Fransız felsefeci ve liberal olarak bilinen, kimine göre de #MOSSAD ajanı olarak tanımlanan Bernard-Henri Lévy…
İlk olarak 2003’te Gürcistan’daki Gül Devrimi’nin destekçisi olarak tanıdığımız Lévy,
2008’de Rusya’nın Güney Osetya müdahalesine karşı çıkarak Batılı ülkeleri Ruslara karşı harekete geçmeye çağırdı. Gürcistan’ın Batı yörüngesinde olması gerektiğine dair makaleler yazdı. İç savaşlardan önce de sonra da hep o bölgelerde bulundu.
Ya doğrudan sahada ya da gizli kapılar ardında.
2011’de Suriye’deki iç savaş başladığında Esad rejimine karşı Özgür Suriye Ordusu’nu destekledi. O dönem Cannes’daki filminin gösterimine ÖSO bayrağını yüzüne sarmış iki kişiyle birlikte katılmıştı.
Aynı dönemde, Suriye’den daha önemli bir ülke olan Libya’da da görüldü. Kaddafi’ye karşı muhalifleri desteklerken, neredeyse kurulan muhalif cephenin Avrupa’daki diplomasi yüzü oldu.
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy öncülüğündeki NATO saldırısı için Avrupa ülkelerini ikna çalışmalarına yöneldi. Sonrasında da Hafter ile iyi ilişkiler kurdu.
Suriye’deki iç savaşın ilk yıllarında Türkiye’nin #Suriye’deki rolünü öve öve bitiremeyen Levy,
ABD’nin Suriye müdahalesi sonrası 2014'te Suriye’nin Ayn el-Arab şehrine gitti ve PKK liderleri ile yaptığı görüşmede, ‘Kürdistan”ın 2 yıl içerisinde kurulacağını söyledi. Ancak Türkiye’nin #sınırötesi harekatları ile Levy zihniyetinin kurmaya çalıştığı koridor bertaraf edilse de
tehlike hala devam ediyor. Çünkü Türkiye'nin son hamlesi ABD ve Rusya nedeniyle eksik kaldı.
Ayrıca aynı Levy, Afrin’e düzenlenen Zeytin Dalı Harekatı’na karşı çıkarak Türkiye’nin NATO’dan çıkarılmasını bile dile getirmekten çekinmedi.
Çünkü kurduğu oyunu bozan bir ordu ortaya çıktı.
Levy öyle bir isim ki, hepimizin bildiği o meşhur George Soros'a bile bizzat kendi "Özgürlük Nişanını" takdim etmişti.
Ukrayna’yı “İsrail'den başka Yahudi Başkan’a sahip olan dünyadaki tek ülke” olarak tanımlayan Levy,
son olarak da Ukrayna’da görülmüştü. Putin’e yönelik, “Şimdi onu durdurmazsak, Moldova, Polonya, Litvanya tehdit edilecek. #Nükleer savaş korkusundan vazgeçilmeli” açıklaması yapmıştı.
Maalesef ki bu Levy'in ismini daha çok duyacağız gibi görünüyor. Takipte kalın: @baydno
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Türkiye ile #SuudiArabistan arasındaki ilişkiler, Arap Baharı’nın kırılma noktası haline gelen, Mısır’da Mursi’nin devrilmesiyle “limonileşmeye” başladı. Kopuş ise 2017’de Katar’a uygulanan Arap koalisyonun ambargosuyla gerçekleşti.
Katar’a dayatılan listenin maddelerinden biri de Katar’daki #Türk askeri üssünün kapatılmasıydı. Türkiye’nin Katar’a olan desteği durmaksızın devam ederken, Türk üssü daha da genişletildi. Türkiye Katar konusunda geri adım atmadı.
Ancak, Libya’daki General Hafter’in Riyad ziyareti sonrası savaşı başlatması ve Libya’da tarafların arasındaki çizgilerin belirginleşmesi, bu gerginliğin nereye gideceği sorularını beraberinde getirdi. Kimse dile getirmese de ilk yumuşama burada gerçekleşti.
Buzul çağından kalan mumyalaşmış cesetlerde safkan kalan tek at ırkı olarak biliniyor. Üç bin yıl önce insanlığın evcilleştirdiği ilk at türü. Manas Destanı ve Dede Korkut hikayelerinde bile adı geçiyor.
Müthiş bir görselliğe sahip olan Ahal Teke’ler, Türkmen atı olarak da biliniyor. Dünyada At Bakanlığının olduğu tek ülke #Türkmenistan’ın Ahal vilayetinde yaşıyor. Şu anda dünya üzerine 7 bin civarı Ahal Teke kaldığı söyleniyor.
‘Soykırıma uğrayan tek hayvan olarak’ ifade edilmesinin nedeni ise 2. Dünya Savaşı sırasında Türkmen direnişini kırmak için Stalin’in 80 bin Ahal Teke atını katletmesi.
Doğu Türkistan Milli Meclis Başkanı Seyit Tümtürk, “BM de 44 ülke Çin’in Doğu Türkistan’da Uygur ve diğer #Türk halklarına uyguladığı soykırımı kınadılar.” dedi. Bu ülkeler arasında Türkiye yoktu.
Ben de kararın detaylarını okuduğumda, bunun BM kararı olmadığını, yine klasik araştırma yapılması için Avrupa kaynaklı eski bir öneri metni olduğu gördüm.
Hatırlarsanız geçtiğimiz haftalarda ABD’nin de zorlamasıyla NATO Zirvesi’nde Çin’e yönelik sert önlemler alınması gerektiği vurgulanmış, #Avrupa ülkeleri çekimser kalmıştı. Herkes kendi çıkarları gereği strateji yürütüyor. Olayı biraz daha detaylandırayım.
‘Siyaset turnusolu’: Katarlı öğrenciler sınavsız mı okuyacak?
Sabah "Protokol onaylandı: Katarlı gençler, Türkiye'de sınavsız tıp okuyabilecek” başlıklı haberi gördüğümde, bu da mı olmuş derken haberi tıkladım.
Mart ayında iki ülke arasında imzalanan birçok protokolden biri olan "#Askeri Sağlık Alanı’nda Eğitim ve İşbirliği Protokolü" olduğunu görünce, eski bir editör olarak “Bu haber böyle mi verilir?” deyip işime devam etmiştim.
Saatler sonra, haberi muhtemelen 7 kelimelik bir Instagram postunda gören birilerinin konuşmasından sonra fark ettim. Twitter’a baktım ki tüm muhalif medya kanalları haberi bu şekilde vermiş.
20. yüzyılın sembol fotoğrafının hikayesi ve Çin’in yükselişi…
Çin'deki son etkili gösterinin üzerinden 32 yıl geçti. Ekonomik #kriz ve yüksek enflasyon gibi nedenlerle Nisan 1989'da başlayan ve demokrasi talepleriyle kısa sürede büyüyen gösteriler...
öğrencilerin #Demokrasi Tanrıçası'nın heykelini Mao'nun heykelinin karşısına dikilmesiyle devam etti. Gösteriler o kadar hızı büyüyordu ki 400 kentte caddeler dolmaya başlamıştı. Öğrencilerin başı çektiği olaylar başkentteki Tiananmen Meydanı’nında yoğunlaştı.
İlk zamanlarda müdahale konusunda çekimser kalan Komünist Parti kararını verdi: Göstericilerin taleplerini karşılanamaz, kalabalıklar sertlik ile dağıtılacak.