1) Yatırım yada kazanç söz konusu olduğunda insanoğlunun illa ki yatırımcı ruhu kadar içinde bastıramadığı kumarbaz tarafıda ortaya çıkıyor.
Spekülasyon üzerine ikinci kez okuduğum bu kitapta herkesin kendisinden bir parça bulabileceğini düşünüyorum.
1900’lü yıllarda henüz 15 yaşındayken borsa ile tanışan, gerçek adı Jesse Livermore olan ancak kitapta Larry Livingstone olarak geçen bir borsa spekülatörü ile gazeteci olan Edvin Lefevre’nin, yaptığı röportajı kaleme aldığı ve güncelliğini yitirmediği için zaten bir -Yatırım Klasiği- olma özelliğini koruyan 24 ana bölümden ve toplam 293 sayfadan oluşan ‘Bir Borsa Spekülatörünün Anıları’ adlı kitabından aldığım notları paylaşıyorum.
İyi okumalar.
#kitap
2) “Borsa bir savaştır ve sizde bu savaşı teleskopla izlersiniz.
Teleskopunuz fiyatlardır. Bu teleskop sizi yüzde yetmiş oranında başarıya götürecektir.
Borsa hızla yükselirken şirketin birinin sürekli değer kaybettiğini görürsünüz bir gün.
Değiştiremeyeceğiniz bir gerçektir.
Ertesi pazartesi bir de bakarsınız ki şirketin yöneticileri on yıl temettü dağıtılmayacağını ilan ederler. Nedeni budur.
Yöneticiler bu kararı önceden biliyordur ve hisse senetlerini satmamışlar ama alım da yapmamışlardır.
Olayı bilen herkes hisselerden uzak durmuş, bunun üzerine de hissedar kaybetmiştir.”
3) “İnsanın acı deneyimlerden ders almayı öğrenmesi uzun sürer. Her madalyonun iki yüzü vardır.
Oysa menkul değerler borsasının tek bir yüzü vardır,
borsanın değer kazanması ya da kaybetmesi değildir önemli olan,
önemli olan borsayı doğru değerlendirebilmektir.
Nedense bunu anlamam, spekülasyonun daha teknik taraflarını öğrenmemden çok daha uzun sürdü.
Eğer bu oyunu kazanmaya niyetliyseniz, kendinize ve karar verme yeteneğinize güvenmelisiniz. Bu yüzden ben tüyo denen şeye inanmam.
Bir musibet bin nasihattan iyidir, demişler.
İnsan para kaybetmemek için ne yapmaması gerektiğini anlayınca, para kazanmak için ne yapması gerektiğini de anlamaya başlıyor.
4) “Zaten borsa yüksekse halk hiçbir zaman felaket haberlerine göre karar vermez.
Eğer borsada düşme eğilimi varsa durum değişir, o zaman felaketler düşüşü hızlandırır. Her şey genel havaya bağlıdır.
San Francisco depremi de borsada yaratması gereken etkiyi yaratmadı, çünkü borsa yükselmeye kararlıydı.
O gün bitmeden fiyatlar eski düzeylerini yakalanmıştı.
İnsanlar hisse alım satım işinin temel özelliklerini anlarken biraz zorlanırlar.
Borsa yükselirken hisse senedi almak en rahat yöntemdir.
Önemli olan fiyatları en düşük anında yakalayabilmek değil, doğru anda alış ya da satış yapabilmektir.
Borsanın düşeceğini düşünüyorsam ve satış yapmaya başladıysam, yaptığım her satış bir öncekinden daha düşük fiyata gerçekleşmelidir.
Eğer satın alacaksam bunun tersi geçerlidir. Fiyatlar sürekli artıyor olmalıdır.
Fiyatlar artarken satın almak, düşerken de satmak benim yöntemimdir.”
5) “Ben hiçbir hisseyi fazlasıyla ucuza ya da fazlasıyla kolay satın almak istemem.
İşte işin teorisi bu. Bu yüzden ben hiçbir hisse senedini ucuza almak için hemen atılmam.
Elbette mantıklı bir fiyattan almaya, borsanın ilerisinde gitmeye çalışırım.
İş satmaya geldiğinde hisselerinizi isteyen birini bulamazsanız zaten satış yapamazsınız.
Oysa akıllı zannettiğiniz bir çok yatırımcı sırf elinde hisse senedi var diye borsanın yükseleceğini iddia eder.
Ben elimdeki hisse senetlerinin ya da bir takım dileklerimin önemli kararlarımı etkilemesine izin vermem.
O yüzden ben hiçbir zaman borsa ile kavgaya tutuşmam.
Borsa en beklemediğiniz anda, üstelikte sizin mantığınıza ters bir biçimde hareket etti diye ona kızmak, zatürre oldunuz diye akciğerlerinize kızmaya benzer.”
6) “Para ancak çalışarak kazanılır.
Çok para kazanmak içinse doğru zamanda haklı çıkmak gerekir.
Borsa işinde insanın hem teoriye hem de uygulamaya önem vermesi gerekir.
Borsa spekülatörleri yalnızca teori öğrenmekle yetinmeyip bunun uygulamasını da yapmalıdır.
Spekülatör yatırımcı değildir.
Amacı yatırdığı paraya yüksek faizle gelir sağlamak değil, spekülasyona girdiği hisselerin fiyatlarındaki düşüş ya da artışlardan kar etmektir.
O yüzden borsada önemli olan şey, en az dirençle karşılaşılacak yönü belirlemek, bunun içinde uygun anı kollayarak, ondan sonra harekete geçmektir.”
7) “Borsanın durgun olduğu, fiyatların ancak dar sınırlar içinde oynadığı dönemlerde bir sonraki büyük hareketin ne yönde olacağını tahmin etmenin bir anlamı yoktur.
Yapılması gereken şey borsayı izlemek, fiyatların alt ve üst sınırları belirlemek ve ondan sonra da fiyatlar bu sınırları aşana kadar alım ya da satış yapmamaya karar vermektir.
Spekülatörün işi borsadan para kazanmaktır, fiyatlarla inatlaşarak mutlaka kendi düşündüğü yönde seyretmelerini sağlamak değil.
Asla fiyatlarla kavga etmeyin ya da fiyatların niye şu ya da bu düzeyde olduğunu sorgulamaya çalışmayın.
Borsada pişmanlıkların temettüsü yoktur.
İyi bir borsacı elindeki bütün kozları aynı anda oynamaz.
Yavaş yavaş alır, yavaş yavaş satar.
İnsanların zaafları borsada onları yer bitirir.”
8) “Başarılı bir borsa için bu iki güçlü duyguyla savaşmalı, doğal dürtü dediğimiz bu iki şeyi tersine çevirebilmelidir.
Umut etmek yerine korkmalı, korkmak yerine umut etmelidir.
Zararının daha da büyümesinden korkmalı, karlarının daha da artmasını ummalıdır.
Ortalama insan ise bunun tam tersini yapar ve bu yaklaşımla borsada oynamak tehlikeli bir kumara benzer.
Borsadan kâr mı zarar mı edeceğinizi belirleyen şey, olaylara bakış açınızdır.
Halk, kendi çabalarını yüzeysel bir bakış açısıyla değerlendirir.
İnsanın egosu ilk fırsatta araya girer, derinlemesine ve kapsamlı düşünmeyi engeller.
Profesyoneller ise parayı düşünmeden doğru şeyi yapmakla ilgilidirler, çünkü doğru hareket ettikleri anda paranın kendiliğinden geleceğini bilirler.
Bir borsacı, oyunu profesyonel bir bilardo oyunu gibi oynar, yani dikkatini ilk vuruşa yönlendirecek yerde, uzun vadeli düşünür.
Bu oyun tarzı bir alışkanlık halini alır.
Bazen para kazanmamak insanın elinde değildir, yağmur da şemsiyesiz çıkıp kurup kalmanın mümkün olmadığı gibi.”
9) “Unutulmaması gereken bir diğer şey ise şudur:
Asla hisseyi fiyatı en yüksek düzeydeyken satmaya çalışmayın.
Bu akıllıca bir hareket değildir.
Hissenin birkaç puan gerilemesini bekledikten sonra satın.
Gerçekte çok zeki olan insanların tüyo peşinde ne hale geldiğini görmek eğlenceli olabiliyor bazen.
Tüyo doğru olmasa da olur, tüyocu doğru tüyonun değil, her tüyonun peşindedir.
Doğru çıkarsa ne alâ.
Yok asılsız çıkarsa olsun, önemli değil, bir dahaki sefere doğru çıkar.
Ortalama aracı kurumlarla çalışan ortalama borsa müşterisinden söz ediyorum.
Tüyo avcıları gözlerini para bürümüş, açgözlü insanlar değildir.
Düşünce tembeli olan ve bir umuttan diğerine koşan zavallılardır.”
10) “Üzerinde çalıştığınız hisse senedi artık size cevap vermez olunca vazgeçin, kâr peşine düşmeyin.
Unutmayın, zararın neresinden dönülse kârdır.
Bir, iki yıl ölü bir hisseyi taşımak zorunda kalan borsacı, sonunda hisseye ödediği paradan daha fazlasını kaybeder.
Karşısına kârlı hisseler çıktığında parasını bağladığı için fırsatları değerlendiremez.
Ancak bir hisse artık alımlarınıza gereken tepkiyi vermiyorsa, onu satmak için bundan iyi tüyo olmaz.
Bir hisse gerçekten değerliyse ve borsa koşulları uygunsa, fiyat 20 puan bile düşse yeniden artacaktır.
Yatırımcı güvenlik arar, sermayesine karşılık düzenli getiri ister.
Spekülatör ise hızlı kâr peşindedir.
Unutmayın ki hisse fiyatlarında ayrı ayrı gerçekleşen yükselişlerde mutlaka bir tür manipülasyon vardır.
Ve bu yükselişler inseider’lar tarafından tek bir amaçla, yani hisseleri en iyi fiyattan satmak amacıyla planlanmıştır.
Oysa brokerlerde yatırım yapan sıradan işlemciler bunu bir türlü görmek istemez.”
11) “Unutmayın ki bir hissenin fiyatı düşerken hisseleri satmak isteyen, fakat fiyat üç dört puan düştü diye bunu yapmayanlar olacaktır.
Bu insanlar fiyat tekrar yükselir yükselmez hisselerini satacaklarına yemin eder dururlar.
Fiyat artınca satış yapılması için emir verir, sonra da artış devam ediyor diye fikirlerini değiştirirler.
Asıl kârlar da gözü doymak bilmeyen bu kararsızlardan edilir.
İşte o yüzden bir hisseyi fiyatı en yüksek düzeydeyken satın almayacak kadar zeki davranan işlemciler,
iş hisseyi satmaya gelince bu kadar zekice davranamaz ve nedense kârlarını asla nakite çeviremezler.
Borsadaki yükselişlerde mutlaka ilk önce halk kâr eder.
Ve bu kâr kağıt üzerinde kalır.”
12) “Ben borsacıyım ve benim için tek bir işaret gerekir:
Şirketin kendi yöneticileri hisseyi alıyor mu? Almıyorlardı.
Yöneticilerin fiyat düşerken hisseyi neden almak istemedikleri beni ilgilendirmiyordu.
Hisse fiyatını arttırmak için özel çaba harcamamaları benim için yeterliydi.
Size hisseye destek geldiği anı tam olarak söyleyebilirim dersem, umarım zekamla övündüğümü zannetmezsiniz.
Geçmişte fiyatı yüksek tutmak için herhangi bir sorumluluk hissetmeyen şirket yöneticileri,
borsa düşerken hisseyi satın almaya başlıyorlarsa bunun bir nedeni olmalıydı.
Bunlar ne aptaldır ne de saf.”
13) “Bir hissenin fiyatını arttırmanın ilk adımı, hisse fiyatının artacağını herkese ilan etmektir.
Saçma mı geldi? Yine de bir düşünün.
Aslında göründüğü kadar saçma değil.
Satmak istediğiniz hisselerin reklamını yapmanın en iyi yolu o hisseyi aktif ve değerli hale getirmektir.
Borsada genel yükseliş görüldüğü zamanlarda, özellikle canlanma dönemlerinde,
halk önce kâr eder, ondan sonra da elindeki hisseleri zamanında satmasını bilmediği için zarara uğrar.
Borsada geçirdiğim yılların bana kazandırdığı deneyim:
İnsanın bazı zamanlar bazı hisse senetlerinde kâr edebileceğini ama sürekli olarak borsayı yenmesinin mümkün olmadığını gösterdi.”
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
1) Yatırım alanında #strateji belirlemek isteyenlere faydalı olacağını düşündüğüm 3 ana, 15 alt bölümden olmak üzere toplamda 310 sayfadan oluşan ve @Scala_Kitapci’lıktan yayımlanan #KarşıtYatırım kitabını kısaca özetlemeye çalıştım.
1) Vehbi Koç’un #yaşamını aktardığı ilk kitabı Hayat Hikayem ile
#İş ve hayat #tecrübelerini aktardığı ikinci kitabı olan Hatıralarım, Görüşlerim, Öğütlerim’in derlemesi olan, 7 ana bölüm ve 395 sayfadan oluşan Vehbi Koç Anlatıyor kitabını,
1) #yatırımnotları kapsamında @Scala_Kitapci tarafından dilimize kazandırılan #yatırımın tarihi, psikolojisi, teorisi ve pratiğini ele alan, beş ana bölümden ve toplamda 396 sayfadan oluşan,
2) Ford Avrupa’nın kârlılık hedeflerine ulaşmasında en büyük destekçisinin #FROTO olduğu,
İhracat adetleri yıllık da 126.603’ten 150.976’a
Yine ihractın satış gelirleri içindeki paynın %79’a
Yİ’de ise küçülen pazarda fiyat disiplini sayesinde gelirlerin arttığı belirtilmştir. +
3) Şirket çalışan sayısı 13.724’den 14.145’e çıkmıştır.
Yarı iletken arz sıkıntısının sektörü etkilemesine rağmen kârlılıkta önemli faktörlerin;
Güçlü ihracat performansı ve yurt içi satışlar,
Fiyatlama disiplini,
Gider yönetimi,
Maliyet+ihracat anlaşmaları etkili olmuştur. +