"Özel operasyonların görev gereksinimleri için kullanıyoruz."
Vice isimli haber kuruluşuna göre "Muslim Pro" isimli akıllı telefon uygulamasını kullanan 95 milyondan fazla kişinin konum bilgileri ABD Özel Hareket Komutanlığı tarafından satın alınmış.
Kutsal görevin detayları? +
Habere göre başka akıllı telefon uygulamaları da (Muslim Mingle gibi) takip edilip, ayrıntılı hareket verileri satın alınmış.
Veri tedarik zincirinde yer alan uygulamaların çoğu Müslüman ülkelerde kullanılan uygulamalar. Şimdilik hangi operasyonlarda kullanıldığı ise bilinmiyor.
Kıble bulma, bulunduğunuz yere göre namaz ve iftar/imsak vakti, yakınlardaki helal restaurantlar gibi bolca "lokasyon" merkezli hizmet sunan ve Türkçe desteği de bulunan Muslim Pro, kendisini "Müslümanların en popüler uygulaması" olarak sunuyor.
Yapımcı şirket Bitsmedia, iddiaları doğrulamasa bile konum verilerini toplayıp, anlamlı hallerde! kurumlara satan X-Mode şirketi ile ortaklığını bitirdiğini açıkladı.
(Not: 2010'da kurulan Singapur merkezli Bitsmedia'nın kurucusu Google eski çalışanı Fransız Erwan Mace)
Dönelim hikayemize;
ABD Özel Operasyonlar Komutanlığı, "anlık" konum bilgilerini elde etmek için iki yol seçmiş.
1. Özellikle kamu kurumlarıyla çalışan Washington merkezli X-Mode Şirketi üzerinden veri akışı sağlanmış.
(Bu veri kütüphanesinin aylık 2.800 dolar ücreti var.)
Bugünlerde ABD Sağlık Bakanlığı'na korona hastalarının anlık konumlarını verdiklerini söyleyen X-Mode CEO'su J. Anton katıldığı CNN yayınında;
"Her ay ABD içinde 25, AB, Latin Amerika ve Asya'da toplam 40 milyon cihazı izliyoruz.. Ama kişisel veri gizliliğine dikkat ediyoruz.."
İlginç not;
Habere göre X-Mode Şirketi'nin güvenilir partnerleri arasında Türk kökenli Fatih ve Eren Özmen'in kurucusu olduğu ve Pentagon yüklenici/tedarik ağının önemli üyesi Sierra Nevada Şirketi'de var.
1. Açık açık web sitelerinde anlattıklarını gördükçe anlatmadıkları neler var acaba diye düşünüyor insan!
2. Masum bir hizmet üzerinden bile hayatlarımıza (farklı amaçlarla) göz dikiliyor artık.
Günden güne faydalarından çok risk/tehditlerini konuşmaya başladığımız bu araç ve hizmetler yaratıcıları tarafından baştan mı böyle tasarlandı yoksa süreç içinde mi bu hale geldi?
Zor soru!
3. Artık bir uygulama indirdiğimde kendimi "konum özelliğini" hemen kapatırken buluyorum. Ya siz?
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Yasanın 230. bölümü; çevrimiçi platformlara, kullanıcıları tarafından yapılan paylaşımların içeriğinden "sorumlu olma muafiyeti" ve paylaşılan içerikler üzerinde değişiklik yapabilme hakkı veriyor.
Kararname, hem muafiyeti kaldırma hem de FCC'ye bir takım görevler veriyor.
Facebook ve genel olarak sosyal medya şirketlerinin iş & gelir modellerini ve ücretsiz hizmetler karşılığında bizlerden neler aldıklarını Mart 2018'de ifşa olan "Cambridge Analytica" skandalı ile daha iyi anlamış idik.
Elon Musk, internet hizmeti amacıyla binlerce uyduyu uzaya gönderiyor.
Bu uyduları göndermek için izin aldığı kurucuları arasında olduğumuz 155 yıllık kurumun hikayesini, yarım kalmış teknoloji serüvenimizi ve projenin hangi yeteneklere sahip olacağını öğrenmek ister misiniz? +
"Savaşların sıklıkla yanlış anlamalardan kaynaklandığı düşünüldüğünde bu olağanüstü elektrikli aygıt (telgraf) savaşın en büyük nedenlerinden birini ortadan kaldıracaktır.."
17 Mayıs 1865'te Paris'te yapılan "Posta ve Telgraf Kongresi" katılımcıları bu konuşmayı alkışlıyordu..
Ancak sözlerin sahibi Osmanlı İmparatorluğu'nu temsil eden Krikor Agaton yanılmış ve insanlık tarihinin en kanlı savaşları (1. ve 2. Dünya Savaşı) elektrikli telgrafın bulunmasından sonra gerçekleşmişti.
(Not: Araçların tek başına mutluluk getirmediğinin en güzel örneği)
Yaşadığımız dijital çağa farklı pencerelerden bakan, gerçek olayları ve hayatları konu edinen "en iyi 24 "belgeseli" (bence) bir tweet zinciriyle derlemeye çalıştım, buyurun.
📍We Steal Secrets: The Story of WikiLeaks
Julian Assange ve WikiLeaks'in hikayesini ödedikleri bedeller üzerinden anlatan bir belgesel..
"Her gerçeğin bir bedeli vardır!"
📍Deep Web
Modern darknet pazarı Silk Road ve kurucusu Ross Ulbricht'in yaşamı üzerinden karanlık internetin hikayesini anlatan belgesel.
Oy verme ve ait hissetme davranışlarını asla küçümsemeden ve olaylara bakış açımızdaki sebep/sonuç ilişkisini en üstte tutarak bazı fikirlerimi paylaşmak istiyorum;
Net bir tarih başlangıcı olmamakla birlikte son iki senedir ülkemizde artan “kötülüğün görünürlüğünün” tesadüf olmadığını düşünüyorum.
Daha doğrusu artan bu “görünürlüğün” doğal olmadığı kanısındayım.
Bu görüşümü bir komplo teorisiyle besleyecek değilim, önümüzde duran şeyi anlamaya çalışıyorum. Katkı ve eleştirilerinizi beklerim.