Bu reseptörleri, uygun noktasına dokununca açılan sensörlü kapılar gibi düşünün. Virüsün yüzeyindeki bir çıkıntı ( Spike proteini) bu reseptöre dokunup kiliti açıyor.
O halde bizim hastalık oluşmadan, giriş kapısında püskürtmemiz gerekir. Yani #ACE reseptörlerinde virüsün girişini engellemek. Bunu nasıl yaparız?
yenisafak.com/koronavirus/en…
Yaşlandıkça akciğerlerdeki reseptörlerin sayıları artıyor.
Mesela bazı virüslerin neden olduğu göz enfeksiyonunda, göze damlatılan interferon çok etkili oluyor.
Bunları düşünürken bu haberle karşılaştım;
nytimes.com/2020/07/14/hea…
Enfeksiyonlara karşı aşıların çoğunluğu kas içine yapılıyor. Bu aşı antikor ( IgG) cevabı oluşturarak koruma sağlıyor. Ancak mukoza dediğimiz; ağız- burun yüzeylerinden virüs girişini engellemiyor. Yani virüsle karşılaşınca yine enfekte oluyorsunuz.
Ağız veya buruna uygulanabilecek bir aşı üretilirse; mukozalarda virüsün girişini de engeller. Sadece IgG antikoru değil, IgA antikoru oluşumuna ve T hücresi hafızasına neden olur. T hücreleri de, virüsü giriş yapmaya çalıştığı yerde yok eder.
Bence; buruna püskürtülen antiviral ajanlar veya bariyer oluşturan ajanlar üzerinde de çalışılmalı.
Emerson’un sözüyle bitirelim;
İnsanlar hayret etmeyi severler, ilmin tohumu budur.