2021 yılı ile birlikte, Dünya tarihinin -kapitalizmin bir sistem haline gelip Avrupa'nın sosyoekonomisini devraldığından beri- yaşanan en önemli ikinci yılı gündemde. 2020 yılı, doğal seleksiyon gibi bir Virüs vesilesiyle sisteme nokta koyulduğu -bitişi işaret eden- yıldı... >>
Virüsle birlikte bilinen sistem alenen stop etmişken bazıları hâlâ, "Ne olacak, bittikten sonra her şey aynen kaldığı yerden devam edecek" modunda olabilir, -elbette hiçbir şey eskisi gibi olmayacak ve 2010'dan tekrarlayalım:
Anadolu ve İstanbul'da İslamcı ot bile yeşermeyecek...
Akılların almadığı konular hakkında, daha kolay anlaşılabilmesi babında söylenebilecek -ve yüz yıl önce, şimdiki gibi kimsenin aklının almadığı- örnekler var. Türkiye'den:
1921'de Türkiye'de Arap alfabesiyle okuryazar oranı %5 civarındaydı, 2021'de Latin Alfabesiyle bu oran: %95.
1928'de Latin alfabesine geçilirken Türkiye'de okuryazar %8'di. O zaman da, olacaklara inanıp inanmamak "sorunu" vardı.
1921'de bir Anadolu vatandaşına, sadece 7 yıl sonra Arap alfabesinin terkedilecek, "Osmanlı, Tekkeler, hatta Hilafet iptal edilecek" denseydi kimse inanmazdı...
Şimdi böyle köklü bir karmaşık Değişim/Dönüşüm Döneminin hem de tüm Dünyada bir tür eşzamanlılık içinde yaşandığı/yaşanacağı hızlı süreç başlarken, bu süreçte "hamili kart yakınımdır" türü "idare-i maslahat" vasatizminin ülkelerin kaderinde rol oynama şansları kocaman bi Sıfır...
Vasatların bütün yüksek seviyelerden çekilip, yerlerini, çok karmaşıklaşan eşzamanlı evrensel sorunlarla başa çıkabilecek olanlara bırakmaları, kendileri için hayırlı bile olabilir, zira -hiç hoş olmayacak bir şekilde- buna mecbur da kalabilirler...
Kapitalist sistemin transformasyonu, "Beğenmedik, başka bir sistem kuralım" meselesi değil; "İşlemiyor, üzerimize çökmeden kenara çekilelim" meselesi ve bu sadece "insanoğlunun/insankızının yeryüzündeki uygarlık macerası" falan gibi insan merkezli bir güzelleme de değil...
Burada sistemin atmosferi CO2 çıkışı ile nasıl ısıttığından, insanların bunu bile bile herşeye aynen nasıl devam ettiğinden falan bahsetmeyeceğim (2003'den 2008'e kadar her yazımda değindim).
Sistemin değiştirileceği/değişeceği alternatiflerin tartışılan birinden bahsedeceğim...
İnsanın yeryüzünde yaşadığı Dünyası, Gök ile Yer arasındaki 12 Kilometre kalınlığında bir atmosfer bölümünden oluşuyor. Solunan havanın %80'i, su buharının (Bulutların) %99'ı da bu alanda bulunuyor. Yani "Rabbim bizi Dünyanın hakimi kılmış" denilen o Dünya, sadece bu kadar...
Ve Dünyanın sadece 12 kilometre kalınlığındaki bu soğan zarı çok nazik dengeler sayesinde varolan bir mucize, yani Dünya o zar olmadan da yoluna devam edebilir, bakteriler virüsler vd. bi şekilde hayatlarına devam edebilir ama para/mal manyağı insan türü devam edemeyecek gibi...
"İnsanlar aklını başına toplamayıp aynen devam ederse ne olur?" Bu yerindeki soruya "bilimsel" insan türünün yanıtı, "e ölcez o zaman" gibi bir şey oluyor!
Buradaki konu, kendini (artık din falan zaten değil) bilim üzerinden Tanrı sananların -aşılacak- miyopluklarıyla alakalı...
İnsan bilim gözlüğüyle Dünyaya bakarken "herşeyi" görebiliyor mu, yoksa Ahtapotların Dünyayı siyah-beyaz görmesi gibi bir sınırlılık/darlık/dangıllık'dan mı muzdarip?!
Galiba Evet...
(Bilime göre "e nasılsa ölcez" isek, bilimi finanse eden Eski'de ısrar, bilimsel akıl mı?!)
İşte tam da bu noktada tartışmak istediğim üç kitap var:
1. James Lovelock'un "Novacene", The coming age of hyper intelligence,
2. Max Tegmark'ın "Life 3.0", Being Human in the Age of Artificial Intelligence,
3. Philipp Blom'un "Was auf dem Spiel steht" adlı kitapları...
Bu ve önümüzdeki yıllarda sistemin aşılması için adımlar atılmaya başlandığında, insanın kendini Dünyanın efendisi sanmasına neden olan monoteist kalıntıların, para/mal üzerinden büyüklük taslama takıntısının ortadan kaldırılması yolunda, alternatiflerden BİR'ine değineceğim...
James Lovelock 2019 yılında 100 yaşına bastı ve aynı yıl, yukarıda sözünü ettiğim "Novacene" adlı kitabını yayınladı. Lovelock'la değil ama onun "Gaia" teorisini anlattığı kitabıyla, Berlin'de toy bir öğrenciyken kampüsteki kitap sergisinde tanışmıştım...
James Lovelock'un 1979'da "Gaia / A new Look at Life on Earth" başlıklı ve altbaşlıklı kitabı Almancaya 1982'de yeni çevrilmişti ve altbaşlığı için de, çok doğru ve yapıcı bir farklılıkla "Unsere Erde wird überleben" (Dünyamız hayatta kalacak) cümlesi seçilmişti...
1970'lerde Solcu "Abi"lerin tartışmaları, "Milli demokratik devrim mi sosyalist devrim mi?" ekseninde dönerken, 21'inci yüzyıl ortasında belki her talebenin Einstein gibi tanıyor olacağı Lovelock'un "Gaia" hipotezi, Yeryüzü'nü kendi içinde bütün tek bir dinamik canlı sayıyordu...
Lovelock bu adı, Yunan Mitolojisinden (yerin dişi tanrıçası Gaia'dan) almış. Türk Mitolojisinden "Umay Ene" (Ana) de uyar, veya başka kültürlerin benzeri isimleri. Burada, Yeryüzünün kişilik sahibi tek ama karmaşık bir canlı gibi karmaşık reaksiyonlar göstermesi fikri esastır...
Önce bir makale olan ve sonradan kitaba dönüşen "Gaia"da anlatılan en önemli konu, Yeryüzünün havadaki oksijen oranını onca etkiye rağmen nasıl konstant tutabildiği, denizlerin tuzunun nasıl ayarlandığı gibi konular var, ve "Rabbim yapmış" kolaycılığına kaçmıyor...
Lovelock, Yeryüzünü, kendi iradesi olan bir canlıdan ziyade, otomatik olarak işleyen ve değişimlere kendince tepkiler veren bir canlı gibi düşünüyor, animist/şamanî bir Tanrı gibi değil. Ve yüz yaşında yazdığı son kitabı da bu teorinin son aşaması gibi okunabilir...
Lovelock'un "Novacene" kitabında, insanlığın iklimleri bozan ve yaşamı tehdit eden "Kapitalist üretim/tüketim çevreyi kirletim" sisteminin Yeryüzü tarafından -insanı da kullanarak- nasıl (şimdi!) aşılıyor olabileceği ihtimali anlatılıyor: Yeni bi yaşam formu/biçimi yaratılarak...
Burada dikkat çeken, Lovelock'un taa 1970'lerden beri iyimser bir ökoloji/çevrebilim savunucusu olmaya devam etmesi değil sadece. Klasik, "İnsan Doğaya karşı" denklemiyle, "insan Dünyanın hükümdarı" (Dünya başka İnsan başka) saçmalığını tersinden üretenleri de deşifre ediyor...
Yeryüzünde her canlı türünün bir amacı/işlevi vardır...
Arı, bitkilerin üremesinde büyük rol oynar, Karınca başka bir alanda hizmet eder, tilki tavşan yiyerek cihanın tavşana kesmesini önler vs.
Ya İnsan?!
İnsanın Yeryüzündeki amacı/işlevi nedir?

Şimdi bunu düşünmenin vakti...
İnsanın amacı/işlevi, aklı fikriyle ve doymak bilmez hırsları ihtiraslarıyla Dünyanın -efendisi olduğunu sandığı- o oniki kilometre kalınlığındaki soğan zarı atmosferini -vur patlasın çal oynasın hesabı- ikiyüz elli yıl içinde yoketmek mi?
Elbette değil...

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Selçuk Salih Caydı

Selçuk Salih Caydı Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @selcuksalih

29 Dec 20
Artık İslamcıların de anladığı üzere, toplum, "İslamcı İslamı"ndan belirgin bir şekilde uzaklaşıyor ve bu trendin özellikle önümüzdeki yıldan itibaren yeni bir ivme kazanması mümkün.
Sonucu 2010'ların başında yazmıştım:
Anadolu'da ve İstanbul'da, İslamcı ot bile bitmeyecek... >>
Bu gerçeğin somut nedenleri var...
1. İslamcıların "İslam" diye pazarladığı/sandığı, 1960'ların ortasından itibaren bütün Müslüman ülkelerde ABD destekli Suud finansmanıyla Rabıta gibi örgütler aracılığıyla yayılan Vahabi türü "Siyasal İslam"ın yaşadığı konjonktür artık yok...
2. İslamcıların asıl büyük "talihsizliği", İslam niyetine sundukları, birkaç siyasî şeyhin keyfine terkedilmiş Vahabi kökenli ideolojinin, yerel İslam gelenekleriyle -başından itibaren varolan ve aşılamayan- doku uyuşmazlığıdır...
Bu konu sadece Türkiye'de değil, heryerde vâki...
Read 35 tweets
27 Dec 20
Batı kökenli her sosyolojik/politik terimin Türkiye'de aynen Batı'daki anlamda kullanılamayacağını dün @dilekzaptcioglu dile getirmişti. Ben bu doğru fikrin dün değil de neden bugün daha fazla alıcı bulduğuna değinmek istiyorum, zira yeni dönemle alakalı olduğunu düşünüyorum.. >>
Şimdi İslamcılar bile "o-izm, bu-izm" (ille de "emperyalizm") terimlerini mal bulmuş mağribi gibi bol bol kullanıyorlar ama 1970'lerde bu tip terimleri Türkiye'de sadece "Solcu Abiler" kullanırdı ve "Türkiye kapitalist mi yarı-feodal bir ülke" tartışmaları yapılırdı...
Gerçi ara tonlar da vardı, ama "Türkiye yarı-sömürge, yarı-feodal bir ülkedir" diyenler, o zamanlar Dünyada "Yeni Sol" diye adlandırılan Çin Kültür Devrimi hayranı Vietnam Savaşı karşıtı "68'liler"di ve Sovyet tipi "bürokrat" Doğu Berlin (TKP) Nomenklaturasından farklıydılar...
Read 18 tweets
5 Nov 20
Sosyal medyaya herkesin katıldığı bir dönem yaşadık, hızla yaygınlaştı, şimdi gelişmenin nereye doğru gittiğini ve son birkaç yılda yaşanan muazzam gelişmeyi yeniden konuşmanın ve hazmetmenin zamanı. Çünkü ancak o zaman, gelecekte nereye işaret ettiğini konuşabiliriz... >>
Sosyal medyanın yükselişini kanıksadığımızdan, alıştığımız başka konular bize, fena halde tavsamış gibi geliyor -ki bu algı yanlış da sayılmaz. Mesela politika/siyaset, artık siyasi partiler/dernekler ve medyanın tekelinde değil ve "kamuoyu" pasif bir kitle değil artık...
Gündemi tek başına politikacıların ve basının belirlediği günler geride kaldı. Artık sosyal medyada abanılan konular bal gibi gündem olabiliyor ve hatta yaptırım gücüne sahip olabiliyor.
Bir andan diğerine akan yeni kümeleşmeler, buradan Kanada'ya, oradan Tayvan'a uzanabiliyor...
Read 11 tweets
12 Sep 20
12 Eylül, Huntington zihniyetine uzanacak devrin "Yeşil kuşak" saçmalığına uyan Türk yönetici elitinin "Solun panzehiri İslamdır" mantığıyla Türkiye'nin doğal gelişimine müdahale ettiği ve artık kapanmak üzere olan bir devrin adıdır... >>
"Siyasi"likten ziyade Türkiye'nin organik kültür/sanatına ve sosyal yaşamına müdahale demek olan 12 Eylül, "Gomonizma"ya karşı odunizme, "sadakat"e ve "biz Batı gibi olamayız, icad micad da yapamayız" önkabulünr vardığından, Anadolu/İstanbul uygarlığına açık ihanettir...
12 Eylül aynı zamanda, Türkiye'nin yeni bir "Sonradan modernleşme" dönemiydi, fakat Sol imha edildiğinden, bu modernleşme "artık yeni bir söz söylemek" aşamasına asla ulaşamayıp asfalt/beton bataklığına çakılıp kaldı. Dindar fakirler modernleşti ama ilerisi için Sol lazımdı...
Read 13 tweets
25 Aug 20
Yeni bir Dönemden de öte, yeni bir Çağ geliyor, bu çağın ilk kuşağı, "Z-Kuşağı" denen -2023'de oy kullanan Türk vatandaşlarının dörtte birini oluşturacak- Gençlik olacak. Çalışma hayatına atılmalarıyla birlikte "keşfedildiler" ama Çin, Türkiye'de henüz keşfedilmiş değil... >>
Çin'in yükselişine ve çok kutuplu Dünyaya gözlerini açacak yeni kuşağın Yeni Türkiye'si Çin'e yaklaşırken elbette sadece sayılara/garafiklere falan bakmayacak, o "maddecilikten kırım kırım kırılan" BETONARME GEÇMİŞ zihniyetin ifadesi. Artık yeni kriterler olacak...
Bu kriterlerden ve Çinlilerin mantalitesinden basetmeden önce sonda söyleyeceğimi başta söylemem gerekirse:
Çin, Yeni Çağ ile önemli uyumsuzluklara sahip, bu yüzden geleceğin Asya'sında asıl süper gücün Hindistan olmak ihtimalinin yüksekliği ve bunun nedenlerinden bahsedeceğim...
Read 28 tweets
20 Aug 20
İkinci Dünya Savaşı sonrasından başlayarak günümüze kadar karikatürleşerek süren Eski Türkiye ile tomurcuklanan Yeni Türkiye arasındaki fark, giderek herkes tarafından daha iyi anlaşılıyor. İlki referansını, yetmiş yıldır geçmişten alıyor, ikincisi ŞİMDİ'den ve GELECEK'den... >>
Referansını Cumhuriyet öncesinden alan ve eski Osmanlı coğrafyası ve onun komşuları arasında din üzerinden yaşanmış tüm eski travmaları da yeniden canlandıran Eski Türkiye, ülkenin halkına, bu yolunun çıkmaz yol olduğunu göstermek bakımından çok yararlı olmuş gibi görünüyor...
Geçmiş, nasıl okuduğuna bağlı olarak değişebilen bir nesnedir ve bunun en tipik örneği, artık terkedilmiş olan Avrupa merkezli modern tarih okumasıdır (veya Çinlilerin eskiden ürettiği Çin merkezli tarih. Zaten Çin'in Çince adı "Zhōngguó/中国", "Merkezdeki Ülke" demektir)...
Read 23 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!