Thread by @yazparov

ŞEKER HASTASI ÜLKE:TÜRKİYE PART-2

1-Evet sevgili dostlar, serimizin ilk bölümünde MORTON ABRAMOWİTZ öncülüğündeki CFR-BİLDERBERG ekibinin nasıl bir görev paylaşımı ile ve nasıl Erdoğan AKP iktidarının önünü açtığını,+++

2-+++BOP projesinin 2 temel amacından birisi olan verimli tarım arazilerinin kontrolü noktasında CARGİLL AİLESİ ve CARGİLL firmasının özel önemini ve ANRAMOWİTZ'in planındaki görevinden bahsetmiştik...

3-Bugün kaldığımız yerden devam edeceğiz sizlerle birlikte, bakalım "ahtapotun kolları" nerelere kadar uzuyor,karmaşık ilişkiler ağı nerelerde nasıl kesişiyor? Çaylar kahveler hazırsa işte başlıyoruz dostlar...

4-ABRAMOWİTZ'in muhteşem siyaset mühendisliği ve harika "CFR-BİLDERBERG" takım çalışması (SOROS-JOHNSON-CAN PAKER-KEMAL DERVİŞ) ile 2002 Kasım seçimlerinde AKP iktidarının önü tam da planlandığı gibi "2 partili bir MECLİS yapılanması" ile açılmıştı...

5-Ama 2002'de kurgulanan ve ana amacı Büyük Ortadoğu Projesi'nin "KUSURSUZ VE SORUNSUZ İŞLEMESİ" olan bu siyasal yapılanmanın temel 2 amacından birisi olan "verimli tarım arazilerinin kontrol altına alınması" noktasında ilk büyük adım 2001 krizi sonrası atılmıştı...

6-2001 krizini CIA güdümlü CITY BANK'ın finansal operasyonu ile çıkartan ABRAMOWİTZ, SOROS kanalı ile medyayı harekete geçirirken BİLDERBERG'Çİ ve SOROS'un fonladığı TESEV'in Başkanı Can PAKER vasıtası ile Ecevit'i Kemal Derviş'in dışarıdan ekonomi bakanı yapmaya ikna ediyordu...

7-Kemal Derviş Türkiye'ye "kurtarıcı" olarak gelirken, onun yıldızının daha çok parlaması ve uluslararası para piyasalarında "çok etkin ve saygıdeğer" gözükmesi için Derviş gelmeden önce Türkiye için kredi muslukları kapatılıyor,+++

8-+++Derviş sonrası ise planı kuranlar ABD ve Avrupa'da "İşin içinde Derviş varsa kredi verilebilir.Kemal Derviş'in kredisi yeter" kıvamında haberler çıkartılıyor IMF ve Dünya Bankası'nın Türkiye'ye tavrı olumlu yönde değişiyordu...

9-Bu arada Ecevit tam manası ile daha sonra "Hayatımın en büyük siyasi hatası" diyeceği Derviş'e teslim olmuş ve ülke büyük bir kaos içinde adeta yangın yerine dönmüşken Derviş'in IMF ve Dünya Bankası'ndan kredi çekebilmek için sıraladığı bir liste ortaya çıktı...

10-Ve o listede "Bu kadar derdin sıkıntının arasında bunun ne alakası var kredi ile?" diye sorgulanmadığı yahut sorgulanamadığı bir konu vardı...

11-7 Haziran 2001’de Dünya Bankası’na bir mektup yazıldı. Ardından da 1 Ocak 2002 itibarıyla gübre desteği kaldırıldı. Tarımda pek çok sübvansiyon kaldırıldı,verilen elektrik desteği kesildi.Ama asıl çarpıcı olan nokta "ŞEKER PANCARI" ile ilgili olan kısımdı...

12-Şeker pancarında fiyat uygulaması da 2001'de kaldırıldı.
Akabinde Türkiye’de 1998’de 22 milyon ton olan şeker pancarı üretimi, 2001’deki Kemal Derviş-IMF kotasıyla birlikte 10 milyon ton azalarak 12 milyon tona düştü.+++

13-Ve "Şeker Üretimi Baltalanmış" "İthal Şeker ve Nişasta Bazlı Şekere Kapılar Sonuna Kadar Açılmıştı"...

14-ABRAMOWİTZ, nasıl ki BOP'UN "Enerji Koridoru" ayağının güvenliği konusunda son derece titiz bir çalışma yürütüyorsa,+++

15-+++ABD "DERİN SERMAYESİNİN" KÜRESEL TARIM POLİTİKASINI YÖNLENDİREN ve BOP'un "verimli tarım alanlarının kontrolünden sorumlu" hanedan üyesi olan CARGİLL AİLESİ DE işi şansa bırakmıyodu...

16-CARGİLL AİLESİ, BİLDERBERG dostları Kemal DERVİŞ vasıtası ile olası bir "sürprize karşı" 2002 seçimleri öncesi kendi alanlarını garantiye almışlardı.Ancak ABRAMOWİTZ'in planı kusursuz işleyecek ve 3 Kasım 2002'DE Türkiye AKP iktidarı ile tanışacaktı...Sürpriz olmamıştı...

17-CARGİLL AİLESİ, verimli tarım alanlarının kontrolünü ele geçirmek görevini yapmak için bir strateji tercihi yapmak durumdaydı.Ya kısa vadede sonuç almayı deneyecekleri ama yıpratıcı olacak agresif davranacaklardı,yahut "kuşatma" yapacaklardı ve bir taşla iki kuş vuracaklardı.

18-CARGİLL AİLESİ,2.yolu seçti ve baş döndüren ilişkiler ağı böylece başladı...CARGİLL AİLESİ "İktidarı kuşatacaktı"...

19-Şimdi buraya bir kısa virgül koyuyoruz ve olayların başlangıcına gidiyoruz sizinle,yani 1997 yılına...

20-Cargill,Bursa'da bir Nişasta Bazlı Şeker tesisi kurmak ister, belediyeye başvuruda bulunur.Belediye kendilerine Organize Sanayi Bölgesi içerisinde tam 4 farklı alan gösterir... Ancak CARGİLL'in gabrika alanı olarak gözü başka bir yerdedir...

21-CARGİLL, "1.SINIF TARIM ARAZİSİ"statüsündeki212 bin metre karelik bir alana hukuksuz biçimde fabrika inşaatını başlatır...İnşaat 2000 yılında tüm hukuksal karşı çıkışlara,Ziraat Odası'nın mücadelesine rağmen biter ve fabrika açılır...

22-Bu süreçte özellikle CARGİLL'in bu hukuksuz inşaatına karşı Fazilet Parti'li bir ismin çıkışları ve mücadelesi taktir edilmekte ve dikkat çekmektedir: Vy kanunsuz fabrika yapım süreci için“hukuka, topluma ve çevreye saygısızlık” ifadesini kullanan Altan Karapaşaoğlu...

23-Bu Altan Karapaşaoğlu ismini bir kenara siz iyice bir not edin ve biz devam edelim...

24-Fabrika hukuksuz biçimde açılır ve faaliyetine başlar... CARGİLL, Türkiye Nişasta Bazlı Şeker pazarında daha da büyümek için BİLDERBERG'Cİ dostları Kemal Derviş'in düzenlemeleri ile şeker pancarı üreticisi adeta "öldürülünce" atağa kalkar...

25-Cargill öyle stratejik bir hamle yapacaktır ki bu hamle ile hem pazar payını çok yükseğe çıkaracak üretim kapasitesini arttıracak,hemBOP için önünü açtıkları Erdoğan'ın henüz olmayan"kendi sermayesinin"temellerini atacak,hem de Erdoğan'ı kendisine bağlayacaktır...

26-Böyle komplike sonuçları olan bir hamle tam da CARGİLL tipi küresel aktörlerin tarzı bir hamledir... Ve çalışmalara başlanır...

27-Takvim yaprakları 2002'yi göstermektedir...CARGİLL firması başka bir firma olsa belki bu kadar üzerinde durmayacakları bir firma ile kıran kırana satın alma pazarlıkları yürütmektedir.Hatta sektör oyuncuları CARGİLL'in kendisine uymayan "tavizkar" tavrına anlam verememektedir.

28-Evet CARGİLL, Dünya genelinde faaliyet gösteren Nişasta Bazlı Şeker firması Cerester'ı satın almak için görüşmeleri yürütmüş ve sonunda gerçekten kendisinden beklenmedik tavizler vererek bu firmayı satın almıştır...

29-Peki nedir Cerester firmasını bu denli "önemli" ve "mutlaka alınması zorunlu" kılan?

30-CARGİLL ise yaptığı satın alma anlaşmasında ödediğinin çok daha fazlasını aldığını bilmektedir...

41-Cargill firması Cerester firmasının Dünya genelindeki isim hakları ve tesisleri ile birlikte satın alınmasını kapsayan bir anlaşma yapmıştır...

42-İşe bakınız ki CARGİLL'in satın aldığı CERESTER firmasının Avrupa'daki en büyük Nişasta Bazlı Şeker Üretim tesislerinden biriside Türkiye'dedir...

43-Bu firma Türkiye'de Nişasta Bazlı Şeker Üretimi yapan 5 firmadan birisi olan PENDİK NİŞASTA SANAYİ adı altında faaliyetlerini sürdürmektedir... Ama daha da ilginci vardır işin...

44-CERESTER firması Dünya'nın hemen hemen her yerinde tek başına faaliyet yürütürken Türkiye'de PENDİK NİŞASTA SANAYİ firmasında %50 ORTAKLIK ilişkisi kurmuştur... Peki kiminle? Sıkı durun:ÜLKER GRUBU ile...

45-Yani CERESTER firmasından PENDİK NİŞASTA SANAYİ'ni alan VE BURADAKİ ;%50 hisseye sahip olan CARGİLL ile ÜLKER artık ORTAKTIR...!

46-ÜLKER'in dağıtım işini yapan ise dönemin başbakanı Erdoğan'ın sahibi olduğu EMNİYET GIDA'dır... Nasıl,güzel mi? :))

47-Bu arada ÜLKER ile CARGİLL "muhabbeti" ilerletmişler ve Türkiye Nişasta Bazlı Şeker piyasasının çoğunluğunu "el altı ortaklık" ile ele geçirmişlerdir....Şimdi çok kritik bir "bilgi notu" ekleyeceğim, dikkat...

48-2001 TARİHİ İTİBARİYLE Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde NBŞ için ortalama %2’lik kota bulunurken, şeker pancarından şeker üretiminde birinci ve ikinci sırayı paylaşan ülkelerden Fransa’da bu oran %0.42, Almanya’da ise %0.89’dur...

49-Türkiye’de CARGİLL'in "takım arkadaşı" BİLDERBERG'Cİ DERVİŞ'in gelişi ile birlikte bir yasa çıkarılır.... 2001 yılında çıkarılan Şeker Yasası ile bu kota %10 olarak belirlenmiş ve Bakanlar kuruluna bu miktarı %50 artırma ve azaltma yetkisi verilmiştir.

50-Bakanlar Kurulu da bu yetkiye dayanarak NBŞ kotasını derhal %50 artırarak %15’e çıkarmıştır. Bu da yetmemiş gibi şimdilerde kotanın %50’lere çıkarılması talep edilmektedir.

51-Ortada muhteşem bir rant var ve bu rant şeker pancarı üreticisini öldürüp Nişasta Bazlı Şeker üretimi yaparak elde ediliyor.Bu pazarı da CARGİLL ve ÜLKER "gizli ortaklık" ile kartel şeklinde elinde tutuyor...

52-Şimdi bu CARGİLL-ÜLKER muhabbeti (!) daha da ilerliyor... Nasıl mı anlatalım efendim...

53-2002 yılında CARGİLL-ÜLKER ortaklığı tesis edildikten hemen 1 yıl sonra Haziran 2003 yılına gidiyoruz... Ülker Holywood yıldızları ile çektiği pahalı reklam filmleri ile ilk yerli kolayı tanıtıyor: KOLA TURCA

54-Bir süre piyasanın tekelleri olan PEPSİ ve COCA-COLA ile rekabet edebilmek için "Düşük Fiyat" ve "Yüksek Bütçe Ayrılmış Agresif Reklam" stratejisini uyguluyor... Ama bakıyor ki olacak gibi değil bütçeye rakamlar eksi yazıyor...

55-İşte orada maliyeti azaltmanın yolunu buluyor:Nişasta Bazlı Şeker kullanmak! Bunu üreten tesise de ortak zaten...

56-Ama Şeker Piyasası Kurulu kotasının şeker kullanım kotası ve rakiplerinin Nişasta Bazlı Şeker fabrikası olmaması nedeni ile ortaya "haksız rekabet çıkması" olasılığının olması nedeni ile yeni bir formül geliştiriliyor...

57-ÜLKER ortağı olduğu PENDİK NİŞASTA SANAYİ'nin diğer ortağı CARGİLL'den Nişasta Bazlı Şeker "Satın Alıyor"!

58-Yani aslında haksız rekabet kuralının arkasından dolanıp, bir cebinden alıp öbürüne koyuyor...

59-Bu arada ilginç bir gelişme daha yaşanıyor... Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan kendisine ait olan Emniyet Gıda'nın yanında bir şirket daha kuruyor!

60-Şirket3 Aralık'ta kuruluyor..., 10 Aralık'ta tescil ediliyor ve 16 Aralık'ta Ticaret Sicili gazetesinde yayımlanarak tüzel kişilik kazanıyor... İsmi: YENİDOĞAN GIDA PAZARLAMA SERMAYESİ ise 100 bin TL.

61-100 milyar lira sermayeli şirkette Erdoğan yüzde 12'lik, kardeşi Mustafa Erdoğan ise yüzde 9'luk hisse sahibi oldu. Yenidoğan Gıda Pazarlama ve Ticaret A.Ş isimli şirketin büyük ortağı yüzde 30'luk hisseyle AKP'nin eski Yalova İl Başkanı Reşat Sözen oldu.

62-Yüzde 25 payla Atilla Özokur ikinci büyük ortak, yüzde 15 payla Ergün Bodur üçüncü büyük ortak oldu. Böylece Erdoğan hisse dağılımında dördüncü sırada yer aldı. Erdoğan'ın eniştesi Ziya İlgen ise kardeşi gibi yüzde 9'luk bir hisseye sahip oldu.

63-Şirketin ilk yönetim kurulu Reşat Sözen, Atilla Özokur, Ziya İlgen ve Ergün Bodur'dan oluştu. Başbakan Erdoğan ve kardeşi Mustafa Erdoğan yönetim kurulunda görev almadı.

64-Yeni kurulan Yenidoğan isimli şirket de İhsan ve Emniyet Gıda Pazarlama şirketleriyle aynı adresi ve aynı telefon numaralarını kullanıyor.

65-Bu arada, şirketin kurucu ortakları konumundaki Başbakan Erdoğan ile kardeşi Mustafa Erdoğan'ın yanı sıra Reşat Sözen ve Ziya İlgen'in "Burhaniye Mahallesi Gürgen Sokak, No:3 Üsküdar" adresindeki apartmanın değişik dairelerini ikametgâh olarak gösterdikleri dikkat çekti.

66-Peki niye kuruluyor bu şirket? Ülker Grubu'nun Cola Turka'nın bayi ağını diğer gıda ürünleri bayi ağından ayırması nedeniyle... Yani daha açığını söyleyelim COLA TURKA DAĞITIMINI yapmak üzere...

67-Ticaret Sicil Gazetesi ve Vatan Gazetesi 24 Aralık 2003 tarihli haber...

68- Burada bitiyor mu tabii bitmiyor...Devam ediyoruz...

69-Şimdi CARGİLL-ÜLKER ve ERDOĞAN ilişkiler ağını gördük ama burada bir kişi eksik...Kim o isim ? Meşhur ve merhum "Babalar gibi satması ile" ünlü dönemin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan... Nam-ı diğer "Kemal Ağabey"...Şimdi ne alaka demeyin,çok alaka...

70-Merhum Kemal Unakıtan'ıun bişr "mahdumu" var yani oğlu... O da tam bir ticari deha (!)... Bu acayip ilişkiler ağının başladığı yıl olan 2003 yılında bir tabela şirketi kuruyor:AB GIDA

71- Tabii baba Maliye Bakanı olunca insan bu şirketten çok prestijli yahut butik alanlarda bir faaliyetle iştigal etmesini bekliyor ama ilginçtir Abdullah Unakıtan "mısıra" merak sarmış durumda!

72-Başlıyor bu ilişkiler ağının başladığı 2003 yılında mısır ithalatına...

73-Peki nereden geliyor bu "mısır sevdası"? Çünkü Nişasta Bazlı Şeker üretmek için ham madde mısır... Yani ÜLKER ile CARGİLL'e mısır lazım...

74-Yalnız şöyle bir durum var:Mısır ithalatında, koruma amaçlı olarak haziran aylarında gümrük vergisi oranının yüzde 20'den yüzde 70'e çekiliyor. Ancak ne hikmet, ne tesadüfse (!) AB GIDA'nın ithalat yapacağı dönem olan 2003 yılında düzenleme zamanında yapılmıyor.

75-Abdullah Unakıtan'ın şirketi AB Gıda'nın 4 ağustosta gerçekleştirdiği ithalattan 4 gün sonra, gümrük vergisi oranının yüzde 70'e çekiliyor, bu değişiklik AB Gıda'ya, toplamda da 366 milyar TL avantaj sağlıyor.Yani bir ithalatta 2 kazanç...İşte ticari deha (!)

76-CARGİLL-ÜLKER-ERDOĞAN-UNAKITAN ilişkileri böyle sürüp giderken Coca-Cola ve PEPSİ gibi 2 küresel güç pazar paylarını kaybedeceklerini anladı ki 2005 itibariyle COLA TURKA PEPSİ'yi pazar payı olarak geçmişti. Ve 2 küresel güç belki ilk kez iş birliğine gitti...

77-KOLA savaşları şikayetlerle resmiyete döküldü, Şeker Kurumu araştırma yaptı ve Coca-Cola’ya bir yazı göndererek ’kota tahsisatı olmadığı için yapılacak böyle bir üretimin kanuna aykırı olacağını’ bildirdi.

78-Bunun üzerine Şubat 2005’ten sonra Cargill Ülker’e nişasta sütü satışını durdurdu. Böylelikle Ülker’in nişasta bazlı şeker üretimi de sona erdi.

79-Üstüne Ülker 30 MİLYON TL ceza ödedi...Tabii o zaman Erdoğan ve AKP HENÜZ "MUKTEDİR" değildi.O nedenle cezaya engel olamadılar.

80-Ama CARGİLL'in Bursa Orhangazi'deki usulsüz fabrika inşaatının peşini yargı ve STK'lar bırakmıyordu ve 2005 yılına gelindiğinde bu konu çok baş ağrıtmaya başlayacaktı...

81-Ama CARGİLL artık ağlarını örmeye başlamıştı ve MECLİS, CARGİLL için çalışacaktı...CARGİLL'in işini şansa bırakmaya niyeti yoktu...

82-ŞEKER HASTASI ÜLKE:TÜRKİYE flood dizimizin 2 .bölümünün de burada sonuna geldikBir sonraki bölümümüzde bir aksilik olmaz ise Pazartesi günü daha da ilginç ve grift hale gelen ilişkileri,Meclis'in nasıl CARGİLL için çalıştığını,Başbakanlık'tan yazılan özel yazıları paylaşacağız

83-Bizi yalnız bırakmayarak okuyan siz değerli dostlarımıza yahut bizi daha sonra okuyacak tüm dostlara selam olsun...

84-Klasikleştiği şekli ile bitiriyoruz floodumuzu: "Takdirleriniz beğenilere,beğenileriniz,RT'lere yolculuk etsin"