Bana yıllardır bunu söylüyorlardı. Ben de muhatabımı "Kur'an'ın her harfine dikkat kesilmeliyiz" diye paylıyordum.
Söyleneni anlamamak bu olsa gerek. Ucuz argümanlarla maksadı (hem beni uyaranların hem de Kur'an'ın maksadını) kaçırıyormuşum. Anlamam için birkaç yıl gerekti.
"Geç fark ettim taşın sert olduğunu"
Siz erken fark edin e mi?
Arşı 8 melek mi taşıyacak, yeni varlıklarlar mı taşıyacak?
Meleklerin kanatları ne işe yarar?
İblis cin miydi melek miydi?
İneğin rengi ne olacak?
🧐🤔✍✍
Müslümanlar sersefil, permüperişan; yürekler kof, bakışlar nakıs. Meleğin kanadından sıra gelirse bi ara bu işe de bakalım
Argümana bak be: "Meryem'e aşağıdan seslenen melek değildir zira melek yukarıdan seslenir"
Bunu duyan Maturidi durur mu, yapıştırmış cevabı: "Melek, Allah nereden isterse oradan seslenir!"
Kimin seslendiği elbette önemlidir, üzerine düşünmek de gerekir. Ama ne zaman?
Allah bu detayı kitabına koyduysa bir hikmeti vardır bunun. Ama abi, Allah kitabı bize öğüt alalım diye gönderdi. Sen Kur'an'ın ana gayesini anladın mı, o gayeye gidecek yolları ve o gayeyi icrâ etme biçimlerini hakkıyla idrâk edebildin mi?
Meryem kıssasının özünü kavradın mı da tâli yollarda ömür geçirmeye başladın?
"Neyin esas olduğunu neyin tâli olduğunu nereden biliyorsun, belki 'aşağıdan seslenmek' ifadesinin keyfiyetini ve failini anladığımızda öğüt alacağız?" gibi bir soru gelebilir.
Evet güzel ve gerekli bir soru bu. Bu sorunun cevaplarından birisi bence şu ki; Kur'an'da failin açıkça zikredilmediği yerlerde (bazen mechul fiil şekliyle bazen bu ayette olduğu gibi 3. tekil şahıs çekimiyle) odak noktanın fail değil eylem olduğunu görüyoruz.
(Failin kimliğinin apaçık olduğu yerlerde de açıkça zikredilmediği oluyor elbette.) Metin belirliyor yani bakmamız gereken yerlerin sırasını.
Not:Bu tweet "mechul ve 3. tekil şahıs çekimi her yerde her zaman koşulsuz olarak faile değil fiile dikkat çeker" anlamına gelmemektedir
Bu tweet,"yer yer bu amaçla da kullanılmıştır. Bu ayette bu amaçla kullanıldığını düşünüyorum" şeklinde anlaşılmalıdır
▪︎fotoğraflar da olmalı. Hilalin anlatıldığı ayetlere ayette de tarif edildiği üzere, hurma dalı fotosu koyulsa güzel olmaz mı?
▪︎diyaloglar, diyalog halinde verilmeli
▪︎ayette sıra halinde verilen şeyler maddelenerek sıralanmalı
▪︎metinde başka bir konuya geçildiğinde meal metninde bu ayrıca belirtilmeli. Eğer konu geçişi tamamen alakasızsa ayraç koyulmalı. Eğer örneklemek için değişim olduysa ve bu konu değişimi sanılıyorsa, bütünlük devam ediyorsa dipnotla durum izah edilmeli.
▪︎surelerin sonunda özet mahiyetinde konuları toparlayıcı bilgiler verilmeli. Bir önceki tweette bahsi geçen "ayraç" olayına atıf yapılmalı.
▪︎okuyucu konuyla doğrudan ilişkili ayetlere dipnotlarla yönlendirilmeli
İlk okuyuşta "Küller ve kemikler" ibaresindeki "küll"ü "küllî, bütün" olarak anlamış, "kemikler" ibaresinden maksadın da "detaylar, tekiller" olduğunu sanıp "kemik" kelimesinin seçilme sebebini üzerine düşünüyordum.
28.57: "Eğer seninle beraber doğru yoldan gidersek, yerimizden kovuluruz." dediler. Katımızdan bir rızık olarak her türlü ürünün kendilerine getirildiği, saygı duyulan kutlu yere güven içinde yerleştirmedik mi? Ne var ki onların çoğu bilmiyorlar
Milliyetçi arkadaşlarla mutlak vatanperverliğin niçin doğru olmadığı üzerine konuşmaya çalıştığımda adeta "devlettir bizi yediren içiren" diyorlardı. Oysa Kasas'taki ayet memlekette varolabilmeyi de Allah'a dayandırıyor. Sen buradaysan Allah sayesinde buradasın.
"Burayı terk edince nereye gideceksin? Kim seni kabul edecek?" gibi şeyler de söylemişlerdi.
28.85: Sana Kur'an'a uymayı zorunlu kılan, elbette seni dönülecek yere döndürecektir. De ki: "Kimin doğru yolda olduğunu ve kimin sapkın olduğunu Rabb'im daha iyi bilir."
"Kur'an anayasamız olsun" & "Şu şartlar altında bu mümkün değil"
Hacılar, Kur'an anayasa değil, anayasa usûlü olur. O, anayasa üstü bir metindir. Yol ve yordam bildirir. Bununla beraber içinde detay hükümler de vardır elbette.
Kur'an'da kazuistik içerik de, yordam bildiren içerik de vardır ve bu -bilinen anlamda- anayasa mantığına ters.
Kur'an "onların işi şura iledir" der. Şuranın içeriğine dair -benim gördüğüm kadarıyla-
detay (parlementer sistem. Başkanlık. Yarı başkanlık. Meşruti monarşi vs. Hangisi?) vermemiştir.
Anayasaya "işimiz şura iledir" mi yazacaksın? Velev ki yazdın, Türkiye örneğini düşünelim. Adamlar canı sıkılınca anayasa değiştiriyor,
Son günlerde "aşağı bak & aşağıdan" muhabbeti yapılıyor. Polisin milletin üstüne saldırma vandallığını görmezden gelerek birkaç şey söylemek istiyorum.
Olay önce yanlış anlaşılmış ve bunun üzerine "yukarı - öne bakmak" edebiyatı türetilmişti. Çünkü istikbal göklerdeydi, gözler ufuktaydı.
Kimse kimseye zorla aşağı baktıramazdı. Burası kahrolası (kahrolmakta olan 🤔) özgür bir ülkeydi.
Ok.
Biraz da kemalist zorbalık hakkında konuşalım o halde. (OHAL'de 🤔)
Pek çok Atatürkçüden aslanlı yolun hikayesini dinledim. Anlatırlarken gözlerindeki parıltıyı görmemek imkansızdı...
O yol öyle bir yolmuş ki, insanlar başları dik yürümesinler, mağrur olmasınlar diye
Daha önce yazmış da olabilirim. Tekrar edeyim, zararı yok.
Bu site vesilesiyle fark ettiğim bir şey var. Hemen hemen kimse muhatabın yazdıklarıyla ilgilenmiyor. Vatandaşın bir kanaati var, tükürüp gidiyor. Yanıldığı ispatlansa da cevap vermeyip
(cevap vermeme sebebi belki de yazılanın cevaba değer bir şey olmamasıdır, bunu da unutmamak gerek. Ama değer ölçeği gene kendi zihni, bunu da unutmamak gerek) bildiğini okumaya devam ediyor.
Bir benzeri şeyse tweetleri fav'lamakta görülüyor.
Öyle sanıyorum ki gene hemen hemen herkes fav'ı, yazılanı kendi iç bütünlüğü içinde beğendiği, kıymetli gördüğü için değil kendi geçmiş kanaatlerini yansıtan bir içeriğe sahip olduğu için bırakıyor.