir sözlerime. Ben de ne yalan söyleyeyim onunla sohbet etmeyi, zaman geçirmeyi severim.
25'li yaşlardaki, iyi eğitimli, işi gücü olan bir erkeğin ne derdi olabilir?
Tabii ki aşk..
Zamanı mı?
(1)
Aşkın zamanı olmayacağına göre dinledim sonuna kadar.
Sonra tekrar dinledim. Bir daha dinledim. En baştan tekrar tekrar dinledim.
Görünüşte eksik olan tek şey vardı anlattıklarında.
Herşeyden önce iyi arkadaş olmayı başaramamışlardı.
Sürekli aynı şeyi söyledi telefonda.
(2)
O kadar vazgeçilmezdi ki kız arkadaşı...o kadar ender rastlanan biriydi ki gerçek bir vazgeçilmezdi.
Sonunda şöyle dedim;
'Biraz zamana ihtiyacın var bence. Geçen bu zamanın sonunda yıpranan sen olacaksın. Yıpranırken ve zedelenirken geçen zaman sırasında kız arkadaşının
(3)
vazgeçilmez olmadığını, aslında senin vazgeçmeyi bilmediğini anlayacaksın. Bu tecrübeyle ne zaman vazgeçmen gerektiğini öğreneceksin." dedim.
Olgun çocuk...
Sessizlik oldu.
'Anladım. Bu dersi alana kadar aşkımın tadını çıkarayım bari, öyle değil mi abi?' dedi.
Gençlik güzel
(4)
çok ama çok güzel olduğu kadar yorucu bir şey.
(5-Son)
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
🛑Seneler önce bir hasta tavsiye üzerine cep telefonumdan arayıp kızı için randevu almak istedi.
Kızının çok yoğun çalıştığını hatta randevu bile alacak kadar boş vakti bile olmadığını söyledi.
Özellikle cumartesi sabah ilk randevu olmak istiyordu.
Kırmadım şüphesiz.
Verdim
(1)
randevusunu ama kapatmadan da ekledim;
Cumartesi sabahı erken saat randevularını genellikle Avrupa yakasından gelen hastalara ayırdığımı eğer randevuya gelemeyeceklerse en geç bir gün önce arayıp haber vermelerini söyledim.
Cumartesi sabahı randevu saatinden yarım saat sonra
(2)
hanımefendi arayıp kızının acil bir işi çıktığını ve randevuyu ertesi hafta cumartesi sabah erken ilk randevu olarak ertelememi istedi.
Tekrar kırmadım. Peki dedim. Ancak tekrar hatırlattım, cumartesi günkü randevular Avrupa yakasından gelen hastalar falan filan.
Özür diledi.
(3)
🛑Baklagilleri filizlendirme ülkemizde çok az bilinen bir yöntem. Ben bu yöntemi uzun yıllardır uyguluyorum.
Bildiğiniz gibi mercimek, nohut, fasulye vs hatta badem gibi tohumları suda bir gece bekletip pişiriyoruz. Büyüklerimizden gelenek gibi öğrendiğimiz bir yöntem bu
Asıl (1)
amaç bu tohumlardaki fitik asidi uzaklaştırmak ve bir gece yeterli değil.
Fitik asit hububat, baklagil ve yağlı tohumlarda doğal bir bileşen olarak bulunmaktadır.
Fitik asit insan beslenmesinde gerekli olan minerallerle kompleks oluşturarak bunların emilimini (2)
engellemektedir.
Fitik asit; demir, çinko ve kalsiyum emilimini bozar ve mineral eksikliklerini artırabilir.
Özellikle çinko emilimini bozup engellemesi Covid salgını sırasında çok önemli bir husus olarak önümüze çıkıyor.
Bunun yanı sıra, fitik asidin minerallerle (3)
🛑Hayatımda en doğru yaptığım şey okuduğum fakülteler ve meslek seçimim oldu.
Diş Hekimliği ve sonrasında Tıp okudum.
Meslek olarak Dişçiliği seçtim ve dişçi oldum.
Dede-Baba mesleği olmasından dolayı da olabilir. Manipülasyonum çok iyi olduğu için de hep çok severek,
(1)
sanki bir hobi gibi yaptım. Dolayısıyla hiç bir zaman çalışıyor gibi hissetmedim.
Sonra uzaktan iktisat okudum ama mezun olmadım. Öğreneceğimi öğrendim ve bıraktım.
Şimdi ise İstanbul Üniversite AUZEF Sosyoloji Fakültesi okuyorum. Toplam 4 dersim var. Geri kalanlardan
(2)
muafım. Finallerim bitti. Zannederim 4 adet 100 alarak Güz dönemini kapatıyorum.
Yalnız özellikle psikoloji ve siyasal bilgiler beni çok etkiledi. İnanılmaz zevk alarak okuyorum bu kez. Toplum bilimi müthiş bir konu. Okurken içinde yaşadığım toplumu ve zamanı analiz
(3)
🛑 Uzun bir zaman sonra elimden geldiğince bir durum değerlendirmesi yaptım. Uzun bir yazı oldu. Umarım sıkılmazsınız. Faydalı olduğunu düşünürseniz RT yapınız. Eksikler olabilir, affediniz.
SARS-CoV2 bulaştığında vücudun savunma hücrelerini zarara uğratıyor. Onları
(1)
bozuyor. Çalışmalarına izin vermiyor. Böylelikle öncelikle bağışıklık sistemimiz düşüyor hatta çöküyor. Bunu yaptıktan sonra diğer savunucuların da içine sızıyor. Sızıyor diyorum çünkü çok sinsi. Truva Atı gibi. Onları da kandırıyor,yanıltıyor ve saf değiştirmelerine neden
(2)
oluyor. Onları kandırıp kendi yanına alıyor, kendine faydalı hale getiriyor ve vücudun kendi savunma hücrelerini bir ordu gibi biraraya getirip vücudun kendisine saldırtıyor ve kenara çekiliyor. Çok sinsi ve tehlikeli bir düşman.
Covid için sadece bir alt solunum yolu
(3)
🛑Ne değişmiş oldu ki şimdi?
📌İlerleme değil gerileme oldu.
Toplum Bilimleri Kurulu"nun tavsiyesi ile Sayın Sağlık Bakanımız günlük yeşil Korona tablosunu Twitter hesabından paylaşmayacakmış.
Düne kadar günlük tabloyu öğrenmek için @drfahrettinkoca hesabını takip etmek (1)
yeterliydi
Eğer günlük Korona tablosu kolayca tweet olarak bildirilmeyecek ise Sayın Bakanımızın hesabını takip etmenin bir anlamı kalmıyor.
Çünkü hesapta zaten aşı, aşı faz3, tedavi, maske, sağlıkçı hakkı, günlük R değeri, çeşitli grafikler vs gibi hayati ve önemli bilgiler
(2)
paylaşılmıyor.
Bakanlığın saglik.gov.tr
ana sayfasına girdiğinizde de Corona Tablosu hemen çıkmıyor.
Ancak covid19.saglik.gov.tr linkini tıklarsanız tabloya ulaşıyorsunuz.
Bu linkte yayınlanan tabloyla alakalı olarak da geçmişe göre hiç bir farklı
(3)
🛑Türkiye'de İlk Covid19 vakası 10 Mart 2020' de görüldü.
Covid19'dan ilk ölüm 15 Mart 2020'de görüldü.
1 Nisan 2020'de ilk sağlıkçı öldü. (Cemil Taşçıoğlu hocamıza gani gani rahmet olsun)
1 nisandan bugüne kadar net olarak 4 ay geçti ve benim ulaşabildiğim kadarıyla 32si
(1)
doktor olmak üzere 67 tane sağlıkçı Covid'den öldü.
Yani her ay 17 sağlık çalışanı ölmüş durumda.
Emin olun bu sayı giderek artacaktır.
Artık herkesin vicdanlı olması, zorunlu olmayanların gereksiz yere oraya buraya gitmemesi gerekmektedir.
Hükümetin acilen yeni
(2)
düzenlemeler getirmesi gerekmektedir.
Hiç bir sağlıkçının vicdansızlık, ahmaklık, sorumsuzluk, terbiyesizlik, 'bana ne' cilik, uyumsuzluk, bencillik vs yüzünden ölmek zorunluluğu yoktur. Doktorların, hemşirelerin, hasta bakıcıların, hastane temizlikçilerinin iş
(3)