Akşamları ne yapsak: Monotonluktan uzaklaşmak için 8 öneri
Hayat gerçekten sürprizlere dolu. Kimi zaman iyi, kimi zaman da kötü... Ama öyle ya da böyle bir
değişimin de ayak seslerini beraberinde getiriyor. Pandemi de bunlardan biri oldu.
Geçen senenin sonlarında bu kelimenin anlamını bile bilmeyenler
varken, şimdilerde dilimizden düşmüyor. Yeni normalimizin bu olduğunu artık kabul edebildiğimizi
düşünmek istiyorum. Ancak hayat da akmaya devam ediyor elbet.
Bu süreç içinde hayatın standart bir döngüden ibaretmiş gibi görünebilir. Ev ve iş arasında mekik dokuma hali, durumun böyle olduğunu kanıtlıyor
gibi görünse de rüzgarı biraz olsun tersten estirmek de bizim elimizde.
1) Karaoke gecesi
Sesinin kötü olma ihtimali asla bir vazgeçiş nedeni değil. Burada amaç modunu yükseltmen unutma. Karaoke setinin olması da şart değil.
İnternetten en sevdiğin şarkıyı aç ve eşlik etmeye başla!
2) Otantik yemek keyfi
Canın uğraştırıcı yemekler hazırlamak istemiyor olabilir. O zaman basit bir yemeği bile daha keyifli hale getirmek hiç de zor değil. Farklı soslar ya da baharatlar sayesinde kendini İtalyan romantizmine ya da Hindistan'ın otantik ruhuna kaptırabilirsin.
3) Meditasyon ile rahatlık
Çoğu zaman sabahları meditasyon yapmaya vakit bulmak neredeyse imkansız.
Bunun için akşam eve geldiğinde boş vaktini değerlendirebilirsin.
Telefonuna indireceğin farklı uygulamalar da sana yol gösterici olacaktır.
4) Güzellik ritüeli
Yorgun argın eve gittiğin bir akşam kendine vakit ayırmak dinginleşmek için birebir. Kil maskeleri, detoks etkisi yaratan keyifli bir banyo ve
aromaterapi yağlarının yatıştırıcı etkisi... Hepsi bir araya gelince kendini harika hissedeceksin!
5) Yaratıcılık zamanı
Eline bir kalem kağıt al ve yazmaya başla. Günlük tutabilir, geleceğe dair hedeflerini somutlaştırabilir ve pozitif düşünceyle ilgili olumlamalarını kağıda dökebilirsin.
6) Kostüm partisi
Aile üyelerin ya da yakın arkadaşlarını toplayıp eğlenceli kostümlerle yemek yiyebilir, oyunlar
oynayabilir, böylece klasik bir akşama muhteşem bir renk katabilirsin.
7) Evde piknik
Hiçbir şeyin imkansız değildir. Evde piknik de öyle. Güzelce sepetini hazırla, lezzetli atıştırmalıklarla
doldur, ortamı biraz ışıklandır ve tıpkı park ya da bahçelerde yaptığın gibi güzelce örtünü ser. Sence de çok basit ama tatlı bir akşam aktivitesi değil mi?
8) Fide dikimi
Bir evi güzelleştiren ve renklendiren şeylerin başında bitkiler geliyor.
Eğer bu konuya dair bilgin
yoksa, nasıl ekilir ve ne kadar sürede verim alınır, bakımı nasıl yapılır bilmiyorsan, mutlaka bir araştırma şart. Ancak işin ucunda karşına çıkacak manzara, yenileri için sana ilham olacak.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Yeni bir kişilik testiyle karşınızdayız. Bu testimiz 1893 doğumlu Macar psikiyatr ve psikoloji profesörü Dr. Leopold Szondi tarafından hazırlanmış. 1930 ve 40'larda Szondi'nin çalışmaları Freud ve Jung'un çalışmaları kadar dikkat
çekmekteydi.
Szondi'ye göre bazı resimlere verdiğimiz tepkiler içimizdeki karanlık ve bastırılmiş tarafları anlamada bize ışık tutmaktadır. Birazdan göstereceğimiz sekiz fotoğraf akıl hastası kişilere ait.
Kadınlar sadece evde, işte değil hayatın her alanında yer almışlardır. Sanayi Devrimiyle artan bilim ve teknolojideki buluşlara kadınlar da dahil olmuşlar ve bugün hayatımızı kolaylaştıran birçok alanda var olan icatları imza atmışlardır. Fakat bu kolay olmamıştır.
Kadınlar yapamaz denilmiş, patent verilmemiş, önlerine engel konulmak istenmiş… Ama onlar bütün bu zorlukların üstesinden gelmiş ve yapmışlardır. Peki, neler yapmışlar?
Arşimet'in yaşadığı dönemde Kral Hieron ile arası çok iyiydi. Hatta o dönemde ya çıplak koşabilmesinin de bu dostluğun rolü olduğu rivayet edilir. Zira MÖ 200’lü yıllarda bunu başka biri yapsa hemen idam ile cezalandırılırdı.
Arşimet’ in kral ile olan muhabbeti babasına dayanmaktadır. Nitekim Arşimet’in babası Kral Hieron’un matematikçisi idi. Dolayısıyla Sicilya doğumlu olan Arşimet çocukluk yıllarını saray çevresinde geçirmiştir. Fakat ne yazık ki Kral ölünce Arşimet’in rahat günleri de sona erer.
Bazen söylemek isteyip de söyleyemediğimiz ya da söylenmemesi gereken ne çok şey olduğunu fark ederiz değil mi? Söylesek bir dert, söylemesek bin dert olan… Hangisidir doğru olan? Kendine rağmen susmak mı? Yoksa hiç kimseyi düşünmeden, içinde kalmasındansa konuşmak mı?
Hepimizin duyguları, sabrı, olaylara bakış açısı o kadar çeşitli ki bazılarımız her şeyi olduğu gibi, olduğu şekliyle kendini ifade etme çabasına girişirken, bazılarımız o kadar bıkmış ki bırakın kendini anlatmayı istemeyi, karşısındakini dinlemeye bile tahammül edemiyor.
1. Pratfall Etkisi – Eğer mükemmel değilseniz, insanlar sizi daha çok sevecek.
Belki de Jennifer Lawrence’ın iki Oscar töreninde milyonların gözü önünde düşmesinin sebebi budur. Psikolojik araştırmalar gösteriyor ki, başkalarının önünde hata yapmanız, veya bir hatanızı itiraf etmeniz sizi başkalarına daha çok sevdiriyor.