Son bir haftadır yaşanan gelişmeler bir sistem krizinin içinde olduğumuzu kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya koydu.
Yaşanan acılar, uğranan kayıplar ortada. Artık gerçeği hepimiz gördüğümüze göre ileriye bakmak zorundayız.
“Ne yapmalı?” sorusuna benim cevaplarım şöyle:
Nesnel gerçekliği, olguları kabul etmek rasyonelleşmenin ilk adımıdır. Toplumun bütün kesimleri ekonomideki kriz ortamını bizzat yaşarken bu gerçeği inkâr etmek, yönetime olan güveni sarsmaktan başka bir şeye yaramaz. Yaşanan ekonomik krizi, varlığını inkâr ederek yönetemezsiniz.
Ekonomi politikalarıyla ilgili kararların gerçeklikten uzak, piyasanın uygulamalarına ve ekonomi biliminin yasalarına aykırı biçimde alındığı, uygulamalarda keyfî ve siyasetteki yandaşları kayıran biçimde davranıldığı kanısı yayılmışsa güven kalmaz.
Kurala dayalı politika şarttır
Hukukun üstünlüğü hiçbir tartışmaya yer bırakmayacak şekilde sağlanmalıdır. Rekabetçi bir ekonomi ve girişimci dostu bir yatırım ortamı ancak öngörülebilirliğin sağlandığı, kuralların herkese eşit uygulandığı ve mülkiyet hakkının güvence altına alındığı bir ortamda kurulabilir.
Hukuk devleti; demokratikleşme, evrensel insan hakları, düşünce ve ifade özgürlüğü, hukuki belirlilik, öngörülebilirlik, mülkiyet hakkı, adil yargılanma hakkı gibi haklar ile somut bir hal alır.
Hukuk devleti ilkesi sözlerle ve temennilerle değil somut eylemlerle kanıtlanmalıdır.
Demokrasi ancak ekonomik ve sosyal alanlarda fırsat eşitliğini de sağlayan özgürlükçü, adil ve kapsayıcı bir toplumsal düzeni içerecek biçimde tanımlandığında gerçek anlamına kavuşur. Ekonomik kaynaklar toplumun tamamının yararına uygun ve etkin biçimde dağıtılmalıdır.
Devletin ekonomiye keyfî biçimde müdahale etmesine son verilmelidir.
Mülkiyet hakkını kısıtlayan, sözleşme serbestisini ve girişim özgürlüğünü zedeleyen kararlar derhal iptal edilmelidir.
“Duruma göre-kişiye göre” politikalara son verilmeli, kurala dayalı politika uygulanmalıdır
Piyasa ekonomisinde devlet ancak nesnel ve genel kurallar koyarak ve bu kurallara uygunluğu denetleyerek ekonomiyi yönlendirir. Denetim; bağımsız, tarafsız ve nesnel ilkelere bağlı ve öngörülebilir olmalı, asla bir baskı aracı ve tehdit unsuru olarak kullanılmamalıdır.
Son 5 yılda alınmış olan kararlar ve mevcut düzenlemeler tümüyle gözden geçirilerek serbest piyasanın işleyişine, sermaye hareketlerine ve uluslararası yatırımlara engel olan mantıksız sınırlamalar kaldırılmalıdır. Serbest kambiyo rejimi ve konvertibilite güvencesi verilmelidir.
Bağımsız kamu otoritelerinin yönetimleri ehliyete ve liyakata dayalı, nesnel ölçütlerle belirlenmeli, TCMB, BDDK ve SPK gibi kurumların bağımsızlığı yeniden sağlanmalıdır. Bu alanlarda genel kabul görmüş yönetişim uygulamaları ve uluslararası standartlar benimsenmelidir.
Yasal düzenlemelerle ve devlet müdahalesi yoluyla yoktan ekonomik servet ve refah yaratılmasına son verilmeli, geçmişte bu yolla yaratılan servetin hesabı sorulmalıdır.
Halkın parası verimsiz, akıl dışı, gösteriş amaçlı ve ego tatminine yönelik harcamalarla israf edilmemelidir.
Kamu gücü-kaynağı kullanan, kamu imtiyazlarından yararlanan her kişi/kurumun;
bütün paydaşlara adaletle davranması, eylemlerinde ve işlemlerinde şeffaf olması,
hesap vermekle yükümlü olması,
çevreye ve topluma karşı sorumluluk bilinciyle hareket etmesi
yasal zorunluluk olmalıdır.
Kamu kaynaklarının nerelere ve nasıl harcanacağı şeffaflık ve hesap verme sorumluluğu çerçevesinde kamuoyunun denetimine açılmalıdır.
Bütçe hazırlama, onaylama ve uygulama süreçlerine katılım sağlanmalıdır.
Denetim dışı “paralel bütçe” uygulamaları sona erdirilmelidir.
Fon yönetimi ile kalkınma bankacılığı ve proje finansmanı kavramlarını sağlıksız bir yapı içinde karıştıran, kararları tamamen siyasal tercihlerle şekillenen, şeffaflıktan uzak, denetim kapsamının dışında faaliyet gösteren Türkiye Varlık Fonu derhal tasfiye edilmelidir.
Bilanço dışı koşullu yükümlülükler oluşturan kamu-özel işbirliği yatırımları ve verilen diğer garantileri şeffaf bir şekilde takip edilmeli ve kamuoyuna raporlanmalıdır.
Sayıştay raporları ve cevapları zamanında ve tam olarak Meclise sunulmalı ve kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
İçinde bulunduğumuz krizden çıkabilmek, özgür bir ülkenin onurlu yurttaşları olarak yaşayabilmek, yeniden huzura, ekonomik refaha ve mutluluğa kavuşabilmek için atılması gereken acil adımlar bunlardır.
Akılla, bilimle barışmalı, özgür dünyanın uygarlık değerlerini benimsemeliyiz.
Bütün bunların kalıcı olarak sağlanabilmesi için, kararların yarın başka yönden esen bir rüzgarla değişmeyeceğini güvence altına almak için, kuvvetler ayrılığını sağlayacak, devlette siyasal-hukuki denge ve denetimi işlevsel kılacak bir yönetimin varlığı olmazsa olmaz koşuldur.
Bütün gücün tek merkezde toplanmasına, kararların tek bir makamdan alınmasına yol açan Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi yanlışından daha fazla gecikmeden dönülmelidir. İnsan haklarına dayalı, demokratik hukuk devleti, Türkiye’de güçlendirilmiş parlamenter sistemle sağlanabilir.

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Ibrahim M. Turhan

Ibrahim M. Turhan Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @ibrahimmturhan2

13 Nov
“Allah gariban kulunu sevindirmek istediğinde önce eşeğini kaybettirir sonra da buldururmuş” sözünü ya da meşhur “ağa ile maraba” fıkrasının,
sonu; “öyle deme, bak ne kadar işlem hacmi yarattık” şeklinde biten versiyonunu çağrıştıran gelişmeler.
Ne olursa olsun olumlu buluyorum.
Adalet Bakanı Gül:
“Ekonomik büyümeyi, kalkınmayı, refahı ve istikrarı sürekli kılmak ancak adil ve şeffaf bir hukuk devletinde mümkündür. Başka bir ifadeyle, yatırımları yeşerten ve bereketlendiren iklim hukuk devletidir.”
“Bu bakımdan bize göre hukuk devleti demokratikleşme, insan hakları, hak arama hürriyeti, düşünce özgürlüğü, hukuki belirlilik, öngörülebilirlik, mülkiyet hakkı, adil yargılanma hakkı gibi haklar ile somut bir hal alır.”
Read 9 tweets
9 Nov
Cumartesi sabahından beri yaşananları topluca değerlendirmek gerekirse:
Öncelikle -her ne kadar artık işi şakaya vurmaktan başka bir şey yapamıyor olsak da- durum çok vahim.
Tam “güleriz ağlanacak hâlimize” durumu yani.
Ama durumun ciddiyetine yakışır bir değerlendirme gerekiyor.
Önce yaşananın bir yönetim krizi olduğunu tespit edelim.
16 ay önce yine benzer bir hafta sonu kararı ile göreve getirilen Merkez Bankası başkanı, sergilediği onca uyum gösterme çabasına karşın görevden alındı.
Yerine atanan kişiden bağımsız olarak bu başlı başına ciddi bir sorun
“Rezervleri düşürmüş” bahanesinin hiçbir inandırıcılığı yok. $120 milyar arka kapıdan satılırken en yetkili mercide bulunan kişinin olup bitenden haberi yoksa bu “özrü kusurundan beter” durumudur.
Gerçek neden Eylül’de yapılan, Ekim’de de yapılmak istenen faiz artırımıdır.
Read 7 tweets
7 Nov
Trump’ın temsil ettiği anlayışın yenilgiye uğratılmış olması kimler için önemlidir, neden önemlidir?
Merak edenler buradan görebilir.
Bu arada, “Seçim henüz bitmedi” “Kavga yeni başlıyor” ya da “seçimi hırsızlıkla aldılar” manşetlerini ibretle izliyor, aradaki benzerliğe hiç mi hiç hayret etmiyoruz.
Mahalle taassubu, kabile tarafgirliği, asabiyet bilinci...
Bu çağa ait olmayan arkaik yankılar sadece...
Bu dönemde ayrışma şu eksenlerde olacak:
*İnsan yaşamını kutsal değer bilenler ile bireylik bilincine saygı duymayan kitleselci-totaliterizm yanlıları,
*Özgürlükten yana olanlar ile baskıcı zorbalar,
*Bütün insanların eşit olduğuna inananlar ile ayrımcılıktan beslenenler,
Read 6 tweets
7 Nov
Devlet hizmeti onurlu bir görevdir; bütün topluma, hatta gelecek nesillere katkınız olabilir.
Bunun hakkını vererek yapmak için aklınızın ve vicdanınızın gösterdiği doğruları, gerektiğinde risk alarak ısrarla savunmak, bilerek yanlış yapmamak ve yapılmasına göz yummamak gerekir.
Bunun mümkün olmayacağını görüyorsanız görevi kabul etmemek evladır.
Kamu görevi bir onur olsa da bazı dönemlerde görev almak değil sorumlu yönetici konumdaki kamu görevinden uzak durmak daha onurluca olabilir.
Bu arada şayet bürokrasideyseniz son sözün, son kararın siyasal otoriteye ait olduğunu, millete hesap verenin ve milletin yetki verdiği makamın siyaset olduğunu unutmamak, bürokratik vesayet hayalleri kurmamak çok önemlidir.
Bunun sınırlarını hukuk ve demokratik teamüller çizer.
Read 7 tweets
7 Nov
1983-1992 arasında Merkez Bankasında 3 başkan görev yaptı. TCMB bağımsız değildi, bütçe harcamalarını ve Hazineyi fonluyordu. Ortalama yıllık enflasyon %56 oldu ve dönemin başı ile sonu arasında TÜFE 79 kat, USD/TL kuru 46 kat arttı.
Dışa açılma ve serbestleşme iyi yönetilemedi
1993-2001 arasında 3 başkan görev yaptı. TCMB 1999’a kadar Hazineyi fonlamaya devam etti. Türkiye’nin finansman sorunu yüksek kamu açıkları, yüksek enflasyonla çözülmeye çalışıldı.
Ortalama enflasyon 77 oldu. Dönemin başı ile sonu arasında TÜFE 163 kat, USD/TL kuru 169 kat arttı.
2002-2016 arası olması gerektiği gibi 3 TCMB başkanı görev yaptı.
2013’e kadar para politikası, ekonominin geneline ve toplumun refahına da yansıyan başarı sergiledi.
Yasal olarak bağımsızlık sürse de 2014’ten itibaren ödünler verilmeye başladı. Uygulamada bağımsızlık aşındırıldı
Read 8 tweets
7 Nov
Bir Merkez Bankası Başkanı daha görevden alındı...
Hukuk bir kere ihlal edildiğinde sessiz kalınca başka ihlallerin önü açılır.
Temmuz 2019’da TCMB’nin kurumsal kimliği ve bağımsızlığı darbe yediğinde bunu kabullenenler, bugün yaşanan utanca zemin hazırlamış oldu.
Anayasanın 104’üncü maddesinde
“Kanunda açıkça düzenlenen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz.... Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde, kanun hükümleri uygulanır.” hükmü yer alıyor.
TCMB Yasası 28’inci maddesi şöyle; “Başkan (Guvernör) ancak, 27 nci maddedeki yasakların gerçekleşmesi ve bu Kanunla kendisine verilen görevlerin devamlı surette ifasını imkansız kılacak durumların ortaya çıkması hallerinde, atanmasındaki usule göre görevinden af olunabilir.”
Read 6 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!