İzmir 1 Mayıs alanına dair sesli düşünmelerim:
▪️90'ların devrimci hareketlerinin bir kısmı hiç yoktu, diğerleri de oldukça azdı. 90 sonlarında ortaya çıksalar bile 2000'lerde gelişen yasal parti ve platformlar en kalabalık grupları oluşturuyordu (yani 90 ortalarının tam tersi).
▪️90'lar geleneğinin bir kısmı, son derece soylu bir jest göstererek, Taksim'i zorlamayı tercih ettiler fakat bu, alanda olmamalarının sebebi değildi, alanda olsalardı da kitlelerinin oldukça sınırlı olacaktı. Bu, önce fiziksel sonra ideolojik tasfiyenin bir sonucu gibi duruyor.
▪️Bu konuda 90'lar devrimciliğinin yanlış politikalarını suçlamak kolay ama dünyanın en vahşi tasfiye süreçlerinden birini gözardı etmek olur bu. Bu konuda sadece faşizmi suçlamak da kolay ve eşzamanlı olarak süren yasalcı, posmodern, kimlikçi ideolojik saldırıyı gözardı ediyor.
Kasabada her tür suçu işleyen, tüm kirli ilişkileri yöneten, bir sürü çete besleyen, halkın ensesinde boza pişirerek servet yapan bir belediye başkanı var. Kasabanın bir mahallesinde ise bir mafya hâkim. Başkan o mahalleye giremiyor ama girmek istiyor. Pazar ve para var orada.
Mahallenin çeperindeki bir sokağa adamını yerleştiriyor. Oraya yavaş yavaş güç yığmaya başlıyor. Sokakta bir ev var, manzarası güzel, başkan oraya çökme niyetinde. O ev istemiyor bu durumu tabii. Başkanın adamını evden def ediyor ama çeteler sürekli camını çerçevesini indiriyor.
Mahalle mafyası o evdekilerin kara kaşı kara gözüne meraklı değil. Ama başkanın adamlarının dibine kadar girmesinden rahatsız. Sürekli taciz edilen evde yaşayanlar yardım isteyince fırsat bilip o eve giriyor. Orada kalmıyor tabii, başkanın adamını sürmek için sokağı işgal ediyor.
Dün bu tivit üzerine bir sohbet geçmiş. Ben @AhmetAa10304874'ın sorusu üzerine dahil oldum. @CahitHaldun arkadaş (mealen) Sıyrılıp Gelen'i (ve genel olarak Yorum'un müziğini) tekdüze bulduğunu, bir tür marş olduğunu, akor yürüyüşlerinin hep aynı minvalde olduğunu söylemiş.
Öncelikle ben de bu müzik geleneğinden geldiğim için tarafsız olmam mümkün değil. Öte yandan birkaç şarkı hariç Yorum dinlemediğini söyleyen Cahit arkadaşın şarkıları benzer bulması anlaşılır. Az bildiğimiz müziklerde öyle olur. Bana tüm Bali şarkıları birbirinin aynı geliyor.
Dünyanın her yerinde hep aynı iki üç enstrümanla çalan rock türevi şarkıların çoğunu benzer buluyorum . Anneannem evde klasik müzik çaldığında "Ne bu hep aynı gıy gıy" derdi. Ama bu hissi müzikal bir analizin sonucu sanmak hatalı olur (tabii böyle bir analiz yapılmadıysa).
Dinleyicisine karşı sorumlu bir komünist şantör olarak ilgilisine #BaharGelmişOlmalı albümünün birinci ayda geldiği noktayı özetleyeyim (ilgisiz arkadaş, ardarda birkaç tivit gelecek, beni sessize al lütfen.) İlginçtir, her iki anketi de Ulaş kazanmış (spoti.fi/3uIBy9p)
Yanıt sayıları farklı tabii ama herkesin favori birinci parçası da ikinci parçası da Ulaş: Erkenci Badem Gülü çıkmış. Oysa Youtube'da da Spotify'da da en çok dinlenen (ve galiba en çok paylaşılan) şarkı «Erguvanlar Açarken», 5 bin kezden çok dinlenmiş. open.spotify.com/track/4g7xvPUh…
Bu sınırlı verilerle de olsa Ulaş ve Erguvanlar'ın en çok sevilen şarkılar olduğunu söyleyebiliriz. Diğerlerinin çok düşük olmaması sevindirici, bana ortalama bir niteliği yakaladığımızı gösteriyor. Dinlenme sayıları ise Erguvanlar hariç hepsi için 2000 üstünde (#Spotify + YT)
Evet dostlar, #BaharGelmiş olmalı tam bir ayını doldurdu. Dinleyicisine karşı sorumlu bir komünist şantör olarak kısa bir rapor vereceğim ama önce yanıtları alayım (iki anket ardarda, sonra da şarkıların linkini bırakacağım.)
1. En sevdiğiniz şarkı:
2. En sevdiğiniz ikinci şarkı (aynı soru gibi duruyor ama değil :)
Anketi yanıtlamak isteyenlere hatırlama ve çalma kolaylığı açısından buraya dört şarkının YouTube linklerini bırakacağım.